HIDE

GAZETE DEMOKRAT / EKONOMİ

GRID_STYLE

SON HAVADİS

SHOW_BLOG

Tutuklu gazetecilerin davasına çağrı

Kürt basın kurumlarına yönelik "KCK" adı altında gerçekleştirilen operasyonda 35'i tutuklanan 44 gazetecinin yargılanacağı dav...

Kürt basın kurumlarına yönelik "KCK" adı altında gerçekleştirilen operasyonda 35'i tutuklanan 44 gazetecinin yargılanacağı davanın ilk duruşması 10 Eylül'de başlayacak.
Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP) Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez bu şekilde toplu gazeteci kıyımının yapıldığına dikkat çekerek, basın, düşünce, ifade özgürlüğüne sahip çıkılması
 için herkesi ve tüm kurumları Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'ne çağırdı.

TGDP, Kürt basın kurumlarına yönelik 20 Aralık 2011'de gerçekleştirilen "KCK" operasyonları sonucu 35'i tutuklu 44 gazetecinin 10 Eylül'de görülecek davasına katılım çağrısında bulundu. TGDP'den yapılan açıklamada, Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde 15. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülecek dava için, "Tarihin En Büyük Gazeteciler Davasına Tanık Olmaya Çağırıyoruz" diye kaydedildi. Açıklamada bu operasyonun Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyuca bir ilk olduğu vurgulanarak "Basın tarihimiz açısından 20 Aralık 2011 tarihinde Türkiye’de bir ilk gerçekleşti. Özgür Gündem Gazetesi'nin merkez bürosu, Dicle Haber Ajansı’nın (DİHA) bütün büroları, Demokratik Modernite dergisi, Fırat Dağıtım, Etik Ajans ve Gün matbaası polisler tarafından basıldı. Ve Türkiye çapında KCK adı altında Kürt basınına yönelik eş zamanlı operasyonlarda 44 gazeteci ve basın çalışanı gözaltına alındı. Bir günde 44 basın çalışanının gözaltına alınması, Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca bir ilkti. 4 gün sonra bir ilk daha gerçekleşti. 24 Aralık 2011 tarihinde gözaltına alınan 29’u gazeteci, 6’sı basın emekçisi olmak üzere 35 basın çalışanı tutuklandı" diye kaydedildi.

'Kitlesel bir gazeteci kıyımı'

Açıklama, "Kitlesel bir gazeteci kıyımıydı bu. Basın özgürlüğüne, düşünce ve ifade özgürlüğüne yönelik bu kapsamlı saldırı, toplumsal muhalefet güçlerinin Toplumla Mücadele Yasası adını verdiği ve AKP’nin dört elle sarıldığı Terörle Mücadele Yasası’nın (TMY) genelde gazetecilere özelde Kürt basınına yönelik en kapsamlı uygulamasıydı. Hazırlanan iddianame ise tam bir trajikomiktir. Gazetecilerin, basın çalışanlarının günlük yaşamlarında birbirleriyle yaptığı çoğu habercilikle ilgili telefon görüşmeleri “örgütsel suç” kapsamına alınmış. Basın çalışanları çok kolaylıkla “örgüt üyesi”, “örgüt yöneticisi” haline getirilmiş. İddianamede deprem haberleri, THY’deki cinsel taciz haberi, Pozantı Cezaevi’nde çocuk tutuklulara taciz ve tecavüz haberi, basın açıklamaları ve toplumsal gösterileri izlemek, haberleştirmek, haber müdürünün muhabiri ve yazarı ile haber ve yazı konusunda yaptığı telefon görüşmeleri, gazetede yapılan manşet toplantısıyla ilgili gazetenin yazarlarıyla yapılan telefon görüşmesi örgütsel faaliyet kapsamında değerlendiriliyor" denildi.

'Tutuklu gazetecilerin elinde roketatar yoktu'

Suriye’de roketatarlı görüntüsü yayınlanan Cüneyt Ünal'ın gazeteci olarak görüldüğüne ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Cüneyt Ünal’la ilgili “Hep gazetecilik yapmış bir insan nasıl terörist olur” sözlerinin hatırlatıldığı açıklamada, "Peki roketatarlı gazeteci olur mu sayın Davutoğlu. 10 Eylül’de yargılanacak gazeteciler dahil Türkiye'de tutuklu bulunan gazetecilerin elinde roketatarlar yoktu. Sadece kalemleri ve fotoğraf makineleri vardı. Suriye’de roketatarla yakalananı gazeteci diyorsunuz. Türkiye’deki tutuklu gazetecilere ise terörist diyorsunuz. Bu ne perhiz ne lahana turşusu. Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu’nun ölçütlerine göre, elinde silahla ve hatta roketatarla yakalananı, mesleği gazetecilik olsa da gazetecilik görevi nedeniyle tutuklanmış sayılmaz" şeklinde vurgulandı.

10 Eylül davasının Türkiye tarihinin en büyük gazeteciler davası olduğuna ve 10 Eylül davasında Kürt basını nezdinde gazetecilik mesleğinin yargılanacağına dikkat çekilerek, basın özgürlüğüne, düşünce ve ifade özgürlüğüne, temel insan haklarına duyarlı tüm kişi ve kurumlar bu büyük davayı yakından takip etmeye, gazetecilerin asılsız iddialarla yargılanmasına, asıl olarak ise gazetecilik mesleğinin yargılanmasına tanıklık etmeye çağırıldı.

Uluslararası heyet davayı izleyecek

Ayrıca Rosa Luxemburg Vakfından Murat Çakır’ın bildirdiğine göre Almanya’da davayı izleme amacıyla bir heyet oluşturuldu. Uluslararası heyete Avusturya, İsviçre ve başka ülkelerden de katılımlar olacak. Uluslararası hukuk uzmanı, eski milletvekili Prof. Dr. Norman Paech, Neues Deutschland gazetesi genel yayın yönetmeni Jürgen Reents, DIE LINKE Hessen eyalet meclis grubu başkanı Willy Van Oooyen, Alman Gazeteciler Birliği federal yönetim kurulu üyesi Joachim Legatis, Alman haber ajansı DPA adına çalışan gazeteci Edgar Auth, NGG sendikası federal grev sorumlusu ve antifaşist VVN temsilcisi Hans-Jürgen Hinzer, Medya akademisi LiMA ve 800 medya yapıcısının üyesi olduğu Rote Reporter yönetim kurulu üyesi Christoph Nitz, Foto muhabiri gazeteci Benjamin Hiller, Hessen Rosa Luxemburg Vakfı adına Murat Çakır davayı izlemek için İstanbul'da olacak.

DİHA

Business News