HIDE

GAZETE DEMOKRAT / EKONOMİ

GRID_STYLE

SON HAVADİS

SHOW_BLOG

Prof. Dr. Gürsel: İşsizlik tehdidi 'tsunami' boyutlarında... Devletin göğüsleyecek kaynağı yok!... İşsizlerin büyük bölümü 1.5 yıl iş bulamayacak

BETAM Direktörü Prof. Dr. Seyfettin Gürsel, işsizlik tehdidinin tsunami boyutlarında olduğunu söyleyerek, “En az 3 milyon çalışan daha işini...

BETAM Direktörü Prof. Dr. Seyfettin Gürsel, işsizlik tehdidinin tsunami boyutlarında olduğunu söyleyerek, “En az 3 milyon çalışan daha işini kaybedecek. İşsizlik oranı büyük olasılıkla yüzde 24-25’i bulacak. Genç işsizlik oranı yüzde 40’a ulaşabilir” dedi...


Cumhuriyet’ten Şehriban Kıraç’ın sorularını yanıtlayan Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) Direktörü Prof. Dr. Seyfettin Gürsel, Türkiye ekonomisi sabit dursa bile bunun yeterince vahim olduğunu çünkü ülkenin ‘corona’ krizine yüksek işsizlikte yakalandığını söyledi.

Gürsel, “İşsizliğin ulaşacağı boyut ve devasa gelir kayıpları ülkeyi toplumsal bir çöküntünün eşiğine getirmek üzere. Devlet bu çöküntüyü göğüsleyebilecek miktarda mali kaynağa sahip değil” dedi.

TÜİK’in klasik işsizlik hesaplamasının bu dönemde işsizlik verilerini doğru yansıtıp yansıtmayacağıyla ilgili konuşan Gürsel şu ifadeleri kullandı: “Bu konuda endişelerim var. İşgücü istatistikleri hane anketleriyle oluşturuluyor. Corona virüsü salgını ortamında TÜİK anketörleri kapı kapı dolaşıp yüz yüze nasıl anket yapacak, bu anketler nasıl geçiyor? TÜİK bu konuda kamuoyunu bilgilendirmeli.”

‘Tsunami boyutlarında’

İşsizlik tehdidinin ‘tsunami boyutlarında’ olduğunu belirten Gürsel, hükümetin işten çıkarmayı üç ay yasaklayan yeni yasasını, işten çıkarma yasağı-ücretsiz izin düzenlemesi dışında, şu beş noktada topladı:

Kısa çalışma ödeneğinde idari süreçler baypas edildi. Ödenek başvuruları hemen işleme konulacak. İşletmenin ve çalışanların durumuna ilişkin verilen bilgilerde yanlışlıklar var mı yok mu sonra bakılacak. Bu yerinde bir düzenleme çünkü ödenek kuyruğunun uzunluğu düşünülürse, başvuru kabul edilene kadar iş işten geçmiş olacaktı.

Hazine taşınmazlarından alınan kiralar, bazı koşullarda krediler cezasız, faizsiz üç ay, cumhurbaşkanı uygun görürse altı ay daha erteleniyor. Belediyelere de kira, su faturası gibi alacaklarını erteleme yetkisi veriliyor. Bu düzenleme de hiç yoktan iyidir.

Sermaye şirketleri 2019 yılı net karlarının en fazla yüzde 25’ini temettü olarak dağıtabilecek. Türk işi kapitalizmin özgünlüğünü ifade eden güzle bir deyiş vardır: “Bizde patronlar varlıklı, firmalar yoksuldur” denir. Salgının yarattığı şokun altında kalacak firmalarda sermayedarların önce geçen yılın karlarını cebe indirip sonra bu firmaları iflasa terk etmeleri önlenmek isteniyor diye anlıyorum. Derde ne kadar deva olur bilinmez ama bu da hiç yoktan iyidir.

‘Fahiş fiyat artışı’ yasaklanıyor. ‘Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu’ adı altında Ticaret Bakanlığı yeni bir denetleme kurulu oluşturacak. Bu düzenleme geçici değil kalıcı. Osmanlı’nın Narh sistemini çağrıştıran bir idari fiyat sistemi gibi duruyor. Fahiş fiyat ölçütleri nasıl belirlenecek? Uygulama adil olacak mı? Kuşkuluyum. Corona virüsü salgınından istifade enflasyon canavarıyla mücadelede bürokratik devlet geleneğimiz ile mütenasip yeni bir yöntem mi bulundu? Göreceğiz.

