İşte Albayrak’ın istifa depremi ve perde arkası...
Gazeteci Murat Yetkin, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın istifasını son siyasi süreçle birlikte değerlendirerek yaşananların perde arkasını özetledi. Yetkin, “Malî kriz giderek ekonomi krizine dönüşüyor, o da siyasi krize dönüşme işaretleri veriyor. Saklanacak yeri kalmadı” dedi...
Gazeteci Murat Yetkin, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı ve Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın istifasını değerlendiren dikkat çekici bir yazı kaleme aldı. İstifayı son günlerdeki siyasi süreç ile birlikte değerlendiren Yetkin, “Malî kriz giderek ekonomi krizine dönüşüyor, o da siyasi krize dönüşme işaretleri veriyor. Saklanacak yeri kalmadı” dedi.
Yetkin, YetkinrReport’ta yayımladığı “İşte Albayrak’ın istifa depremi ve perde arkası” başlıklı yazısında, “Albayrak’ın muhtemel hasarı daha düşük dolar kuruyla göğüslemek adına 22 Ekim’deki son Merkez Bankası para kurulu toplantısı öncesinde Murat Uysal ile politika faizinin artırılması için anlaştığı kulise yansımıştı. Ancak Erdoğan son anda devreye girmiş ve faizin aynı kalması kararı çıkmıştı” dedi. “Ancak Erdoğan son anda devreye girmiş ve faizin aynı kalması kararı çıkmıştı” diyen Yetkin, yazısının devamında Albayrak’ın üstü kapalı olarak Erdoğan’ı işaret ettiği açıklamasını hatırlattı: “Albayrak ‘İstesek dövizi düşürürüz. Faizi yükseltirseniz döviz düşer. Ama derdimiz bu değil’ demişti. Albayrak dolaylı olarak dövizi düşürecek adımı atmasını Cumhurbaşkanının istemediğini söylüyordu.”
Diğer bazı gelişmeleri de yazısında aktaran Yetkin, “Nasıl yorumlanmalı?” sorusuna da şöyle yanıt verdi: “Albayrak istifasıyla bundan sonra ekonomide olacaklardan kendisinin sorumlu olmadığını ‘Allah sonumuzu hayreylesin’ diye biten istifasıyla beyan etti. Artık kalsa bile bütün sorunların kaynağının o olmadığı bilinecek. Ekonominin yönetilemediği ortaya çıktı. Malî kriz giderek ekonomi krizine dönüşüyor, o da siyasi krize dönüşme işaretleri veriyor. Saklanacak yeri kalmadı.”
Yetkin’in yazısının dikkat çeken bölümleri şöyle:
7 Kasım ABD’de seçimlerini Joe Biden’ın kazandığı ilan edildi. Bu Türkiye aleyhine S-400 yaptırımları ve Halkbank gibi önemli siyasi ve ekonomik konularda Donald Trump’ın sağladığı korumanın bir süre sonra kalkacağı anlamına geliyordu. Bu korunmanın sağlanmasında Erdoğan damadı Albayrak’ın Trump’ın damadı (ve Ortadoğu Özel Temsilcisi) Jared Kushner ile özel irtibatının etkili olduğu Amerikan medyasında yazılmıştı. Albayrak’ın muhtemel hasarı daha düşük dolar kuruyla göğüslemek adına 22 Ekim’deki son Merkez Bankası para kurulu toplantısı öncesinde Murat Uysal ile politika faizinin artırılması için anlaştığı kulise yansımıştı. Ancak Erdoğan son anda devreye girmiş ve faizin aynı kalması kararı çıkmıştı.
8 Kasım sabahı dünyadaki gündem Biden’ın gelişi, Trump’ın gidişiydi. Türkiye ise sadece Biden’ı değil, Erdoğan’ın 6 Kasım’ı 7 Kasım’a bağlayan gece Uysal’ı Merkez Bankası başından almasını ve yerine Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı Naci Ağbal’ın atamasını konuşuyordu. Uysal 28 Ekim’de Türk lirasının “çok değersiz” durumda olduğunu ve piyasaların MB’na güven duymadığını söylemiş ve 6 Kasım’da gitmişti.
