Page Nav

HIDE
GRID_STYLE
TRUE
HIDE_BLOG

“Bunlar bütün dağı taşı satıyorlar. Bahçeli de, Baykal da bundan komisyon alıyorlar. Beni kızdırmasınlar. Hepsinin ipliğini pazara çıkarabilirim”

İŞTE ÖCALAN'IN BAHÇELİ HAKKINDA SÖYLEDİKLERİ Madem MHP Lideri Bahçeli, Öcalan’ı Meclis’e çağırdı... Madem Öcalan “hazırım” dedi... Madem...


İŞTE ÖCALAN'IN BAHÇELİ HAKKINDA SÖYLEDİKLERİ

Madem MHP Lideri Bahçeli, Öcalan’ı Meclis’e çağırdı...

Madem Öcalan “hazırım” dedi...

Madem tüm bunlar olurken özellikle ülkücüler arasında şaşkınlık var...

“Demokratik Kurtuluş ve Özgür Yaşamı İnşa” adlı kitaba yeniden bakalım. Daha önce de atıf yaptığım kitap, 2013-2015 yılları arasında İmralı’da yapılan görüşmelerin kayıtlarını ve Öcalan’ın mesajlarını içeriyor. HDP heyetine ve devlet yöneticilerine PKK lideri Öcalan’ın söylediklerini aktarıyor.

Sahi, Öcalan MHP ve Bahçeli hakkında o yıllarda ne düşünüyordu? Dışarı çıkma planını nasıl kurguluyordu? İşte o kitapta aktarılan Öcalan’ın görüşleri:

“(...) Şimdi bizim burada yaptığımız işin bir hukuka ihtiyacı var. Nedir o? Parlamento bir yasa çıkaracak ve bu yasadışılığa son verecek. Çünkü bizim yaptığımız işlerin hepsi yasadışıdır, öyle değil mi? İşte MİT’in iki müsteşarını niye sorgulamak istediler? Çünkü yaptıkları iş yasadışıdır, suçtur suç, açıkça durum budur.

MİT müsteşarları neyle yargılanmak istendi? Vatana ihanetle. Avukatlarımın otuzdan fazlası tutuklu. Siz vekil olmasaydınız sizi de alacaklardı belki. Hepimiz vatana ihanetle yargılanabiliriz. Bununla ne demek istiyorum? Gayrimeşru bir iş yapıyoruz demiyorum. Ama yaptığımız işin hukuki bir güvencesi olmalıdır.

Burada önemli bir hususa değineceğim, bu konu çok önemlidir. Bakın, geri çekilmeye karar veren benim. Ama ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almış bir mahkûm olarak bunu hangi yetkime dayanarak yapıyorum? Ben sadece bir mahkûmum. Bu tür kararları almam ve uygulatmam yasadışı değil midir? Dolayısıyla geri çekilmeye dair alacağı karar veya çıkaracağı kanunda parlamento beni nasıl tanımlayacak? Bu çok önemlidir. Ben misyon sahibiyim. Öyle deniyor, değil mi? KCK ‘önderliğimiz’ diye yazmış, halk ‘başkan’ diyor, herkes bir misyon biçiyor. Ben de bu isyanı sonlandıracak kişiyim. Bu nedenle parlamentonun beni nasıl tanımlayacağı önemlidir. Düşünsenize, ağır cezalık bir mahkûm parlamentonun gündemine gelecek bir öneri sunuyor! Bunu hangi sıfatla yapıyorum, bu yasal mıdır? Hayır, suçtur. Bu yasadışılığın bir şekilde giderilmesi gerekecek. MHP ve CHP gece gündüz işte ‘Bu hukuk dışıdır’ diye bağırıp çağırıyorlar. Doğru diyorlar, haklılar. (...)” 

‘SAĞLIK SORUNLARI GEREKÇESİYLE ÇIKIŞ’

Hani, Bahçeli İmralı’dan çıkış için “umut hakkını” hatırlattı ya... Öcalan bile bunu düşünememiş, başka bir yöntem önermişti:

“(...) Benim durumuma dair ne olabilir? Örneğin infaz erteleme olabilir. Cumhurbaşkanının da yetkisi var. Sağlık sorunları vesaire gerekçesiyle, sürecin sonuna kadar mesela. Fakat bunun olabileceğini sanmıyorum tabii. Siz yine de bunu AKP ile konuşmalısınız. Bunu konuşmamış olmanızı yadırgadım doğrusu.”

