Gözaltına alınan Farplas işçileri anlattı: ‘Can kaybı da olsa sizi buradan indiririz’

Gebze'de işten atılan arkadaşları ve sendikal talepleri için fabrikada eylem yapan yaklaşık 200 işçi, gözaltına alındı. İfadelerinin alınmasının ardından serbest bırakılan emekçiler, yaşadıklarını anlattı.

Kocaeli Gebze Otomotiv Tedarik Sanayi İhtisas Organize Sanayi Bölgesi'nde bulunan ve plastik otomotiv parçaları üreten Farplaş firmasında emekçiler, ücretlerinin ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi için geçtiğimiz hafta üretimi durdurmuştu. 150’ye yakın işçi Birleşik Metal-İş’e üye olduğu ve çalışma koşullarının iyileştirilmesini istediği için çağrıldıkları otelde taşeron firmalarının avukatlarının yaptığı fesih bildirimi ile işten atıldı.

Bunun üzerine, 24.00-08.00 vardiyasındaki işçiler, işten atılan emekçilerin geri dönmesi ve sendikal hakları için kendilerini fabrikaya kapattı. Fabrika önüne gelen polis müdahaleye hazırlanırken işçiler ise fabrikasının çatısına çıktı. Emekçilerin çatıdaki eylemleri sürerken polis fabrikaya girerek, sert müdahalede bulundu.

Birleşik Metal-İş Gebze 2 No’lu Şube Başkanı Necmettin Aydın ve Şube Sekreteri Engin Kulu'nun da aralarında olduğu gözaltına alınan yaklaşık 200 işçi, Gebze Emniyet Müdürlüğü'ndeki ifadelerinin ardından serbest bırakıldı. Cumhuriyet.com.tr gözaltına alınan işçilere ulaştı. Emekçiler, polis müdahalesi sırasında işçilerden birinin ayağının kırıldığını ve aralarında hamile kadınların olduğunu söylemelerine rağmen biber gazı kullanıldığını belirtti.

“BÜTÜN OYUNLARINI OYNADI”

İşten atılan işçilerden biri, “Haklarımız yenildi, usulsüz bir şekilde asgari ücret dahilinde zammımız verilmedi. Biz de anayasal hakkımız olan sendikamızı istedik. Bunun sonucunda tabii firma yetkilisi bütün oyunlarını oynadı. Bizleri hiçbir şekilde istemedi. Biz de kendimizi dün itibariyle firmaya kapattık ve sadece yasal olan hakkımızı istedik. ‘Bizi işe geri alın, biz bir şey istemiyoruz, emeğimizin karşılığını istiyoruz’ dedik” dedi.

49. ve 25. maddeleri gerekçe gösterilerek işten çıkartıldıklarını ifade eden emekçi, “Bu maddeler hırsızlık, işe ve mala zarar vermeyi kapsıyor. 3 senedir orada çalışıyorum. Benden daha fazla çalışan; 20 senelik işçiler dahi vardı. Yani bugüne kadar işlerini kendi ailesi bilmişler, sarılmışlar... Ama firma karşılığında bize kötü suçlamalarla geliyor” diye konuştu.

“RESMEN GASP ETTİ”

Diğer emekçi ise enerji ve gaz kesintisi gerekçesiyle sendika üyesi olan işçilerin idari izine çıkarıldığını belirtti. İşçi ifadelerini, “Bu süre zarfında kendimi izinli biliyorduk.  İşten çıkarılmışsınız diye mesajlar ve tebligatlar geldi. Kazandığımız hakkımızı resmen gasp etti; işten çıkarttı. Kış günü bütün arkadaşlarımızı, bizi mağdur bir şekilde bıraktı. Biz zaten taleplerimizi söylemiştik. Çalışma Bakanlığı'ndan sendika toplu sözleşme ile belgelerimiz de geldi” şeklinde sürdürdü.

“CAN KAYBI DA OLSA BURADAN İNDİRİRİZ”

İşçi polisin müdahalesini şöyle anlattı:

“En son çatıya çıktık. Çevik kuvvetin gelmesi, bizlere baskı yapması... Biz içerideyken camları inanılmaz şekilde kırdılar; biber gazı ile müdahale ettiler ve arkadaşlarımızı yaka paça merdivenlerden sürükleyerek indirdiler. Ayağı kırılan ve yaralananlar var. Kadınların suratları çizildi ve şöyle bir şey söyleyeyim; oraya çocuğunu çocuğuna bırakıp geldiler. Neden? Çünkü emeğinin ve hakkının karşılığını aramak için... Evimize ekmek götüremiyoruz, hiçbir şekilde yiyecek alamıyoruz, çocuğumuz bizden bir şey istiyor istediğini alamıyoruz. Bu psikolojiyle biz aşağı atlamayı düşündük. Orada Emniyet Genel Müdürü Yardımcıları da vardı; ‘ya güzellikle gelirsiniz ya da sizleri yaka paça da olsa, can kaybı da olsa buradan indiririz’ dediler. Bizler anayasal hakkımızı yani sendika istediğimiz için resmen ‘terörist’ damgası yedik. Aramızda hamile kadın arkadaşlarımız da vardı. Söylediğimiz halde biber gazı atıldı.”