Türkiye Varlık Fonu’nun işleyişine dair son bir madde var. Son derece kapalı yazılmış. Anladığım kadarıyla fon, batma durumuna gelen şirketlerden uygun gördüğünü bünyesine katacak. Bu süreci asgari maliyetle ve hızlı bir şekilde bitirmek için Sermaye Piyasası Kurulu ve benzeri yasalarda öngörülen koşullar baypas edilecek. Dışa açık rekabetçi piyasa rejiminde erozyon salgın öncesi zaten başlamıştı. Anlaşılan erozyon yaygınlaşıyor ve derinleşiyor.

Kamuoyunu ilgilendiren esas düzenleme işten çıkarmaların önümüzdeki aylarda yasaklanmış olması. Buna karşılık işverenler istedikleri kadar çalışanı ücretsiz izne çıkaracaklar. Devlet de bu ücretsiz izinlilere ayda 1170 lira ödeyecek.

İşsizlik yüzde 25’i bulacak

Düzenlemenin kapsamına girecek kişi sayısının oldukça sınırlı, verilen gelir desteğinin de çok yetersiz olduğunu söyleyen Gürsel, “Bu yöntem gerçek işsizliği kısmen gizlemeye yarar bir de salgın geçtikten sonra işverenleri yeni işçi arama zahmetinden kurtarır. Hepsi bu” dedi.

Gürsel, işsizliğin yüzde 25’i bulacağını belirterek şu ifadeleri kullandı: “Bu yılın başında 4 milyonun biraz üzerinde işsiz vardı. İyimser bir yaklaşımla yılın ikinci yarısından itibaren yavaş yavaş ekonomik çarkların dönmeye başlayacağı varsayımıyla en az bir 3 milyon çalışanın daha işini kaybedeceğini tahmin ediyorum. İşgücüne de mevcut koşularda eklemeler olmayacağını yani işgücü piyasasına iş bulmak amacıyla yeni girişler olmadığını varsayarsak işsizlik oranı yüzde 20’nin üzerine yükselecek demektir. Büyük olasılıkla yüzde 24-25’i bulacak.”

İşten çıkarma yasağının çok geç geldiğini söyleyen Gürsel, “Son bir ayda pek çok işletmede işten çıkarmalar gerçekleşti bile. Bu işsizler arasında en iyi ihtimalle üçte biri işsizlik tazminatı koşullarını sağlayabilecek. 4 milyon işsizin ancak 600 bin kadarı tazminat alabiliyordu. Tazminat süreleri de altı-10 ay arası” dedi.

Gürsel, öncelikle kayıtsız çalıştırılanların işten çıkarıldığını söyleyerek, “Tarım dışında 3 milyon kadar kayıtsız çalışan ücretli mevcuttu. Bunların yaklaşık üçte ikisi de hizmetlerdeydi ve çoğu lokanta, kahve, konaklama, perakende gibi en büyük darbeyi yiyen faaliyet kollarında istihdam ediliyorlardı. Yoksul kesimlere mensup bu işsizler de Aile Bakanlığı’nın verdiği gelir desteğinden başka bir destekten mahrumlar” diye konuştu.

‘Belediyeler mağdurlara ulaşabilirdi, önleri kesildi’

Gürsel şöyle devam etti: “Bunlar ücretli kayıtsızlar. Bir de kendi hesabına çalışan olarak geçen yüz binlerce ayakkabı boyacısı, simitçi, çiçekçi gibi sokakta çalışanlar var. Gelirleri eridi gitti. Belediyeler bu mağdurlara kolaylıkla ulaşabilirdi. Önleri kesildi.”

‘TÜİK’in hesaplaması konuda endişelerim var’

TÜİK’in klasik işsizlik hesaplaması konuda endişeleri olduğunu söyleyen Gürsel, “İşgücü istatistikleri hane anketleri (HİA) ile oluşturuluyor. Corona virüsü salgınının dayattığı sosyal mesafe kuralları ve bulaşma korkusu ortamında TÜİK anketörleri kapı kapı dolaşıp yüz yüze nasıl anket yapacaklar? Bu anketler halen yapılıyor, nasıl geçiyor, sorunlar var mı? TÜİK bu konuda kamuoyunu bilgilendirmeli” dedi.

