İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararına karşı açılan davaların 15’i bugün Danıştay 10. Dairesi'nde görüldü. Danıştay Savcısı mütal...
İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararına karşı açılan davaların 15’i bugün Danıştay 10. Dairesi'nde görüldü. Danıştay Savcısı mütalaasını tekrarlayarak İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararının iptaline karar verilmesini talep etti...
Danıştay 10. Dairesi, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının iptali için açılan davaları esastan görmeye devam etti.
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir gecede aldığı İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına karşı kadınlar sözleşmeden vazgeçmiyor.
Cumhurbaşkanlığı kararıyla iptal edilen İstanbul Sözleşmesi için açılan 42 davadan 15'i bugün Danıştay'da görüldü. Danıştay savcısı, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararının iptalini talep etti. Mahkeme heyeti, kararın daha sonra açıklanacağını bildirdi.
Bugünkü davalar arasında İYİ Parti lideri Meral Akşener, HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ve CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'in başvuruları da yer aldı.
CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ve CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Danıştay 10. Dairesi'nde İstanbul Sözleşmesi kararına ilişkin basın açıklaması yaptı. CHP'li isimlerin açıklamasından önce sık sık "İstanbul sözleşmesi yaşatır", "hak, hukuk, adalet" sloganları atıldı.
"YAŞAMLA ÖLÜM ARASINDA VERİLECEK BİR KARAR"
CHP'li Nazlıaka'nın sözleri öncesi hayatını kaybedenlerin yakınları ve hukukçular açıklama yaptı. Daha sonra megafonu alan Nazlıaka şunları söyledi:
''Sevgili kız kardeşlerim, değerli eşitlikçi erkekler. Bugün burada eşit platformuyla, siyasi partiler, barolar, kadın örgütleri ve 81 ilden gelen CHP Kadın Kolları ile bir arada bulunuyoruz. Halk da burada, biz de buradayız. Gelme sebebimiz yaşam hakkımıza sahip çıkmaktır. Değerli arkadaşlar İstanbul Sözleşmesi bir günde imzalandı, bir günde fesih edildi. Ama İstanbul Sözleşmesi, bir günde yazılmadı. İstanbul Sözleşmesi son nefesinde katilinin adını kanıyla yazan kadınların yaşam boyunca sağlanamayan adalet mücadelesini 'Hiç değilse ben öldükten sonra katili ceza alsın' diyerek sürdürmesi ile kazanıldı. Yüz yıllardır süren eşitlik mücadelesi sonrası yazıldı. Onun için bizler kadınların bu eşitlik mücadelesi hakkına da yaşam hakkına da sahip çıkmak için buradayız.
Geçen hafta 'Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun duruşmasındaydık, bugün buradayız. Bugün burada bir tarih yazılıyor. Burada çıkacak olan karar yaşamla ölüm arasında verilecek bir karar. Çıkacak olan karar hukukun üstünlüğü ile üstünlerin hukuku arasında bir karar. Çıkacak olan karar bu ülkede yaşayan 45 milyon kadın ile tek adam arasında bir karar. O yüzden eğer hak haksızlıktan yüce, sevgi nefretten üstün, aydınlık karanlıktan güçlü ise çaresi yoktur dostlar. Biz kazanacağız, biz kazanacağız, biz kazanacağız."
"SESSİZ KALANLAR, YOL VERENLER MÜŞTEREKEN SORUMLUDUR"
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel de dava öncesi açıklama yaptı. Özel, şu ifadeleri kullandı:
“20 Mart 2021 gecesi büyük bir travmayı hep birlikte yaşadık. Anayasanın 90’ıncı maddesine göre usulüne uygun, Meclis kararıyla yürürlüğe girmiş olan İstanbul Sözleşmesi’nden cumhurbaşkanının tek imzasıyla bir tek adamın iradesiyle yürürlükten kaldırılmaya çalışıldı. Danıştay’a bu işlemin tamamen hukuksuz olduğu için yok hükmünde olduğunu söylesin diye başvurduk. Bu yokluğu ilan ederse İstanbul Sözleşmemize kavuşmuş olacağız. Yokluk vermediği takdirde, anayasaya tamamen aykırı bu işlemin iptalini talep ediyoruz. Geçtiğimiz duruşmada Danıştay savcısının değerlendirmesini son derece kıymetli buluyoruz. Yetkide ve usulde paralellik olmadığından, bu sözleşme nasıl onaylandıysa ancak öyle yürürlükten kaldırılacağını söyleyen savcının düşüncesinin karara etki etmesini bekliyoruz. Her birinin vicdanı olan, aklı olan hakimlere seslenerek, şunu söylüyoruz: 'Bu kararı bir an önce vermezseniz bu işi Anayasa Mahkemesi’ne, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne bırakırsanız, biz o davayı oralarda kazanırız ama o günlere kadar çok daha fazla kadının ölümünden, kadın cinayetlerinden sorumlu olursunuz.' Her fırsatta rakamları eğip büken 'Suçişleri Bakanı’nın yöntemiyle hesapladığımızda, 1 Temmuz 2021’den bugüne kadar geçen 11 ayda 495 kadın hayatını kaybetti. O tarihten 11 ay önceye gidildiğinde 415 kadın hayatını kaybetti. Bu cinayetlerden bu sözleşmeyi tek adam kararıyla yürürlükten kaldıran zihniyet ve buna sessiz kalanlar, yol verenler, görevlerini yapmayanlar müştereken sorumludur.
