Trabzonspor – Fenerbahçe maçı biter bitmez, maçın hakemi üzerinden özellikle Fenerbahçe cenahının başlattığı ve bize göre temelsiz, yapay ve tamamen saçma sapan olan kargaşa, futbol adlı oyunu seven herkese birçok şeyi birden anlatması noktasında aslında çok da kıymetlidir. Oyunu seven birçok insan, bu kargaşa içerisinde her şey bir yana, bazen saçmalıkların bile epeyce önemli olabileceklerini görmüştür.
Kargaşa neden temelsiz, yapay ve saçmadır hemen söyleyelim.
Birincisi, maçın hakeminin verdiği kararlarda herhangi bir
hata, bir yanlışlık veya kural dışı bir durum yoktur. Maçın ardından medyada ya
da sokakta maçı analiz etmeye çalışan, maçı konuşan herkes bu konuda hemfikir
olmuştur. Nitekim Fenerbahçeli futbolcular da maç sonunda “biz hakemin çaldığı
düdüklerden değil, çalmadıklarından şikayetçiyiz” diyebilmişlerdir. Bu noktada,
“çalınmayan düdükler”in maçın sonucuna doğrudan etki ettiğini söylemek ise pek
mantıklı olmayacaktır.
İkincisi, bu maçın sonucunun böyle olmasının belki de üç ana
nedeni, Fenerbahçe kafilesinin İstanbul dönüşünde, bir megafonun altında yan
yana gelmişlerdir. Kulüp başkanı, kaleci ve maç boyunca oyuna en küçük bir
katkı bile sunamayan, ama nedense bir türlü de kenara alınamayan takımın “yıldız”ı.
Kulüp başkanı o megafonla aslında başkanlığı boyunca hayata geçirdiği bütün
beceriksizliklerini, yanlışlarını ve hatalarını haykırmıştır. Kaleci ise daha
henüz böyle bir takımın kalecisi olmadığını. “Yıldız” da, artık futbol için
epeyce yaşlı, epeyce yorgun ve epeyce gereksiz olduğunu. Onlar haykırmışlardır
ama kimse duymamış, belki de duymak istememiştir.
Üçüncüsü, başkan, kaleci ve “yıldız”ın megafonu bir suç bastırma,
bir gündem değiştirme ve insanları, yenilginin nedenlerini güya başka yerlerde aramaya
yöneltmelerinin aracı olarak kullanmaya çalışmaları önce kendileri sonra da
onları dinleyen ve alkışlayan herkes için tepeden tırnağa bir dramdır.
Fenerbahçe ağır bir yenilgi almıştır ve bu yenilginin baş sorumluları bir
megafon altında yan yana gelip kulübün bütün sıkıntılarının ve yenilginin üzerini
ağdalı bir hamaset örtüsüyle kapatmaya çalışmışlar ama sadece ve yalnızca komik
olmuşlardır. Bütün olan biten ve gerçeklik budur.
Hiç kuşkusuz Fenerbahçe’nin yarattığı kargaşanın neden
temelsiz, yapay ve saçma olduğuna ilişkin tespitler daha da çoğaltılabilir. Ülke
insanının aslında futbol adlı oyunu pek bilmiyor olması, sadece skor üzerinden
yürümeye çalışması, bilim, çalışma, sistem, program ve disiplinle kendi
arasında hiçbir zaman bir bağ kuramaması günü kurtarmaya alıştırılmış olması
gibi özellikle şifreli yayınla birlikte artık neredeyse kalıcı hale gelmiş ve
kemikleşmiş bir sürü durum, yukarıdan beri saydıklarımızın ve bunlara ilişkin
tespitlerimizin çoğaltılabilmelerini mümkün kılıyor.
O üç insan ve ellerine aldıkları megafon çok ahmakçadır ve
ülkenin futbol anlamında getirildiği tuhaf noktanın da kısa bir özetidir
diyerek bu uzunca sayılabilecek fakat bizce gerekli olan girişten sonra hiç
duraksamadan, okuru Koray Durkal’ın bugün (20.10.2021) Hürriyet gazetesindeki
köşe yazısına konuk etmek istiyoruz. Söz konusu yazı, bizim anlatmaya
çalıştıklarımızla yakından ilintili ve aynı zamanda da ufuk açıcı, yol
gösterici olduğu için… (HAYRİ GÜNEL/GAZETE DEMOKRAT / 20.10.2021)
"BİZ BİRBİRİMİZİ YERKEN AVRUPALILAR FUTBOLDA UZAY ÇAĞI BAŞLATTI
Fizikçiler, matematikçiler, bilgisayar programcıları ve
scoutlar futbolu nasıl geliştirebileceklerini tartıştı.