‘Uzun süreli işsizlikten en çok kadınlar muzdarip’

Uzun süredir iş aramakta olan işsizlerin sayısının 2 milyonu geçeceğini tahmin eden Gürsel, “Bu şu anlama geliyor: Tazminattan zaten yoksun milyonların yanı sıra tazminat alabilen şanslı işsizler için de tazminat süreleri iş bulamadan sona ermiş olacak. Çıkan yasada tüm bu milyonlara yönelik hiçbir şey yok” dedi.

Gürsel araştırmalarına göre son iki yılda uzun süreli işsizlikte görülen artıştan en çok kadınların, özellikle de yüksek öğrenimli ve düşük eğitimli (lise altı) kadınların etkilenmiş durumda olduğunu söyledi.

‘Genç işsizliği yüzde 40’a çıkabilir’

Genç işsizlik oranının genel işsizlik oranının 1.5 katından fazla olduğunu vurgulayan Gürsel, “Salgın sonrasında yüzde 30’u geçeceği kesin. Ne kadar olur kestirmek zor. Planladıkları eğitimi bitiren gençlerin bir bölümü uzatma yoluna gidecek, bir bölümü fırtınanın geçmesini bekleyecek ama bir bölümü geçim derdinden iş aramaya koyulacak ama kolay kolay bulamayacak. Bu durumda genç işsizlik oranı yüzde 40’a ulaşabilir” dedi.

‘Merkez Bankası ölçülü miktarda para basmalı’

Sorunun Türkiye’nin büyümesini yüzde kaç olacağının olmadığını söyleyen Gürsel, toparlanma reçetesi olarak şunları saydı:

“Çok daha yaygın ve dişe dokunur miktarda gelir desteği sağlayacak kadar kaynak yaratılabilir: Merkez Bankası ölçülü miktarda para basar. Bunu kısmen yapmaya başladı. IMF’den birkaç milyar dolar alınır. Zorunlu ve acil olmayan kamu harcama ödenekleri iptal edilir. Bütünüyle batak hale gelmiş olan köprü ve oto yolların işletmecilerine verilecek garanti paralar bir yıllığına ertelenir ve takside bağlanır. Belediyelerin bağış ve destek kampanyalarının önü açılır.”

‘Tahmin bile edilemeyecek boyutlarda yoksulluk yaşanabilir’

Corana virüsü salgının, gerisinde daha önce hiç deneyimlemediğimiz boyutta bir hasar bırakabileceğini belirten Gürsel, “Türkiye ekonomisi 1980 sonrasında pek çok kriz yaşadı ama bu krizlerin hiçbiri bir yıldan fazla sürmedi. Son iki yılda büyüme çok düşük kaldı ve işsizlik ürkütücü boyutlara ulaştı. Bunu üzerine bir iki yıl daha düşük büyüme ile geçerse tahmin etmekte güçlük çektiğimiz boyutlarda bir yoksulluk artışı yaşanabilir. Böyle bir şokun kuşkusuz toplumsal ve siyasal sonuçları olacaktır” dedi.

PROF. DR SEYFETTİN GÜRSEL

İşsizler bir buçuk yıl daha iş bulamaz

Prof. Dr. Seyfettin Gürsel, ortalama işsizlik sürelerinde hiç görülmediği kadar uzama riski olduğunu, ayrıca şu an iş aramaktan vazgeçerek işgücü dışına çıkan kesimin geri dönüşüne de hazırlıklı olunması gerektiğini belirtti.

Gürsel’in 2020’de Türkiye ekonomisi için büyüme beklentisi yüzde 4. Gürsel işsizlikte kalıcı düşüş için ise büyümenin en az yüzde 5 olması gerektiğine dikkat çekiyor. OECD, IMF, Dünya Bankası Türkiye’nin 2020 büyümesini yüzde 3 olarak öngörürken, hükümetin hedefi yüzde 5.

TÜİK’in Kasım-Aralık 2019 ile Ocak 2020 ayını kapsayan aralık dönemi işgücü istatistiklerine göre mevsim etkisinden arındırılmış tarım dışı işsizlik oranı yüzde 15.3 oldu. Bu oran kasım döneminde yüzde 15.4 seviyesindeydi. İşsiz sayısı ise arındırılmış bazda yaklaşık 4.3 milyon seviyesinde.

