Kurultay'da tarihi konuşma... Söz verdi, salonu ayağa kaldırdı: 'CHP'de arınma' söylemlerine yanıt verdi (VİDEO)
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin "Şimdi iktidar zamanı" sloganı ile düzenlediği 39. Olağan Kurultayı'nda konuştu. Özel, burada yaptığı konuşmada, "Söz veriyorum, bu muhalefetteki son kurultayımız" dedi. Özel, cumhurbaşkanı seçimlerinde A'dan Z'ye planlarının Ekrem İmamoğlu olduğunu söyledi. Özel, ayrıca 'partide arınma' söylemlerine de yanıt verdi.
CHP'nin 39. Olağan Kurultayı'nın ikinci gün maratonu saat 10.00'da başladı.
Bugün "genel başkanlık" seçimi yapılacak. CHP içinde bir yılda üçüncü kez genel başkan seçilmiş olacak.
CHP lideri Özgür Özel, saat 10.15'te Ankara Spor Salonu'na geldi. Özel, kurultay salonunda eşi Didem Özel, ve CHP eski genel başkanlarından Murat Karayalçın ile yan yana oturdu.
CHP liderinin yanında Ekrem İmamoğlu'nun eşi Dilek İmamoğlu ve Muharrem İnce gibi isimler de yer aldı.
ÖZEL'DEN İKTİDAR SÖZÜ
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, kürsüde partililere 'iktidar' sözü verdi. Özel, "Şimdi buradan, bu kurultaydan, 40. kurultayımızdan tarih önünde söz veriyorum: Bu kurultay partimizin muhalefetteki son kurultayıdır. 40. kurultay iktidardaki ilk kurultayımız olacak. Artık iktidar zamanıdır, şimdi iktidar zamanıdır" dedi. Özel'in sözleri salonda coşku ile karşılandı.
Cumhurbaşkanı adaylığı hakkında konuşan Özel, A'dan Z'ye tüm planlarının tutuklu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu olduğunu söyledi. Özel, AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef alarak, "Onun artık bizimle siyasi rekabet edecek takati yoktur. AK Parti'nin bu örgütle mücadele etmeye cesareti yoktur. Tayyip Bey'in tek güvendiği AK Parti'nin yargı kollarıdır" ifadelerini kullandı.
CHP Genel Başkanı Özel'in kurultayda yaptığı konuşma şu şekilde:
“BİZE İSTİKAMET ÇİZENLERE TESLİM OLMADIK”
“19 Mart’tan sonra darbeye karşı direniş evresine geçtik. 255 günde 72 eylemde toplamda 11 milyon yurttaşımızla meydanlarda buluştuk. Ve iki yılda 62 ilde 208 kez meydanları doldurduk, meydanlara dolmadık, meydanlardan hep birlikte taştık. Ankara’da oturmadık. Ankara merkezli siyaset yapmadık. Bize istikamet çizenlere de teslim olmadık. Millet merkezli siyaset yaptık, milleti de bu siyasete kattık, bu siyasete ortak ettik. Baba ocağına katılımları artıracağımızın sözünü vermiştik. İki sene önce 1,2 milyon olan üye sayımızı tam 2 milyona ulaştırdık. Yeni döneme uygun bir tüzük ihtiyacını dile getirmiştik. Aylar süren çalışmalar sonucunda 81 il başkanımızın sahiplenmesiyle ve büyük emekleri ile büyük bir mutabakatla yeni tüzüğümüzü yaptık, neredeyse oybirliği ile kabul ederek yürürlüğe koyduk.
