Ölüm Mangaları: Washington'daki saldırı Türkiye'yi de ilgilendiriyor

Beyaz Saray yakınında iki ulusal muhafız üyesine ateş açan Rahmanullah Lakanwal’ın Afganistan işgali sırasında oluşturulan “Ölüm Mangaları”nda görev yaptığı ve akıl sağlığını toparlayamadığı üzerinde duruluyor. Emperyalist savaşlarda kullanılan profesyonel katiller, Türkiye dahil dünyanın dört bir yanına dağılmış durumda.


Washington DC’de Beyaz Saray’a birkaç blok mesafede iki ulusal muhafız üyesi pusuya düşürülüp vuruldu. İlk anda herkes saldırganın kimliğini merak ediyordu. Tetiği çekenin bir Afgan olduğu bilgisi ilk dolaşmaya başladığında, beklendik ırkçı ve dinci tepkiler her tarafı sarmıştı. 

Ancak o ilk hava kısa sürdü. Saldırganın kimliğine dair detaylar, “beklendik” değildi.

Rahmanullah Lakanwal’ın, ABD’nin 2021’de Afganistan’dan çekilirken beraberinde ülkeye getirmek durumunda kaldığı 70 ila 80 bin Afgan’dan biri olduğu ve ülkesinde CIA’ye bağlı ölüm mangalarından birinde çalıştığı ortaya çıktı. 

ABD’nin ülkeyi kaosa sürükleyen ve Taliban’ın iktidarı almasıyla sonuçlanan vahşi işgali sürecini sonlandırırken, yerel işbirlikçilerini sahipsiz bırakmayarak çeşitli eyaletlere dağıtmak üzere yanında getirdiği bu operasyon Operation Allies Welcome (Müttefiklere Hoşgeldin Operasyonu) ve Operation Allies Refugee (Müttefiklere Sığınma Operasyonu) olarak adlandırıldı ve daha sonra “Enduring Welcome” (Sonsuz Hoşgeldin) olarak anıldı. Hatırlanacağı gibi ABD’nin 11 Eylül saldırılarının ardından Afganistan’a yönelik işgal operasyonunun adı da “Operation Enduring Freedom” (Sonsuz Özgürlük Operasyonu) ismini taşıyordu. 

Bu “sonsuz” vurgulu isimler önemliydi, çünkü ABD, apar topar geri çekilme operasyonu sırasında, Afganistan'da kendisiyle işbirliği yapan, dolayısıyla Taliban'ın doğrudan hedefi olacak olan çok sayıda yandaşını kaderine terk etmişti. Beraberinde Amerika'ya getirdikleri, Lakanwal gibi kritik isimlerdi.

Konuya tekrar dönmek üzere, bir önemli hatırlatma daha yapalım. Bu kaotik çekilme sürecinde Türkiye’nin ABD'yle ilişkileri hayli sorunlu bir dönemden geçiyordu. Haziran 2021’de düzenlenen NATO’nun Brüksel Zirvesi’nde ABD ve müttefikleri Afganistan’dan çekilirken, Kabil Hamid Karzai Uluslararası Havalimanı’nın güvenliği ve işletmesini Türkiye’nin üstlenmesi karara bağlandı. 

Bu sürecin ardından ABD-Türkiye ilişkilerinin daha pozitif bir yöne evrilmeye başladığını söyleyebiliyoruz. Türkiye’nin NATO içindeki “işlevini”, ABD’nin çok zorlu bir dönemden geçerken idrak etmiş olduğunu düşünebiliriz. NATO kararına göre Türkiye, Macaristan ve ABD bu görevi birlikte yürütecekti. Türkiye'deki iktidarın “islamcı” kimliği bir kez daha işlev kazanmıştı. 

Gerçi Taliban’ın Ağustos 2021’de Kabil’i ve dolayısıyla havalimanını ele geçirmesiyle bu plan uygulanamadı. Her durumda, Türkiye'nin, ABD’nin zor zamanında çok kıymetli bir destek verdiği muhakkak. Sonsuz Özgürlük Operasyonu’nun çekilme evresinde, işbirlikçilere yönelecek intikamı hafifletmek için onları bir NATO köprüsüyle tahliye etme sürecinde rol üstlenildiğini ve bu yükün paylaşıldığını not edebiliyoruz. 