Ümidi kırılmış kesim

Reuters’ın sorularını yanıtlayan Gürsel’e göre, işsizlikteki düşüşte istihdam artışı yerine iş aramaktan şimdilik vazgeçen ve yeniden ‘ev kadını’ olarak sınıflandırılan lise ve altı eğitimli kadınlar ile iş aramaktan ümidi kırılmış kesimin işgücü sayısını azaltması etkili oldu.

‘İstihdam artışı daha hızlı olmalı’

Minimum 400 bini bulan bu kesimin tamamı olmasa da önemli bir kısmının her an yeniden iş aramaya dönebileceğini söyleyen Gürsel, bu nedenle istihdam artışının daha hızlı olması gerektiğine dikkat çekti.

Aralık 2018 verilerine göre bir yıl ve daha uzun süredir işsiz olanlar toplam işsizlerin yüzde 20.5’ini oluşturuyor. Türkiye’nin yıllık yüzde 0.9 büyüdüğü 2019 sonuna bakıldığında bu oran yüzde 26.1’e çıkıyor.

İşsizlik şoku

Gürsel, 2018’in ikinci yarısında, özellikle üçüncü çeyrekten itibaren önce büyümenin yavaşladığını ve daralmanın başladığını hatırlatarak, şöyle konuştu: “Sonuçta, Şubat 2018’den Temmuz 2019’a gelindiğinde 1.5 yılda mevsim etkisinden arındırılmış tarım dışı işsizlik, yüzde 11.2’den yüzde 16.6’ya çıktı. İşsiz sayısı da 3 milyon civarından 4.5 milyon civarına çıktı. Türkiye’nin yaşadığı işsizlik şokunun özeti budur.”

‘Düşüşün hızı yavaş’

Ağustos 2019’dan itibaren işsizlik oranında ve işsiz sayısında bir düşüş başladığına işaret eden Gürsel, “Görünen o ki, eski işsizlik patlamalarında olduğu gibi o kadar hızlı düşmüyor ama düşüyor. Ama denizin altındaki kısmına, hemen görünmeyen kısmına baktığınız zaman soru işaretleri ortaya çıkıyor” diye konuştu.

“Bu durumda tuhaf sıradışı gariplikler olduğu ortada, nedir bu durum” diyen Gürsel, ideal olarak işsizliğin azalması için istihdamın artması gerektiğini söyledi.

Eğitimli kadınlar

Eğitimli kadınların yüzde 70’inin Türkiye’de işgücü piyasasında olduğunu söyleyen Gürsel, son 4-5 yılda yeni bir gelişme olduğuna dikkat çekerek, şöyle konuştu: “Lise altı düzeyde eğitime sahip ciddi miktarda kadın işgücü piyasasına girdi. Hem demografik nedenlerle hem de bu eğitimli ve eğitimsiz kadınların işgücü piyasasına katılması sonucu Türkiye’de işgücü de çok hızlı artıyor. (Mevcut) İstihdam artışı işsiz sayısını azaltmak için yetmez. İstihdam artışının işgücü artışından daha güçlü olması gerekir.”

“İstihdam artıyor son dört aydır. Örneğin Kasım ayında 75 bin arttı. İşsizlik azalıyor aynı zamanda, peki istihdam işgücü artışından daha güçlü olduğu için mi azalıyor işsizlik o zaman” diyen Gürsel sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye ekonomisi yüzde 5-6-7 büyüdüğü zaman 2018 öncesi dönemdeki beş-altı yıla bakın. Büyümenin yarattığı istihdam sebebiyle işgücü de artar. Bazen çok güçlü artar ve yıllık 1 milyonun üzerine çıkar. Çalışabilir nüfusun da üstünde artar. En kötü durumda yıllık 800 bin artar. Son bir yıla baktığımız zaman ne görüyoruz peki? Kasım rakamlarını karşılaştırırsak mesela, tarım dışı işgücü artışı 380 bin (Kasım 2018-Kasım 2019 arası) Bu hiçbir krizde yaşanmayan bir olay. Nereden bakarsan 400 bin kayıp var. Şimdi bu 400 bin piyasada iş arıyor olsaydı işsizlik azalmıyor, artıyor olacaktı. Kim bunlar? Nereye kayboldular?”

