HIDE
GRID_STYLE
TRUE
SHOW_BLOG

İşte Şardan'ın tutuklanmasına gerekçe gösterilen yazısı: MİT'in Cumhurbaşkanlığı'na sunduğu "yargı raporu"nda neler var?

Yargıda başlayan yangın henüz sönmedi, yakın zamanda da söneceği de pek yok gibi. Savcılar, hakimler ve avukatlar arasındaki ilişki üçgeni, ...


Yargıda başlayan yangın henüz sönmedi, yakın zamanda da söneceği de pek yok gibi.

Savcılar, hakimler ve avukatlar arasındaki ilişki üçgeni, sistemin tarumar olmasının en önemli sebebi.

Üçgendeki sakıncalı süreçlere kimi zaman idari personelin de adı karışıyor.

İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük kentlerin adliyelerinde gün yüzüne çıkan yargı skandalları ardı ardına gündem olmaya devam ediyor.

Skandalların sadece üç büyük kentte yaşandığını sanmayın sakın. Küçük kentlerin adliyelerinde bile kendi çapında benzer iddialar konuşuluyor.

Kısacası, böylesi çetrefilli işlerin birer ikişer ortaya çıkması, yargının temizlenmesi için harekete geçilmesini kaçınılmaz hale getirdi doğal olarak.

MİT'in yargı üzerindeki detaylı çalışması

İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar'ın Hakimler ve Savcılar Kurulu'na (HSK) gönderdiği dilekçenin artçı etkileri devam ediyor.

Suçlamaların hedefinde olan yargı mensupları, karşı görüşleri içeren metinleri kaleme alıp HSK'ya göndermeye başladı.

Tarafların arasındaki iddialar havalarda uçuşuyor.

Karşılıklı yazışmalar sonrasında HSK'nın nasıl bir tavır alacağı, sürecin nasıl sonuçlanacağı merak konusu. Müfettişler çalışmaya başladı. Elde edilen veriler, bireysel tasfiyelerin önünü mü açacak, yoksa sistemin yeniden düzene girmesinde mi kullanılacak, hep birlikte göreceğiz.

Bu kapsamda geçen hafta ulaştığım yeni bilgileri aktarayım.

Yargıdaki istismar ve çürüme iddialarının artık kontrol edilemez hale gelmesi, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanlığı'nı da harekete geçirdi, geçtiğimiz günlerde.

Hatırlarsınız, organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in video kayıtlar yayımlayarak gündeme getirdiği iddialar sonrasında MİT Başkanlığı iki ayrı raporu hazırlayıp Cumhurbaşkanlığı'na göndermişti.

Büyüteç'te gündeme getirdiğim söz konusu raporlarda mafya yapılanmalarıyla bağlantılı olan siyasetçiler, bürokratlar, kamu görevlileri belirtilmişti.

Edindiğim bilgiye göre, MİT Başkanlığı, benzer bir raporu yargıdaki çürüme üzerine hazırlayıp Cumhurbaşkanlığı'na ulaştırdı.

Rapor, yaklaşık 6 hafta önce yani Anadolu Başsavcısı Uçar'ın mektubundan kısa süre önce Cumhurbaşkanlığı'na iletildi.

Raporun kapsamında iki önemli bölüm var. Bunlardan ilki son 5-6 yıldır büyük kentlerdeki adliyelerde yaşanan skandal kararlar, işlemler ve uygulamalar hakkında.

Şöyle ki; raporun hazırlanmasından önce Cumhurbaşkanlığı MİT'ten yargı mensupları üzerinde inceleme yapılmasını istedi.

Adliyelerde görevli hakim ve savcılar üzerine yoğunlaştırılan incelemelerde, özellikle İstanbul ve Ankara Adliyesi'nde yüzlerce emsal dosya mercek altına alındı.

Dosyaların içeriği, dosyalar üzerinde karar veren yargı mensupları ve dosyaları takip edip sonuçlanmasını sağlayan dosya takipçilerinden oluşan bağlantılar tespit edildi.

Para karşılığında verilen erişimin engellenmesi kararlarının yanı sıra, soru işaretlerine neden olan ilginç tahliye ve tutuklama kararlarına imza atan yargı mensupları belirlendi.

Hatta söz konusu isimlere raporda yer verildiği kaynaklarca ifade ediliyor.

İlk sırada Bakırköy Adliyesi'nde

MİT Başkanlığı'nca hazırlanan raporun diğer bir bölümünde ise, adliyelerin fotoğrafları çekildi.

Görüştüğüm kaynaklar, yargıdaki çürüme iddialarının ilk merkezinde İstanbul Bakırköy Adliyesi'nin bulunduğuna dikkati çekti.

MİT'in Bakırköy Adliyesi merkezinde yaptığı incelemelerde; önemli ve ilginç bulgulara ulaşıldı.

Bu tespitlerden bazıları şöyle:

Özellikle uyuşturucu kaçakçılığı yaptıkları gerekçesiyle haklarında adli soruşturma başlatılanlar, ikametlerini, iş yerlerini, şirketlerini Bakırköy Adliyesi'nin sorumluluk bölgelerine taşıyorlar. Böylelikle adli süreçlerde Bakırköy Adliyesi'nde gerek soruşturma gerekse kovuşturma aşamalarında daha kolay karar alma olanağı yaratılıyor.

Yine yürütülen adli süreçlerde Bakırköy Adliyesi'nde "adli kontrol şartı ile tahliye" kararların daha kolay alınıyor.

Yanı sıra Bakırköy Adliyesi'nde görevli kimi savcı ve hakimlerin parasal ilişkileri konusunda da MİT tarafından tespitler yapıldı.

Adliyelerde yaşanan sorunlarda ikinci sırada İstanbul Çağlayan Adliyesi geliyor. Çağlayan Adliyesi'nden çıkarılan pek çok sıkıntılı karar bulunduğu yine MİT'in raporunda yer buldu.

Erdoğan, MİT yöneticileriyle görüştü

Raporun verilmesinin ardından Erdoğan'ın bazı MİT üst düzey yöneticileriyle birebir görüşerek kendilerinden daha detaylı bilgi aldığı ifade ediliyor.

Erdoğan'la görüşen MİT üst yöneticileri arasında Başkan İbrahim Kalın'ın dışında özellikle "bölge başkanı" konumunda isimlerin bulunduğunu söyleyebilirim.

Hatta Erdoğan'ın kendisine iletilen bilgiler kapsamında, İstanbul'da görevli üst düzey bir yargı mensubu ile ilgili aktarılan veriler sonrasında "hayal kırıklığı" yaşadığını ifade ettiği ve söz konusu yargı mensubuna çok sinirlendiği belirtiliyor.

Ülkedeki yargı sistemi sağlanması için adliyeler ve emniyette adımların atılması gerektiği Erdoğan'a aktarılan diğer bilgilerden.

* * *

Aslına bakarsanız, elden ele dolaşan mektupların içeriklerine göre; hemen herkes, birbiriyle ilgili pek çok bilgiye sahipmiş. İfşaların ardı arkası kesilmiyor.

Resmi yazışmaların üzerine bir de MİT raporunun kaleme alınması yakın zamanda çok farklı atamaların önünü açabilir.

Zaten HSK'nın eylülde yayımlaması gereken "mazeret kararnamesi"ni halen açıklamaması da sürecin başka bir göstergesi. (TOLGA ŞARDAN - T24 / 31.10.2023)

Hiç yorum yok