Emin olun bunlar tesadüf değil.

Gündüz kuşağında kadın izleyicileri hedefleyen bağırışı çok, kavgası bol, dramı derin, duygu sömürüsü yüksek ‘kadın’ programlarının büyük talep görmesi yalnızca bir şov programının reyting ‘başarısıyla’ açıklanamaz. 

Hükümetin propaganda kanalında 40 yaşında bir erkeğin suistimal ettiği 18 yaşındaki genç kadının ekrana zorla çıkarılarak ifşa edilmesi, azarlanması, milyonların önünde genel ‘ahlak ve değerler’ üstünden şiddetle yargılanmasının kasıtlı ve sistematik bir yöntem olduğu ortada. 

‘Kadın’ programları başlığı altında “başka adama kaçan, çocuklarını bırakan, adamları dolandıran, adamlar tarafından parası çalınan, aile evinden kaçan, estetik operasyon yaptıran, bir adamın ikinci eşi olan, adamla parası için evlenen, parası bitince başkasına giden, birkaç adamı birlikte idare eden, çocuklarıyla yeterince ilgilenmeyen, hayatındaki adamın değerini bilmeyen vs. vs. vs…” yüzlerce konu ve yaşamın ayıplanarak parmakla gösterildiği bu yayınların ortak hedefi gün gibi karşımızda. 

Kadınlar. 

Bu programlar kadınları, hayatları, seçeneksizlikleri, sıkışmışlıkları, çaresizlikleri üstünden yargılamaya, rezil etmeye, aşağılamaya ayarlıdır. 

18 yaşındaki bir kadın suistimale uğradığında kifayetsiz, erkek ağızlı bir sunucunun yargıç cübbesi giyerek onu taraflı ve üst perdeden mahkum etmesi sadece tek bir odağa hizmet eder. 

Kendinde mağduru yargılama yetkisini görenler, sırtını sarsılmaz olduğunu düşündüğü iktidara dayar çünkü. 

Kadınlara yönelen fiziksel, ekonomik, cinsel ve psikolojik şiddet, sistematik biçimde kurban almaya devam ettikçe bu tür ‘şovlar’ failleri korumak ve muktedirlerin yerini pekiştirmek için ‘cadı avının’ sürmesini garantiler. 


Yaşlı, imtiyazlı, kadının cinselliği üstünden ahlakçılık taslayan muktedirler, kadınlara ders vermek, sindirmek, ezmek, benliklerini yok etmek için erkek ahlakının bekçileri ve yargıçları olarak başka kadınları kullanır. 

Bir kadının, zayıf, kırılgan, çaresiz, genç bir kadını bir televizyon kanalında aşağılaması, ona yüksek ahlak taslaması en başta erkeklerin işine gelir. 

Muktedir erkekler ‘Bakın kadınlar bile bunlardan rahatsız’ savunmasına geçerek, meselenin ‘makul’ kadınlar ile ‘ahlaksız’ kadınlar arasında bir hakimiyet savaşı olduğu yalanının arkasına sığınırlar. 

Ülkede yoksulluk, yolsuzluk, çıkarcılık, adaletsizlik ve zulüm toplumun tüm damarlarına yayılmışken ahlakın ve manevi değerlerin kadınların üstünden yapılandırılması sinsi bir siyasetten başka bir şey değil. 

‘Kadın’ programları erkeklerin kadınlara düşmanlığının, nefretinin, kontrol hırsının ve şiddetin en tepeden vücut bulmuş hali. 

Siyasal iktidarın söylem ve davranış şifreleri bu programlarda birebir hayat buluyor. 

Tam da bu nedenle farklı yaklaşımları engellemek için medyaya yönelik ‘temel değerler, milli ve manevi değerler, birtakım semboller, toplum yapısı, milli kültür ve örtülü faaliyetler’ üstünden bir gecede sansür getirecek genelgeler yayımlanır. 

Esas olan erkek siyasi iktidarın ‘manevi ve ahlaki’ değerleridir. 

Ve bu değerler ‘kutsal aile’ yapısına hapsedilerek kontrol altında tutulmak istenen kadınların bedenleri, fikirleri, cinsellikleri ve yaşamları üstünden kurulur. 

Kadınlara yönelik sömürü ve şiddeti pompalayan bu ‘şovlar’ mevcut yapıyı pekiştiren ve büyük paralarla şişirilen vahşi gericiliğin en somut kanıtıdır. (ELÇİN POYRAZLAR - CUMHURİYET)

Daha yeni Daha eski