GAZETE DEMOKRASİ'nin notu:
Sorgulanacaktır elbette bu görevden almalar...
Nedeni, niçini kurcalanacak ve her tarafları didik didik edilecektir...
Siz, 3 belediye başkanını görevden alma ve haklarında soruşturmalar başlatma gerekçelerinin başına "terör örgütü mensubunun cenazesinde saygı duruşunda bulunma"yı koyarsanız, hem o cenazede o başkanlarla beraber ayağa kalkıp saygı duruşunda bulunan yüzlerce insanı, hem de zaten sizden hep "çok uzakta" olan 6 milyon HDP'li Kürt'ü bu coğrafyada ve bilmem kaçıncı kez yok saymış olursunuz...
Siz, 3 belediye başkanını görevden alma ve haklarında soruşturmalar başlatma gerekçelerinin başına "haklarında devam eden soruşturmalar var"ı koyarsanız, kendi kendinizi içine soktuğunuz durumu hiç kimselere anlatamazsınız, sizi dinleyen olmaz...
Siz üzerinden yaklaşık 4 koca yıl geçmiş olmasına rağmen hala ve hala Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ı neden içeride tuttuğunuzu tam olarak açıklayabilmiş ya da anlatabilmiş değilsiniz, bunları nasıl açıklayacak ve anlatacaksınız.
Düpedüz hak ve irade gaspıdır bu yapılanlar...
"Seçimle gelen seçimle gider" ve "sandık namustur" diyenlerler olarak, asla ve asla kabul edilemez bir durumla karşı karşıyasınız bunu unutmayın...
(BİANET-MEZOPOTAMYA AJANSI-CUMHURİYET-EVRENSEL) Mart 2019 seçimlerinden yaklaşık 6 ay önce Ekim 2018 başında, Kızılcahamam’da belediye binası önünde toplanan kalabalığa yaptığı konuşmanın bir yerinde; “Şunu da açık söylüyorum: Mart seçimleri geliyor. Bu seçimlerde de teröre bulaşmış olanlar, olur ya, sandıktan çıkacak olurlarsa, öyle bekleyelim şu olsun bu olsun yok. Anında gereğini yapıp kayyum tayinleriyle yolumuza devam edeceğiz. Beklemek yok” diyerek niyetinin ne olduğunu açıkça belli etmişti.
Sorgulanacaktır elbette bu görevden almalar...
Nedeni, niçini kurcalanacak ve her tarafları didik didik edilecektir...
Siz, 3 belediye başkanını görevden alma ve haklarında soruşturmalar başlatma gerekçelerinin başına "terör örgütü mensubunun cenazesinde saygı duruşunda bulunma"yı koyarsanız, hem o cenazede o başkanlarla beraber ayağa kalkıp saygı duruşunda bulunan yüzlerce insanı, hem de zaten sizden hep "çok uzakta" olan 6 milyon HDP'li Kürt'ü bu coğrafyada ve bilmem kaçıncı kez yok saymış olursunuz...
Siz, 3 belediye başkanını görevden alma ve haklarında soruşturmalar başlatma gerekçelerinin başına "haklarında devam eden soruşturmalar var"ı koyarsanız, kendi kendinizi içine soktuğunuz durumu hiç kimselere anlatamazsınız, sizi dinleyen olmaz...
Siz üzerinden yaklaşık 4 koca yıl geçmiş olmasına rağmen hala ve hala Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ı neden içeride tuttuğunuzu tam olarak açıklayabilmiş ya da anlatabilmiş değilsiniz, bunları nasıl açıklayacak ve anlatacaksınız.
Düpedüz hak ve irade gaspıdır bu yapılanlar...
"Seçimle gelen seçimle gider" ve "sandık namustur" diyenlerler olarak, asla ve asla kabul edilemez bir durumla karşı karşıyasınız bunu unutmayın...
(BİANET-MEZOPOTAMYA AJANSI-CUMHURİYET-EVRENSEL) Mart 2019 seçimlerinden yaklaşık 6 ay önce Ekim 2018 başında, Kızılcahamam’da belediye binası önünde toplanan kalabalığa yaptığı konuşmanın bir yerinde; “Şunu da açık söylüyorum: Mart seçimleri geliyor. Bu seçimlerde de teröre bulaşmış olanlar, olur ya, sandıktan çıkacak olurlarsa, öyle bekleyelim şu olsun bu olsun yok. Anında gereğini yapıp kayyum tayinleriyle yolumuza devam edeceğiz. Beklemek yok” diyerek niyetinin ne olduğunu açıkça belli etmişti.
Kim dillendirmişti bu kelimeleri? “Seçimle gelen seçimle gider” ve “sandık namustur” diyen Erdoğan elbette.
Kızılcahamam’daki o konuşmasının üzerinden 11 ay geçtikten sonra bugün İçişleri Bakanlığı, Diyarbakır, Mardin ve Van Büyükşehir Belediye Başkanlarını görevden aldı. Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamaya göre; Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı, Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk ve Van Büyükşehir Belediye Başkanı Bedia Özgökçe Ertan İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alındı.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne Diyarbakır Valisi Hasan Basri Güzeloğlu, Mardin Büyükşehir Belediyesi’ne Mardin Valisi Mustafa Yaman, Van Büyükşehir Belediyesi’ne Van Valisi Mehmet Emin Bilmez başkan vekili olarak atandı.
