Sinan Suner,
Erdal Eren ,
Ercan Koca
Önce Sinan'ı vurdular,
Sonra Sinan'ın ölümünü protesto eden Erdal'ı astılar,
Peşinden Erdal'ın ölümünü protesto etmek için pankart asan Ercan'ı yakalayıp öldürdüler.


Gencecik çocuklardı
Belki siz de gördünüz
Ellerinde pankartlar
Yolda gidiyorlardı
Özgürlük istiyorlardı 
Özgürlük diyorlardı
Ellerinde pankartlar
Özgürlük diyorlardı

Erdal Eren, 12 Eylül darbecileri tarafından "Asmayalım da besleyelim mi?" denilerek, uluslar arası kampanyalara rağmen henüz 17 yaşındayken 13 Aralık 1980 tarihinde Ulucanlar Cezaevinde idam edildi.
Erdal Eren'in arkadaşı Selma Ertekin, yaşı büyültülerek idam edilen 17 yaşındaki genci Anayurt Gazetesi'ne anlattı. 12 Eylül darbesi öncesinde Ankara Orta Öğrenimliler Derneğinin (ANOD) üyesi olduklarını belirten Ertekin, Erdal Eren'in kendilerinin toplantılarına öncülük ettiğini söyledi: "Ben onu Mamak Cezaevine girmeden önce tanıyorum. Bizimle yaşıttı ama en büyüğümüz gibiydi. Toplantıları yönetirdi. Çok sakin ve dikkat çekici bir çocuktu. Dostlarına çok sıcak düşmanına o kadar sertti. Erdal kitleden kopuk en önde yürürdü."

Eren'le 12 Eylül darbesinin ardından Mamak Cezaevinde karşılaştığını aktaran Ertekin, "Mamak'a gittiğimin ikinci günü Erdal'ı görmek istedim. Ona verilen idam cezasına karşı dışarıda uluslar arası kampanya başlatıldığını söylemek istedim. Avrupa Parlamentosu'na daha onun çocuk yaşta olduğunu anlatmaya çalışıyorduk. Kenan Evren gibi bir cunta lideri tepkilere kulak asmadı. Bu ülkenin mücadeleci kesimlerine gözdağı vermek için 17 yaşındaki genç insanı astı. Erdal'ın kendisi küçüktü ama düşünceleri büyüktü" dedi.

'ÇİÇEK ATMIŞTI'

Erdal Eren'in cezaevindeyken, Necdet Adalı ile beraber havalandırmaya çıktığını anlatan Ertekin, "1980 yılının Ağustos aylarında Necdet'le (5 Ekim 1980'de idam edildi) havalandırmaya çıkardı. İkisi de idam hükümlüsüydü" diye belirtti. Erdal'ın kaldığı hücresinde büyüttüğü çiçeği kendi koğuşlarına attığını söyleyen Ertekin, "Büyüttüğü çiçeği bizim havalandırmadan içeri attı. Kadınlar koğuşunun cam mazgalı havalandırmaya yakındı. Onu hiç unutmam. Hücresinde bir şekilde çiçek yetiştirmişti" diye yaşadığı olayı aktardı.

'BAŞINI EĞMEDİ'

Erdal Eren'in ölümünde cezaevinde kalanların yaşadıkları hakkında konuşan Ertekin, "İdamı yaklaşırken Erdal havalandırmaya çıktığında ona bakabilmemiz yasaktı. Biz çaktırmadan bakmaya çalışıyorduk. Askerler ona havalandırmada da psikolojik işkence yapmaya çalışıyordu. İçtikleri sigarının izmaritini Erdal'a aldırmaya çalışıyorlardı. Amaçları Erdal'ın başını eğdirmekti. Ancak Erdal hiçbir zaman başına eğmedi. Havalandırmada da insanlık dışı işkenceler yapıldı ona" dedikten sonra Erdal'ın ölüm haberini cezaevinde alışlarını anlattı: "Erdal'ı gece sabaha doğru alıp götürmüşler. 6-7 gibi günlük gazetemiz gelirdi. Ama o gün gelmedi. Herkes ne olduğunu anladı ama birbirine söyleyemedi. Ta ki akşam saat 17:30'da gazeteler koğuş mazgalından atılana kadar. Herkes gazetelere koştu. Koğuşun kıdemlisi gazeteyi aldı. Erdal dedi. O anda çığlık koptu. Aynı saatte bütün koğuşlara gazeteler veriliyordu. Bütün koğuşlardan müthiş bir slogan koptu. Bütün koğuşlarda Erdal için anma düzenlendi. Benim yaşım da küçüktü ve çok ağladım. Biz beraber liseliydik. Ben de ANOD'luydum. Erdal'a ilgili anma konuşmasını beni rahatlatmak için bana verdiler."

