HIDE

GAZETE DEMOKRAT / EKONOMİ

GRID_STYLE

SON HAVADİS

SHOW_BLOG

"Bundan sonra aynı havayı soluyacağız, tanışalım, ben Muzaffer"

MUZAFFER ŞAHİNER O kız sayesinde tanıştım hepsiyle. Ne kadar güzeldiler, ne kadar ışıltılı ve ne kadar hayat dolu. Dede, Ferhan, O...

MUZAFFER ŞAHİNER

O kız sayesinde tanıştım hepsiyle.

Ne kadar güzeldiler, ne kadar ışıltılı ve ne kadar hayat dolu.

Dede, Ferhan, Osman, Tülin, Çiğdem, Sebo, Sevim, Aysel, Alev, Refik, Rıdvan ve diğerleri...

O kız olmasaydı eğer,
bir tekiyle bile tanışamayacağım,
darbe sonrasının hayata bir ucundan yeniden sızabilmiş delikanlı çocukları...

Benim için, 1983 Kasım'ının 8'inde başlayan
ve şu satırların yazıldığı ana dek devam eden
ve kimi bölümleri, sayfaları eksilse de,
belki de yalnızca bizi ilgilendiren,
yalnızca bizim sevdiğimiz, uzun, upuzun bir öykünün kahramanları...

MUZAFFER ŞAHİNER - DENİZ ŞAHİNER - AYSEL ŞAHİNER

Ve işte o kız beni de katmıştı bu inanılmaz öykünün içine o Kasım günüyle beraber...

Bir gün mesela, tutup o çay bahçesine götürmüştü beni, "seninle tanışmak isteyen biri var" diyerek...

Çay bahçesinin kapalı kısmına girip, bıyıklı, kısa saçlı, parkalı bir adamın oturduğu masaya yönelmiştik. Adamın yanında Aysel de vardı.

Masaya geldiğimizde; "Bundan sonra aynı havayı soluyacağız, tanışalım, ben Muzaffer" deyip elini uzatmıştı adam.

Tıpkı herkesin Tayfur değil de "Dede" demesi gibi, Muzaffer'e de "Hoca" dendiğini kısa bir süre sonra öğrenecektim.

Öğretmendi "Hoca". Darbeden sonra yaşanılan savrulmadan o da payını almış ve bizim fakülteye gelerek ikinci kez üniversiteye başlamıştı.
Yaşça çoğumuzdan büyüktü.
Titizdi, disiplinliydi, tavizsizdi.
Fakat daima iyi bir adamdı.
Her zaman yanımızdaki destekti.
Ben kendisine bir kez bile adıyla seslenemedim. Bu durumun, tarifi hiç bir zaman yapılamayacak bir saygıdan kaynaklandığını biliyordum.
"Hoca"ydı o.
Hepimizin "Hoca"sı. Var mıydı daha ötesi!


O Kasım gününden otuzaltı yıl sonra "Hoca"yı kaybettik.
Şerefsiz bir hastalık kopardı "Hoca"yı hepimizden...
En son geçen yıl Beylikdüzü'nde bir hastanede görüşmüştük...

Sadece Aysel değil,
oğlu Deniz de değil,
bütün parkalar,
sloganlar,
pankartlar,
fakültenin seksenbir, sekseniki girişlileri,
o tarifi yapılamayacak saygı,
ve her gün biraz daha azalan bir kuşak,
hepsi, hepimiz yine tarifi yapılamayacak bir biçimde eksildik.

İçerisinde "Hoca"nın da olduğu bir sürü anı ve hikaye üşüşüyor beynime üç gündür...
Bir gün yazarım belki diyerek biriktirdiklerim hepsi de...

Çiğdem, Sebo, Tülin, Refik, Rıdvan, Dede ve şimdi de "Hoca"...
Bu nasıl bir eksilmedir ve ne uğursuz...

"Bundan sonra aynı havayı soluyacağız, tanışalım, ben Muzaffer" deyip elini uzatan adam artık yok.

Güneşe çıkarıldığı için "bahtiyarım" diyen şair baba fena yanılmış.
O adamı tanıdığım için asıl ben bahtiyarım!
Görüşürüz "Hoca"...

Business News