Piyasa canlanınca tekrar iş aramaya başlayacaklar’

Gürsel’e göre ‘olağan şüphelilerden’ önemli bir kısmı kadınlar. Özellikle de eğitim seviyesi düşük kadınlar.

Gürsel, kadınların işgücüne etkisini şöyle açıkladı: “İnaktif dediğimiz yani TÜİK’in ev kadını olarak tanımladığı kesimde mutlak artış hemen hemen durmuştu, stabil durumdaydı. Kasım 2017’de 11.16 milyon, 2018’de 11.19 milyon, 2019 Kasım’da tam 553 bin artıyor ve 11.74 milyona çıkıyor. Ben şu şekilde yorumluyorum bunu. İşgücü piyasasına son yıllarda giren kadınlar krizi gördüklerinde durdular ama bu demek değil ki vazgeçtiler. Tekrar piyasada canlanma başlayınca büyük ihtimalle onlar da tekrar iş aramaya başlayacaklar. Tabii hepsi piyasaya girmeye meraklı olmayabilir ama o 400 binlik kaybın önemli bir bölümü burada.”

‘Tam bir gri alan’

İkinci olağan şüpheli grubu ise ‘iş bulma ümidi kırıklar’ diye tanımlayan Gürsel, bu kesimin ‘tipik bir gri alan’ olduğunu vurguladı. Çalışmak istediğini söyleyen ama “İş bulma umudum yok. Vazgeçtim aramaktan” diyen bu kesimin yıllara göre değişimini Gürsel şöyle anlattı: “İş bulma ümidi kırıklar Aralık 2017’den ayında 656 binken Aralık 2018 ayında 598 bine düşmüş. Aralık 2019’de ise bir önceki yıla göre yüzde 40 artış göstererek 838 bine çıkıyor.”

‘Minimum 400 bin kişi’

Gürsel şöyle devam etti: “Kaybın önemli bir kısmı da burada demek ki. 400 bin minimum olarak aldım ama bana sorarsanız 500 bin civarında kriz nedeniyle işgücü piyasasının dışına çıkmış, çalışmayı arzulayan ama yeniden bu piyasaya dönmek için fırsat kollayan bir kitle var.”

İşsizliğin geleceği açısından bu kitlenin önemli olduğunu söyleyen Gürsel şöyle konuştu: “Eğer istihdam bu şekilde artmaya devam ederse işgücündeki bu düşük tempo yeniden normal trendine doğru yönelecek. O zaman işsizliğin düşmeye devam etmesi ya da yeterince hızlı düşmeye devam etmesi için bizim çok güçlü bir istihdam artışına ihtiyacımız var. Bunu başaramazsa Türkiye o zaman ortalama işsizlik süresi ciddi bir şekilde uzayacak. İlk göstergeler zaten uzamakta olduğunu gösteriyor.”

‘İşsizlerin büyük bölümü 1.5 yıl iş bulamayacak’

Gürsel işsizlerin iş bulmalarının giderek daha uzun sürdüğüne dikkat çekerek, şöyle konuştu: “Türkiye açısından daha önce yaşanmayan yeni bir sorun. 2001 ya da 2009 yıllarından sonra o kadar güçlü büyüme ve istihdam artışları oldu ki işsizlik hızlı bir şekilde tekrar geriye geldi. Dolayısıyla bu işsizlerin iş bulmaları da çok uzun sürmedi. Hepsi için demiyorum tabii. Ama bu sefer bu işsizlerin ciddi bir bölümü belki 1 yıl belki 1.5 yıl iş bulamayacaklar.”

Gürsel bu yıl büyüme tahmininin yüzde 4 olduğunu belirtirken, bunun da en iyi ihtimalle yüzde 3 istihdam artışı getirebileceğini söyledi. Gürsel, “Bu yavaş bir süreç ve 4.3 milyon işsizin kolay iş bulacağı anlamına gelmez” dedi.

‘İşgücü piyasası tam bir puzzle’

“Türkiye işgücü piyasası bir puzzle” diyen Gürsel, işsizlikte düşüşün sürdürülebilir olması için 2020 yılında büyümenin en az yüzde 5 olması gerektiğini söyledi. (DİKEN.COM)

Business News