İran’da eylemler nasıl başladı? Eylemlerde öne çıkan talepler ne? Eylemler birdenbire mi patlak verdi? Eylemlerin arkasında birileri mi va...
İran’da eylemler nasıl başladı? Eylemlerde öne çıkan
talepler ne? Eylemler birdenbire mi patlak verdi? Eylemlerin arkasında birileri
mi var? Kum’daki Che Guevara posteri ne anlatıyor?
İran’ın Meşhed kentinde işsizlik, hayat pahalılığı ve
yolsuzluğa karşı 28 Aralık’ta başlayan protestolar kısa sürede birçok kente
yayıldı. Ancak ekonomik taleplerden hareketle hükümet karşıtı sloganların öne
çıktığı protestolarda rejim karşıtı sloganların da atılması dünyanın ilgisini
İran’a çevirdi.
İran’da eylemler nasıl başladı?
İran’da işsizlik, hayat pahalılığı ve yolsuzluğa karşı 28
Aralık’ta ülkenin kuzeydoğusundaki Meşhed’de başlayan hükümet karşıtı
protestolar kısa süre içinde Nişabur, Kirmanşah, İsfahan, Hamedan, Kum, Sari,
Kazvin, Şehrekürd, Zahidan, Reşt, Sebzevar, Ahvaz, Hürremabad gibi kentlere
yayıldı.
Meşhed, Nişabur ve Kirmanşah’taki eylemlere katılım yoğunken
diğer kentlerde küçük ölçekli protestolar dikkat çekiyor.
En son bugün (30 Aralık) Tahran’da da bir dizi eylem
düzenlendi.
Eylemlerde öne çıkan sloganlar neler?
ABD’de yayın yapan ve Tahran yönetimine muhalif bir yayın
çizgisi izleyen Iran Wire haber sitesi, protestoların ikinci gününde (29
Aralık), hayat pahalılığı ve ekonomik yolsuzluğa karşı protestolara ek olarak
birçok kişinin ‘rejim karşıtı’ sloganlar attığını da kaydetti.
Ülkenin ikinci büyük kenti Meşhed’de yapılan eylemlere
ilişkin sosyal medyada yayımlanan videolarda, (İran’ın dini lideri Ayetullah
Ali Hamaney kastedilerek) “Diktatöre ölüm” ve (İran Cumhurbaşkanı) “Ruhani’ye
ölüm” ve “Yüksek fiyatlara ölüm” gibi sloganların atıldığı görüldü.
29 Aralık günü Meşhed’de 50’den fazla kişi gözaltına
alınırken Kirmanşah’ta da kolluk kuvvetlerinin eylemcilere saldırdığı
bildirildi.
İran merkezli Fars Haber Ajansı’na konuşan Meşhed Devrim
Mahkemesi Başkanı Hüseyin Haydari eylemcilerin ‘sert sloganlar’ nedeniyle
gözaltına alındığını söyledi. Haydari’nin “Protestonun insanların hakkı
olduğunu düşünüyoruz ancak bazı insanlar bu duyguları istismar etmeye çalışırsa
bunu beklemeyeceğiz ve karşı koyacağız” dediği bildirildi.
İsfahan, Kazvin, Sari ve Zahidan’daki protestolarda İran’ın
bölgesel politikalarını hedef alan “Gazze değil, Lübnan değil, hayatım İran’a
feda olsun” ve “Suriye’yi terk edin, bizi düşünün” şeklindeki sloganlar
atıldığı da görüntülere yansıdı.
Hamaney’in Meşhed’deki temsilcisi olan Ayetullah Ahmed
Alamolhoda’nın da yüksek fiyatlarla ilgili protestolardan istifade eden ‘birkaç
kişinin’ İran’ın bölgesel çatışmalara katılmasına karşı sloganlar attığını
savunarak “Güvenlik güçleri ve kolluk kuvvetleri isyancıları kendi hallerine
bırakırsa, düşmanlar yayımlayacakları görüntüler ve fotoğraflar ile İran İslam
Cumhuriyeti’nin Meşhed’de devrimci temelini kaybettiğini söyleyeceklerdir”
demesi dikkat çekti.
Fars Haber Ajansı ülkenin batısındaki Kirmanşah’ta yüzlerce
kişinin katıldığı eyleme polisin müdahale ettiğini duyurdu. Ajans eylemcilerin
‘Siyasi tutuklulara özgürlük’ ve ‘Ya özgürlük ya ölüm’ sloganları attığını
açıkladı.
Eylemler birdenbire mi patlak verdi?
Son birkaç ayda, birikimlerini banka dolandırıcılıklarında
kaybeden irili ufaklı gruplar parçalı protesto eylemleri yaptı. Ama 28
Aralık’ta Meşhed merkezli çok daha büyük bir eylem gerçekleşti ve Nişabur’a da
sıçradı. Yaşanan ekonomik krizin arka planını anlamak için eski Cumhurbaşkanı
Mahmud Ahmedinejad dönemine (2005-2013) bakmak gerekiyor.
AFP’nin haberine göre, bankacılık sektörüne ilişkin
kurallardaki zayıflıklara bağlı olarak Ahmedinejad döneminde gayri resmî kredi
kuruluşları türedi. Kontrolsüz bir inşaat balonu pek çok bankayı ve kredi
şirketini zehirli borçlarla baş başa bıraktı. Buna artan enflasyon ve
uluslararası yaptırımların yol açtığı kaos da eklenince, pek çokları borçlarını
ödeyemez hale geldi.