"SENDİKALAŞMANIN BİR HAK OLDUĞUNU BİLDİRDİK"

Başka bir emekçi ise fabrikada yaşananlara ilişkin, “Arkadaşlarımızla kararlaştırdık ve Farplas binasından içeri üretim alanına girdik. Üretim alanına girdikten sonra arkadaşlarla hiçbir şekilde kamu malına zarar vermeyecek şekilde toplandık. Taleplerimizi orada dile getirdik. Sendikalaşmanın bir hak olduğunu bildirdik. Biz orada içerideyken dışarı baktığımızda fazla sayıda çevik kuvvet geldiğini gördük. Bunun dışında, işveren yardımcıları sürekli tehdit edici söylemlerde bulunuyordu. Bizi baskı altında tutuyorlardı. Biz içeride işveren tarafından baskı altındaydık dışarıda da çevik kuvvet olunca herhangi bir müdahale karşısında kadın arkadaşların zarar görmemesi için çatı katına çıktık. Orada direnişe geçtik. Bu esnada fabrikanın patronu Ömer Burhanoğlu geldi. Bize dediği şuydu; ‘buradaki eylemlerini sonlandıran bütün arkadaşlar işbaşı yapabilir.’ Daha önce de bu şekilde bilgilendirildiğimiz için inanmadık. Tek muhatabımız sendika yöneticilerimiz oldu. Onlarla muhatap olunmasını istedik” dedi.

SENDİKA LAFINI DUYUNCA...

Emekçi ifadelerinin devamında şunları söyledi:

 “Patron Burhanoğlu, sendika lafını duyunca hiçbir şey demeden aşağı gitti. Çalışma bakanı tarafından bu belgelerin geldiğini dile getirdik, kendisi de biliyor. Ama bu süre içerisinde firma değişiklikleri yapmış, içeride çalışan arkadaşlarımız var. Bunlar alt taşeron, sürekli firma değişikliği ile başka faaliyetler içinde bulunuyorlar. Bu süre zarfında terasta taleplerimizi dile getirdik ve polis müdahalesi oldu. Kararlıydık, polis müdahalesi olduğu zaman biz orada kadın arkadaşlarımızla hep kol kola karşı durduk. O esnada copla, biber gazıyla müdahalede bulundular. Hiç beklemediğimiz bir şekilde bazı arkadaşlarımıza oradaki çevik kuvvet tarafından ağza alınmayacak şekilde ağır ithamlarda ve küfürlerde bulunuldu. Bunlar kabul edilemeyecek ithamlar.

“ATMAK İSTEYEN KENDİNİ ATABİLİR”

Orada baskı altında kaldık, direkt biber gazına maruz kaldık ve işçi arkadaşlarımız aşağı doğru sarkmışlardı. ‘Herhangi bir polis müdahalesi olsa, biz kendimizi buradan atarız. Müdahalede bulunmayın, biz anayasal hakkımızı kullanıyoruz’ bunları dile getirdik. Polis üstümüze geliyordu. Bunları söylememize rağmen orada polisin bize dediği şudur; ‘Siz ne zaman atlayacaksanız, atlayabilirsiniz, madem bir artistlik yaptınız atmak isteyen kendini atabilir.’"

TEHDİTKÂR UYGULAMALAR

Emekçi fabrikadaki duruma ilişkin, “İnsanlara, mesaiye kalmak istemediği zaman üstü kapalı tehditkâr uygulamalar uygulanıyordu. İşçi buraya para kazanmaya, emeğinin karşılığını almaya geliyor onu da alamıyor. Asgari ücret 2 bin 850 iken 3 yıllık eleman idim. Benim netim 3 bin liraydı. Asgari ücret 4 bin 250 lira oldu, benim netim 4 bin 130 TL oldu. Tamamen bir usulsüzlük var ama çalışma bakanımız hiçbir şekilde valimiz burada yok. Nedense biz sadece hakkımızı istediğimiz zaman valimiz de Emniyet Genel Müdürlüğü de orada oluyor. Arkamızda tek duran sendikamız, Birleşik Metal-İş’ti.

Her şeyi kılıfına uydurmayı çok iyi biliyorlar. Şirket bir günde iflas gösteriyor, 'center' adı altında bir yıllık firma açıyor. Bu firmanın çalışanları tiyatro oyuncusu veya sinema oyuncusu adı altında gözüküyor. O depoda çalışan lojistik bölümü normalde, bu da usulsüzlük. Çalışma bakanının bunları takip edip, gereken işlemleri yapması lazım.”

Başka bir işçi şu bilgileri paylaştı:

Bütün vardiyalarda arkadaşlarımız; beyaz yaka, işveren ve yandaşlar tarafından sürekli üretimde baskı altında tutuluyordu. ‘Üye olursanız sizi de işten atarız, kesinlikle üye olmayın’ deniliyordu. E-devlet şifrelerini istemişti. Biz bu yola birlikte çıktık, tabii ki daha iyi koşullarda çalışmak için... Birçok arkadaşımız da asgari ücretle çalışıyor. Çünkü orada 15-20 yıl çalışan arkadaşlarımız var. Biz de bütün bu dayatmalara, baskılara karşı işyerinde bir eylem gerçekleştirmek istedik. Anayasal, demokratik haklarımızı yani protesto hakkımızı kullanarak bunu gerçekleştirdik. (CUMHURİYET)

Daha yeni Daha eski