Page Nav

HIDE

Grid

GRID_STYLE

Reviews

SHOW_BLOG

Ekrem İmamoğlu'na 'siyasi yasak' süreci nasıl işleyecek, İstanbul Belediyesi'ni kim yönetecek; 10 soruda İmamoğlu dosyası...

İstanbul 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verdiği 2 yıl 7 ay 15 günlük hapis cezası büyü...

İstanbul 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verdiği 2 yıl 7 ay 15 günlük hapis cezası büyük tartışma yarattı. Bu karar, kesinleşmesi durumunda İmamoğlu’nun belediye başkanlığını kaybetmesi, cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçiminde, cezası bitene kadar aday olamaması anlamına geliyor. Ancak bunun için kararın seçim sürecine kadar kesinleşmesi gerekiyor. Yargı istatistiklerine göre 4-5 aylık bir süreçte istinaf ve Yargıtay incelemelerinin tamamlanması neredeyse olanaksız. Türk Ceza Kanunu’na göre İmamoğlu’nun hapse mahkum edildiği “hakaret” suçu Yargıtay tarafından incelenmiyor, istinaf (bölge adliye mahkemesi) tarafından kesin hüküm veriliyordu. Ancak AKP, 2019’da yaptığı yasa değişikliğiyle, hakaret suçlarını da Yargıtay incelemesi kapsamına aldı. Bu durum belki de İmamoğlu’nun aday olabilmesini sağlayacak. Sadece istinaf incelemesi söz konusu olsa karar kısa sürede kesinleşebilir ve İmamoğlu siyasi yasaklı hale gelebilecekti. Ancak AKP’nin çıkarttığı yasa istemeden de olsa İmamoğlu’na yarayacak ve İmamoğlu zaman kazanmış olacak.


Ceza kesinleşene kadar belediye başkanı

Yüksek Seçim Kurulu üyelerine “heyet halinde” hakaret ettiği gerekçesiyle 2 yıl 7 ay 15 gün hapse mahkum edilen İmamoğlu ile ilgili sürecin bundan sonra nasıl gelişeceği merak konusu oldu.

Sorulara şu yanıtları vermek mümkün:

1.Karar, siyasi yasak anlamına mı geliyor?

Evet. Mahkeme, İmamoğlu’nu “hakaret” suçundan hapse mahkum ettikten sonra, 2 yıl 7 ay 15 günlük ceza süresince siyasi haklarını, seçme ve seçilme hakkını da kullanamayacağına hükmetti. Ancak yasağın asıl nedeni bu madde de değil. Bu madde uygulanmasa bile anayasa, Milletvekili Seçimi Kanunu ve Mahalli İdareler Kanunu uyarınca, bir yıldan fazla hapis cezası aldığı için İmamoğlu, seçilme hakkını kullanamayacaktı.

2. Siyasi yasak hemen mi uygulanacak?

Hayır. Karar kesinleşmeden bu madde otomatik olarak uygulanamıyor. Uygulanabilmesi için kararın kesinleşmesi gerekiyor.

3.Belediye başkanlığı hemen düşecek mi?

Hayır. Belediye başkanlığının sona ermesi de kararın kesinleşmesine bağlı. Karar kesinleşmeden bunun olması söz konusu değil.

4.Karar kesinleşirse belediye başkanlığı sona erecek mi?

Evet. Bu durumda, Belediye Meclisi’nde seçim yapılması gerekiyor. Belediye Meclisi’nde çoğunluk AKP’de olduğu için İmamoğlu ile birlikte CHP de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni kaybetmiş olacak.

5.Cumhurbaşkanlığı ya da milletvekili seçiminde aday olabilecek mi?

Bu da kararın kesinleşmesine bağlı. YSK’nın belirlediği seçim takvimi burada kritik önem kazanıyor. Seçim takviminde, adayların belirleneceği günler belirtiliyor. YSK, kimlerin aday olacağına bu takvime göre nihai olarak karar veriyor. İmamoğlu, hakkındaki karar, belirlenen güne kadar kesinleşirse, Cumhurbaşkanı ya da milletvekili adayı olamayacak.

6.Karar nasıl kesinleşecek?

Kararın kesinleşmesi için istinaf mahkemesi ve Yargıtay incelemesinden geçmesi gerekiyor. Hem istinaf mahkemesinin hem Yargıtay’ın cezayı onaması gerekiyor.

7.Bu karar hemen verilebilir mi?

Olağan şartlarda hayır. Yargı istatistikleri, istinaf mahkemesinin ve Yargıtay’ın ortalama yargılama sürelerinin 1-1,5 yıl civarında olduğunu gösteriyor. Olağan şartlar söz konusu olursa kararın seçim sürecine kadar kesinleşmesi ihtimali bulunmuyor.

8.Buna rağmen bu kararlar hızla verilebilir mi?