BU MÜCADELEYİ KAZANACAĞIZ
AKP ikiyüzlü bir politika izliyor. İstanbul Sözleşmesi’ni savunanlara, ‘Kalktı ama 6284 duruyor, fark eden bir şey yok’ diyor. İstanbul Sözleşmesi’ni istemeyenlere ‘Bakın, kaldırdık’ diyor. Burada hep birlikte bu tarihsel kazanımı geri almazsak, bundan sonraki adımlar 6284 sayılı kanuna, bundan sonraki adımlar nafakaya karşı, bundan sonraki adımlar Medeni Hukuk’un tüm kazanımlarına karşı atılacaktır. Bu mücadele siyasi bir mücadele değildir, bu bir demokrasi mücadelesidir. Bunun partisi de olmaz, cinsiyeti de olmaz. Bu mücadele, yaşamı savunan herkesin mücadelesidir, bu mücadeleyi kazanacağız.”
"İSTANBUL SÖZLEŞMESİ KIRMIZI ÇİZGİMİZDİR"
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, başvurusunun ardından bugün yapılacak duruşması öncesi yaptığı açıklamada, İstanbul Sözleşmesi’nin kadınların kırmızı çizgisi olduğunu kaydetti. Buldan, İstanbul Sözleşmesi’nin gece yarısı bir erkek tarafından fesih edilmesini asla kabul etmediklerini söyleyerek, “Sözleşme bir erkeğin eline aldığı bir kalemle, attığı imza ile fesih edilecek bir sözleşme değildir. Biz HDP olarak Danıştay’a bir başvuruda bulunduk ve bu kararı kabul etmeyeceğimizi söyledik. Danıştay’dan olumlu bir kararın çıkması sadece bizim değil, bu ülkede yaşayan milyonlarca kadının talebidir. Milyonlarca kadını temsilen bu duruşmayı izlemek için buradayız” ifadelerini kullandı.
Davaya yine yüzlerce avukat ve aralarında Kadın Dayanışma Komiteleri'nin de bulunduğu çok sayıda kadın örgütü katıldı. Duruşmanın yapılacağı salon tamamen dolarken, salonda öldürülen kadınların aileleri için yer ayrıldı.
Dava savunmalarla başladı. Sözleşmenin feshinin iptaline karşı yapılan savunmalarda, İstanbul Sözleşmesi’nin önemi açıklandı.
ÖLDÜRÜLEN KADINLARIN FOTOĞRAFLARI GÖSTERİLDİ
İlk olarak Çocuklar ve Kadınlar Derneği yöneticilerinin yaptığı savunma sırasında öldürülen kadınların fotoğrafları ve öyküleri anlatıldı. Dernekle beraber gelen aileler ise öldürülen yakınlarının fotoğraflarını gösterdi. Dernek Başkanı Müjde Tozbey Erden, “Sizler eğer İstanbul Sözleşmesinin fesih kararını onaylarsanız bu kadınların vebali sizlerin üzerinde olacak, diğer katil sizler olacaksınız” dedi.
Av.Müjde Tozbey Erden'in konuşması sırasında erkek şiddeti ile katledilen kadınların yakınları salonda ayağa kalkarak "Buradayım" dediler.
“BİZ KORKUYORUZ, RAHAT DEĞİLİZ”
Dernek Avukatı Özge Yücel, “Biz korkuyoruz, rahat değiliz. Her an tetikteyiz. Komşumuz saldırıya uğradığında biz de korkuyoruz, bizim de başımıza bir şey gelebilir diyoruz. Çünkü benim yargı uygulamamda yargıçlardan biri ‘O saatte ne işin vardı?’ diyebiliyor. Bizim ağır cezalara ihtiyacımız yok, gerçek anlamda eşitliğe ihtiyacımız var” diye konuştu.