Gençlerin ve kadınların önünü daha da açtık. Örgütümüzün ve üyelerimizin adaylıklarındaki söz hakkını güçlendirdik. Küçük kurultayımızın yeniden şekillendireceğimizi söylemiştik. Örgüt Temsilcileri Meclisimizi oluşturduk, katılımcılığı artırdık. Yeni bir programın sözünü vermiştik. Bir yıl boyunca emek emek dokunduğumuz programımızı hazırladık. Önce 81 ilde, sonra 923 ilçede, sonra tekrar 81 ilde il danışma kurullarıyla, yerelde ilçeden, ilden başlayarak, sivil toplumla, sendikalarla, meslek örgütleriyle, kanaat önderleriyle çalışarak olgunlaşan raporları Ankara’ya yollattık. Dünyaya doğru zeminden, doğru perspektiften bakan harika bir ekibin çalışmasıyla başarılı, sosyal demokrat bir program, sosyal demokratları iktidara taşımış programları inceledik, onların bize uygun kısımlarından yararlandık. 600 akademisyenle, 600 örgüt temsilcisiyle, gençlik ve kadın kollarımızın dışında 250 genç arkadaşımızla hep birlikte çalışarak, gençlik kollarının, kadın kollarının içine sinen, parti dışındaki gençleri, kadınları da duyan, gören ve hepsini birden aynı metnin içinde buluşturabilen bir çalışmayı tamamladık.”
“VAKTİ GELMİŞ DEĞİŞİME ENGEL OLACAĞINI SANANLAR VAR”
“Değerli yol arkadaşlarım, bugün karşımızda milletin iradesine direnenler vardır. Vakti gelmiş bir değişime engel olacaklarını sananlar vardır. İki yılda bu ülkede açılan derin yaraları hatırlamamız gerekir. Yerel seçimlerden sonra bir yandan partimizde politika üretirken, diğer yandan belediyelerimizde hizmetler ürettik. Kısa sürede belediyelerimizden memnuniyet oranları, yerel seçimde alınan oyların da çok daha üzerine çıktı. Partimiz de yapılan tüm anketlerde birinci parti olmaya devam etti. Birinci parti olmanın sorumluluğu ile siyasetin yönünü, milletin sorunlarına çevirmek için çabaladık. Biz ‘Normali bu’ dedik, adı normalleşme kaldı. Daha önce bayramda seyranda bizi aramayanları, seçmenlerine hürmeten biz aradık. Şehit cenazesinde selam vermeyenlere selam verdik. Anıtkabir’de yüzümüze bakmayanlara misafir olduk, misafir ettik.
Bu ülkede kavgayı, kutuplaşmayı bitirmek istedik. Millet bizden kavga değil, hizmet bekliyor. ‘Milletin sesini duyun, milletin sandıkta yazdığı mektubu okuyun’ dedik. Bu tutumunuz vatandaşlardan büyük bir destek gördü. Ne olduysa olanlar da bundan sonra oldu. Anketlerde geriye düştüğünü, CHP’nin oylarının emanet olduğunu, seçimden sonra hemen döneceğini düşünüp de Cumhuriyet Halk Partisi’ni her ay biraz daha iyi bir noktada görenlere; ‘Bu süreç CHP’ye yarıyor, bu süreci bitirin. Hatta bitirmeyin, onlara bitirtin’ dediler.
Bu süreç CHP’ye yarıyor korkusuyla normalleşme havasını bozmayı tercih ettiler. Yeniden kavgaya, kutuplaşmaya döndüler. Düşman olmadan siyaset yapamayacaklarını o günden belli ettiler. Sosyal güvenlik kurumu borçları üzerinden belediyelerimizin gelirlerini kesmek istediler. Bakanlarına canlı yayında, ‘CHP’li belediyeleri silkeleyin’ talimatı verdiler. Daha sonra tarihimizde görülmemiş bir yola tenezzül ettiler. Tayyip Bey bizimle siyasi rekabet edemeyeceğini anlamıştı. Kendisine de partisine de artık güvenmiyordu. Ana kademesine, Kadın Kollarına, Gençlik Kollarına güvenmiyor, inanmıyordu. İşte o yüzden hiçbir partisi olmayan dördüncü bir kolu kurdu. Ve AK Parti Yargı Kolları’nın başına anayasaya aykırı olarak bir Bakan Yardımcısını, bir siyasi kişiliği İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı sıfatıyla atadı. Çünkü onun artık bizimle siyasi rekabet edecek takati yoktur. AK Parti’nin bu örgütle mücadele etmeye cesareti yoktur, Tayyip Bey’in tek güvendiği AK Parti’nin Yargı Kollarıdır.
