17 yaşındaki Erdal Eren, 12 Eylül Darbesi’nin ardından 13 Aralık 1980'de yaşı büyütülerek idam edilmişti.

12 Eylül Darbesi’nin ardından 13 Aralık 1980'de yaşı büyütülerek idam edilen 17 yaşındaki Erdal Eren ile Sinan Suner ve Ercan Koca, bugün Ankara Karşıyaka Mezarlığı’ndaki mezarları başında anıldı. 

Ankara 78’liler Derneği Başkanı Hüseyin Esentürk, 12 Eylül Darbesi'nin hâlâ sürdüğünü söyleyerek “Şu ülkenin haline bakın, 12 Eylül'ü aratıyor mu?" dedi.

Evrensel Gazetesi’nin aktardığına göre, Eren’in mezarı başında Emek Gençliği adına konuşan Bilgesu Kiper ise şöyle dedi:

“Sinan Suner, Erdal Eren ve Ercan Koca, emperyalizmin ve savaşın karşısında bir araya gelen, sosyalizm hedefiyle birlikte mücadele eden gençlerdi. Birisi haince katledildiğinde, diğeri ondan düşen bayrağı daha yukarı kaldırmak için mücadele etmeye devam etmişti. 

“Cunta da sökmeyecek”

“Şimdi direnmeye devam eden Özak İşçilerinin direnişine bakalım. İşçi kadınlar, direnişin mücadelenin, birlikte mücadele etmenin kendilerine cesaret verdiğini anlatıyor. Cesaretimiz, umudumuz, devrim ve sosyalizme inancımız işte bu birliktelikten geliyor. En büyük gücümüz fakültelerimizde, lise sıralarında, atölyelerde bir araya geldiğimiz, yaşamın her alanını değiştirmek için var gücümüzle birlikte çalıştığımız arkadaşlarımız, yoldaşlarımızdır. 

“Bu güç aynı Erdal'da olduğu gibi, komünist bir bilinçle, işçi sınıfının partisi ile birleştiğinde insanlık tarihine yazılır, geleceğe taşınır. Unutmayalım! 12 Eylül gecesi cuntacılar egemenliğini ilân etmiştir ancak 13 Eylül sabahında Ankara'da Altındağ'da 'Sıkıyönetim sökmedi, cunta da sökmeyecek' yazıları duvarları kaplamıştır. Tüm baskı ve saldırılara rağmen gençlik bağımsızlık, demokrasi, sosyalizm mücadelesinden vazgeçmemiştir. Bugün de vazgeçmiyoruz.”

Erdal Eren’in öldürülmesi

2 Şubat 1980'de Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) öğrencisi Sinan Suner'in öldürülmesini protesto ettiği için gözaltına alınan 24 kişi arasında Erdal Eren de vardı. Gösteri sırasında çıkan çatışmada er Zekeriya Önge'yi öldürdüğü iddiasıyla tutuklanan Eren, 19 Mart 1980'de idama mahkûm edildi.

Eren, idam edildiğinde17 yaşındaydı. Eren'in öldürdüğü iddia edilen askerin otopsi raporlarında, ölüme neden olan kurşunun G-3 piyade tüfeğinden çıktığına dair görüşler yer almasına rağmen otopsi raporları karartıldı.

Askeri Yargıtay 3. Dairesi'nin, önce "delillerin noksanlığı" nedeniyle esastan, ardından da idamın müebbet hapse çevrilmesini gerektiren TCK'nin 59'uncu maddesinin uygulanmaması nedeniyle usulden bozmasına rağmen, Daireler Kurulu iki kararı da reddetti.

"Milli Güvenlik Konseyi" tarafından onaylanan karar, "İdamı Engelleyelim! Erdal Eren idam edilemez" kampanyasına rağmen 13 Aralık 1980'de Ankara Merkez Cezaevi'nde infaz edildi.


Devlet Hâlâ Erdal Eren'in İdamıyla İlgili Bilgileri Saklıyor

78'liler Girişimi'nin 12 Eylül yönetiminin öldürdüğü Eren'le ilgili bilgi edinme talebine yanıt "iddialar asılsızdır" oldu. Avukatlar dava açtı. Hâlâ sonuç yok. Can "Meclis komisyon kurmalı" diyor.

Bundan 27 yıl önce 12 Eylül Askeri Darbesi sırasında öldürülen Erdal Eren 17 yaşındaydı. "Hukuki sonuç alamıyor olsak da bağımsız olarak Eren'in hakkında bilgi, belge ve tanıklıkları kamuoyuyla paylaşmak üzere topluyoruz" diyen 78'liler Girişimi'nden Celalettin Can'a göre demokrasiye giden yol darbe ve tahribatıyla yüzleşmekten geçiyor.

