Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ilk kez saldırı amacıyla kullanılan bir nükleer bombayı Japonya’ya attığında tarihler 6 Ağustos 1945'ti.
Hiroşima üzerinde patlatılan atom bombası 15 bin ton TNT'ye eşitti. Bomba 13 kilometrekarelik alda etkili oldu. Tüm binaların yaklaşık yüzde 70'ini yerle bir etti ve yaktı.
Bu tarihten üç gün sonra ABD Japonya’ya bir atom bombası daha attı. Bu kez hedefte Nagazaki vardı. Bomba 6,7 kilometrekarelik bir alanı tamamen yok etti. Her iki saldırıda da yer sıcaklığı 4 bin °C'lere ulaştı ve radyoaktif yağmur yağdı.
1945'in sonuna kadar Hiroşima’da yaklaşık 140 bin, Nagazaki’de de yaklaşık 74 bin kişi öldü. Her iki şehirde toplamda yaklaşık 210 bin kişi daha hayatta kaldı.
Bugün Japonya’da Hiroşima ve Nagazaki bombalamalarından sağ kurtulanlar için kullanılan bir tabir var. Hibakusha! Ancak hibakushalar yıllarca kanser ve kronik hastalıklarla mücadele etti.
Hayatta kalanlar arasında lösemi vakaları gözle görülür şekilde arttı. Yaklaşık 10 yıl sonra tiroid, meme, akciğer ya da diğer kanser türlerine yakalananlar, benzer hastalardan çok daha yüksek oranlarda acı çektiler.
Bombalamalara maruz kalan hamile kadınlar, bebeklerinde daha yüksek oranda düşük ve ölüm oranları yaşadı; çocuklarının zihinsel engelli olma, büyümede bozulma ve kanser riskinde artış olma olasılığı daha yüksekti.
Ve 78 yıl sonra bugün bile atom bombalarının insani sonuçları sona ermiş değil; birçok insan hala radyasyonun neden olduğu kötü huylu hastalıklardan ölüyor.
Fakat depresyon veya travma sonrası stres bozukluğu gibi psikolojik hasarlar ise hiç konuşulmuyor.
Atom bombasına giden yol
Atom enerjisi arayışındaki dönüm noktası, İkinci Dünya Savaşı'nın başlamasından 8 ay önce, Ocak 1939'da geldi. Bilim insanları Otto Hahn ve Fritz Strassmann , uranyumun nötronlarla bombardımanının baryum , lantan ve diğer elementlerin radyoizotoplarını ürettiğini kesin olarak kanıtladılar.
Bu keşif, savaşın başlamasıyla Almanya'dan kaçan iki Yahudi bilim insanı Lise Meitner ve Otto Frisch tarafından Kopenhag'daki Niels Bohr'a iletildi. Bohr 16 Ocak 1939'da New York'a geldi.
Dünyaya bu keşif duyurulmadan önce Bohr konuyu Albert Einstein , John Archibald Wheeler ve diğerleriyle tartıştı. Sonraki dönemde Bohr ve Wheeler’in yaptığı çalışmalar Haziran 1940'ta atom enerjisinin serbest bırakılmasıyla ilgili temel gerçeklerin bilinmesine kadar uzandı.
Manhattan Projesi
1939'da ABD Başkanı Theodore Roosebelt, Albert Einstein'ın Nazilerden daha önce atom bombası yapmayı öneren mektubunu kabul ederek erken aşama bir nükleer silah geliştirme programı başlattı. Bu sonrasında Manhattan Projesi haline gelecekti.
Sonraki birkaç yıl boyunca, programın bilim insanları nükleer fisyon için temel malzemeler olan uranyum-235 ve plütonyum (Pu-239) üretmek için çalıştılar.
Nükleer silahlar, Enrico Fermi gibi Nobel Fizik Ödülü sahipleri de dahil olmak üzere bir grup seçkin nükleer fizikçinin bilgisi ile yapıldı. J. Robert Oppenheimer liderliğindeki bir ekip de atom bombasını geliştirdi.
Dünyada ilk nükleer silahı ABD, 16 Temmuz 1945'te New Mexico'da patlattı. Bu test patlamasını kısa süre sonra sırasıyla 6 ve 9 Ağustos'ta Hiroşima ve Nagazaki'ye atılan iki atom bombası izledi.
Bu insanlık tarihinde nükleer silah çağını açtı. Savaşların ve silahların uzun tarihinde, homo sapiens nihayet kendi kendini yok edebilen nihai bir kitle imha silahı elde etmişti.