AK Parti Yargı Kolları kurulduktan sonra saldırılar başladı. İlk kez 30 Ekim 2024’te Esenyurt Belediye Başkanımız Sevgili Ahmet Özer’i tutukladılar. Türkiye’nin en büyük ilçesine, Esenyurt’a kayyım atadılar. Erken seçim istediğimiz için ve artık bu yapılanların, yani Esenyurt’la başlayan, Beşiktaş’la devam eden ve adım adım bir darbe pratiğinin işlediğini gördüğümüz süreçte bunu bir savaş ilanı kabul ettik. ‘Bundan sonra ne yapacaksınız?’ diye değerli basın mensupları sorduğunda, ‘Savaş ilan ettiler. Biz masada oturuyorduk, masanın altından balta çektiler. Savaş ilan edilen, saldırıya uğrayan kimse, yapı, parti ne yaparsa bundan sonra yapacağız, mücadele edeceğiz’ dedik.
Erken seçim istedik, ‘Erken seçimin adayı erken belirlenir’ diyerek yola çıktık. 23 Mart’ta ön seçimle adayımızı belirleyeceğimizi ilan ettik. İşte o zaman, o zaman daha da paniklediler. Millet erken seçim isterken onlar darbe hazırlığını erkene çektiler. Ekrem Başkanımızın ön seçim başvurusu yaptığı günden bir gün sonra, 22 Şubat’ta 31 yıllık diplomasına soruşturma açtılar. 19 Mart günü fakültenin yönetim kurulu toplanacaktı. Fakülte yönetimini bu hukuksuz, bu akıl almaz karara ikna edememişlerdi. Bu yüzden işi üniversitede çöp toplatmak, ring seferlerini düzenlemek olan üniversite yönetim kurulunu, yetkisiz olduğu halde topladılar ve diplomayı siyasi atamalarla kendilerinden yaptıkları üniversite yönetim kuruluna diploma iptali yaptırdılar.”
“BU PANKARTA HERKES İYİ BAKSIN…”
“Şu göreyim bakayım o ‘Özgür Gelecek’i bir şey anlatacağım. Bu iki sene önce kurultayın bu gününde, burada Manisa’dan gelen delegasyonun açtığı ‘Özgür Gelecek’ pankartıdır. Bu pankarta herkes iyi baksın. Bu pankart salondan en son çıkan Gömeç Gençlik Kolları. Nerede Gömeçliler orada mı? Gömeç Gençlik Kolları hatıra olarak bu pankartı almış. Gömeç’te Belediye Başkanımızı kutlama ziyaretine gittiğimde bu pankartla beni karşıladılar. Bu pankart Gömeç’te hatıra olarak saklanıyor. Bu pankart değişim kurultayında Manisa’nın sürprizi olarak karşıma çıkmıştı, sonra Gömeç’te karşıma çıktı. Sonra İstanbul Büyükşehir iddianamesinde karşıma çıktı. İBB iddianamesi der ki, “‘Özgür Gelecek’ pankartı açmak suretiyle bunu önceden planladıkları anlaşılıyor.” İBB iddianamesi der ki, “‘Özgür Gelecek’ pankartı açıldığında hep bir ağızdan ‘Güzel günler göreceğiz, güneşli günler’ diyerek ülkede iktidarı devralacaklarını, salona girdiğinde ‘Güzel günler göreceğiz’ diyerek ülkenin yönetimini değiştireceklerini ve ülkeye örgütün belirlediği Ekrem İmamoğlu’nu Cumhurbaşkanı yapmayı planladıkları anlaşılıyor.” Buradan o iddianameyi yazana, yazdıranlara söylüyorum. Ne sandınız ya? Güzel günler gelecek, bu kötü günler bitecek. Güzel günler gelecek, güneşli günler. Hep birlikte o güzel günlere geleceğiz. ‘Özgür Gelecek’ dedik, geldik işte. Buradayım. Seçim olacak, bu millet görev verecek, Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanı, Cumhuriyet Halk Partisi iktidar olacak. Buradayız, karşınızdayız. Cesareti olan çıksın karşımıza.”