"Bilgi Edinme/me Yasası" 

78'liler Girişimi geçen yıl Eren'in ölüm yıl dönümünde Bilgi Edinme Yasası kapsamında mahkeme dosyasının açılmasını talep edip olay yerinde neden inceleme yapılmadığını, Eren'in kemik incelemesi talebinin ne olduğunu, otopsi raporlarının içeriğini sormuştu.

78'liler Girişimi sözcüsü Can'ın verdiği bilgiye göre 13 Aralık 2006'da yaptıkları başvurularına bir ay sonra yanıt gelmiş ancak gelen yanıt muğlak:

"Bilgi Edinme Yasası bir nevi 'bilgi vermeme yasası'na dönüştü. Kısa bir cevaptan oluşan açıklamada 'İddialar asılsızdır', 'kayıtlarda rastlanmamıştır' gibi ifadelere yer alıyordu, yani olumsuz ve muğlak bir açıklamaydı."

78'liler Girişimi'nden avukatlar aynı ay içinde (Ocak 2007) İstanbul İdare Mahkemesi'nde dava açmışlar. Fakat Can'ın aktardığına göre henüz bir gelişme yok.

"Kendi sivil yargımızı geliştirmeliyiz"

"Girişim olarak Yargı'dan bağımsız Eren'in cezaevinden idamına kadar bütün bilgi, belge ve tanıklıkları topluyoruz ki kamuoyuyla paylaşalım" diyen Can diğer yandan Mecliste Eren'le, 12 Eylül'le ilgili araştırma komisyonları kurulmasını talep ettiklerini aktardı.

"Kendi sivil yargımızı geliştirmeliyiz. Türkiye'nin daha aydınlık bir yer olması için karanlıklarıyla yüzleşmesi gerekir, demokrasi, adalet Eren gibi kişiler üzerinden de toplum üzerinden de kendini sorgulaması, yeni bir yaprak açmasıyla mümkün."

78'liler Girişimi yaptığı yazılı açıklamada Eren'le ilgili bilgileri şöyle paylaşıyor:

2 Şubat 1980'de ODTÜ öğrencisi Sinan Suner'in katledilmesini protesto gösterisi nedeniyle gözaltına alınan 24 kişi arasında Eren de vardı. Gösteri sırasında çıkan çatışmada er Zekeriya Önge'yi öldürdüğü iddiasıyla tutuklanan Eren tarihin belki de en hızlı yargılamasıyla 19 Mart 1980'de idama mahkum edildi.

Eren, idam edildiğinde henüz 17 yaşındaydı. Eren'in öldürdüğü iddia edilen erin otopsi raporlarında, ölüme neden olan kurşunun G-3 piyade tüfeğinden çıktığına dair görüşler yer almasına rağmen otopsi raporları karartıldı. Askeri Yargıtay 3. Dairesi'nin, önce "Delillerin noksanlığı" nedeniyle esastan, ardından da idamın müebbet hapse çevrilmesini gerektiren TCK'nin 59'uncu maddesinin uygulanmaması" nedeniyle usulden bozmasına rağmen, Daireler Kurulu iki kararı da reddetti.

"Milli Güvenlik Konseyi" tarafından onaylanan karar, "İdamı Engelleyelim! Erdal Eren idam edilemez" kampanyasına rağmen 13 Aralık 1980'de Ankara Merkez Cezaevi'nde infaz edildi. (BİANET)


O Fotoğrafı Çeken Gazeteci Konuştu

"Kararı dinledi, 'Faşizme ölüm halka hürriyet' sloganı attı. Jandarmalar tarafından derdest edildi. Benim o gün Erdal'ı son görüşümdü. Kaç mahkemesine katıldığımı tam hatırlamıyorum ama karar çıkacak diye o gün habere acele gönderildiğimi biliyorum."

2 Şubat 1980'de, yoldaşı Sinan Suner'in öldürülmesini protesto eylemine askerin müdahalesinde çıkan çatışma sonrası gözaltına alınıp, tutuklandı. Er Zekeriya Önge'yi öldürdüğü iddia edilen Erdal Eren, askeri öldürmediğini gösteren tüm deliller göz ardı edilerek, jet hızıyla yapılan 'yargılama' sonucu 19 Mart 1980'de idama mahkum edildi.

Erdal o duruşmada, arkasında iki jandarma, başı dik kararı bekliyor. Tüm Türkiye'ye ve dünyaya o fotoğrafıyla idam kararı duyuruldu Erdal Eren'in.

O fotoğrafı Anadolu Ajansının foto muhabiri olan Caner Gören çekmişti.

