"Bu aslında bir yol ayrımıdır. Bu, İslami rejimin temel taşlarını döşemek yolunda atılacak korkunç bir adım, dahası gelişmiş diğer iki Türkiye ile geriliği ve yozluğu şiar edinmiş İslami bataklık Türkiye’sinin birbirinden bir daha birleşmeyecek bir şekilde kopması anlamına gelir."
Televizyonda Cumhurbaşkanının konuşması sırasında
kalabalıkların hep bir ağızdan “idam isteriz” diye bağırdığını duymak, hayatı
boyunca bunca darbe (toplamı 7 ediyor) görmüş, bunca siyasi olayın içinde
bulunmuş, arkadaşları yandaki hücreden idama götürülmüş olan benim gibi birini
bile şaşırttı. Tabii, Cumhurbaşkanının “milletimiz istiyorsa neden olmasın”
mealindeki yankılamasına aynı ölçüde şaşırmadım ve onları kimin bağırttığını da
bu arada anlamış oldum.
Bu bir düzey meselesi, özellikle de kültürel düzey meselesi.
Barışçı ve gelişmiş bir kültüre sahip olmayan ülkeler, halklar, insanlar vb.
intikam duygularının ancak idamla yatışacağını düşünürler. Öyle anlaşılıyor ki,
Türkiye’nin Avrupa ölçülerine uyarak neredeyse yirmi yıla yakın bir süre önce
idam cezasını kaldırması Türkiye’nin kültürel düzeyine, gelişmişlik düzeyine
uygun düşmüyor, böyle bir hukuki çerçeve belli bir kültürel düzeye bol geliyor.
Evet ama bir tane Türkiye yok ki. Aslında, yıllar önce “Üç Ulus” (Anayasa
referandumundan sonra yazılmış bir yazıydı bu:
http://www.gunzileli.com/2010/09/15/uc-ulus/) yazısında da belirttiğim gibi, üç
Türkiye var. “Türkiye’lerden” biri, İslamcı olanı, şimdi “idam isteriz” diye
bağırmakta. Cumhurbaşkanları da onlara idamın geri getirilebileceğini ima eden
sözler etmekte.
Evet ama bir sorun var. Yasalar “makabline şamil” (yani
geriye dönük) uygulanamaz. Şu bir hukuk kuralıdır ki, bir yasa ancak kabul
edildiği tarihten itibaren, yani yasalaştıktan sonraki tarihte işlenecek
“suçlara” uygulanabilir. Dolayısıyla 15 Temmuz darbesini yapanları idam
etmenizi sağlayacak bir kanun çıkaramazsınız. Çıkarırız diyorsanız, onu da siz
bilirsiniz tabii ama bunun asgari hukuk kurullarıyla ilişkinizi kestiğiniz
anlamına geleceğini de göze almış olursunuz. Daha sonradan bu yamuğun bedelini
ödemek de var. İyi düşündünüz mü?
Beni esas düşündüren, bir cumhurbaşkanının insanları
karşısına alıp “idam isteriz” diye bağırttırması ve buna olumlu cevap vermesi.
Yani anlayacağınız, attıkları intikamcı sloganın ne anlama geldiğini bile doğru
dürüst düşünmekten aciz bu insanları bağırttıran doğrudan doğruya
Cumhurbaşkanı. Vahim, gerçekten çok vahim!
Bu aslında bir yol ayrımıdır. Bu, İslami rejimin temel
taşlarını döşemek yolunda atılacak korkunç bir adım, dahası gelişmiş diğer iki
Türkiye ile geriliği ve yozluğu şiar edinmiş İslami bataklık Türkiye’sinin
birbirinden bir daha birleşmeyecek bir şekilde kopması anlamına gelir.
“Demokrasi” adına kutlamalara katılan, en azından bu tür bir
“demokrasiyi kurtarma” yavşaklığına cevaz veren bir kısım solcumuzun,
muhalefetimizin vb. bunun üzerinde ciddi bir şekilde düşünmeleri gerekir.
Bilmem düşünürler mi?
Bu konuda son olarak söyleyeceğim bir şey daha var, o
sloganı bağıranlara ve bağırttıranlara. Tarih şunu defalarca kanıtlamıştır:
İdam sehpaları veya giyotin sehpaları kuranlar, sonunda kendilerini o sehpalara
çıkarken bulmuşlardır.
Gün Zileli - 17 Temmuz 2016 - www.gunzileli.com - gunzileli@hotmail.com