Gazetecilik, insan hakları, cinsiyet kimliği, hukuk, kadın hakları gibi alanlarda etkinlik gösteren Sivil Toplum Örgütleri, milletvekillerin...
Gazetecilik, insan hakları, cinsiyet kimliği, hukuk, kadın hakları gibi alanlarda etkinlik gösteren Sivil Toplum Örgütleri, milletvekillerine seslendiler. "Noterlik Yasa Teklifi" içine sokularak Adalet Komisyonundan geçirilen "etki ajanlığı" yasasının genel kurulda reddedilmesini istediler.
Türk Ceza Kanunu’nun 339. Maddesi'ne eklenecek bir hükümle yasalaşması önerilen “etki ajanlığı”nı da kapsayan Kanun Teklifi’nin TBMM Adalet Komisyonundan geçmesi, Sivil Toplum Örgütleri’nin mücadelesini durdurmadı.
“16. Maddeyi derhal reddedin”
“Noterlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”nin 22-23 Ekim’de TBMM’de görüşülmesi sırasında komisyona katılma ve eleştirilerini dile getirme imkanı bulan Sivil Toplum Örgütleri "etki ajanlığı" doğrultusunda yapılacak düzenlemelerin reddi için yeni katılımlarla harekete geçti.
Kanun Teklifi Komisyondan geçer geçmez yeni katılımlarla harekete geçen kuruluşlar #ÖzgürSivilToplum sayfasından yayımladıkları duyuruyla “Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Adalet Komisyonu üyelerini, “Noterlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” başlıklı yeni torba yasa paketinde yer alan ve "casusluk yasalarında değişiklik öngören yeni yasa teklifinin, Türk Ceza Kanununa 339/A maddesiyle eklenmesine ilişkin 16. maddesini derhal reddetmeye" çağırdılar.
16. Madde'nin temel kusurları
Duyuruyu imzalayanlar yasanın başlıca kusurlarını şöyle sıraladılar:
Meşru sivil toplum faaliyetlerini suç kapsamına alıyor,
Aşırı geniş, muğlak ve suistimale açık,
Kanunilik ve öngörülebilirlik prensiplerine aykırı,
Caydırıcı etki yaratma tehlikesi taşıyor.
“Sivil toplumun özgürce faaliyet yürütmesi önünde tehdit”
Duyuruyu imzalayan örgütler başta “Yasa teklifi[nin], yürürlüğe girmesi halinde sivil toplumun ülkede özgürce faaliyet yürütme becerisine yönelik önemli bir tehdit oluşturaca[ğını] […] sivil toplum örgütlerinin meşru faaliyetlerinin ciddi ölçüde engellenmesine ve aşırı geniş ve muğlak hükümleriyle bu faaliyetlerin kriminalize edilmesine yol açaca[ğını]” dile getirdiler.
“Meşru sivil toplum faaliyetlerini suç kapsamına alıyor"
“Yasa teklifi[nin], sivil toplum örgütlerinin, devlet veya devlet dışı aktörler tarafından işlenen insan hakları ihlallerini belgelemek gibi meşru faaliyetlerini suç kapsamına alma riski taşımakta [olduğuna] ve uzun süreli hapis dahil ağır cezalar öngör[düğüne]” dikkat çeken imzacılar, ayrıca “savaş zamanı” veya “savaş hazırlığı veya askeri hareketleri” gerekçe gösterilerek bu tür belgeleme etkinliklerine katılanların “milli güvenlik açısından stratejik önemi haiz birimler ile proje, tesis ve hizmetleri yerine getiren kurum ve kuruluşlarda görev yapanlar” gibi muğlak her yöne çekilebilecek tanımlamalarla bir kat daha ağır cezalandırılmasına imkan tanınmasına karşı çıktılar.
"Aşırı geniş, muğlak ve suistimale açık"
Duyuruyu imzalayanlar, öte yandan yasa teklifinin "‘Stratejik çıkar’, ‘talimat’, ‘organizasyon’ ve ‘devletin iç veya dış siyasi yararları’ gibi son derece geniş ve muğlak” kriterlerle “devlet yetkilileri tarafından muhalif olarak görülen kişileri hedef almak veya ülkedeki insan hakları ihlallerini belgeleyen örgütler gibi sivil toplum örgütlerini kriminalize etmek için araçsallaştırılabil[eceği]" konusunda uyardılar ve “yasa teklifi yürürlüğe girerse, sivil toplum örgütleri, gazeteciler, insan hakları savunucuları da dahil olmak üzere herkesin bilgi talep etme ve edinme hakkını da içeren ifade özgürlüğü hakkı[nın] ihlal edilme riski altına girece[ğini]” belirttiler.