“DEVLET KORUMUYORSA KADINLAR KENDİNİ NASIL KORUSUN?”
Avukat Hülya Gülbahar, “Devlet korumuyorsa kadınlar kendini nasıl korusun? Öyle atıp tutup kuş avlar gibi avlandı bu kadınlar” diyerek, öldürülen kadınların isimlerini sıraladı. Gülbahar, öldürülen Şule Çet yargılamasında hakimin “Eve ders çalışmaya erkek arkadaşların gelebiliyor muydu?” diye sorduğunu aktararak, “Böyle soru olabilir mi? Bir tane erkek arkadaşı okuldan ders çalışmaya geliyor olsa mazur mu görülecek o katiller?” dedi.
“FUTBOL ANLAŞMASI OLMADIĞI BELLİ”
Gülbahar, İstanbul Sözleşmesi’ne karşı çıkanların kadınlara karşı “cinsel, fiziksel, psikolojik ve ekonomik şiddeti” uygulamak için karşı çıktığını söyledi. Gülbahar, “21. yüzyılda hayat hakkı ile iç içe bir sözleşmeye karşı çıkıyor olmak bütün insanları zayıf gördüğü herkese şiddet uygulama bilinciyle donatmaktır… Futbol anlaşması olmadığı belli. Hayatlarımızdan bahsediyoruz” diye konuştu.
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, davacı olarak yaptığı açıklamada, Türkiye’de kadın örgütlerinin mücadelesi sonucu İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlüğe girdiğini ancak Cumhurbaşkanlığı Kararı ile İstanbul Sözleşmesi’nin feshedildiğini anımsattı. Sözleşmenin öneminden bahseden Buldan, “Başta Kürt kadınları ve HDP’li kadınlar olmak üzere sırf muhalif olduğu ve başka bir görüşü savunduğu için erkek devlet şiddetine maruz kalan, yargılanan, ceza alan tüm kadınlara uygulanan bu politikalar insan haklarına, kadın haklarına aykırı olduğu gibi İstanbul Sözleşmesi’ne de aykırıdır ama aynı zamanda suçtur” dedi.
SİZDEN SADECE VİCDANLI OLMANIZI TALEP EDİYORUM
Buldan, kadınların kadına yönelik şiddetle mücadele ettiği için yargılandığını ve sindirilmeye çalışıldığını belirterek, mahkeme heyetine “Bugün belki de tarihi bir karar vereceksiniz. Vereceğiniz karar ile Türkiye’nin vicdanına, adaletine öyle bir imza atın ki ileride sizlerden vicdanlı yargıçlar olarak bahsedelim. Türkiye’deki milyonlarca kadın adına sizden sadece vicdanlı olmanızı talep ediyorum” diye seslendi.
SARIHAN: BU YÜZDEN KÜRSÜDE TEK KADIN OTURUYOR
Aksaray Barosu adına savunma yapan avukat Şenal Sarıhan, “Denir ki ‘Yasalar sokakta yazılır’. İstanbul Sözleşmesi kadınların kendi yaşamlarına sahip çıkmak için sokaklarda yazdığı yasalardan biridir. Sadece Türkiye kadınlarının değil dünya kadınlarının. Çünkü dünya halen kadın ve erkek eşitliğini sağlayabilmiş durumda değil. Kadınlar her yerde ikinci olmaya devam ediyorlar. Bu yüzden kürsüde tek kadın arkadaşımız oturuyor. Burada yüzlerce kadın otururken kürsüde tek kadın arkadaşımız oturmakta. Bu bizim eşitsizliğimizin açık görüntülerinden biri” diye konuştu.
Sarıhan, “Biz bu 20 yılı sevmiyoruz. Kadınların yanında durmadığı, kadınların insan haklarını daha da genişleterek sunmadığı ve tam tersine aldığı için sevmiyoruz. Aksine kadınlar birbirini seviyor. Kadınlar biliyor ki İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden kazanacaklar. Çünkü hukuk insan haklarından yanadır, insan haklarına dayalıdır” dedi.
'YARGIÇLAR OLARAK BU DAVADA DAVACIYIZ'
Yargıçlar Sendikası adına Ömer Faruk Eminağaoğlu: "Yargıçlar olarak bu davada davacıyız. yargı organları, yargı yetkisini millet adına kullanır. Ancak hukukun, anayasanın üstünlüğünü gözeterek bunu kullanır."