oplantıya, her ikisi
de fizikçi olan Liverpool’un araştırma direktörü Graham, veribilimcisi Spearman
ve Ajax Veri Analizi Bölüm Başkanı de Boode de katıldı. Graham, oyuncuların
performansının %2 yükselmesinin bile Şampiyonlar Ligi’nde oynayan bir kulübün
kazancını 60 milyon Euro artırabileceğini söyledi. Leeds United Sportif
Direktörü Orta, “Sadece verilerle birine imza attırmayacağız ve verilere
bakmadan da kimseyi transfer etmeyeceğiz” dedi. Londra’daki Stamford Bridge Stadı,
geçtiğimiz hafta ilginç bir toplantıya sahne oldu. Bu toplantıda kimler yoktu
ki...
Cambridge Üniversitesi’nde teorik fizik doktorası yapan ve
Liverpool Kulübü’nde araştırma direktörü olan Ian Graham, Harvard’daki
doktorasında, 2013 yılında Nobel Ödülü kazanan Peter Higgs ile François
Englert’in Tanrı Parçacığı ve Higgs Bozon Teorisi üzerine çalışan Liverpool’un
baş veribilimcisi William Spearman, Leeds United Sportif Direktörü Victor Orta
ve Ajax Spor Bilimi ve Veri Analizi Bölüm Başkanı Vosse de Boode. Sadece onlar
mı? Elbette değil. Fizikçiler, matematikçiler, bilgisayar programcıları,
sportif direktörler, scoutlar, antrenör yardımcıları... Bugüne kadar bir futbol
sahasında görülmemiş meslek grupları dünyanın önde gelen veri toplama ve
gelişmiş metrik şirketlerinden Statsbomb tarafından organize edilen, büyük veri
ile futbolun kesiştiği noktayı tartışmak için bir aradaydı.
Toplantıda yaşanan hikâyeler de bir o kadar ilginçti. Emin
olun içerideki hiç kimse topa sahip olma yüzdelerini karşılaştırmadı.
Ve yine emin olun, katılımcılara göre atılan goller bile
hikâyenin tamamını anlatmıyordu.
Neler mi konuşuldu? Gelin onları da kısa kısa anlatayım...
TEKNİK DİREKTÖRE ‘BAK NE BULDUK’ DİYEBİLİYORUM
Big Data (Büyük Veri) kullanımında büyük yol kat eden
Ajax’ın spor bilimi ve veri analizi bölüm başkanı Vosse de Boode konuşmasına,
“Artık teknik direktörün kapısını çalıp ‘Bak ne bulduk’ diyebiliyorum”
sözleriyle başladı. Ve Ajax kalecisi Andre Onana’nın yakın vuruşlarla
karşılaştığında fark ettikleri garip detayı anlattı: “Onana’yı duruş olarak
hatalı buluyordum ve onu düzeltmeye hazırlanırken ‘ya doğruysa’ diye merak
ettim. Çevresini sensörlerle ve kameralarla kapattık. Ve tüm hareketlerini
diğer kalecilerin yaptıklarıyla karşılaştırdık. Sonuç inanılmazdı. Onana en
hızlısıydı, herkesten yüzde 20 daha hızlıydı. Sonrasında sekiz hafta boyunca
diğer kalecilere de onun gibi hareket etmeyi öğrettik.”
PERFORMANSI YÜZDE 2-3 ARTIRMAK 60 MİLYON EURO DAHA FAZLA
ÖDÜL DEMEK
Liverpool’da araştırma ofisini yöneten teorik fizikçi Ian
Graham ise performansla ilgili çok önemli bir ipucu paylaştı: “Bu sadece
marjinal kazançlarla ilgili değil, futbolda büyük gelişmeler de mümkün.
Hesaplarıma göre, oyuncuların performansını yüzde 2-3 artırmak, Şampiyonlar
Ligi’nde oynayan bir kulüp için 60 milyon Euro daha fazla ödül anlamına
gelebilir"
BU TOPLANTIYI GÖRÜNCE FUTBOLDA NEDEN GERİYE GİTTİĞİMİZİ
ANLADIM
Chelsea’nin futbol mabedi Stamford Bridge’deki toplantının
detayları bu satırlara sığmayacak kadar uzun. Bunları yazarken kendi futbol
iklimimizin kaotik ve bitmek bilmeyen tartışmalarını düşündüm.
