"Fetullah Gülen, Mehmet Şevket Eygi gibi isimler 1959’da Özel Harp Dairesi içinde görevlendirildi. Görevleri, Yeşil Kuşak projesi çerçevesinde komünizmle mücadele faaliyetleriydi. 12 Eylül’den sonra yakalanan Fetullah Gülen’in serbest bırakılması için Genelkurmay Başkanı aradı ve serbest bırakıldı"
Genelkurmay İstihbarat Dairesi eski Başkanı Emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin’in Fethullah Gülen ve Mehmet Şevket Eygi’nin 1959’da Özel Harp Dairesi içinde görevlendirildiğini öne sürmesi tartışma yarattı.
Milliyet gazetesi yazarı Tunca Bengin, İsmail Hakkı Pekin’in bir TV programında yaptığı açıklamaları bugünkü köşesine taşıdı.
Tunca Bengin, “FETÖ’cülerin yargıya, askere, polise, üniversiteye, bürokrasiye kısaca devlete nasıl sızdıkları artık sır değil. Bunun 1950-1960’lı yıllardan başladığı ve uzun yıllar Fetullah Gülen’in nasıl korunup kollandığı da... Örneğin Genelkurmay İstihbarat Dairesi eski Başkanı Em. Korg. İsmail Hakkı Pekin geçenlerde bir televizyondaki tartışma programında ‘Fetullah Gülen, Mehmet Şevket Eygi gibi isimler 1959’da Özel Harp Dairesi içinde görevlendirildi. Görevleri, Yeşil Kuşak projesi çerçevesinde komünizmle mücadele faaliyetleriydi. 12 Eylül’den sonra yakalanan Fetullah Gülen’in serbest bırakılması için Genelkurmay Başkanı aradı ve serbest bırakıldı’ dedi.”
“Bunun üzerine biz de Pekin’i aradık ve bu konunun detaylarını sorduk. Tabii öncelikle de Fetullah Gülen’in Özel Harp Dairesi elemanlığını... Yanıtı şuydu” diyen Tunca Bengin yazısını şöyle sürdürdü:
“Bu adamlar kanaat önderleri olduğu için ister istemez böyle bir teşkilat gözardı edemez bunları. Mutlaka içine alması lazım. Önemli olan teşkilatlanan bu kişilerin kontrolü. Yani devletin bunları kontrol etmesi gerekiyor. Çünkü bu güçlendikten sonra yavaş yavaş ABD’nin kontrolüne geçmiş bir adam. Tabii ABD istihbaratı da böylesine önemli bir örgütü bırakmak istemez.’
Fetullah Gülen Özel Harp Dairesi’nin adamıydı yani?
Evet. Özel Harp Dairesi’ne bağlı Seferberlik Tetkik Kurulu’nun elemanıydı. Eleman muvazzaf subay gibi daimi görevli değil. Bunlar ismen kaydedilmiş gerektiğinde kullanılmak üzere adamlar. Yerleri, hareket tarzları belli ve bütün bunlara bir takım kolaylıklar sağlanmış, bir takım haklar tanımışlar. Siyasiyse desteklenmiş, tüccarsa ihalede, kredi verilmede kolaylık sağlanmış ya da kanaat önderiyse bunların faaliyetlerine müsaade edilmiş falan gibi. Hatta 1980 yılında İzmir’de Sıkıyönetim Komutanı amiral Fetullah Gülen’i tutukluyor fakat daha sonra serbest bırakıyor.
Neden tutuklanıyor?
Sıkıyönetim kararlarına aykırı faaliyette bulunuyor diye. Çünkü arananlar listesinde ismi var. Büyük ihtimalle şikayet olmuştur. O zamanlar ben yüzbaşı olarak Bursa-İznik’te görevliydim. Orayla ilgili de bir sürü şikayet vardı. Yani bu Fetullahçıların insanları etkilediği, gemi azıya aldığı gibi şikayetler vardı. Ama bu şikayetlerin üzerini örttüler. Çünkü o zamanlar kullanıyorlardı bu adamları. Onun için herhangi bir şey söylemediler üzerine gitmediler.
Nasıl serbest bırakılıyor?
Fetullah Gülen’i bıraktırmak için önce Deniz Kuvvetleri Komutanı arıyor sonra Kara Kuvvetleri Komutanı telefon ediyor. En son Kenan Paşa’nın telefonundan sonra serbest bırakılıyor.
ABD’nin telkini de olabilir mi?
O da olabilir. Fetullah o zaman ABD’nin kontrolüne geçmiş ve telkin bir şekilde ABD büyükelçiliğinden olabilir tabii... Doğrudan Kenan Paşa’ya mı söylerler? Sanmıyorum belki de etrafındaki kişilere söylemişlerdir, onlar etkilemiş olabilir. Çünkü bir kanaat önderinin o zaman için önemi çok fazla. Özellikle 12 Eylül’ün belli bir aşamasından sonra, partilerin kapatılması ve alınan tedbirlerle ilgili Türkiye’de büyük bir tepki oluşmuştu. O tepkiyi azaltmak için de bunlar kullanılmış... Daha sonra gelenler de oy kaygısıyla kullanmışlar. Fetullah’ın bu kadar çok devlet içine sızmasının nedenlerinden bir tanesi her iktidar döneminde kullanılmaya elverişli olması ve her iktidar döneminde kullanıldığı içinde devlette çok kritik yerleri kapmasından kaynaklanıyor.
Devletin Fetullah’ın kim olduğunu bilmemesi mümkün değil yani?