GİZLİ DEMEÇLER SAVAŞI
Uysal’ın yerine Albayrak’ın hiç geçinemediği Naci Ağbal getirilmişti. CHP, Ağbal’ın daha önce AK Parti milletvekili ve Bakan olması nedeniyle MB bağımsızlığına uygun isim olmadığını söylese de, Erdoğan için daha önemlisi Ağbal’ın yurt dışında kendi ekibindeki en iyi iktisatçı olarak tanınıyor olmasıydı.
Ağbal’ın göreve başladığı 7 Kasım sabahı gazetelerde Hazine ve Maliye Bakanının bir süre önce AK Parti milletvekillerine yaptığı “Küresel gelişmeler” sunumunda söyledikleri vardı. Buna göre Albayrak “İstesek dövizi düşürürüz. Faizi yükseltirseniz döviz düşer. Ama derdimiz bu değil” demişti. Albayrak dolaylı olarak dövizi düşürecek adımı atmasını Cumhurbaşkanının istemediğini söylüyordu. Bunun üzerine aynı gün Bülent Arınç bir beyanda bulundu. Son olarak 4 Kasım’da Erdoğan başkanlığında toplanan Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulunun üyesi olan Arınç, Albayrak’ın ekonomideki sıkıntıların “psikolojik” olduğunu söylemesine itiraz ettiğini ve kriz endişesinde olduğunu söylüyordu.
İçerideki gerilim artık dışarı taşıyordu.
Bu gelişmelerle Erdoğan’ın 19 Ekim’deki “Medya elindeki imkânlara rağmen nefesimiz olamıyor” sözleri ayrı bir anlam kazandı. AK Parti medyasının amiral gemisi Sabah’ın başında Berat Albayrak’ın kardeşi Serhat Albayrak vardı.
VE 8 KASIM GÜNÜ
Erdoğan 8 Kasım’da AK Parti Kocaeli İl Kongresinde konuşacaktı. Koronavirüs Covid-19 salgını nedeniyle çoğu toplantı iptal ediliyorken Erdoğan İl Kongrelerinde konuşuyor, bu da hükümet kontrolündeki bütün TV kanalları tarafından baştan sona yayınlanıyordu.
Erdoğan’ın evden iki saat gecikmeyle çıktığı, Kongreye iki saat geç gittiği haberi var.
Erdoğan konuşmasında ne bütün dünyayı etkileyen ABD seçimlerinde Biden’in başkan seçilmesinden, ne de ekonomideki durumdan söz etti. İzmir depreminde CHP’nin yerle bir olduğu gibi pek karşılığı olmayan bir konuyu öne çıkardı.
O arada Erdoğan’ın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dan 30-40 AK Partili vekilin, Albayrak’ın görevde kalması halinde istifa ederek DEVA ve Gelecek Partisine geçeceği iddiasını soruşturmasını istediği haberi yayıldı.
Bu gelişmelerden birkaç saat sonra da, hiç alışık olunmadık şekilde instragram üzerinden, Albayrak’ın istifası haberi gündeme düştü.
Saatler sonra AK Parti TBMM Grup Başkan Vekili Mehmet Muş’un Cumhurbaşkanının istifayı kabul etmemesi temennisi üzerinden Albayrak’ın istifa ettiği doğrulanmış oldu. Bakanlar Kurulunda değişiklik söylentileri de bundan sonra çıktı. Keza Albayrak’ın bir süredir MB konusunda Erdoğan’a eksik bilgi verdiği söylentisi de. Şimdi gözler piyasaların nasıl tepki vereceğinde.
NASIL YORUMLAMALI?
Albayrak istifasıyla bundan sonra ekonomide olacaklardan kendisinin sorumlu olmadığını “Allah sonumuzu hayreylesin” diye biten istifasıyla beyan etti. Artık kalsa bile bütün sorunların kaynağının o olmadığı bilinecek. Yakın çevresine “keşke Enerji bakanlığında kalsaydım, bu işe hiç girmeseydim” diye yakındığı konuşuluyor Ankara kulislerinde. (BİRGÜN)