Garip değil; Öcalan, MHP’ye ve lideri Bahçeli’ye o sıralarda ağır eleştirilerde bulunuyor:

“(...) Toplumu sivil hale getirerek devleti çözüme zorlayacağız. MHP, ırkçılık falan, bunlar hep engeldir. Sivil sahayı hem demokratikleştirip hem de güçlendirerek bu milliyetçi tantanayı boşa çıkaracağız. Devletin bir parçası üzerinden değil, Kürtleri demokratik bir sivil toplum olarak örgütleyeceğiz. Demokratik özerklik de bunun içindedir.

(...) İşte bunlar bütün dağı taşı satıyorlar. Antalya’yı bile ne hale getirdiler. HES’ler ve benzeri şeylerle yaşadıkları doğayı tahrip ediyorlar. Halka ait yerleri bu zengin takımına veriyorlar. Devlet Bahçeli de Deniz Baykal da bundan komisyon alıyorlar, Şimdi bunlar Öcalan bilmem nedir, teröristtir diyorlar. Beni kızdırmasınlar. Hepsinin ipliğini pazara çıkarabilirim. Siz de bunları Türkmenlere iyi anlatın.

(...) MHP’de ilkeli bir Kürt karşıtlığı vardır. Siz MHP’yi böyle bıraktıkça biz de silahı bırakmayız. Saniyesinde bizi imha ederler. Bu, Turancı görüşü de değil, eğitilmiş gladio görüşüdür. (...)”

‘İDAMIM İÇİN ÜÇ KURUM TOPLANDI’

Son olarak...

İmralı tutanaklarına göre; Öcalan kendisinin Bahçeli’nin karşısına “Türk düşmanı olarak” konulmak istendiğini de söylüyor:  

“(...) İşte ben en büyük devlet düşmanıydım, ama devletin rasyonalitesini benim kadar çözümleyen yoktur. Devlet burjuva anlamında da olsa en geniş aklı ifade eder. Bunlarda bunu görecek bir görüş bile yok. AKP’de rant aklı var. MHP’de ‘Kürtleri nasıl öldürürüm’, CHP’de ‘Kürtleri nasıl tasfiye ederim’ aklı var. Biz bu devletle büyük savaştık, ama şimdi büyük barış yapmak istiyoruz. Bizim silahımız devletin rasyonel silahıdır desem nasıl çözümleyecekler, işin içinden nasıl çıkacaklar?

(...) MHP açık bir CIA projesidir. CIA bu projeyle solu, emekçileri ezip bitirmeyi hedefledi, büyük oranda başarılı oldular. Sol ise halen bunu göremiyor. Solun ne hale düştüğünü Soma’da gördünüz işte! Bu durumdaki sol halen Apo şöyle yapıyor, böyle yapıyor diye saçmalamaya devam ediyor.

(...) MHP’nin devletçiliğini çözümlüyoruz. Yüzüne Türklük maskesi geçirilmiştir. Maraş, Sivas, Tokat ve benzeri olaylarda müthiş bir intikamcı yaklaşım var. Benim üzerimde oynamalarına hayret ediyorum. Beni fanatik bir Türk düşmanı yapmak istiyorlar. Bahçeli’nin nasıl bir Kürt düşmanlığı varsa, beni de onun karşısına bir Türk düşmanı olarak götürmek istiyorlar.

(...) Benim idamım için geçmişte üç kurum toplanıyor, tartışıyorlar. MİT ulusal güvenlik için karşı çıkıyor. ‘İdam edersek ortaya çıkacak durumla baş edemeyiz’ diyor. Cemaat idamı savunuyor. İdamcı lobinin içinde de cemaat var. Sakine ve Muhsin Yazıcıoğlu olayları da hâlâ karanlıktır. Şimdi de Büyük Birlik Partisi idam üzerinden bu durumu tekrar gündemleştirmeye çalışıyor. BBP ‘Tecavüzcüler ve teröristler için idamı getirelim’ diyor. Beni kadın ve çocuk tecavüzcülerle yan yana getirmek istiyor. MHP ve BBP bağlamında bir idam ısrarı var. Ben son Özgecan tecavüzünün politik tecavüz olduğuna inanıyorum. (...)” (BARIŞ TERKOĞLU - CUMHURİYET)

Hiç yorum yok