10 ili vuran Kahramanmaraş depremlerinin ardından Türkiye'nin en zengin insanlarından Ağaoğlu Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ağaoğlu'nun, 17 Ağustos depreminin 10. yıldönümünde yaptığı açıklamalar yeniden gündem oldu. 20 Ağustos 2009'da olası İstanbul depremine ilişkin konuşan Ağaoğlu, "Kumları Marmara Denizi'nden demirleri hurdadan çektik. Sadece biz değil tüm firmalar aynı şeyi yapıyordu. Deprem olursa İstanbul'a ordu bile giremez, ölen şanslıdır" itirafında bulunmuştu.
AĞAOĞLU'NUN İTİRAFLARI YENİDEN GÜNDEM OLDU
AKP iktidarının 'asrın felaketi' diyerek sorumluluktan kaçmaya çalıştığı depremlerin ardından beklenen Marmara depremi dolayısıyla özellikle İstanbul'daki yapıların 'dayanıklılığı' da tartışmaya açıldı.
Kahramanmaraş merkezli depremlerde, yurttaşlara 'ölüm evi' satan müteahhitlere ilişkin ülke genelinde soruşturma başlatılırken son olarak, Türkiye'nin en zengin insanlarından Ağaoğlu Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ağaoğlu'nun yıllar önceki itirafları da gündeme geldi.
"İSTANBUL'A ORDU BİLE GİREMEZ, ÖLEN ŞANSLIDIR"
17 Ağustos depreminin 10. yıldönümü ertesinde İstanbul konut yapısına ilişkin, Referans Gazetesi'ne açıklamalar yapan Ali Ağaoğlu, olası bir depremde uzmanların açıkladığı 50 bin binadan çok daha fazlasının yıkılacağını, can kaybının ise milyonları bulabileceğini belirtmişti.
Ağaoğlu, "Avazım çıktığı kadar bağırıyorum. İstanbul konut inşaat sektörünü en iyi bilen isimlerden biri olarak söylüyorum ki; mevcut yapı stokunun yüzde 70'i deprem açısından güvenli değil. 1970'li yıllarda İstanbul'un Anadolu Yakası'nda yapılan yapıların büyük bir kısmına inşaat malzemesini ben sattım. Kumları Marmara Denizi'nden demirleri hurdadan çektik. O zamanın şartlarında en iyi malzeme buydu. Sadece biz değil tüm firmalar aynı şeyi yapıyordu. Deprem olursa İstanbul'a ordu bile giremez, ölen şanslıdır" itirafında bulunmuştu.
"HERKES BÖYLE ÇALIŞIYORDU"
O dönem Anadolu Yakası'nda Bağdat Caddesi dahil olmak üzere çok sayıda inşaat yaptıklarını belirten Ağaoğlu, malzeme ve işçiliğin kaliteli olmadığına dikkat çekmişti.
Ağaoğlu, şöyle devam etmişti:
En lüks semtlerdeki o süslü püslü binalar için konuşuyorum; çoğu sadece tuğla üstünde duruyor, içleri gitmiş. 1970'li yıllar, sanayağ ve benzinin karneyle alındığı zamanlardı. İbrahim Tatlıses'in dediği gibi, Urfa'da Oxford vardı da okumadık mı? Yani o dönemde en iyi malzeme onlardı. Teknoloji yoktu, betonlar kürekle karıştırıldı. Sağdan sola en az beş kere karıştırılması gerekirdi. Beton işleri de Doğulu ekiplerin elindeydi. İşçilere laf da anlatamazdık. Bir kere çevirip bırakırlardı.
Yani kısaca kum kötü, malzeme kötü, işçilik kötü. Tüm firmalar böyle çalışıyordu. Belki karamsar bir tablo çiziyorum ama ilkokuldan bu yana işin içindeyim. İşin mutfağında yetişen biri olarak söylüyorum ki; mevcut yapı stokunun yüzde 70'i deprem açısından güvenli değil. Binalar resmen iman kuvveti ile ayakta duruyor. Binaların 17 Ağustos'ta nasıl karton gibi yıkıldığını unutmamak lazım.
Herkes ölür, akrabalarım müteahhit...' Kahramanmaraş merkezli gerçekleşen iki büyük depremin ardından tüm Türkiye'yi deprem korkusu sardı. Yıllardır beklenen 'büyük İstanbul depremi' ise yeniden gündeme geldi. Cumhuriyet TV yurttaşlara "İstanbul depreme hazır mı?" sorusunu yöneltti. Gelen cevaplar beklenen depreme ilişkin umutsuzluğu gözler önüne serdi.
Cumhuriyet TV'nin yurttaşlara yönelttiği "İstanbul depreme hazır mı?" sorusuna gelen yanıtlar, beklenen depreme ilişkin halkın umutsuzluğunu gözler önüne serdi.
"DEPREMDE 300-400 BİN KİŞİ ÖLECEK"
Olası bir depremde, İstanbul'da 300-400 bin kişinin ölebileceği tahmininde bulunan yurttaş, tüm sülalesinin müteahhit olduğunu ve bu nedenle durumu iyi bildiğini söyleyerek "Çoğu daire çürük. Herkes ölür, 300-400 bin ölü çıkar İstanbul'dan. Akrabalarım müteahhit, hepsi çakal. Çok büyük kar yapıyorlar ama hiçbiri dayanıklı bina yapmıyor" dedi.
İKTİDARA GÜVEN SIFIR
İstanbul depremi için bekledikleri önlemleri sorduğumuz bir yurttaş, "Herkes ne kadar hazırsa ben de o kadar hazırım. Yapılacak bir şey yok çünkü bunu yapacak hükümet yok ortada. Deprem bölgesinde ne yaptıklarını gördük" ifadelerini kullandı.
Depremde yakınlarını kaybeden yurttaşlar ise oldukça öfkeli. Tüm akrabalarının hayatını kaybettiğini belirten yurttaş, iktidarın depremzedelere vereceği 15 bin TL yardımı çok sert eleştirdi, "İmar affını yaparak insanları ölüme sürüklediler, boşu boşuna öldü o insanlar. Vereceği para onları geri getirecek mi?" şeklinde konuştu.
Müteahhitlerin tutuklanmasına ilişkin yorumda bulunan yurttaş da tutuklamaların yeterli olmayacağını, müteahhitlere izin verenlerin sorgulanması gerektiğini belirtti.
EKONOMİK SORUNLAR ÇÖZÜLMELİ
Oturduğu binanın sağlam olmadığını ve bunun tespit edildiğini aktaran yurttaş, ekonomik sorunlar sebebiyle insanların sağlam olmayan evlerini yenileyemediğinin altını çizerek, "Binamızın yenilenmesi gerektiği söylendi ancak daire başına 1 milyon TL istiyorlar. Bunu herkes nasıl versin?" dedi. (CUMHURİYET)