“MÜESSES NİZAMIN ÇARKINA ÇOMAK SOKTUK”
“Cumhuriyet Halk Partisi’nin kapatmaya kalkanlar bilsin ki; bizi çok yılanlar sokmaya çalıştı. 12 Eylül’de Kenan Evren bu partiyi kapatabileceğini sandı. Millet yine Gazi’nin emanetine sahip çıktı, kapıdaki kilidi kırdı. Gücünü milletten alan 102 yıllık dev çınar dimdik ayaktadır. Bu çınar milletimizle var olmuştur, ilelebet de var olacaktır. Ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten emanet olan bu çınara uzanan elleri biz değiliz, millet kırar, millet kırar. Peki, değerli yol arkadaşlarım. Bunca saldırıyı, bunca haksızlığı neden yaşıyoruz? Bakın Türkiye’de yıllardır kurgulanan bir düzen var. Değişmeyen aktörleri, yeni kuşağa direnen siyasetçileri, millete dayatan bir düzenle karşı karşıyayız. Müesses nizam kendi siyaset kurgusu bozulmasın istiyor. Bu kurguda da CHP’ye de bir yer tarif ediyor. Kimi ‘derin devlet’ diyor, kimi ‘devlet aklı’ diyerek bu düzeni savunuyor. Bir avuç insanın menfaatine derin kılıflar uyduruluyor. ‘Bugünün müesses nizamı nedir?’ diye sorarsanız, AK Parti iktidarının 23 yılda kurduğu kara düzenin ta kendisidir.
Artık bu müesses nizamın çıkarları ile milletin çıkarları birbirinden ayrışmış, birbiriyle karşıt hale gelmiştir. Bu düzende birileri zengin, birileri fakirdir. Birileri güvende, birileri güvende değildir. Birileri eşit, birileri daha az eşittir. Çünkü müesses nizamın çarkı 86 milyon millet değil, kurdukları düzeni güvende tutmak için dönmektedir. İşte biz bu müesses nizamın çarkına çomak soktuk arkadaşlar, çomak soktuk. Biz birbirinin aynısı, bu azınlığa baş kaldırdık. ‘Ben devletim’ diyenlere milletin gücünü hatırlattı. ‘Kurultayı kazanamaz’ dediler, kazandık. ‘Yerel seçimleri kazanamazlar’ dediler, başardık. ‘Bunlar ittifak kuramaz’ dediler, Türkiye ittifakını kurduk. ‘Sokağa çıkmayın, partinizde oturun’ dediler, vallahi de oturmadık. ‘Oraya gideceksin, şuraya gitmeyeceksin. Oraya gideceksin, şuraya geleceksin’ dediler.
Doğru bildiğimizi yaptık, doğru bildiğimizden şaşmadık. İşte CHP hedefte ise sebebi budur. Artık kimse Cumhuriyet Halk Partisi’ne sınır ve istikamet çizemez. Siyaseti bildiğimiz gibi yaparız. Bir hesap vereceksek sadece hesabı milletimize veririz. Şunu hepinizin çok iyi anlamasını isterim. Zamanı gelmiş bir vedaya direnenlerin düzeni bozulmasın diye milletin huzuru ve refahı feda edilmeyecektir. Verdiğimiz mücadele yeninin eskiye karşı mücadelesidir. Türkiye’nin gelecek yürüyüşü AK Parti’nin kara düzeninin krizlerine, kaoslarına, kavgalarına sıkıştırılamaz. Bu mücadele veda edemeyenlerle geleceğe yürüyenler arasındadır. Yaşadığımız tüm sıkıntılar ve tüm zorluklar yeninin doğum sancısıdır. Türkiye bir doğum sancısı çekmektedir. Ancak hiçbir güç yeninin doğumuna, eskinin gidişine mani olamayacaktır.”