Gerekçeli karar hemen yazılır, istinaf ve Yargıtay, bir gerekçe olmaksızın dosyayı hemen görüşürse mümkün. Ancak bu durumda tıpkı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 1998’de yaşadığı gibi bir süreç yaşanmış olacak. Erdoğan, Aralık 1997’de İstanbul Belediye Başkanı’yken Siirt’te okuduğu şiir nedeniyle hapse mahkum edilmiş, bu karar sadece 8 ayda, Eylül 1998’de onanmıştı. Erdoğan, jet hızıyla yapılan yargılama sonunda siyasi yasaklı hale gelmişti. İmamoğlu hakkındaki kararın kesinleşmesi de ancak böyle olağanüstü bir süreç işletilirse mümkün.

9.AKP’nin 2019’da yaptığı yasa değişikliği İmamoğlu’na avantaj sağlayacak mı?

Evet. AKP, bu davada olabilecekleri hesaba katmaksızın, hakaret suçlarıyla ilgili olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden gelen eleştiriler doğrultusunda bir yasa değişikliği yaptı. İnsan Hakları Eylem Planı kapsamında yapılan değişiklikle, TCK’nın 125. Maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan, “kamu görevlisine hakaret” suçunun sadece istinaf mahkemesi tarafından değil, Yargıtay tarafından da incelenmesinin yolu açıldı. Daha önce bu suç, sadece istinaf mahkemesi tarafından kesin hükme bağlanıyor. Ancak değişiklik istinaf mahkemesinin ardından Yargıtay’a da temyiz başvurusunda bulunulmasının yolunu açtı. Verilen karar sadece istinaf mahkemesinde görülse, hızla karar verilmesi daha kolay olacaktı. İstinaf mahkemesi, kararın kesinleşmesine hükmedebilecekti. Bu yasa değişikliği ile Yargıtay yolunun açılması İmamoğlu’na ciddi bir zaman kazandıracak. AKP böylece, özellikle Cumhurbaşkanı’na ve kamu görevlisine hakaret suçlarında değişiklik yapılmasını isteyen AİHM’nin isteğini kısmen yerine getirmek isterken, İmamoğlu’na yarayan bir adım atmış oldu.

10. İmamoğlu cezaevinde yatacak mı?

Şartla Salıverme Yasası’na göre üç yılın altındaki suçlarda cezaevinde kalınmıyor. Hüküm kesinleşince hükümlü açık cezaevine konuluyor ve tedbir kapsamında serbest bırakılıyor. İmamoğlu için de bu yolun izlenmesi bekleniyor.

Bu aşamaya nasıl gelindi?

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin Yüksek Seçim Kurulu tarafından iptal edilmesinin ardından 23 Haziran 2019’da yapılan yenileme seçiminde yeniden başkan seçilen Ekrem İmamoğlu, Ekim 2019’da, Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi'ne katılmak için Fransa'ya gitti. İmamoğlu’nun buradaki temaslarından bir hafta sonra, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, yaptığı bir konuşmada, isim vermeden İmamoğlu’nu kastederek, “Avrupa’ya giderek Türkiye’yi şikâyet eden ahmağa söylüyorum. Bunun bedelini bu millet sana ödetecek" ifadelerini kullandı. İmamoğlu da bir soru üzerine Soylu’nun bu sözlerine yanıt verdi.

İmamoğlu, gazetecilerin Soylu’nun sözlerini anımsatarak, yorumunu sormaları üzerine isim vermeden şu açıklamayı yaptı:

“Ben lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım adama bakarım adam mı diye derim. Seviyesine inmedim, inmeyeceğim. Bu seviye noktasında da söyledikleri yaptıkları da zaten belli, o tarafına çok girmek istemiyorum ama oraya bir cümle yapmak isterim. 31 Mart’ta seçimi iptal edenler ve dünyada, Avrupa’da, onların gözünde nereye düştüğümüz noktasında, o olan şeylere, biten şeylere baktığımızda, tam da işte 31 Mart’ta seçimi iptal edenler ahmaktır. Önce ona bir odaklansın."

YSK üzerine alındı

YSK’nin o dönemki başkanı Sadi Güven, kendisi ve görevdeki kurul üyeleri adına, “Seçimi iptal edenler ahmaktır” ifadesi nedeniyle savcılığa ihbar yazısı gönderdi. Yazıda, iptal kararını veren kurulun YSK olduğu belirtildi. Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı, YSK Başkanlığı’ndan gelen suç duyurusu üzerine, İmamoğlu’nun suç işlediği sonucuna ulaştı. İddianamede, 4 Kasım 2019’daki açıklamasının görevdeki kurul üyelerine hakaret içerdiği belirtildi.

İddianamede, bu konuyla ilgili olarak, İBB Başkanlığı seçiminin 6 Mayıs 2019'da YSK tarafından iptal edildiği anımsatıldı. İddianamede, “Bu durum nazara alındığında, söylemin kamu görevlisi olan ve kurul halinde çalışan mağdurlara yönelik olduğu hususunda tereddüt bulunmamaktadır. Her ne kadar şüphelinin suç tarihi itibarıyla İBB Başkanı olarak görevini yapmakta olduğu görülse de soruşturma konusu eylemin şüphelinin kişisel suçu olarak değerlendirilmesinde zaruret bulunmaktadır" denildi.