Caner Gören "Karar duruşması olduğu için gitmiştim. Erdal askerlerin arasında öyle vakur, ciddi, yaşından beklenmeyecek kadar olgunluktaydı ki" diye anlattı o günü.

Darbe öncesinde de sıkıyönetim mahkemelerinin olduğunu belirten Caner Gören, "Sıkıyönetim Mahkemelerinin yeri de Mamak 28. Tümendi. O zamanki işleyiş şöyleydi: Mahkemeleri izleyecek birkaç muhabirin adı verilmişti. Benim de adım vardı. Önce Mamak Nizamiyesine giderdik, ismimiz görülürdü ondan sonra içeri alırlardı bizi. Sıkıyönetim mahkemelerini ajans adına izlerken, ertelenen, karar çıkmayacak gibi olan davaları çok izlemezdik. Erdal Eren'in duruşmasında da o gün karar bekleniyordu. Onun için biz o günkü mahkemeye gittik" dedi.

"Kararı sloganla karşıladı"

Caner Gören Erdal'ın idam kararı aldığı son duruşmasına ilişkin izlenimlerini 31 yıl sonra şöyle anlattı:

"Hakimin idam kararını açıklamasından sonra Erdal Eren kararı son derece sakin karşıladı ve slogan attı; 'Faşizme ölüm halka hürriyet.'  Bunun üzerine hemen arkasındaki jandarmalar üstüne çullandılar. Ağzını kapatmaya, iteklemeye falan başladılar. Ama Erdal kurtuldukça slogana devam etti. Yüzüne karşı okunan idam hükmünü bu şekilde karşıladı. Zaten mahkeme süresince yüzünde bir yılgınlık görmedim. Son derece ciddi, sakin, yaşından beklenmeyecek bir olgunlukla mahkemede sorulara cevap verirdi. Bu kadar cesurca, bu kadar...

18 yaşında bir çocuktan bahsediyoruz. Hatta 18 yaşında olup olmadığına ilişkin kemik testi istenmişti, ama avukatın itirazları kabul edilmedi ve mahkeme 18 diye kabul etti.

Eee tabi öyle bir dönemden söz ediyoruz ki, sıkıyönetim mahkemeleri...

Darbeden sonra daha sıkılaştı. Darbenin Lideri Kenan Evren 'Ne yani asmayalım da besleyelim mi' demişti.

O fotoğraf  kararın okunmasından hemen sonraki fotoğraf. Zaten o fotoğrafın hemen arkasından slogan attı ve jandarmalar tarafından derdest edildi."

Derdest edilerek götürülürken avukatının kendisine, "Hangi basın kuruluşundan" olduğunu sorduğunu ve "Sonra bunları sizden isteyebilir miyim?" diye sorduğunu anlatan Gören, "Ben de ajanstan isteyebileceklerini söyledim. Tarihe bir not düşme anlamında. Böyle bir kısa diyalog geçti aramızda." diye anlattı yıllar öncesini...

İki idam kararına tanıklık etti

Caner Gören, "Mahkemesini izleyip, fotoğrafını çektiği iki idam vakası olduğunu söylüyor ve ekliyor; "Esenboğa baskınında Levon Ekmekçiyan yargılandı. Onun defalarca duruşmasına gittim. Biri de Erdal Eren."

Erdal'ın ayrıca askerler tarafından dövüldüğüne ilişkin fotoğraflarını da çektiğini ama hiçbirisinin kedisinde olmadığını da anlattı Caner Gören: "O zaman filmle çalışıyorduk. Çoğunlukla gün boyu Mamak'ta kaldığımız için filmleri gönderirdik, biz görmezdik bile fotoğrafları. Ben Dev Yol davasından çıkıp, Erbakan'a, oradan çıkıp Türkeş'e, oradan çıkıp Ecevit'e giderdim. Git gel olmasın diye ara ara film gönderiyorduk. Bir araç gelir filmleri bizden alırdı.

Erdal'ın filmini ben mi götürdüm, yoksa gönderdim mi hatırlamıyorum. Ajans arşivinde, seçilir abonelere servis edilirdi. O fotoğraf da o gün fotoğraf servisinin yöneticisi tarafından seçilip, servise konan fotoğraftı. Slogan atarkenki fotolar da vardır arşivde. Belki de arkasında inzibatlar, askeri mahkeme olduğunu ifade ediyor diye o fotoğrafı servise koymuş olabilirler".

"Haberi alınca içim ezildi"

Erdal Eren jet hızıyla yapılan 'yargılama'da idam kararı aldı, askeri Yargıtay bozdu kararı, ancak tepeden gelen karar olduğu ve Darbe lideri Kenan Evren'in "asmayalım da besleyelim mi" zihniyeti nedeniyle bir üst mahkeme kararı onadı ve idamı da jet hızıyla gerçekleşti: 13 Aralık 1980'de...