Hasan Ruhani 2013’te iktidara geldiğinden beri en büyük
kuruluşlarından üçünü (Mizan, Fereştegan ve Samen el-Hojaj) kapattı. Ruhani,
Merkez Bankası’nı zararı karşılamakla görevlendirse de süreç oldukça yavaş
işledi.
Meşhed merkezli Mizan’ın kapatılmasından bölge halkı oldukça
fazla etkilendi. İran’ın resmi haber ajansı IRNA’ya göre Meşhed’de bir milyon hesap
vardı.
Yine Tesnim Haber Ajansı’na göre, Kirmanşah da bir başka
kredi kuruluşu olan Caspian’daki problemlerden kısmen etkilendi.
Eylemlerin arkasında birileri mi var?
İran’daki sokak hareketliliğinin arkasında dış aktörlerin
olduğuna dair çokça görüş paylaşıldı. İran’da ise hükümet daha çok İranlı
muhafazakar rakiplerini sorumlu tutuyor.
IranWire, “Bütün göstergeler Meşhed’deki protestoların,
Başkan Hasan Ruhani’nin reform yanlısı hükümetini hedef alan muhafazakâr kanat
tarafından tetiklendiğine işaret ediyor. Ancak kısa sürede protestolar ilk
başlatanların kontrolünün ötesine geçti” değerlendirmesinde bulundu.
Ruhani yönetiminden de yukarıdaki değerlendirmeye benzer bir
açıklama geldi. İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı İshak Cihangiri, Ruhani’nin rakipleri
olan muhafazakâr kanadı (İlkeciler ile Ahmedinejad çevresi) kastederek “Bu
ülkedeki bazı olaylar, ekonomik sorunlardan kaynaklanıyor ama bunların
arkasında başka bir şey var gibi görünüyor” dedi.
“Bir hareketi başlatanlar devamını kontrol edemeyebilir”
IRNA’nın haberine göre, Cihangiri, “Sokaklarda sosyal ve
siyasi bir hareket başlatıldığında, başlatanların onu mutlak kontrol etmesi
mümkün olmayacaktır. Bunu yaparak hükümete zarar vereceklerini düşünüyorlar ama
kârlı çıkanlar başkaları olacak” diye konuştu.
Diğer bir görüş ise eylemlerin arkasında ABD, İsrail ve
Körfez’deki işbirlikçilerinin olduğuydu. Bu değerlendirmelere, Washington
yönetiminden art arda gelen açıklamalar ile ABD basınının konuya dair “yoğun”
ilgisinin dayanak oluşturduğunu görüyoruz.
29 Aralık’ta ilk olarak ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan sıcağı
sıcağına “Bütün ülkelere İran halkını ve onların temel haklarına sahip çıkma ve
yolsuzluğa son verme çabalarını açıkça desteklemeleri çağrısında bulunuyoruz”
açıklaması geldi. Bu açıklamayı ABD Başkanı Donald Trump’ın Twitter’dan yaptığı
“İran yönetimi, kendini ifade hakkı da dahil kendi halkının haklarına saygı
göstermelidir. Dünya bu süreci izliyor” şeklindeki paylaşımı izledi.
Eylemlerin arkasında Suudi Arabistan’ın olduğuna ilişkin
görüşe de dayanak oluşturan bir dizi gelişme var.
İlki; Sünni Arapların yoğun olduğu Ahvaz kentinde
kaydedildiği belirtilen bir videoda, protesto sırasında bir kişinin Suudi Kralı
Selman’a selam gönderen bir konuşma yaptığı görülmesiydi.
İkincisi ise El-Kaide bağlantılı Ensar el-Furkan’a bağlı
Ahvaz Şehitleri Tugayı adlı cihatçı örgütün İran’ın Huzistan eyaletine bağlı
Omidiye bölgesindeki bir petrol boru hattını patlattığına ilişkin haberlerin
yayımlanması oldu.
Bu iki gelişmeye ek olarak Suudi Arabistan Veliaht Prensi
Muhammed bin Selman’ın “Savaşın Suudi Arabistan’dan ziyade İran’da olması için
çalışacağız” sözleri de sıklıkla hatırlatıldı.
Kum kentindeki Che Guevara
Ancak dış dinamikleri ve egemen siyaset düzlemini esas alan
yorumlara rağmen eylemlerde toplumun ezilen katmanlarının ve bunların kendi
bağımsız çıkarları doğrultusundaki taleplerinin de ön plana çıktığı görülüyor.
İran’ın en önemli dini merkezlerinden Kum kentinde Che Guevara posteri taşıyan
protestocuların “Seyyid Ali (Hamaney) utan, ülkemizi rahat bırak” sloganları
atması, İsfahan’daki eylemde kolluk kuvvetlerinin engellemeleri karşısında
kadınların tepkisinin ön plana çıkması, Tahran Üniversitesi öğrencilerinin
“Baskıcı rejim istemiyoruz” sloganıyla kitlesel bir eylem düzenlemesi gibi
örnekler İran halkını salt mollalar rejiminin ya da emperyalistlerin nesnesi
gibi görmeye yatkın değerlendirmelerle örtüşmüyor.
Protestolarda kendini ortaya koyan örgütsel ve programatik
zafiyet, emperyalist-kapitalist sistem içinde bölgesel bir güç olma mücadelesi
veren İslami rejim ile ABD emperyalizmi arasındaki gerilim hattında İran halkı
aleyhine bir dezavantaj olmakla birlikte, bu sokak hareketliliğine yönelik
olarak İran’ın iç dinamiklerine ve sınıfsal çelişkilere odaklanan bir
değerlendirme de ihmal edilmemeli. (SENDİKA.ORG)