Spor yönetimini yandaşa, ülkücü tilkiciye, mafya bozuntusuna bırakınca anca bu kadar. “Kurtlar Vadisi” hayaldi gerçek oldu yani.
Futbolu zimmetledikleri Mehmet Büyükekşi yıpranınca değiştirdiler, koltuğuna “Erdoğan uğruna ölmeye hazırım” diyecek kadar militan bir yandaş olan Trabzonlu İbrahim Hacıosmanoğlu’nu oturttular. Eskisinin yıpranmasının sebebi futbolun bir mafya faaliyeti görünümüne bürünmesiydi. Saha basmalar, hakem yumruklamalar havada uçuşuyordu. Fakat koltuğuna oturtulan kişinin de bir mafya üyesi olduğu iddia ediliyordu. Trabzonspor Başkanı’yken statta hakemleri rehin aldırtmış “rehine krizi” Erdoğan’ın müdahalesiyle çözülmüştü.
O yarışta iki AKP militanı dışında bir aday daha vardı. Üçüncü aday Servet Yardımcı “malum kirli yapı mevcut sistemin devam edebilmesi adına başlatılan kumpas, yalanlarla, iftiralarla, kumpaslarla, şahsımı, ailemi, onurumu, haysiyetimi, itibarımı, hedef almaktadır” dedi ve seçimden çekildi. Arayan soran olmadığı için o kirli yapının ve devam ettirmek istediği sistemin ne olduğunu bilemiyoruz.
O şartlarda “seçilen” yeni TFF Başkanı mafyasıyla meşhur Of ilçesinden. Eş durumundan inşaatçı Ali Ağaoğlu ile akraba. Ailesinin vaktiyle yörede derebeyliği yapmış olmasıyla övünüyor. Tabii derebeyi olmak için eğitim şartı yok. Okuma yazmayı sökemeden beşinci sınıfa kadar gelmiş, babasının öğretmenlere ricasıyla mezun edilmiş. Okumayı sonradan eniştesinden öğrenmiş!
Bir de Ülkücü olmak için okuma yazmaya gerek yok, o da ülkücü olmuş haliyle. “Peki ne iş yaparsınız” diye sordular. “Benim kayınpederim, Ali Ağaoğlu’yla dayı-hala çocukları. İnşaat yapıyoruz” diye yanıtladı. Bir de “kimyevi madde ticareti” yapıyormuş ama maddenin ne olduğunu açıklamadığından bilemiyoruz. “Size neden mafya diyorlar” diye de sordular. “Hiç ilgimiz yok. Ben çocukken babam racon keserdi, ondan dolayı” deyip geçiştirdi. Duramadı, “bizim oralardan mafya çıkmaz, delikanlı çıkar” diye ekledi. Tabii delikanlılık da mafyanın raconundandı!
Yeni TFF Başkanı bu imrenilesi özelliklerinin yanında bir de devletten aldığı ihalelerle biliniyor. Şirketleri 2015’ten bu yana 25 kamu ihalesi almayı başarmış, o ihalelerden 5 milyar Tayyip Lirasından fazla kazanmış. Bu kadar kazancın bir bedeli var tabii. Karşılığında futbolu ona zimmetlediler. Ödül müdür yoksa ceza mıdır yakında anlarız. “Malum kirli yapı”nın mevcut sistem devam etsin diye yaptığı operasyonun cilveleri bunlar.
***
Bu hallerin bir komedi filmine dönüştüğü federasyonlar da var. Örneğin “Wushu” diye bir spor dalı var. Bilmem etmem. Zaten içinde spordan başka her şey var. “Türkiye Wushu Kung Fu Federasyonu” Başkanvekili Abdurrahman Akyüz’ün kızı Elif 2012 yılında Ankara’da düzenlenen Dünya Şampiyonası’nda şampiyon olabilmesi için hakemlere 7 Rolex marka saat ve bir miktar para verdiği iddia edildi örneğin. Şanslı kız Elif Akyüz aynı turnuvaya hem hakem hem de sporcu olarak katılmıştı. Annesi de hakemler arasındaydı. Kendisinin ve annesinin oylarıyla şampiyon olmayı başardı. Anne Fatma Akyüz aynı zamanda milli takım antrenörüydü. Usulsüzlüklerine itiraz eden sporcuları tehdit etmekle görevliydi. Her şey sistemin bekası içindi.