“KUŞATMAYI KIRMANIN PAROLASI CESARETTİR”
“Güçlü yurttaşla güvenli geleceği kuracağız, kazanan Türkiye olacak. Güçlü yurttaş, güvenli gelecek, kazanan Türkiye’ yolunda hep birlikte çalışacağız. Şüphesiz Türkiye, 102 yıl önce büyük mücadelelerle o dönemin kuşatmalarında ve işgallerinden kurtarılmıştır. Ülkemiz 102 yıl sonra bu kez küçük bir zümrenin demokrasi ve adaleti hedef alan kuşatmasının altındadır. Bugün Cumhuriyetimizi çağın kuşatmasından kurtarmaya ihtiyaç vardır. Ülkemizi çağın kuşatmasından kurtaracak irade bu salondadır. Kuşatmayı kırmanın parolası cesarettir. Cesaret, bu salondadır.
Karşımızda vergiyi tabana, siyasi tavana yayan bir düzen vardır. Biz vergiyi tavana, siyasi tabana yaymaya, tabanla siyaset yapmaya, bu ülkenin yoksulları için siyaset yapmaya geliyoruz. Bugün Türkiye’de siyasetin rotası şaşmıştır. Biz siyasetin rotasını milletimize çevirmeye geliyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi yeni bir siyaset hattındadır. Siyasetimiz millet merkezli siyaset hattıdır. İttifakımız Türkiye İttifakı’dır. Altı okun ışığında, sosyal demokrasiye tüm bağlılığımızla daha fazla sosyal hayatın merkezinde siyaset yapacağız. Milletin merkezine yani sosyal merkeze konumlanıyoruz. Sokağı duyan, meydana inan, köye giden, fabrikayı örgütleyen, kapıyı çalan, eve gelen, sorunu bilen ve çözümlerini söyleyen bir siyaset hattında yürüyeceğiz.”
“SİZE MÜCADELE VADEDİYORUM”
“Elbette zor zamanlardan geçiyoruz, geçeceğiz. En ağır bedelleri ödedik, ödüyoruz, ödeyeceğiz. Ben sizlere ilk seçime kadar güzel günler vadetmiyorum. Ben size iktidara gül bahçesinden geçerek gitmeyi vadetmiyorum. Ben size acıya katlanmayı ama teslim olmamayı vadediyorum. Ben size mücadele vadediyorum. Ben size 100 yıl önce olduğu gibi gerekirse ölümü göze almayı, ama işgale teslim olmamayı vadediyorum. Ve tüm mücadelenin sonunda size iktidar vadediyorum, iktidar vadediyorum. Ben size onur, ben size haysiyet ve cesaret vadediyorum. Ben sizin gözlerinizde o cesareti görüyorum. Ben size bakınca bu zaferi birlikte kazanacağımız yol arkadaşlarımı görüyorum. Benimle birlikte yürümeye var mısınız? Benimle birlikte yürümeye var mısınız? Var mısınız? Var mısınız? O zaman o zaman haydi bakalım gençler, yürüyelim arkadaşlar.”
KILIÇDAROĞLU 'ARINMA' DEMİŞTİ
CHP'nin önceki dönem Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bugün iktidara yakınlığı ile bilinen Sabah gazetesine verdiği röportajda, "Cumhuriyet Halk Partisi rüşvetlerle, yolsuzluklarla ve rüşvet çarkının müteahhitleri ile anılmaz, bunlarla bir araya gelemez. Üzerinde iftiralar ve yolsuzluk iddialarıyla yol alamaz, derhal arınmalı ve yoluna devam etmelidir" açıklamasını yapmıştı.
Özel'in bugün kürsüde yaptığı, "Müesses Nizamla mücadeleden dönüş yoktur. Dönüşü olmayan bu yolda korkanlara da yer yoktur. Müesses Nizama işbirlikçi olanlara kara düzenin sesi olanlara, bu örgütlerin vermediği görevleri başka kapılarda arayanlara yer yoktur. Cumhuriyet Halk Partisi arınacaksa işte bu anlayıştan arınacak. Bizi yüzde 25'e hapsetmek isteyenlerin sokaklardan, meydanlardan koparmak isteyenlerden arınacak" konuşması akıllara Kılıçdaroğlu'nun röportajını getirdi.

