PEN ve ÇHD’den hukukçu Ceren Uysal, gazetecilere yönelik yargı baskısında kullanılan yasanın, geniş yorum alanıyla, iktidarla uyumsuz her if...
PEN ve ÇHD’den hukukçu Ceren Uysal, gazetecilere yönelik yargı baskısında kullanılan yasanın, geniş yorum alanıyla, iktidarla uyumsuz her ifadenin cezalandırılabilmesine alan açtığını söyledi... PEN Norveç Hukuk Danışmanı, ÇHD Genel Yönetim Kurulu Üyesi, Avukat Ceren Uysal, son dönemde gazetecilerle ilgili soruşturmalarda sıkça kullanılan “dezenformasyon yasası”nı değerlendirdi.
“Bir haberi retweet ederek fail olabilirsiniz”
Uysal, yasanın içeriğinin etkilerine dair şu açıklamayı yaptı:
“Ekim 2022’de çıkartılan dezenformasyon yasası diye adlandırdığımız torba yasa ile Türk Ceza Kanunu’na ucube bir madde daha eklenmiş oldu. Ucube diyorum zira madde ceza hukuku prensipleri ile bütünsel olarak çelişecek düzeyde muğlak bir dille kaleme alınmış.
Bana kalırsa maddenin en problemli yanlarından biri, içeriğin üretilmesi ile yayılması arasında bir ayrım yapılmayarak herkesi ama herkesi potansiyel fail haline getirmesi. Sosyal medyada herhangi bir haberi retweet ettiğinizde bile bu suç tipinin potansiyel faili olabiliyorsunuz.”
Son 2 günde yaşananlar: Gazeteciler Tolga Şardan bu yasayla suçlandığı soruşturma kapsamında tutuklandı, Cengiz Erdinç ve Dinçer Gökçe gözaltına alındı. BirGün gazetesinden üç haberci hakkında aynı suçlamayla soruşturma başlatıldı. bianet Editörü Evrim Kepenek de aynı suçlama kapsamında hakkında açılan soruşturmada bugün ifade verdi.
“Hakim ve savcılara niyet okumaya alan açıyor”
Avukat Uysal, yasadaki geniş yorumlama alanının yol açacağı sorunları da şöyle anlattı:
“Bu suç tipi kişinin belirli bir saikle hareket etmesi gerektiğini ve fiilin kamu düzeni ve genel sağlığa tehdit oluşturmaya elverişli olması gerektiğini de ileri sürüyor.
Bu da çok ciddi bir soruna işaret ediyor. Zira suç tipi hakim ve savcılara iki önemli yorum alanı açıyor: Birincisi, ‘kişinin ürettiği ya da yaydığı bilgi ile ilgili kişinin niyetini okuma’, ikincisi ‘elverişliliği yorumlama’. Bu geniş yorum alanı, iktidarla uyumsuz her ifadenin cezalandırılabilmesine alan açıyor.”
“Yasa, Anayasa’ya açıkça aykırı”
Anayasa Mahkemesi, 8 Kasım’da yasanın içeriğine dair itirazları görüşecek. Ceren Uysal, “Bu maddenin Anayasa’nın 25 ila 28. maddelerinin tamamını ihlal ettiğinin tespit edilmemesi olağan şartlarda imkansız” diyerek şöyle devam etti:
“Olağan şartlar diyorum, zira Türkiye’de bugün mevcut yargı mekanizmasından her şeyi beklemek mümkün. Ancak AYM, 8 Kasım’da bu maddenin iptali yönünde bir karar vermezse, muhtemelen önümüzdeki 10 yılda AİHM’in vereceği ifade özgürlüğü ihlali kararlarının büyük çoğunluğu bu maddenin uygulamasından ileri gelecek.”
“İktidarın yeni bir gövde gösterisi”
Avukat Uysal, maddenin, ifade özgürlüğünü kısıtlayan diğer yasa maddeleri gibi “korku ve baskıyı derinleştirme amacı taşıdığını” düşünüyor:
“Bu düzenleme elbette Türkiye’de ifade ve basın özgürlüğü üzerindeki baskının düzeyini gözler önüne sermek açısından çarpıcı. Ancak ben diğer yönden de bakmayı önemsiyorum. Türk Ceza Kanunu esasında eleştirel ifadeyi türlü nedenlerle ve haksız yere kısıtlamaya yönelik maddelerle dolu. İktidarın yeni bir madde daha eklemekteki ısrarı sadece bir gövde gösterisi. Arka planda korku ve baskıyı derinleştirmediği koşulda mutlak olarak kaybedeceğini biliyor.”
“Dezenformasyon Yasası” hakkında
Geçen yıl Meclis’ten geçen 40 maddelik Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'la Türk Ceza Kanunu’na (TCK) yeni bir suç eklendi.
“Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” ismini taşıyan 217/A maddesiyle 'dezenformasyon' suç olarak nitelendirildi. Cezası ise 1 yıldan 3 yıla kadar hapis olarak öngörüldü.
Yasa halkın, gazetecilerin, sivil toplumun ve muhalefet partili milletvekillerinin şiddetle karşı çıkmasına rağmen Meclis’ten geçirildi. Tepkinin nedeni maddenin muğlak ifadeler içermesi ve ifade özgürlüğü önünde bir tehdit olarak görülmesiydi.
Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma (217/A) maddesi:
(1) Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
(2) Fail, suçu gerçek kimliğini gizleyerek veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlemesi hâlinde, birinci fıkraya göre verilen ceza yarı oranında artırılır.
Bir yılda en az 26 gazeteci yargı baskısına maruz kaldı
Yasanın yürürlüğe girişinin birinci yılında en az 26 gözaltına alındı, tutuklandı, yargılandı. Toplamda 29 vaka kayıtlara geçti.
14 gazeteciye soruşturma açıldı. Bazıları birden fazla kez soruşturma geçirdi. 5 gazeteci gözaltına alındı, 4 gazeteci tutuklandı, 5 gazeteci de yargılandı. Bazıları yargılanmaya devam ediyor.
Soruşturma açılan, ifadeye çağrılan, gözaltına alınan ya da yargılanan gazetecilerden 9’u 6 Şubat Maraş depremleriyle ilgili yaptığı haberler ya da sosyal medya paylaşımları nedeniyle hedefti.
Soruşturma geçiren gazeteciler: Hüsniye Karakoyun, Mahmut Karakoyun, Aslıhan Gençay, Oktay Candemir, Emre Orman, Merdan Yanardağ, Canan Kaya, Yüsra Batıhan, Ahmet Kanbal, İsmail Arı, Mir Ali Koçer, Sıddık Güler ve Onur Öncü
Gözaltına alınan gazeteciler: Mehmet Güleş, Gökhan Özbek, Serdar Akinan, İlknur Bilir, Dinçer Gökçe
Yargılanan gazeteciler: Ruşen Takva, Oktay Candemir, Fırat Bulut, Hasan Sivri, Ahmet Kanbal ve Önder Algedik
Tutuklanan gazeteciler: Sinan Aygül, Tolga Şardan, Ali İmat ve İbrahim İmat (AYÇA SÖYLEMEZ - BİANET)
Hiç yorum yok