İnfaz haberini aldığında, "İçim ezildi, çünkü çok genç bir çocuktu" diye duygularını ifade eden Caner Gören ekledi; "Naturasında böyle bir temizlik vardı. Umudu vardı, şimdi yaşasa 49-50 yaşında olacaktı. Bir hayat söndü. O dönem karabasan gibi bir dönemdi. Darbe yeni olmuştu, birilerine ders vermek için idam gerçekleştirildi." (EVRENSEL)


Erdal Eren’i Anmak

Son bakışın Erdal’ım, dimdik duruşun, senden olanları utandırmama soyluluğun gelip dayattığında kendini, çat diye çatlamaması için insan yüreği kocaman olmalı; namuslu sonuna kadar ve ‘dost dost illa kavga’lı.

Erdal’ım… Bir devrim şehidini anmak önce kocaman bir yürek gerektirir. Kocaman evet, içine seni sığdırabilecek kadar. Oysa nasıl narinsin, ne genç ve nasıl bir oğul sızısıdır, kardeş kokusudur bütün varlığın.

Son bakışın Erdal’ım, dimdik duruşun, senden olanları utandırmama soyluluğun gelip dayattığında kendini, çat diye çatlamaması için insan yüreği kocaman olmalı; namuslu sonuna kadar ve ‘dost dost illa kavga’lı.

Erdal’ım… Bir devrim şehidini anmak, satın alınmamış bir beyin gerektirir, zehirlenmemiş bilinç ve kirletilmemiş bir vicdan sonra; seni anlayabilecek kadar. Aslında beteri bize düşmüş delikanlım, an be an sınanmakta şimdi kuşatılmış duyarlılığım. “Konjonktür” var şimdi dillerde en mızmız bahane, sen bilmez miydin? En pespaye müsamereler oynanmakta, figüran seçiliyor dönek pazarlarında ve bir damla petrole satılıyor artık vicdanlar. Hiç bir zaman hissedilmemişti “o güzel atlara binip giden o güzel insanların” yokluğu. İki karış toprağını kurtarılmış vatan parçası biliyorsak şimdi, derman ediyorsak yaralarımıza işte bundandır ahvalimiz yoldaşım.

Erdal’ım… Bir devrim şehidini anmak, emekle yoğrulmuş bir özen gerektirir… Son sözlere saygı ve gereğini yerine getirmek vasiyetin; seni mutlu edecek kadar. Yani nerede bir isyan ateşi yakılmışsa senin ellerin de uzatılmalı ısıtmak için. Boynunda atkısı, poşisi, eli molotoflu, eli kitaplı, karanfilli, her 17 yaş Erdal kod isimli olduğunda; analar Erdal ağıdı yaktıklarında, yürekleri kabardığında, “Erdal kadar yiğit” övgüsü paha biçilmez bir onur olduğunda; yıkılır zulmün kaleleri, bir kez daha görür dost düşman, analar ne Erdal’lar doğurur ve önce Erdal’ım mutlu olur.

Erdal’ım... Bir devrim şehidini anmak, sevdana sonuna kadar sahip çıkmayı gerektirir, senin öğrettiğin kadar... Gelecek güzel günlere inanacaksın, sana “sen hala orada mısın” diyenlere, evet buradayım diyecek kadar naif olacaksın… Evet, çocuk sevinçleri dolacak hala yüreğine Erdal yaşında. Gözyaşın ucunda olacak kirpiklerinin, kahkahan gümbür gümbür ve seveceksin güzel olan her şeyi. Gözlerin her güzelliğe Erdal için de bakacak. Ve gelip çatmışsa kavga anı bir kez, bütün ruhunla, canınla,kanınla dalacaksın on dakika önce gül derlediğin elini yumruk edip “dünyanın ağzını kanlar içinde bırakacaksın”... Aşık olacak, savunacaksın herkese ve her şeye karşı. Bileceksin vaktinin yetmediğini, aşık olmalara, soluk soluğa 17 yılının can Erdal’a.

Erdal’ım... Oğulsun can içinde sarıp sarmalanmalık, öğreten yoldaşımsın, kardeşsin; saçların okşanmalık, zindanlarda destansın. Bakış değil çığlıksın kara gözlerinle, düşmana korku, isyansın.

Adın her zaman devrimle birlikte anılacak, mücadelen, bıraktığın mirasın yolumuzu aydınlatacak.

Saygıyla selamlıyorum can yoldaşım. (MİNE NAZARİ - BİANET)

Daha yeni Daha eski