Bir taraftaki konuşmalar bir dünyadan diğerine çevirmenlere
ihtiyaç duyulacak kadar günümüzün ilerisindeydi. Ve bizim her geçen gün
futbolda neden geriye gittiğimizi daha iyi anladım.
PAS VERMEYİ DEĞERLENDİREN MODELLEME
Madrid Politeknik Üniversitesi Biyomedikal Teknoloji
Merkezi’nde araştırmacı olan Javier Buldu, futbolcuların pas verirken aldığı
kararları değerlendiren bir modellemeyle programa başladı. Bu tabloda
futbolcuların verdikleri ve verebilecekleri pasların risk ve değer açısından
karşılaştırmaları yer alıyordu. Ölçümler, konum verileri, matematiksel
değerler... Hepsi futbolcuların zihinsel gelişimi ve doğru pası bulmaları
üzerine karar verme mekanizmalarıyla ilgiliydi.
BİR EXCEL TABLOSUNDAN VERİ ANALİZİNE
Düzenli veri toplamanın getirebileceği avantajı ilk
kullananlardan biri de Victor Orta’ydı. O zamanlar, Statsbomb veya Opta yoktu
ancak Leeds Sportif Direktörü, kendi puanlama sistemiyle bir Excel tablosu
yaptı. Şimdi ise kulübü için kendi karma modelinin geliştirilmesi üzerinde
çalışıyor. Orta, modellemeye aynı zamanda farklı bir pencereden bakmaya
çalışıyor: “Sadece verilerle birine imza attırmayacağız ve verilere bakmadan da
kimseyle imzalamayacağız. İçlerinde görünmeyen şeyler var. Bir oyuncu bir
yerden başka bir yere transfer olduğunda temel olan psikolojik analiz
gibi."
BU YAZIMIZ İÇİN KISA BİR EK:
"Mehmet Demirkol'dan Ali Koç eleştirisi: Gözlerime
inanamadım, elde megafon havaalanında; kime ne faydası var, çok kötü
yöneticilik maalesef
Demirkol, havalimanında yaşananlarla ilgili "baştan
sona fiyasko" yorumunu yaptı
Spor yorumcusu Mehmet Demirkol, Trabzonspor-Fenerbahçe
maçının ardından Başkan Ali Koç'un Sabiha Gökçen Havalimanı'nda toplanan
taraftarlara megafonla hitap ettiği görüntüler için "fanatikçe ve
başkanlık ağırlığının dışında" ifadelerini kullanırken "Gözlerime
inanamadım. Elde megafon havaalanında.. Kime ne faydası var. Çok kötü
yöneticilik maalesef. Ağırlık böyle konmaz" diye konuştu.
Socrates YouTube kanalında yayınlanan "Karşı
Karşıya" programında Trabzonspor'un 3-1 kazandığı Fenerbahçe maçını
değerlendiren Mehmet Demirkol’un konuşmalarından öne çıkanlar şöyle:
"Baştan sona fiyasko"
Ali Koç'un karşılaşma sonu açıklamalarının son derece
faydasız ve zararlı olduğunu söyleyen yorumcu, "Hiçbir şey oynamayan Mesut
Özil'e megafonun bırakılması doğru değil. Mesut kitlelere hitap edecek bir
yeteneği yok. Baştan sona fiyasko" diye konuştu.
"Fenerbahçe'ye 3 büyük zarar verir"
Demirkol, yaratılan ortamın Fenerbahçe'ye üç büyük zararı
olduğunu vurgulayarak konuşmasına şöyle devam etti:
"Bu kadro bundan pozitif bir enerji devşiremez. Öyle
bir kadro değil bu. Öyle olacak Volkan Demirelli Ozan Tufanlı kadrolar bile
bunu yapamadı. İkinci olarak futbol yanlışlarının üstünü kapatıyor bunlar.
Üçüncü olarak bunun geri kalan yani Fenerbahçe'nin dışında kalan faktörlere
etkisi sarı lacivertlilerin lehine olmaz.
"Ağırlık böyle konmaz"
Demirkol, Ali Koç'un tamamen fanatikçe ve başkanlık ağırlığının dışında bir operasyon yaptığını söyledi. Yorumcu, "Gözlerime
inanamadım. Elde megafon havaalanında.. Kime ne faydası var. Çok kötü
yöneticilik maalesef. Ağırlık böyle konmaz" diye konuştu." (T24)