"Ver Maximin'e ortalasın taktiği"nden(?!) "Ver Szymański'ye ortalasın taktiği"(?!)ne... Peki değişen ne? (VİDEO)
Fenerbahçe'ye gelmeden önce Abdürrahim Albayrak'la mesajlaşmaları ortalığa saçıldığı andan itibaren kendisini bir "Galatasaray Düşmanı" olarak lanse etmeye çalışan bu "Ali Koç Tetikçisi" Galatasaraylı'nın adeta hiç topa dokunmadan Fenerbahçe'de bulunuyor olmasının asıl nedeni, belki de bir "tetikçi" olması mıdır diye sormadan edemiyoruz
Fenerbahçe, UEFA Avrupa Ligi son 16 turu rövanşında Rangers'a konuk oldu. 90 dakikası sarı - lacivertlilerin 2-0'lık üstünlüğüyle sonuçlanan maçın uzatmalarında gol olmadı ve kazananı penaltılar belirledi. Penaltılarda kazanan taraf ise Rangers oldu. Bu karşılaşmayla ilgili kimi tespitlerimizi aşağıda ilginize sunuyoruz. (GAZETE DEMOKRAT)
1) Fenerbahçe iyi oynadı. Ama bu yeterli olmayacaktı. Çünkü çeyrek finale çıkma imkanı aslında İstanbul'daki ilk maçta kaybedilmişti.
2) Bu maç için kadroya giren ve giremeyen futbolcular noktasında yapılan tercihler büyük oranda yanlıştı. Fenerbahçe'nin iyi oyununda nasıl ki Mourinho etkisi var ise, yanlış tercihlerde de hiç kuşkusuz tek sorumlu Mourinho'dur.
3) Maçın ardından Fenerbahçe cephesinden gelen "3 penaltımız verilmedi" feryadı aslında sadece çok basit, çok sıradan ve alışılmış bir Fenerbahçe yaygarasıdır. Maçla ilgili olarak böyle bir cümle en son dile getirilecek bir cümle bile değildir. Çünkü dün geceki maçta böyle bir durum söz konusu değildir. Yönetim bu cümlenin altını doldurmalı ve bu cümlenin içindeki savını kanıtlamalıdır.
4) Mourinho maç sonundaki basın toplantısının bir yerinde, büyük oranda Galatasaray'ı kastederek; "Eleneceksek de bu şekilde elenmenin daha güzel olacağını düşünüyorum. Başka takımlar gibi Avrupa'da o gururu hissetmeden elenmedik" şeklinde bir cümle kurmuştur. Mourinho'nun bu cümleyi o basın toplantısın bir yerine iliştirmesi hiç kuşkusuz bilinçli bir tercihtir. Gündemi değiştirmeye çalışmak ve okların ucunu kendi üzerinden uzaklaştırmak bu tercihin belirleyicileridir.
5) İstanbul'daki ilk maçtan sonra sayfalarımızda yayınladığımız; "Ver Maximin'e ortalasın" taktiğinin(?!) kaçınılmaz sonucu: Rangers 5 gol attı, 3 saydılar! (BURADAN OKUNABİLİR) başlıklı yazımıza konu olan Maximin'in yerini dün geceki maçta Sebastian Szymański'nin aldığı görülmüştür. İstanbul'daki maçtan dün geceki maça gelinceye kadar Fenerbahçe oyununda hangi değişikliklerin olduğu meselesi bu nedenle sorgulanmayı beklemektedir.
6) Mert Hakan Yandaş sıfatlı şahısa gelince... Birincisi, uzun zamandır her fırsatta tekrarladığımız; bu şahsın Fenerbahçe'de ne işi var? sorusunu hemen en başa koyalım. İkincisi, berbat da değil, adeta iğrenç bir biçimde kullandığı penaltı atışının sadece kaçırılmış bir penaltı değil, bir yandan da bir ilahi adalet olduğunun altını çizelim. Bu şahıs, özellikle Galatasaray söz konusu olduğunda, bulduğu her fırsatta ve platformda yaptığı/gerçekleştirdiği bütün çirkinliklerinin, terbiyesizliklerinin, ve provokasyonlarının bedelini dün gece tek bir vuruşla ödemiştir. Fenerbahçe'ye gelmeden önce Abdürrahim Albayrak'la mesajlaşmaları ortalığa saçıldığı andan itibaren kendisini bir "Galatasaray Düşmanı" olarak lanse etmeye çalışan bu "Ali Koç Tetikçisi" Galatasaraylı'nın adeta hiç topa dokunmadan Fenerbahçe'de bulunuyor olmasının asıl nedeni, belki de bir "tetikçi" olması mıdır diye sormadan edemiyoruz. Öte yandan, bu zavallılığı tarif edecek cümleler kurmakta zorlandığımızı da belirtmek istiyoruz. (GAZETE DEMOKRAT)