CIA’in Afganistan’daki Ölüm Mangaları

11 Eylül saldırılarının ardından önce Afganistan’ı, daha sonra Irak’ı işgal eden ABD’nin buralarda karşılaştığı direnişi insan aklının sınırlarını zorlayacak ölçüde bir şiddet uygulayarak göğüslemeye çalıştığına dair çok fazla yaşanmışlık var. Ve Washington DC’nin merkezinde, Beyaz Saray’ın yanı başında işlenen Ulusal Muhafız cinayeti de bunun bir yansıması. 

20 yıllık ABD işgalinin kötü şöhretli saldırı unsurları arasında (Irak'ta da benzer olaylar yaşanmıştı) “Ölüm Mangaları” olarak örgütlenen özel CIA birliklerinin olduğu bilinen bir gerçek. Yerel unsurların devşirildiği, ABD timleri tarafından eğitilip donatıldığı, hatta bu unsurların maaşlarının da CIA tarafından ödendiği örnekler farklı zamanlarda ortaya çıktı. 21'inci yüzyılın “yeni Amerikan yüzyılı” olarak tarif edildiği 20 yıllık dönem, arada Libya ve Suriye operasyonları da dahil bu saldırganlığın giderek çığırından çıktığı bir süreç olarak yaşandı. ABD’nin uluslararası “liderlik” rolünün tartışmaya açılmasının bir sebebinin de, Rusya ve Çin gibi diğer emperyalist odakların güç dengelerinde daha etkili hale gelmesi olduğu kadar, bu ölçüsüz zorbalığın yenilmesiyle ilgili olduğunu düşünmek gerek. 

Şimdi, Lakanwal’ın hikayesine dönecek olursak... 

İşgal döneminde ABD ve Afgan güçleri bir gece baskınına hazırlanırken.

Zero Team: Lakanwal nasıl bu noktaya geldi?

Trump ve Cumhuriyetçiler Biden döneminde icra edilen işbirlikçilerin ABD eyaletlerine yerleştirilmesi operasyonlarını eleştirip faturayı Demokratlara çıkarmaya çalışırken bu koroya CIA Direktörü John Ratcliffe de katıldı ve “Bu birey -ve diğer birçok kişi- buraya asla getirilmemeliydi. Vatandaşlarımız ve askerlerimiz, Biden yönetiminin felaket niteliğindeki başarısızlıklarının etkisi hâlâ süren sonuçlarına katlanmaktan çok daha iyisini hak ediyor” dedi. 

CIA Şefi, bu arada, Lakanwal’ın Kandahar’da “ortak bir kuvvetin üyesi olarak CIA ile çalıştığını” da söyledi. 

Sonra anlaşıldı ki, Lakanwal, bir “Zero Team”, veya “Sıfır Birlik” üyesiydi. Bunlar, CIA'nın örgütlediği elit paramiliter gruplardı. Oranın yerlilerinden oluşuyorlardı. Kağıt üzerinde de Afganistan ordusuna bağlıydılar. Fakat fiilen CIA'in operasyon gücünü oluşturuyorlardı ve en kanlı işler bu birliklere yaptırılıyordu.

CIA, bu durum açığa çıkıp Lakanwal'in geçmişi sorgulanmaya başlanınca, Afganistan’daki “Zero Team” ile ilgili vahşi aktarımları şiddetle reddetti ve bunu “Taliban propagandası” olarak niteledi.

Afganistan'ın güneyindeki Kandahar bölgesi, Taliban'ın güçlü olduğu bir coğrafyaydı ve 11 Eylül'den sonraki ABD işgali sürecinde Taliban ve NATO güçleri arasında şiddetli çatışmalara sahne olmuştu. İşgal süreci boyunca ölçüsüz bir şiddet sarmalının merkezi ve ABD emperyalizminin en vahşi uygulamalarının mekanı olarak bilinegeldi. CIA bölgede yerel unsurları devşirerek bu vahşete ortak ediyordu. 

Lakanwal’ın görev yaptığı mekan da bu coğrafya olarak açıklanıyor. New York Times’a Lakanwal’ın durumunu aktaran bir çocukluk arkadaşı “Kan gördüğünde, cesetleri ve yaralıları gördüğünde dayanamıyordu” diyor. “Bu, zihninde büyük bir baskı yarattı.” Lakanwal'ın esrar gibi maddeleri kullanarak bu baskıyla başa çıkmaya çalıştığını ve bunun da sarmal bir zihinsel sağlık sorununa yol açtığını anlatıyor.

Reuters, Lakanwal’ın kendi ülkesinde “Zero Team” adı verilen Ölüm Mangalarının bir parçası olarak uyguladığı şiddetle yıllarca mücadele ettiğini ve bunun zorluklarını yaşadığını aktarıyor. Lakanwal'ın kardeşinin de, muhtemelen ergenlik çağındayken katıldığı aynı Ölüm Mangasının komutanı olduğu söyleniyor.

