"Kübalı komünistlerin idealleri, inançları bu dünya için, insanlık için fayda sağlamaya devam edecek. Bu idealler için savaşmaya devam etmeliyiz" (VİDEO)


Küba Devrimi’nin önderi ve dünya devrimci hareketinin efsane ismi Fidel Castro, 7 yıl önce bugün 90 yaşında hayata gözlerini yumdu. Castro’nun yaşamı ve geride bıraktığı mücadele mirası, sadece Küba halkı için değil faşizme ve emperyalizme karşı mücadele eden tüm toplumlar için bir kılavuz niteliğinde.

Tam adı Fidel Alejandro Castro Ruz olan Fidel Castro, 13 Ağustos 1926’da, İspanyol göçmeni Angel Castro y Argiz ile Lina Ruz González'in ikinci çocuğu olarak dünyaya geldi. Fidel’in 4 kardeşi daha vardı.


Başarılı bir şeker kamışı üreticisinin oğlu olan Fidel, yoksul bir bölge olan Mayari'de yetişti. Santiago'daki Katolik okullarında ve Havana'daki Cizvit lisesi Belén İlahiyat Okulu'nda öğrenim gördü. 1950'de Havana Üniversitesi’nden hukuk doktoru olarak mezun oldu.

Fidel her zaman politik ve militan bir kişiliğe sahipti. Batista’nın halkı sömüren ve ülkeyi ABD emperyalizmine teslim eden politikaları Fidel de dahil olmak üzere birçok devrimcinin tepkisini çekiyordu. Fidel, demokratik olanakların tamamen ortadan kalktığı bir süreçte gerilla hareketi oluşturmaya karar verdi.


1953 başlarında Batista diktatörlüğünü yıkmak amacıyla küçük bir grup kuran Fidel, 26 Temmuz'da Santiago'daki Moncada Kışlası'na 165 arkadaşıyla birlikte bir baskın düzenledi. Ne var ki eylem başarısız oldu ve Fidel tutuklandı. Mahkeme sonunda 16 yıl hapis cezası aldı. Juventud Adası’nda 21 ay hapis yattıktan sonra Batista'nın emriyle cezasının geriye kalan bölümü affedildi.

CHE İLE TANIŞMA

Küba’daki siyasi hapishaneden salıverilen Fidel, Meksika’ya geldi. 8 Temmuz 1955’te tarihin akışı bir tanışmayla değişecekti. Fidel'in kardeşi Raul, onu Arjantinli devrimci Ernesto Che Guevara ile tanıştırdı. Bütün gece süren ateşli bir sohbetin ardından Ernesto, Fidel'in aradığı kişi olduğuna karar vererek diktatör Batista’yı devirmek için kurulan ‘’26 Temmuz Hareketi’’ne katıldı. Grubun doktoru olmasına karar verildiyse de hareketin diğer üyeleriyle askeri eğitime katıldı. Eğitimin sonunda eğitmenleri Albay Alberto Bayo tarafından Che, en göze çarpan öğrenci olarak nitelendirildi.


1955'te ülkesinden ‘26 Temmuz Hareketi’ adlı yeni bir örgüt kurdu. İspanya İç Savaşı'na katılmış olan Kübalı Alberto Bayo'nun yönetiminde gerilla eğitimi gören örgüt üyeleri 2 Aralık 1956'da ‘Granma’ yatıyla Küba'ya dönerek Oriente'de karaya çıktı. Granma’da yalnızca 80 civarı gerilla vardı.

Burada devlet kuvvetleriyle girişilen çatışmalarda arkadaşlarının çoğunu yitiren Fidel, aralarında kardeşi Raul Castro ve Ernesto Che Guevara'nın da bulunduğu 12 arkadaşıyla birlikte Oriente'nin güneybatısındaki Maestra dağlarına çekildi. Meastra’daki halk, Fidel ve arkadaşlarına “sakallılar” anlamına gelen “Los Barbudos” adını verdi.


Fidel ve Ernesto, iki yıl boyunca Batista'nın askerlerine karşı bu bölgede savaştı. Ülke genelinde askeri ve siyasi açıdan zayıflayan Batista, 1958'de Dominik Cumhuriyeti'ne kaçtı. Fidel 1959'un başında Havana'ya girdi. Manuel Urrutia Leo devlet başkanlığına, Fidel de başbakanlığa getirildi.