Wushu Aile Federasyonun uluslararası turnuvalara gidecek sporculardan “sponsorluk” adı altında para istediği ve bu parayı vermeyen sporcuları turnuvaya götürmediği söyleniyordu. Ancak ailenin şerrinden parayı verip kurtulmak mümkün değildi. Federasyon, 2018’de Moskova’da yapılan Wushu Şampiyonası’nda kadın sporculara türban takma zorunluluğu getirdi. Turnuvaya 48 antrenör ve 25 sporcu götürmüşlerdi üstelik. Baktılar erkekler çoğunlukta, federasyon bünyesindeki bütün sporculara namaz kılma zorunluluğu da getirdiler. Ayrıca erkek sporcuların köşesinde kadın, kadın sporcuların köşesinde ise erkek antrenör yer almayacaktı. Sebebini sordular, “çünkü nikah düşüyor”du. Turnuvalarda sabah seansları ilahi ile açılıyordu. Zaten amaç spor değil cihada hazırlıktı.
Bu akıl almaz federasyonun başkanı Abdurrahman Akyüz, şimdi Yeniden Refah Partisi yöneticisi. Wushu’ya şeriat getirdi, ömrü vefa ederse ülkeye de getirecek.
***
Basketbol Federasyonu’nun başında Hidayet Türkoğlu var. Türkoğlu, 2015’te, Türkiye Basketbol Federasyonu'nun CEO'su olmuştu. Bir yıl sonra Cumhurbaşkanlığı başdanışmanı olarak atandı. Aynı yıl Türkiye Basketbol Federasyonu Başkanı seçildi. Artık hem danışman hem başkandı. O tarihten beri Türk Basketbolundan haber alınamıyor. A Milli Basketbol Takımı FIBA 2023 Dünya Kupası'nda yer alamadı. 2025 Avrupa Basketbol Şampiyonası'na hazırlıkları kapsamında Fransa ile oynadığı hazırlık maçını 50 sayı farkla kaybettiler. Bu sonucun ardından daha beteri ile karşılaşmamak için Sırbistan’la karşılaşmayı iptal ettiler. U20 Erkek Basketbol Takımı ise FIBA Erkekler 20 Yaş Altı Avrupa Şampiyonası'nı 14. sırada tamamlayarak klasman düştü.
Her başarısız işin arkasında bir yandaş vardır. İddialara göre Türkoğlu zamanının çoğunu yurtdışında geçiriyor. Basketbolun ipleri ise Türkoğlu’nun saraya yakın bir kadın danışmanın ellerinde. Tabii kadın danışmanın basketbol bilgisi ancak Türkoğlu’nun siyaset bilgisi kadar. Türkoğlu’nun asıl ilgi alanı Abdi İpekçi Spor Salonu’nun yerine yapılan “Basketbol Geliştirme Merkezi” inşaatı. Ne güzel işte, ülkeye tesis kazandıracaklar diyebilirsiniz. Demeyin. İşin sırrı şurada; Yapılan proje sadece bir spor tesisi değil aynı zamanda bir AVM. Haliyle içindeki dükkanların, lokantaların, ticari alanların kimlere verileceğine de Türkoğlu karar verecek. Büyük sorumluluk!
Basketbol dediğin bir topu bir sepete atmaktan ibaret. Yönetimindeki sepetler ise salondakinden daha büyük. Herkes o sepeti doldurma derdinde. İşte basketbolun çökme nedeni.
***
Atletizme durum daha berbat. Federasyonunun başında Fatih Çintimar adlı bir eleman var. Eski atlet ama ne başarısı var bilinmiyor. 2011-2012 arasında 8 ay Buz Hokeyi Federasyonu Başkanı olarak, ülkede böyle bir spor branşı varmış, görev yapmış. Ancak 8 ay sonra yönetimden ayrılmış. Tabii arkasında pek çok yolsuzluk iddiası bırakmış. 2013 yılından bu yana Atletizm Federasyonu başkanı. Peki nasıl olmuş, diye soruyorsanız cevabı basit. En son yarıştığı kulüp İstanbul Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü. Tayyip Erdoğan'ın İstanbul Belediye Başkanı olduğu dönemde burada hem yarışmış hem de görev yapmış. Kısmeti de ondan sonra açılmış. 2011'de AKP'den milletvekili olabilmek için istifa etmiş, milletvekili olamayınca görevine geri dönmüş.