Lakanwal'ın Sıfır Birlikler içindeki rolü belirsiz olsa da, kuzenlerinden birine göre 2012'de, yaklaşık 16 yaşındayken güvenlik görevlisi olarak katılmış. Yaklaşık 10 yıl bu işi yaptığı, hatta takım lideri ve GPS uzmanı olarak terfi aldığı; ABD Afganistan’dan çekilirken ortaya çıkan kaos sürecine kadar da bu işe devam ettiği söyleniyor. 

CIA'in Afganistan'da kurduğu elit operasyon ekiplerinden biri.

Lakanwal gibi binlerce Ölüm Mangası savaşçısı var: Türkiye'de olan var mı?

Elit Birlikler olarak da adlandırılan bu Ölüm Mangaları, Afgan hükümetinin istihbarat ağının bir parçası olsa da CIA ve ABD özel operasyon güçleri tarafından eğitilip donatılıyor ve ödemeleri de ABD yapıyordu.

“Zero Team” aile infazları, işkence ve sivil katliamlarının baskın olduğu ölçüsüz şiddet kullanımıyla ünlendi İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün 2019 tarihli bir raporunda “bu paramiliter güçlerin dokunulmazlıkla iş gördüğü ve Afganistan’ın tüm coğrafyalarına uzanan ciddi ihlaller ve savaş suçlarından sorumlu oldukları” ifade ediliyor. Sayısız “yargısız infaz ve zorla kaybetme” vakasıyla anılıyorlar.

“Operation Allies Welcome” kapsamında ABD’ye getirilen 70 binin üstünde Afgan’ın on bin kadarının bu ölüm mangalarında görev yaptığı da söyleniyor. 

Şimdi Amerikan medyası Lakanwal’ı bu şekilde “hoş geldin” diyerek karşılayan ABD’nin ulusal muhafızlarına neden böyle bir saldırı düzenlediğini ve bu “vefasızlığın” nedenini sorguluyor. 

Ülkeye kabul süreçleri eleştiriliyor. Trump yönetimi altında Nisan ayında sığınma hakkını aldığı söylenen Ölüm Mangası üyesinin parmak izi ve iris taramaları, tam arkaplan kontrolü ve mülakat ve risk değerlendirmesi gibi prosedürleri geçirdiği ve benzeri konulardaki tartışmalar ABD’de günah keçiboynuzu olmuş “göçmen tartışmaları” bağlamında yeniden ve yeniden konu ediliyor; Afgan işbirlikçilerin (müttefiklerin) dönüş süreçleri ve buradaki prosedürler sorgulanıyor.

Lakanwal gibi on bini ABD’ye gelmiş ve bir kısmı farklı coğrafyalara sığınmış on binlerce ölüm mangası üyesinin benzer durumda olduğunu ve bu insanların bu durumda oluşunun emperyalist bir şiddet aygıtının eğittiği/donattığı ve para ödediği bir mekanizmanın ürünü olduğunu hatırlatmak gerekiyor. 

Öte yandan, meselenin Türkiye'yi de ilgilendiren bir boyutu var. ABD, Afganistan'dan hızla çekilme sürecini vakitli organize edemediği için çok sayıda işbirlikçisini geride bıraktı. Bunların önemli bir kısmı, takip eden dönemde kendi imkanlarıyla ülkeden kaçtı. Bir bölümü İran üzerinden Türkiye'ye ulaştı.

Türkiye, Avrupa rotası üzerindeki bir durak. Ancak, Lakanwal gibi yaşamı profesyonel katillikle geçmiş paralı askerler açısından, “meslekleriyle” para kazanmayı sürdürebilecekleri Suriye, Libya gibi çatışma bölgelerine geçiş işini örgütlemek için de ideal yerlerden biri. Özellikle 1990'dan sonra dünyadaki çatışma bölgelerinde düzenli ordulardan çok paralı askerlerin kullanılması, dünya genelinde, hayatını savaşla idame ettirmek durumunda olan yüz binlerce profesyonel katil yaratmış durumda.

ABD'deki saldırının ardından, Türkiye'ye de eski Ölüm Mangası üyesi ABD işbirlikçisi paralı askerlerin gelip gelmediği, ciddi bir soru olarak ortada duruyor. (GAMZE ERBİL - SOL.ORG)

Blogger tarafından desteklenmektedir.