Küba Devrimi’nin tarihi 1 Ocak 1959 olarak bilinir. Süreç özetle; Batista'nın kaçışı ve Santa Clara ile Santiago de Cuba şehirlerinin Fidel, Ernesto ve Raul’un önderliğindeki devrimciler tarafından ele geçirilmesiyle son bulur.


TARİH BENİ AKLAYACAKTIR

Fidel Castro, Moncada Baskını’nın ardından tutuklanır ve 21 Eylül 1953 günü mahkemeye çıkarılır. Avukat olduğu için saldırının ardından birlikte tutuklandığı arkadaşlarının da savunmasını üstlenir. Savunmasını Batista hükümetinin yasadışılığına dayandıran Fidel, kanunsuz bir iktidara karşı ayaklanmanın her yurttaşın görevi olduğunu üstüne basa basa vurgular. Fidel’in ayrılan dosyasının davası 16 Ekim 1953 günü görülür. Fidel dört saat süren savunmasının sonunda mahkemeye heyetine şöyle seslenir: “La historia me absolverá / Tarih beni aklayacaktır.”



Devrimci mücadele içinde Fidel’in Marksist-Leninist görüşleri olgunlaşmıştır. Zaferin ilk yıllarından itibaren uygulanan başta United Fruit Company, Shell ve ITT gibi yabancı şirketlerin kamulaştırılması, toprak reformunun gerçekleştirilmesi gibi sosyalist politikalar hem ulusal hem de uluslararası planda yoğun ilgi çekmiştir.




Fidel ve arkadaşlarının devrimci fikirleri, Küba’yı pek çok konuda örnek ülke haline getirdi. Sosyalist ideoloji doğrultusunda ülke içinde çok yönlü ve kapsamlı politikalar uygulandı.

Okuma yazma seferberliği sonunda okuryazarlık oranı yüzde 90'ın üzerine çıktı. Yeni okullar açılarak eğitim olanakları yaygınlaştırıldı.


Zenginlik kaynaklarının, ulusal gelirin ve sağlık hizmetlerinin dağılımında köklü değişiklikler gerçekleştirildi. İşsizlik büyük ölçüde ortadan kaldırılırken herkese çalışma yükümlülüğü getirildi.

Küba’da sağlık, bugün dünyanın pek çok gelişmiş ülkesindeki sağlık hizmetlerinden bile daha ileri durumda. Ülke, bebek ölümlerinde son sırada yer alıyor ve dünyanın dört bir yanına doktor gönderiyor.

ABD, FİDEL’İ 638 KEZ ÖLDÜRMEYE ÇALIŞTI

Fidel Castro dönemindeki en çarpıcı noktalardan biri de, ABD’nin Fidel’i devirme girişimleriydi.

CIA, Fidel Castro’yu öldürmek için bilinen 638 suikast denedi.


ABD ayrıca Kennedy başkanlığında Domuzlar Körfezi çıkarmasıyla Castro’ya yönelik bir de darbe girişiminde bulundu.

Fidel Castro 31 Temmuz 2006 tarihinde sağlık problemleri nedeniyle yetkilerini geçici olarak başkan yardımcısı, kardeşi ve devrim mücadelesindeki yoldaşı Raul’a devretti.

Şubat 2008'de de Küba'nın en yüksek yönetim organı olan Devlet Konseyi Başkanlığı görevini bıraktığını açıkladı.

Yaşamı boyunca 11 ABD Başkanı ‘deviren’ Fidel Castro, 25 Kasım 2016 tarihinde hayatını kaybetti.

Fidel Castro’nun mirası ise Küba halkının sömürgeciler karşısındaki dik duruşunun simgesi olmaya devam ediyor.


SON MESAJI: İDEALLERİNİZ İÇİN SAVAŞMAYI SÜRDÜRÜN

Fidel Castro, yıllar sonra öldüğü yılın nisan ayında bir konuşma yapmıştı. Küba Komünist Partisi'nin kongresinde konuşan Castro, yakında öleceğini söyleyip partililerden inandıkları ideallere sahip çıkmalarını istemişti. Fidel şöyle konuşmuştu:

“Yakında 90 yaşında olacağım. Yakında ben de diğer önderler gibi gideceğim. Elbette hepimizin zamanı gelecek. Ancak Kübalı komünistlerin idealleri, inançları bu dünya için, insanlık için fayda sağlamaya devam edecek. Bu ideller için savaşmaya devam etmeliyiz.” (BİRGÜN)

Blogger tarafından desteklenmektedir.