Medyada 10 yıl: 'Yandaş'lığın sıradanlaşması...
AKP 10 yıllık iktidarı boyunca gelinen son noktada ana akım medyada gerek dış gerekse iç siyaset de AKP yanlısı politikalar üreten merkezler haline geldiği görülüyor. AKP karşıtı bütün seslerin susturulduğu bu sürece giden yolda AKP ana akım medyayı tasfiye etmek birçok adım attı.
AKP’nin medyayı adım adım ele geçirdiği sürecin adımlarından biri Türkiye’nin en büyük medya devi Doğan Holding’e verilen tarihin en büyük vergi cezası oldu. Doğan Holding’e kesilen bu astronomik cezanın ardından bu dev medya tekelinin medyadaki gücü büyük oranda zayıfladı. Bu gruba bağlı tüm medya kuruluşları AKP ile ters düşecek haber yapmaktan büyük oranda kaçır hale geldi. Uygulanan ceza ve politik baskının sonucu olarak Doğan Grubu’nun bu sektörde küçülmeye gideceği dile getirilmeye başlandı.
AKP’nin merkez medyayı kontrolü altına alma yöntemlerinden bir diğeri TMSF’ye bağlı medya kuruluşlarını kendi politikalarını yürüten merkezler haline getirmek oldu. TMSF elindeki Sabah ATV grubu uzun zaman bu şekilde yönetilirken sonrasında tartışmalı ihalelerle 2007 yılında Çalık Grubu’na satıldı. Uzun yıllar TMSF’ ye bağlı kalan Star Gazetesi de sonrasında “AKP benim idolümdür” diyen Ethem Sancak’a satılarak “Yeni Türkiye’nin Gazetesi” başlığı ile yayın yapmaya başladı. Son olarak TMSF’ye devredilen Kral TV devredildikten hemen sonra Ramazan özel programları ve yayın akışında dini sohbet programları yapan bir kanal haline geldi.
AKP’nin yandaşlaştırdığı gazetelerden bir diğeri ise Doğan Grubu’nun “sol” görünümlü gazetesi Radikal oldu. Radikal’in Eyüp Can’a devredilmesi ve yayın kadrosunda gerçekleşen bir dizi tasfiyenin ardından Radikal Gazetesi de yandaş medya arasında yerini aldı.
Ana akım medyada yaşanan bir dizi dönüşümden bu kuruluşlarda çalışan birçok gazeteci, basın mensubu ve köşe yazarı da nasibini aldı. Süreç boyunca AKP’yi eleştiren veya AKP’yle uyumlu habercilik yapmayan gazeteciler işten atılma ve sansüre uğrama gibi durumlarla karşı karşıya kaldılar. Bekir Coşkun, Emin Çölaşan, Cüneyt Ülsever, Nuray Mert, Ece Temelkuran, Özdemir İnce, Uğur Dündar gibi isimler AKP ile uyumlu gazetecilik yapmadığı için çalıştığı kuruluşlar tarafından işten çıkarıldı. NTV çalışanı Banu Güven de Vedat Türkali’yi konuk ettiği programında Türkali’nin "12 yıldır hapsetmişler Öcalan'ı oraya. Hiç kimseyle görüşmüyor. Şimdi buradan selam ve sevgilerimi gönderiyorum. Selam ve sevgi benden Öcalan'a" sözlerini sarf etmesinin ardından işten çıkarıldı.
Nuray Mert, Erdoğan’dan nasibini alan gazetecilerden biriydi. Erdoğan bir seçim mitinginde kendisini eleştiren Mert’e yönelik “Açık açık söylüyorum, bu mertlik değil, namertliktir. Böyle bir izansızlık, densizlik olur mu?” sözlerini sarf etmişti.
AKP’nin medya üzerinde kurduğu ciddi baskınının sonucunda basın ve medya kuruluşlarının oto-sansür uygulamaları gittikçe arttı. Bu süreçte medyanın oto-sansür uygulamaları ilginç örneklere sahne oldu.
AKP iktidarı ile birlikte Türkiye basın özgürlüğü açısından tarihinin en geri dönemlerinden birini yaşıyor. Birçok muhalif gazeteci AKP iktidarı döneminde Odatv, Ergenekon, KCK gibi davalar altında tutuklandı. Tutuklu gazeteci sayısı yüze yaklaşırken ve gazeteciler için açılan davaların sayısı 5 bini buldu. Özgür Gündem, DİHA, ANF, ETHA, BirGün, Vatan ve AFP gibi gazetelerde çalışan birçok gazeteci 20 Aralık 2011 tarihinde KCK kapsamında tutuklandı. Bunun haricinde birçok gazeteci de Ergenekon, Devrimci Karargah gibi davalarla ilişkilendirilerek içeri alındı. Ergenekon davasında tutuklanan Cumhuriyet Gazetesi yazarı Mustafa Balbay hala tutuklu yargılanmaya devam eden gazeteciler arasında.
Odatv davası geçtiğimiz Şubat 2011’de Odatv imtiyaz sahibi, yazar Soner Yalçın ve Odatv editörleri Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu ve Ayhan Bozkurt’un evlerine düzenlenen baskınla başlamıştı. Eylül ayında hazırlanan iddianamede Odatv'nin "Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün medya kolu olduğu” iddia ediliyordu. Dava kapsamında yargılanan Yalçın Küçük, Soner Yalçın, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Müyesser Yıldız, Doğan Yurdakul, Coşkun Musluk, Sait Çakır, Mümtaz İdil, İklim Kaleli, Hanefi Avcı, Kaşif Kozinoğlu, Nedim Şener ve Ahmet Şık arasından Kaşif Kozinoğlu cezaevinde yaşamını yitirmiş 10 sanıkta süreç içerinde tahliye edilmişti. Soner Yalçın,Yalçın Küçük ve Hanefi Avcı ise hala cezaevinde.
AKP iktidarı döneminde yandaşlıkta sınır tanımayan gazetelere yenileri eklendi. 2007’de Ergenekon soruşturması başlamadan kısa süre önce kurulan Taraf Gazetesi yayın hayatına “gizli belgeler” yayınlayarak başladı. Kimi zaman iktidarla arası açılmış bir görüntü çizse de Taraf Gazetesi yandaşlıktan hiç vazgeçmedi.
Muhalif basının susturulduğu, basının oto-sansür uyguladığı, gazetecilerin tutuklandığı ve işten çıkarıldığı bu süreçte gelinen son noktada merkez medyada neredeyse hiç taraflaşma kalmadı. AKP ise yeni kurulan ve taraf değiştiren birçok gazete ile birlikte yandaş medya cephesini güçlendirdi. Zaman, Yeni Şafak, Vakit ve Taraf’ın başını çektiği yandaş basında Sabah, Star, Bugün gibi gazeteler de ağırlıklı bir yer tutuyor.