CUMHURBAŞKANLIĞI ÇEKİLME KARARINI SAVUNDU
Dava açan kurumların ardından Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı Hukuk ve Mevzuat Genel Müdürlüğü Milletlerarası Anlaşmalar Daire Başkanı Emre Topal, Cumhurbaşkanlığı kararını savundu.
Sözleşmede çekilme kararıyla şiddetle mücadelenin aksatılmadığını savunan Topal, şunları söyledi:
"Yasalarımız yürürlüktedir. Bunun altını çizmek istiyorum. İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmek kadınla şiddetle mücadeleye engel değildir. Sözleşmenin feshinin hukuka aykırı olduğu iddia edildi. Fesih kararının Türk hukukuna uygun olduğunu savunuyoruz. Sona erme çatı bir kavramdır. Bir uluslararası sözleşmenin sonlandırılmasına dair birçok yöntem vardır.
Ayrıca, İngilizce ve Fransızca çevirden kaynaklı fesih kelimesini kullandık. Fesih yerine çekilme kullanılsa da bir şey değişmeyecekti. Savunma yapan bir avukat, 'Katil devlet' cümlesini kurdu. Bu cümleyi kabul etmiyoruz. İstanbul Sözleşmesi doğrudan uygulanabilen bir sözleşme değildir. Yabancı literatür de böyle söyler. Bu yüzden ülkemizde 6284 sayılı kanun yürürlüktedir. 6284 sayılı Kanun'da İstanbul Sözleşmesi'nde atıf yapılması bizim fesih işlemimizi değiştirmez. Cumhurbaşkanımızın kararlarını Avrupa sözleşmelerinin kararları ile ölçmüyoruz. Türkiye gibi olan ülkelerde, fesih parlamentodan geçmek zorunda değil. ABD, Kanada, İtalya ve Portekiz'in de aralarında olduğu çok sayıda ülkede bu şekilde."
Topal, savunmasını yaparken mahkeme heyeti basın mensuplarından görüntü almamasını, aldığı görüntüleri silmesini istedi. Topal da görüntülerinin çekilmesini kabul etmediğini belirtti.
Cevap hakkını kullanan Avukat Özge Yücel, "Karşı taraf, kararın nasıl alındığını anlattı ama neden alındığını anlatmadı. Bu kararda kamu yararı yoktur" yanıtını verdi.
Avukat Selin Nakıpoğlu ise şunları söyledi:
"Davalı tarafın savunmasını kabul etmiyoruz. İkna olacağımız söylendi ama bu mümkün değil. Normlar hiyerarşisi ilkesi uyarınca hukuk kuralları yukardan aşağı sıralanır. Biz en üstte olan Anayasa'nın izinden gidiyoruz, Cumhurbaşkanı kararının değil."
KARAR SONRA AÇIKLANACAK
Danıştay Savcısı Aytaç Kurt, mütalaasını tekrarladı. Kurt, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının iptaline karar verilmesini talep etti.
Mahkeme heyeti, kararını sonra açıklayacağını söyledi.
14 VE 23 HAZİRAN'DA DA SÜRECEK
Davaların üçüncü dizisi 14 Haziran 2022 tarihinde yapılacak. Bu dizide İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Türkiye İşçi Partisi, KESK’e bağlı Tarım Orkam Sen, Sedef Erken, İzmir, Trabzon, Mersin, Giresun, Eskişehir, Budur, Adana, Manisa, Uşak, Bolu ve Hatay barolarının başvurularını ele alacak. Son olarak 23 Haziran’da ise Kocaeli, Kayseri, Batman, Samsun, Antalya, Ordu, Yalova, Bursa, Muğla baroları ile Ankara Diş Hekimleri Odası’nın başvuruları görüşülecek.
NE OLMUŞTU?
Danıştay, kararın iptali istemiyle açılan davalar için özel duruşma açma kararı almıştı. Duruşmaya katılmak için yaklaşık bini aşkın avukat yetki belgesi alırken, Türkiye Barolar Birliği (TBB) ile çok sayıda baro, kadın örgütleri, siyasi partiler ile meslek kuruluşları da duruşma için çağrıda bulunmuştu.
Duruşmada tarafların dinlenmesinin ardından Danıştay 10. Dairesi'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılması kararını iptal edip etmeyeceği belli olacak. Daire, kararını daha sonra da açıklayabilir. Ancak karar, kesin nitelik taşımıyor. Bu karara karşı Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'na (İDDK) karşı itiraz edilebiliyor. (CUMHURİYET)
Hiç yorum yok