'3 GÜN ÖNCE ANLAMIŞTIM'

Erdal Eren'in ölümünden 3 gün önce idam edileceği yönünde işaretleri anladıklarını belirten Ertekin, şöyle konuştu:

"Hücresinin ışıklandırmasını 3 gün önce kapatmışlardı. İdamdan 3 gün önce ben ziyaretçilerimin getirdiğini almak için girdim. Bizim girdiğimiz sıradan onun hücreler görülüyor ama onun ki hangi hücre anlayamıyorum. Onun hücresine bakmak için bana sıra geldikçe arkaya geçiyorum. O benim kendisini görmeye çalıştığımı hisseti. Karanlık hücresinde bir kibrit yaktı. Yüzüne tuttu. Ben el işareti yaptım. Erdal saatini gösterdi. Kibrit bitti. Ben o an anladım. Koğuşa girince kadın arkadaşlarımla paylaştım. Onlar bana 'o başka bir şey demek istemiştir' diye beni yatıştırmaya çalıştılar."

Erdal Eren'in yargılanmasına sebep olan olayda suçsuzluğunu daha sonradan da kanıtlandığını hatırlatan Ertekin, "Aslında Deniz, Yusuf, Hüseyin gibi. Yine bir üçlü ölmüştü. Erdal, öldürülen Sinan Suner için yapılan eylemde alındı. Erdal için yapılan yazılama sırasında ise Ercan Koca öldürüldü. Yine bir üçlü" dedi.

ERDAL EREN KİMDİR?

Erdal Eren, 25 Eylül 1961 tarihinde Giresun'un Şebinkarahisar ilçesinde dünyaya geldi. Ankara Yapı Meslek Lisesi öğrencisi olduğu dönemlerde aynı zamanda Yurtsever Devrimci Gençlik Derneği'nin de üyesiydi. 30 Ocak 1980 tarihinde Yurtsever Devrimci Gençlik Derneği üyesi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi öğrencisi Sinan Suner, MHP'li Bakan Cengiz Gökçek'in koruması olan Süleyman Ezendemir tarafından vurularak öldürüldü. Bunun üzerine Sinan Suner'in öldürülmesini protesto etmek isteyen bir grup, 2 Şubat 1980 günü bir gösteri düzenledi ve göstericiler arasında Erdal Eren de bulunuyordu. Düzenlenen gösteride 24 kişi gözaltına alındı ve gösteri esnasında çıkan çatışmada er Zekeriya Önge hayatını kaybetti. Er Zekeriya Önge'yi öldürdüğü gerekçesiyle tutuklanan Erdal Eren, yargılandı ve suçu onandı.Bir askeri inzibat erini öldürme suçundan hüküm giyen Erdal Eren için idam kararı verildi. Ancak Erdal Eren'in idamı için iddialara göre yaşı tutmuyordu. Zira ailesi Erdal Eren'i nüfusa yaşı büyük olarak yazdırdığını belirtmişti ve fizyolojik olarak 18 yaşından küçük olduğu ve gerçek yaşının tespiti için kemik grafiklerinin çekilerek tıbbi tespit yapılması istendi. Askeri Yargıtay Daireler Kurulu ise "doğum tarihinde bir ihtilaf olmadığı" kararını verdi ve Erdal Eren için verilen idam cezasını onayladı ve 19 Mart 1980 tarihinde idama mahkum edildi. 12 Eylül darbesinin ardından Milli Güvenlik Konseyi tarafından onaylanan idam cezası, 13 Aralık 1980'de Erdal Eren'in Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi'nde infaz edilmesiyle yerine getirildi. Erdal Eren'in mezarı Ankara'daki Karşıyaka Mezarlığı'nda bulunmaktadır.
Daha yeni Daha eski