'Cinayetlerin arkasında acımasız bir post kavgası var. İsmailağa postunun altında, ciddi bir ekonomik, siyasi ve insan gücü yatıyor çünkü.'
Mahmut Ustaosmanoğlu, 1931 yılında Trabzon ili Of ilçesine bağlı Tavşanlı köyünde doğdu. Civar köylerdeki hocalardan ders aldı. 1951’de Sivas’ın Divriği ilçesine vaiz olarak atandı. Bütün tarikat liderleri gibi devlet memuru.
16 yaşında “icazet” aldıktan sonra teyzesinin kızı ile evlendi. Birkaç yıl sonra İsmail Ağa camiinde imamlığa başladı, 1996'da aynı camiden emekli oldu. Cemaatinin adı da emekli olduğu o camiden geliyor. Yani Mahmut Ustaosmanoğlu cemaat edinmesini devletten aldığı maaşla verdiği vaazlara borçlu. 1970'lerin sonuna kadar Fatih’te yine Nakşibendi ekolünden Mehmed Zahit Kotku’nun başında olduğu İskenderpaşa Cemaati’ne dahildi. Ustaosmanoğlu, Kotku'nun ölümünden sonra bağımsız bir oluşuma yöneldi.
Onun “cemaati” de ülkedeki çoğu tarikat gibi Nakşibendilikten geliyor. Nakşibendiliğin Halidiye koluna bağlı. Cemaatin erkek üyeleri uzun sakalları, cübbeli ve şalvarlı kıyafetleri ve namazlarda taktıkları sarıkları, kadın üyeleri ise çarşaf giymeleri ile ayrılıyor.
Camaat bir de kanlı taht kavgaları ile biliniyor. 1998’de Mahmut Ustaosmanoğlu’nun veliahdı İmam Hızır Ali Muradoğlu camide herkesin gözü önünde kurşunlanarak öldürüldü. İmam Muratoğlu, “Mahmut Hoca”nın damadıydı. Kayınpederi öldükten sonra onun yerine geçeceğine kesin gözüyle bakılıyordu. Silahlı saldırıyı düzenleyen kişi olayın ardından kayıplara karıştı. Üç yıl sonra Ufuk Salih Hantal adındaki bir kişi, “Hızırali Muradoğlu'nu ben öldürdüm” diye ortaya çıktı. Yargılandı, ancak ceza almadı, çünkü akıl sağlığı yerinde değildi.
Muratoğlu’ndan 8 yıl sonra cemaatin bir başka veliahttı Bayram Ali Öztürk de cami içinde Mustafa Erdal tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Erdal, cinayetin ardından cemaat mensupları tarafından linç edildi ve cinayetin perde arkasındaki isimlere ulaşma imkânı böylece ortadan kalktı.
İsmailağa bir ticari marka
Cinayetlerin arkasında acımasız bir post kavgası var. İsmailağa postunun altında, ciddi bir ekonomik, siyasi ve insan gücü yatıyor çünkü. Cemaate yakınlık duyan insan sayısı yüzbinlerle ifade ediliyor. Lalegül TV adında bir kanalları da var. Ekonomi bu kadar büyük olunca sık sık paylaşım kavgaları da baş gösteriyor. O kavgalardan birinde İsmailağa Cemaati de olaya müdahil olmuş ve kavgayı mahkemeye taşıyarak “İsmailağa” ismini “marka” olarak tescil ettirmişti.
Cemaatin sadece İstanbul değil, Türkiye genelinde ağları bulunuyor. Bu yapılanma bünyesinde özel okullar, medreseler, Kur'an kursları ve medya organları gibi çeşitli kurumlar bulunuyor. Cemaatin farklı merkezlerinde halka açık çeşitli dini eğitimler veriliyor. Bir fetva hattı çağrı merkezi ile de telefon üzerinden soruları yanıtlıyorlar.
Mahmut Hoca yaşlanıp hastalanınca cemaat kendi içinde birçok gruba bölündü. Ahmet Mahmut Ünlü (Cübbeli Ahmet), Abdülmetin Balkanlıoğlu, Mehmet Talu, Resul Bölükbaş, Fatih Kalender, İsmail Hünerlice, Ali Ulvi Uzunlar, Yakup Kabalak, Nurullah Dindar gibi cemaatin tanınmış hocaları o grupların başını çekenlerden birkaçı.
Mahmut Hoca hastalanınca Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından ziyaret edilmişti. Daha önce de 23 Haziran 2019'da tekrarlanan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerine bir aydan kısa bir süre kala, AKP adayı Binali Yıldırım Cemaati ziyaret etmişti. Ahmet Davutoğlu ve Abdullah Gül de tarikatın müdavimleri arasında. Mahmut Ustaosmanoğlu'nun yeğeni Saadettin Ustaosmanoğlu’na göre cemaati ziyaret eden liderler şunlardı: Süleyman Demirel, Alparslan Türkeş, Muhsin Yazıcıoğlu, Bülent Ecevit ve Deniz Baykal.
İstanbul Sözleşmesi'nin iptalini istediler
İsmailağa'yı ülkedeki diğer cemaatlerden ayıran özelliklerden birinin ona yüklenen “özel bir misyon” olduğu öne sürülüyor. Bunlardan biri “Patrikhane'nin ekümeniklik projesi kapsamında genişleme politikası”nı çevrelemek ve durdurmak. Tarikatın elinde tuttuğu Çarşamba semti bu açıdan stratejik; Patrikhane’nin konuşlandığı Fener-Balat’a hâkim, İslami kimliğin sınır hattı!
İsmailağa, yıllardır çeşitli sağ partiler ile ilişkisi olan bir cemaatti. Son durağı AKP. Fethullahçılar darbeye kalkışınca tarikatın önemi daha da arttı. Ziyaretlerin sebeplerinden biri bu. Haliyle istekleri emir telakki ediliyor. Yakın zamanda da “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi” için İstanbul sözleşmesinden çıkılmasını istediler. Sözleşme ile islami değerlere savaş açılmıştı onlara göre, kadına yaratılış amacının aksine misyonlar yüklüyor ve bu yönüyle “ahlaki yapımızı ve ecdadımızdan bize intikal eden aile medeniyetimizi” yıkmayı hedefliyordu. Mahmut Hoca tak istedi, talebesi şak kaldırdı sözleşmeyi.
Osmanlı bakiyesi tarikatlarla yönetme geleneği devam ediyor özetle. Tarikatların ve siyasetçilerin Mahmut Hoca’sı doksan küsur yaşında öldü. Ahmet-Mehmet-Hasan Hocalar posta oturmak için aportta bekliyor... (ORHAN GÖKDEMİR - SOL.ORG)