Bu açık ve net devletin bilmemesi mümkün değil. Devlet dediğimiz zaman ben bürokrasiyi emniyeti, silahlı kuvvetleri de falan kastediyorum, oların hepsi biliyor bu adamın ne olduğunu. Siyasiler de biliyordu...(POLİTEZ)
Genelkurmay İstihbarat Dairesi eski Başkanı Emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin’in Fethullah Gülen ve Mehmet Şevket Eygi’nin 1959’da Özel Harp Dairesi içinde görevlendirildiğini öne sürmesi tartışma yarattı.
Milliyet gazetesi yazarı Tunca Bengin, İsmail Hakkı Pekin’in bir TV programında yaptığı açıklamaları bugünkü köşesine taşıdı.
Tunca Bengin, “FETÖ’cülerin yargıya, askere, polise, üniversiteye, bürokrasiye kısaca devlete nasıl sızdıkları artık sır değil. Bunun 1950-1960’lı yıllardan başladığı ve uzun yıllar Fetullah Gülen’in nasıl korunup kollandığı da... Örneğin Genelkurmay İstihbarat Dairesi eski Başkanı Em. Korg. İsmail Hakkı Pekin geçenlerde bir televizyondaki tartışma programında ‘Fetullah Gülen, Mehmet Şevket Eygi gibi isimler 1959’da Özel Harp Dairesi içinde görevlendirildi. Görevleri, Yeşil Kuşak projesi çerçevesinde komünizmle mücadele faaliyetleriydi. 12 Eylül’den sonra yakalanan Fetullah Gülen’in serbest bırakılması için Genelkurmay Başkanı aradı ve serbest bırakıldı’ dedi.”
“Bunun üzerine biz de Pekin’i aradık ve bu konunun detaylarını sorduk. Tabii öncelikle de Fetullah Gülen’in Özel Harp Dairesi elemanlığını... Yanıtı şuydu” diyen Tunca Bengin yazısını şöyle sürdürdü:
“Bu adamlar kanaat önderleri olduğu için ister istemez böyle bir teşkilat gözardı edemez bunları. Mutlaka içine alması lazım. Önemli olan teşkilatlanan bu kişilerin kontrolü. Yani devletin bunları kontrol etmesi gerekiyor. Çünkü bu güçlendikten sonra yavaş yavaş ABD’nin kontrolüne geçmiş bir adam. Tabii ABD istihbaratı da böylesine önemli bir örgütü bırakmak istemez.’
Fetullah Gülen Özel Harp Dairesi’nin adamıydı yani?
Evet. Özel Harp Dairesi’ne bağlı Seferberlik Tetkik Kurulu’nun elemanıydı. Eleman muvazzaf subay gibi daimi görevli değil. Bunlar ismen kaydedilmiş gerektiğinde kullanılmak üzere adamlar. Yerleri, hareket tarzları belli ve bütün bunlara bir takım kolaylıklar sağlanmış, bir takım haklar tanımışlar. Siyasiyse desteklenmiş, tüccarsa ihalede, kredi verilmede kolaylık sağlanmış ya da kanaat önderiyse bunların faaliyetlerine müsaade edilmiş falan gibi. Hatta 1980 yılında İzmir’de Sıkıyönetim Komutanı amiral Fetullah Gülen’i tutukluyor fakat daha sonra serbest bırakıyor.
Neden tutuklanıyor?
Sıkıyönetim kararlarına aykırı faaliyette bulunuyor diye. Çünkü arananlar listesinde ismi var. Büyük ihtimalle şikayet olmuştur. O zamanlar ben yüzbaşı olarak Bursa-İznik’te görevliydim. Orayla ilgili de bir sürü şikayet vardı. Yani bu Fetullahçıların insanları etkilediği, gemi azıya aldığı gibi şikayetler vardı. Ama bu şikayetlerin üzerini örttüler. Çünkü o zamanlar kullanıyorlardı bu adamları. Onun için herhangi bir şey söylemediler üzerine gitmediler.
Nasıl serbest bırakılıyor?
Fetullah Gülen’i bıraktırmak için önce Deniz Kuvvetleri Komutanı arıyor sonra Kara Kuvvetleri Komutanı telefon ediyor. En son Kenan Paşa’nın telefonundan sonra serbest bırakılıyor.
ABD’nin telkini de olabilir mi?
O da olabilir. Fetullah o zaman ABD’nin kontrolüne geçmiş ve telkin bir şekilde ABD büyükelçiliğinden olabilir tabii... Doğrudan Kenan Paşa’ya mı söylerler? Sanmıyorum belki de etrafındaki kişilere söylemişlerdir, onlar etkilemiş olabilir. Çünkü bir kanaat önderinin o zaman için önemi çok fazla. Özellikle 12 Eylül’ün belli bir aşamasından sonra, partilerin kapatılması ve alınan tedbirlerle ilgili Türkiye’de büyük bir tepki oluşmuştu. O tepkiyi azaltmak için de bunlar kullanılmış... Daha sonra gelenler de oy kaygısıyla kullanmışlar. Fetullah’ın bu kadar çok devlet içine sızmasının nedenlerinden bir tanesi her iktidar döneminde kullanılmaya elverişli olması ve her iktidar döneminde kullanıldığı içinde devlette çok kritik yerleri kapmasından kaynaklanıyor.
Devletin Fetullah’ın kim olduğunu bilmemesi mümkün değil yani?
Bu açık ve net devletin bilmemesi mümkün değil. Devlet dediğimiz zaman ben bürokrasiyi emniyeti, silahlı kuvvetleri de falan kastediyorum, oların hepsi biliyor bu adamın ne olduğunu. Siyasiler de biliyordu...(POLİTEZ)