4 yıl 1 aya kadar ceza talebi

İddianamede, bu kapsamda Ekrem İmamoğlu'nun o dönem YSK Başkanı olan Sadi Güven ile 10 YSK üyesine yönelik zincirleme şekilde "kurul halinde çalışan kamu görevlilerine karşı görevlerinden dolayı alenen hakaret" suçunu işlediği belirtilerek, 1 yıl 3 ay 15 günden 4 yıl 1 aya kadar hapisle cezalandırılması istendi.

İmamoğlu, mahkemedeki savunmasında açık biçimde, bu sözlerle Soylu’yu kast ettiğini, YSK üyelerine hakaretinin söz konusu olmadığını, kendisi için kullanılan ifadeye yanıt verdiğini belirtti. Savcılık ise buna karşılık YSK üyelerine karşı suç işlendiği görüşünü sürdürdü. Savcılık, esas hakkındaki görüşünde, İmamoğlu’nun cezalandırılması talebini tekrarladı. İmamoğlu’nun 4 yıl 1 aya kadar hapisle cezalandırılmasını istedi.

Kurul kararı yok

Dönemin YSK Başkanı Sadi Güven, kendisi ya da kurul adına bir suç duyurusunda bulunmadıklarını, görevleri gereği ihbar yazısı gönderdiklerini açıkladı. İmamoğlu’nun avukatları da mahkemeye, Güven’in ve kurul üyelerinin kişisel ya da kurul olarak suç duyurusunun bulunmadığına yönelik açıklamaları sundu. Ancak mahkeme, YSK üyelerinin ifadesinin alınmasına gerek olmadığına karar verdi. Karara, suçun şikâyete bağlı olmaması gerekçe gösterildi. Şikâyet olmasa bile yargılamanın süreceği ifade edildi.

Soylu: “Bana hakaret etti”

Soylu ise kendisine hakaret edildiği iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. Soylu’nun başvurusu üzerine İmamoğlu hakkında bu nedenle de soruşturma açıldı. Buna rağmen YSK üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla açılan dava sürüyor.

Avukat, eski İstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan, YSK Başkanı’na bir başvuru yazısı göndererek, İmamoğlu’nun sözlerinin Soylu’ya yönelik olduğunu, şikayetçi olmadıklarına dair bir beyanda bulunmaları halinde, davanın beraatle sonuçlanmasının mümkün olacağını anımsattı. Kazan, İmamoğlu’nun isminin cumhurbaşkanı adayı olarak geçtiğini, davada verilecek mahkumiyet kararının siyasi yasak anlamına geleceğini belirterek, bunun da seçimi şimdiden şaibeli kılabileceği uyarısında bulundu.

Baskı yapıldığı iddiası

Gazeteci Barış Terkoğlu, Cumhuriyet gazetesindeki köşesinde kulislerde uzun zamandır konuşulan bu iddiayla ilgili olarak çarpıcı bir yazı kaleme aldı. Terkoğlu, yazısında, şu iddiayı gündeme getirdi:

“Davaya bakan 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nin hâkimi Hüseyin Zengin, Haziran 2022’de, yaz kararnamesiyle, Samsun’a gönderilmişti. Yerine aynı adliyeden bir başka hâkim getirilmişti. Zengin, İstanbul’da, sadece bir yıldır görev yapıyordu. Bu yer değişikliği olağandışı görünüyordu… Eşi hamile olan Hüseyin Zengin de durumdan rahatsız olmuş olacak ki HSK’ye itiraz etti. Zira hiçbir gerekçe bu atamayı karşılamıyordu… Zengin’in, güvendiği kimi hâkim ve savcılara neler anlattığını öğrendim. Şunları söylüyordu:

‘Ben de hükümete destek veriyorum. Hatta eşim, hükümetin desteklediği 2 No’lu Baro’da çalışıyor. Ancak ben hâkimim. Tarafsızlığımı korumak zorundayım. Buna rağmen bazı savcılar aracılığıyla, İmamoğlu’na iki yıldan fazla ceza vererek, onu siyasi yasaklı hale getirmem telkin edildi. Bu suçlara ilişkin daha önce verilmiş kararları inceledim. Vicdani olarak, böyle bir cezanın adaletsiz olacağını gördüm. İmamoğlu hakkında, asgari sınırdan ceza verip, hükmün açıklamasını ertelemenin en doğrusu olacağına karar verdim. Bunu birkaç kişiye de söyledim. Durumdan haberdar olan ve adliyeyi yöneten bir isim, hükümetle görüşerek atamamı yaptırdı.’

Hâkim Zengin’in kabul etmediği senaryoyu da anlatayım:

-İmamoğlu’na hapis cezası verilmesi, cezanın çabuklukla kesinleştirilmesi,

- Ardından TCK’nin 53. maddesine dayanarak İmamoğlu’nun seçme ve seçilme hakkından yoksun bırakılması, infaz tamamlanıncaya kadar milletvekili, belediye başkanı ve parti yöneticisi olamaması,

- Nihayetinde hem İBB’nin muhalefetten alınması hem de İmamoğlu’nun siyasetten tasfiye edilmesi.” (GÖKÇER TAHİNCİOĞLU - T24)

Hiç yorum yok

EKONOMİ/PARA/PİYASA