AKP iktidarıyla müzakere ve diyalog imkanı çoktan sona erdi. Başka şartlarda başka şekilde Kürtlerle çözüm güzergahı yeniden belirlenir mi, devlet niyetli olur mu, bunun cevabını bilen söylesin. Ancak bu kadro, bu parti, bu ittifak ve bu güvenlikçi Soylu politikası varken HDP’nin görmezden gelme, AKP’ye payanda olacak her türlü girişimden uzak durması gerektiğini düşünüyorum...


KELLE İHTİYACI

AKP demokrat görünecek, Kürt lazım! Seçim kazandıracak mektup için Kürt lazım! Kardeş edebiyatı için Kürt lazım! Milliyetçiliği kaşıyacak ortağını okşayacak Kürt lazım! Beka yalanıyla oy isteyecek Kürt lazım! Terör bahanesiyle bütçe şişirilecek Kürt lazım! Anayasa yapacaksın Kürt lazım! Referandumla bir seçim daha kazanacaksın yine Kürt lazım!

Kürt, AKP ve Erdoğan için kelle ihtiyacından ibaret. Hem ölüsü hem dirisinin para ettiği çok belli.

HDP ile oturup kalkan, selam veren, alan, çayını suyunu içen kim varsa terörist oluyorken, Adalet Bakanı ekibiyle ayaklarına gittiğinde TBMM çatısı altında demokratik faaliyet.

Bekir Bozdağ’ın imzasıyla karşılarında oturan Meral Danış Beştaş, Saruhan Oluç ve Ebru Günday’ın dokunulmazlıklarının kaldırılması için fezleke varken, partileri kapatılsın diye dava açılmışken, hiç utanmadan, yüzsüz bir şekilde gidip bir de Anayasa desteği istiyorlar.

AKP’nin tutarlılık diye bir problemi olmadığını zaten biliyoruz. Erdoğan’ın her 3-5 yılda bir gittiği yolun tersine yürüdüğünü de gördük. Bu kadar savrulmanın AKP’lilerde politika belirleme kıtlığı yarattığı bunun hesabının da ağır şekilde Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları tarafından ödendiğine de şahit oluyoruz. AKP ve Erdoğan’ın ne kadar savrulduğu, kendi kendini her gün defalarca yalanladığı teorik ve politik olarak bizi ilgilendirmez. Ak dediklerine kara deyip durabilirler. Ancak bu savrulma ve istikametsiz, omurgasız siyasi oluşumun Kürt siyasi hareketi tarafından muhatap alınıyor olması toplum nezdinde sorunlu.

Meral Danış Beştaş’ın Bekir Bozdağ’ın ekibiyle ziyareti sonrası MYK’mızla görüşüp karar vereceğiz demesi bile sunulan teklifin ciddiye alındığı veya başka bir pazarlığın kapısını açtıkları yorumlarına neden oldu. Siyasette kapılar kapatılmaz pazarlıklar devam eder gibi bir görüş de savunulabilir ama Türkiye gibi mevcut şartları dayatan bir ortamda bu mümkün değil. Karşılarındaki güç, siyasi olarak manevra yapan, politik hamlelerle rakiplerini sıkıştıran bir yapıda değil.

Devletin tüm askeri ve yargı gücünü kullanarak en temel hak olan yaşam hakkını yok eden bir yapı. Ölüm ile yaşam arasında, özgürlük ile zindan arasında bir tercihe zorlayan AKP’nin kendine can suyu aradığı her dönemde ‘kelle’ ihtiyacına ‘konuşalım’ yanıtı vermek bile fazla.

AKP heyetiyle oturulduğunda sorulacak tek soru; HDP’nindaha önce yan yana geldiği diğer tüm parti ve kuruluşların teröristliğinin düşüp düşmediği olmalı. Teröristlerin mecliste yeri yoktur diyen Erdoğan’ın sözü hatırlatılmalıydı. Bahçeli’nin her gün onlara karşı nasıl düşmanca bir dil kullandığı, isim isim nasıl hedef gösterdiği hatırlatılmalıydı. Sokakta HDP’lilere gösterilen polis şiddeti hatırlatılmalıydı. Bunların tümü gözlerine baka baka, gayri samimi gülüşlerinin ortasına söylenmeli, tebessümleri ağızlarının kenarında donmalıydı.

Madem ki kabul ettiniz Bozdağ ve ekibini, o zaman söylenecek bir söz bulabilirdiniz. Aysel Tuğluk’un işkenceye dönüştürülmüş tahliyesini hatırlatarak onları gönderebilirdiniz. Ölümüne sizden nefret ettikleri belliyken, gerçekten bir pazarlık imkânı olsa bile, (ki bu süreçten sonra külliyen AKP ile pazarlığı yanlış bulurum) meydanlarda sarf ettikleri her söz masaya konmalıydı.

AKP iktidarıyla müzakere ve diyalog imkanı çoktan sona erdi. Başka şartlarda başka şekilde Kürtlerle çözüm güzergahı yeniden belirlenir mi, devlet niyetli olur mu, bunun cevabını bilen söylesin. Ancak bu kadro, bu parti, bu ittifak ve bu güvenlikçi Soylu politikası varken HDP’nin görmezden gelme, AKP’ye payanda olacak her türlü girişimden uzak durması gerektiğini düşünüyorum.

Bu yazıyı yazarken Selahattin Demirtaş’ın twitter hesabına baktım yeniden. HDP ve AKP arasındaki Anayasa görüşmesiyle ilgili bir şey yazmış mı diye. Henüz bir mesaj yok! Demirtaş gibi twitterı etkili ve hızlı kullanan bir siyasetçinin bu mevzuya sessiz kalmasının anlamı çok açık bana göre.

Son olarak karikatürlü bir anket dizisi paylaşmış ve oradaki son soruda iki seçenek sunmuş: Böyle gelmiiiiişş ve SANDIĞA GÖMELİİM ŞUNU!

Demirtaş’ın mücadele yöntemi ve alanı çok net. Bunlar bir şekilde sizin ayağınıza geldiyse yapılacak bellidir; kapıyı kapatın, bir daha görüşmemek üzere deyip yol verin. Aksi takdirde AKP-MHP ittifakı için ‘kelle ihtiyacı’ndan öte bir anlamınız olmayacak. Hiçbir zaman da olmadı! (METİN YAKUP - SENDİKA.ORG)

Daha yeni Daha eski