2021 yılı. Erzurum'da Lalezar Termal Oteli’nin ortakları ve yönetim kurulu üyeleri “FETÖ” üyesi oldukları iddiasıyla gözaltına alınıyor. Gözaltına alınanlar arasında Fatih Çintimar'ın ağabeyi Abdulhadi Çintimar da var. O tarihte Abdulhadi Çintimar Erzurum Buz Hokeyi İl Temsilcisi. Gözaltına alınanlardan İsmail Elgaz federasyonun yönetim kurulu üyeliği yapmış. Aynı zamanda Fethullah okullarından birinde yönetici. Gözaltına alınanlar arasındaki Mersin Vali Yardımcısı Ogün Bahadır da federasyonla ilişkili. 15 Temmuz’dan sonra kaçmış, Ukrayna’da yakalanıp getirilmiş. Aklanmış tabii. Fevzi Cem Şenocak federasyonun Hukuk Kurulu Üyesi. Gözaltına alınınca kasasında 800 milyon lira olduğu görülmüş, FETÖ'nün Türkiye'deki 5 kasasından biri olduğu öne sürülmüş. Şenocak aynı zamanda Fethullah Gülen’in avukatları arasında. Bütün bu isimleri federasyona yerleştiren kişinin Fatih Çintimar olduğu söyleniyor.
Hepsi iddia tabii. Ama federasyonda işlerin nasıl yürüdüğünü gösteren başka işaretler de var. Örneğin doping nedeniyle ceza alan iki sporcu, federasyon binasını basarak başkanı silahla tehdit etmiş, para istemiş. Dediklerine göre dopingcilerin federasyonda dönen bütün dolaplardan haberi var, bir tek bizim haberimiz yok!
Çintimar bütün bu badireleri atlattı, federasyonu yönetmeye devam ediyor hâlâ. Nasıl yönettiklerini şöyle anlatayım; Olimpiyata daha fazla atlet gönderebilmek için, Erzurum'daki kota yarışlarında derecelerin, fotofinişler değiştirilerek manipüle edildiği ortaya çıktı. World Athletics, Türkiye'yi, “yarışma sonuçları denetime tabi olan ülkeler” listesine soktu haliyle. Hani şu Paris’e gönderdiğimiz yüzü aşkın sporcu var ya, onların bir kısmı oraya bu yöntemle gönderilmiş olabilir örneğin. Alınan sonuçlara tekrar bakın, anlayacaksınız.
***
Peki bunun alternatifi yok mu? Olmaz olur mu? Ekrem İmamoğlu ve mahiyeti Olimpiyat başlayalı beri Paris’te. İstanbul Büyükşehir Belediyesi 2036 Olimpiyat Oyunları’na ev sahibi olmaya adaymış. Eğlence gezinin konusu bu. Bu amaçla bir de bina kiraladılar. Kiralanan binanın günlüğünün 300 bin avro olduğu söylendi ki, krizdeki bir ülke için deli para. Açıklama yaptılar, haftalığı 249 bin avroymuş. Ayrıca bu bedel sponsorların bağışı ile karşılanıyormuş. Kim bu sponsorlar, bir çıkarları yoksa bu büyük yurtseverliklerini neden saklıyorlar onu da bilemiyoruz. Ayrıca sporun sporcunun hali ortada, İstanbul’da yapılsa ne yapılmasa ne?
***
AKP sadece ülkeyi bitirmedi, sporu da bitirdi. Olimpiyatlarda her gün her branşta yarışma var, 90 milyonluk Türkiye hep sonlarda oyalanıyor. Şu ana kadar 2 gümüş 3 bronz madalya ile 70 ülke arasında 60. sırada koca ülke. Elde var sıfır. Spor yönetimini yandaşa, ülkücü tilkiciye, mafya bozuntusuna bırakınca anca bu kadar. “Kurtlar Vadisi” hayaldi gerçek oldu yani. Eli cebinde ateş eden mafya elemanı pozuyla idare edeceksiniz mecbur...
E haliyle güncelledik o eski mottoyu; Sporcunun aptal, hantal ve ahlaksızı makbuldür! (ORHAN GÖKDEMİR - SOL.ORG)