“Ataerkil yapının hakim olduğu topluluklarda kız çocuklarına değer verilmediği için, yapının zarar görmemesi adına Narin feda edildi”


8 yaşındaki Narin Güran’ın 19 günün ardından cansız bedenine ulaşıldı. Kan donduran cinayete ilişkin yeni ayrıntılar gelmeye devam ederken Sosyolog Doç. Dr. Ercan Geçgin, Narin’in öldürüldüğü köyde yaşayan kişilerin cinayete ilişkin suskunluğunu, bazı isimlerin cinayete dahil olmasını değerlendirdi.

Diyarbakır’da bulunan Tavşantepe Mahallesi'nde, 8 yaşındaki Narin Güran 21 Ağustos günü kuran kursuna gitmek üzere evden çıktı ve kendisinden bir daha haber alınamadı. 19 gün boyunca bulunamayan Narin’in cansız bedenine 9 Eylül günü ulaşıldı.

Soruşturma sürecinde ortaya çıkan ayrıntılar Narin’in öldürülmesinde aile ilişkilerinin etkili olduğunu gösterdi. Baş şüpheli sayılan Narin’in amcası ise kasten öldürme suçundan tutuklu bulunuyor. 

Günlerce bulunmayan Narin’in cinayetine ilişkin ortaya çıkan ayrıntılar, 20 hanelik köyde yaşayan kişilerin cinayeti bilmesine rağmen katili koruduğuna, bazı isimlerin cinayete yardım ettiğine işaret ediyor. 

Bu durumu değerlendirden Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Öğretim Üyesi Sosyolog Doç. Dr. Ercan Geçgin, akrabalık ilişkilerinin bireyselliği arka planda bıraktığı kültürel kodlar sebebiyle mevcut yapıya zarar gelmemesi adına, topluluk üyelerinin susmayı tercih etmiş olabileceğine vurgu yaptı. Geçgin, ataerkil yapının hakim olduğu söz konusu topluluklarda kız çocuklarına değer verilmediğini, yapının zarar görmemesi adına Narin’in “feda edildiğini” söyledi. 

NARİN'İN ÖLÜMÜNE İLİŞKİN "SOSYOLOJİK OTOPSİ"

Durumun “sosyolojik otopsisini” yaptığını belirten Geçgin, “Orada egemen olan ilişki biçimi akrabalık ilişkileri. Narin’in gözaltında olmayan abisi ‘amcam babam gibidir’ diyerek amcasını savunmuştu. Akrabalık soy ideolojisinde erkeğe yaslanır. Erkeğin yüceltildiği bir durum var. Amca muhtemelen kurucu bir figür çünkü muhtar. Kural ihlaline şahitlik eden Narin’in ortadan kaldırılmasına yol açan motivasyon amcanın temel otorite olması. Soy erkek üzerinden inşa edildiği için kız çocuğu o aileden gidebilecek olandır. Yani gözden çıkarılabilir. Erkek olsaydı acaba aynı cinayet işlenir miydi?” dedi. 

SİYASETTEN GELEN AÇIKLAMALAR YAPIYI KORUYOR!

Bireyin kendini topluluğa feda ettiğini öne süren Geçgin, bu gibi topluluklarda bireyin ancak bütüne ait olabildiğinde anlam kazandığını, topluluğun dışına atılmamak ve mevcut yapıyı korumak adına Narin’in annesinin bile sustuğunu belirtti. 

Bu anlamda akrabalık ilişkilerini, mafya ve tarikat ilişkilerini benzeten Geçgin, “Bütün ilişkiler bireyin itaatkarlaştırılmasına yöneliktir. Oradaki akrabalık kadının ve kız çocuğunun ikincilleştirilmesini sağlar. Düşünün ki çocuğun tabutuna duvak konuluyor. Çünkü onun için hayal edilen şey ancak ve ancak bir erkeğin eşi olmaktır. Topluluğun dışında bir söyleme sahip olamaz, canını vermiş olsa bile” diye konuştu. 

Siyasal yönden yapılan açıklamalarda oradaki toplumsal söylemin korunmasına ilişkin bir hedef gördüğünü aktaran Geçgin, “Değişmesini istemiyorlar. Değişme ihtimali olduğu noktada siyasetteki otorite ilişkileri de değişecektir” ifadelerini kullandı. 

"MEDYA SAĞDUYULU VE ÇOK YÖNLÜ BAKMALI!"

Medyanın konuyu ele alış biçimini de eleştiren Geçgin, durumun magazinleştirildiğini veya suçluluk duygusunu bastırmaya yönelik arınmaya sebep olduğunu belirtti. Geçgin, “O bölgede yaşayan insanlara yönelik çok ciddi bir önyargı da oluştu. Potansiyel ırkçılığı da içinde barındıran tepkiler kamuoyunu sardı. Medya sağduyulu ve çok yönlü bakmalı. Medya ve bilim insanları çocuklara daha güzel hayaller kurdurabiliyor mu?” İfadelerini kaydetti. (CUMHURİYET)

Blogger tarafından desteklenmektedir.