İnsanlığın üzerinde iki bomba kullanma kararı
ABD, atom bombalarını Pasifik Savaşı'nı sona erdirmek için kullandı. Roosevelt, 12 Nisan 1945'te öldükten sonra yerine Harry Truman geçti.
Bi ay sonra Almanya, Mayıs 1945'te teslim oldu ve Avrupa'daki savaş sona erdi. Ancak Pasifik'te çatışmalar devam ediyordu.
26 Temmuz'da Truman bir ültimatom yayınlayarak Japonya'yı kayıtsız şartsız teslim olmaya ya da "hızlı ve mutlak bir yıkımla" yüzleşmeye çağırdı. Teslim olmanın yakın olmadığı anlaşıldığında, bombayı kullanma planları yürürlüğe girdi. Bombaların atılmasını emrini de Truman verdi.
Nükleer saldırılar herhangi bir uyarı yapılmadan gerçekleştirildi ve her iki şehirde de ayrım gözetmeyen ölümlere yol açtı.
Teslim süreci
Bombalamalardan sonra ABD liderleri, iki bombanın ABD’li askerlerin hayatlarını kurtarmak ve Japonya İmparatorluğunun teslimiyetini hızlandırmak için kullanıldığını itiraf edecekti.
Savaştan sonra çoğu Amerikan vatandaşı, savaşın aslında beklenenden önce sona erdiğine ve böylece birçok hayat kurtardığına inanıyordu.
15 Ağustos 1945’te Japon İmparatoru Hirohito bir radyo yayınında ülkesinin teslim olduğunu duyurdu. Japon halkının çoğu için imparatorun sesini ilk kez duyuyorlardı.
Resmi teslim anlaşması 2 Eylül'de Tokyo Körfezi'ne demirlemiş ABD savaş gemisi Missouri'de imzalandı.
İkinci Dünya Savaşı anlaşmayla resmen sona erdi.
Sonrası
Anlaşmadan kısa bir süre sonra, Manhattan Projesi fizikçisi Philip Morrison, atom bombasının etkilerini incelemek için Hiroşima'ya gitti.
İlk sözleri "O kadar hızlı ve o kadar geniş bir alanı tamamen yok ediyor ki savunma umutsuz" oldu.
Tanık olduklarıyla dehşete düşen Morrison, hayatının geri kalanını nükleer silahlara ve potansiyel bir "üçüncü bombaya" karşı kampanya yürüterek geçirecekti.
71 bir yıl sonra ABD Başkanı Barack Obama, atom bombası kurbanlarını anmak için 2016'da görevdeki ilk ABD Başkanı olarak Hiroşima'yı ziyaret etti ve Barış Anıtı Parkı'nda bir konuşma yaptı.
Obama konuşmasında, insan aklının nükleer bombaları yarattığını, ancak insanlığın nükleer silahları terk etmek için etik bilgeliği yaratmayı henüz başaramadığını söyledi.
72 yıl sonra 7 Temmuz 2017'de Birleşmiş Milletler’in üye 193 ülkesinden 122’si iki nükleer patlayıcı denemelerin insani sonuçlarını ortadan kaldırmaya yönelik Nükleer Silahların Yasaklanması Anlaşmasını (TPNW) kabul etti.
20 Eylül 2017'de imzaya açılan antlaşmaya şimdiye kadar 84 ülke imza attı. Antlaşmayı imzalayan ülkelerden 50'si, hiçbir koşulda nükleer silah veya diğer nükleer patlayıcı cihazları geliştirmeme, test etmeme, üretmeme, edinmeme ya da stoklamama taahhüdü verdi.
Ancak, nükleer silah sahibi ABD, Rusya, Birleşik Krallık, Çin, Fransa, Hindistan, Pakistan, Kuzey Kore ve İsrail ise anlaşmayı imzalamadı.
İlginç olan atom bombasına maruz kalmış tek ülke olan Japonya'nın da anlaşmayı onaylamayan ülkeler arasında yer alması.
İnsanlık, nükleer silahlardan arınmış bir dünya umudu yaratma konusunda hâlâ yetersiz.
Öte yandan Hibakushalar, nükleer silahları ortadan kaldırmak için yorulmak bilmeyen savunuculuk çabası içindeler. Hibakusha Çağrısı, tüm hükümetleri TPNW'ye katılmaya çağırıyor. (BİANET)