"Kanunilik ve öngörülebilirlik prensiplerine aykırı"
İmzacılar “Yasa teklifi[nin] ceza hukukunun temel bir kavramı olan öngörülebilirlik ilkesini de içeren suçta ve cezada kanunilik ilkesini ihlal ettiğinden, uluslararası hukuk ve standartların, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin yanı sıra Türkiye’nin Anayasası ile iç hukukuna da aykırı [olduğunu]” vurguladılar.
Bu kapsamda teklifin suçta ve cezada kanunilik ilkesini güvence altına alan, “Türkiye’nin taraf olduğu Uluslararası Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi’nin 15. Maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 7. Maddesi”ni ihlal ettiğini, “[…] aynı zamanda, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 38. Maddesi ve Türk Ceza Kanunu’nun 2. Maddesi ile de” çatıştığını ileri sürdüler.
"Caydırıcı etki yaratma tehlikesi taşıyor"
İmzacılar, “Yasa teklifi[nin], yürürlüğe girmesi halinde, Türkiye’de insan hakları savunucuları, gazeteciler, akademisyenler ve sivil toplum örgütleri gibi pek çok grubun meşru faaliyetleri nedeniyle hedef alınmasına ve uluslararası hukuk ve standartlar uyarınca korunan faaliyetlerinin büyük bir bölümünün kriminalize edilmesine zemin hazırlayaca[ğı]” konusunda uyardılar:
“Yasa, sivil toplum üzerinde önemli insan hakları çalışmalarını durdurmaları yönünde de caydırıcı bir etki yaratacak ve potansiyel anlamda faaliyetlerini engelleyecektir. Ayrıca, yasa teklifindeki suçların yargılanması Adalet Bakanı’nın iznine tabi olduğundan yasa teklifi, yürürlüğe girmesi halinde, dava açılıp açılmayacağının belirlenmesinde olası bir siyasi müdahalenin önünü açacaktır.”
Talep
İmzacılar tüm milletvekillerini aşağıdaki ifadelerle yasa teklifine "hayır" demeye çağırdılar.
"Aşağıda imzası bulunan örgütler olarak, Türkiye yetkililerine hem Uluslararası Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınan uluslararası hukuk uyarınca, “ulusal güvenliğin” muğlak veya keyfi kısıtlamalar getirmek için bahane edilemeyeceğini ve ancak yeterli güvenceler ve etkili hukuk yolu mevcut olduğunda konu edilebileceğini hatırlatmaktayız. Siracusa İlkeleri’nde ifade edildiği üzere, insan hakları ihlallerinden sorumlu olan bir devlet, bu tür ihlallere yönelik itirazları bastırmak veya halkına karşı baskıcı uygulamaları devreye sokmak için ulusal güvenliği bir gerekçe olarak öne süremez.
“Tüm milletvekillerini bu yasa teklifine ret oyu vermeye çağırıyoruz.”
İmzalayanlar
17 Mayıs Derneği, Ali İsmail Korkmaz Vakfı, Ankara Gökkuşağı Aileleri Derneği (GALADER) , Başka Bir Okul Mümkün Derneği, Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST), Çağdaş Gazeteciler Derneği, DİSK Basın-İş, Eşit Haklar İçin İzleme Derneği, Göç İzleme Derneği, Haber-Sen, Hak İnisiyatifi, Hakikat Adalet Hafıza Merkezi, İnsan Hakları Derneği, İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi, İnsan Hakları Derneği Ankara Şube LGBTİ+ Komisyonu, İnsan Hakları Gündemi Derneği, İzmir Kadın Dayanışma Derneği, Kadın Kültür Sanat Edebiyat Derneği, Kadının İnsan Hakları Derneği, Kaos GL Derneği, Kırmızı Şemsiye Cinsel Sağlık ve İnsan Hakları Derneği, Lambdaistanbul LGBTİ+ Dayanışma Derneği, Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği, Mekanda Adalet Derneği, Özgür Renkler Derneği, Özgürlük için Hukukçular Derneği, P24 Bağımsız Gazetecilik Derneği, Rosa Kadın Derneği, Sosyal Politika, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği, Sosyal ve Ekonomik Yaşamda Nitelikli Değişim ve Gelişime Destek Derneği (SenDeGel), Türkiye Gazeteciler Sendikası, Türkiye İnsan Hakları Davalarına Destek Projesi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi, Üniversiteli Kuir Araştırmaları ve LGBTİ+ Dayanışma Derneği, Yaşam Bellek Özgürlük Derneği, Yeşil Düşünce Derneği
Hiç yorum yok