Anadolu Ajansı'nın haberine göre; bakanlık açıklamasında, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı hakkında ağır ceza mahkemelerinde süren 9 soruşturma, Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk hakkında 6 soruşturma, Van Büyükşehir Belediye Başkanı Bedia Özgökçe Ertan hakkında ise 7 soruşturma yürütüldüğüne vurgu yapılarak, görevden almalar bu gerekçeye dayandırıldı.
Yüzde elliden fazla oyla seçildiler
15 Temmuz darbe girişiminin ardından Van, Diyarbakır ve Mardin Büyükşehir Belediyelerine kayyum atanmıştı.
31 Mart yerel seçimlerine kadar kayyum tarafından yönetilen Diyarbakır'da HDP adayı Adnan Selçuk Mızraklı ve Hülya Alökmen Uyanık oyların yüzde 62.93'ünü aldı. Mardin'de yerine kayyum atanarak görevden alınan Ahmet Türk, 31 Mart'ta oyların yüzde 56,24'ünü alarak yeniden göreve geldi. Van'da da Bedia Ertan Özgökçe, yüzde 53.83 oyla belediye başkanı seçildi.
3 büyükşehir belediye başkanının görevlerinden alınmasıyla ilgili olarak konuşan HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli; “Bu ülkede demokrasiyi bir yerlerden birilerinden beklemeyeceğiz. Biz hep beraber yan yana gelerek, bu ülkede demokrasinin kazanmasını, barışın kazanmasını hep birlikte sağlayacağız” açıklamasından sonra devamla; “Nasıl ki 31 Mart seçimlerinden sonra seçmen iradesini yok saydılar, mazbatalarını vermediler, birçok yerde hileyi seçime karıştırdılar. Hatta hızlarını alamadılar İstanbul'a bile kayyum atadılar, ama nasıl ki tüm bu uygulamalara gerekli yanıtı 23 Haziran'da hep beraber demokrasi zemininde buluşarak vermişsek, yine vereceğiz. "Bu sabah yine kara bir güne uyandık. Maalesef hükümet, bu iktidar, AKP-MHP bloğu, Erdoğan rejimi Türkiye tarihine, kara bir sayfa, bir utanç sayfası daha ekledi.” dedi.
Hak ve Meslek Örgütlerinden Kayyum Atamalarına Tepkiler
İçişleri Bakanlığı'nın üç büyükşehir belediye başkanını görevden alıp yerlerine kayyum atamasına Çağdaş Hukukçular Derneği, Mülkiyeliler Birliği, TMMOB, Demokrasi İçin Hukukçular ve İHD ile TİHV yaptıkları açıklamalarla tepki gösterdi.
Haklarında soruşturma yürütüldüğü gerekçesiyle HDP’li Diyarbakır, Van ve Mardin büyükşehir belediye başkanlarının görevden alınmalarının ardından hak ve meslek örgütleri konuyla ilgili açıklama yaptılar.
Çağdaş Hukukçular Derneği, Mülkiyeliler Birliği, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Demokrasi İçin Hukukçular ve İnsan Hakları Derneği (İHD) ile Türkiye İnsan Hakları Vakfı'nın yaptıkları ortak basın açıklamaları özetle şöyle:
İHD ve TİHV’den ortak açıklama
Konuyla ilgili ortak basın açıklaması yayınlayan İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) demokrasinin ilk ve olmazsa olmaz şartının seçmen iradesini tanımak olduğunu ifade etti.
Anayasa’nın 38. maddesinde vurgu yapan İHD ve TİHV, kesinleşmiş mahkeme kararı ile hüküm giyilmedikçe kimsenin suçlanamayacağını belirtti:
“Bugün gerçekleştirilen görevden alma ve belediyeye el koyma operasyonu Anayasa’ya mutlak aykırı olup siyasi iktidarın seçimlerle ele geçiremediği belediyeleri anti-demokratik yasa ve yetkilerle ele geçirme operasyonudur.
"Doğrudan doğruya valilerin görevlendirilmesi tam anlamıyla bir OHAL işlemidir. Seçimle kazanılamayan büyükşehirlerin bu şekilde valilerin yönetimine geçirilmesi demek, iktidardaki siyasi partinin yönetimine geçirilmesi demektir.
İHD ve THİV ayrıca OHAL döneminde HDP’li 94 belediye başkanının görevden alındığını, 31 Mart yerel seçimlerinde ise 5 HDP’li belediye başkan adayına seçimleri kazanmalarına rağmen mazbatalarının verilmediğini hatırlattı.
Hükümeti seçilmiş belediye başkanlarını göreve iade etmeye çağıran İHD ve THİV tüm demokrasi güçlerini siyasi iktidarın bu müdahalesine karşı çıkmaya davet etti.
Demokrasi İçin Hukukçular: Halk iradesinin tanınmadığı bir kez daha ilan edildi
Demokrasi İçin Hukukçular ise seçilmiş belediye başkanlarının hukuksuz ve hiçbir kural tanımaksızın görevden alındığını belirterek bunun demokrasinin ve halk iradesinin tanınmadığının bir kez daha ilanı olduğunu söyledi:
"İktidarın yine aynı yönteme başvurmuş olması tek adam iktidarında ısrardan başka bir şey değildir.
"Kayyumların yapmış olduğu yolsuzluklar, belediyenin olanaklarının nasıl kişisel menfaatler için kullanıldığı seçilmiş belediye başkanları tarafından ortaya açıkça çıkarılmışken, belediyelerin yeniden kayyumlara teslim edilmesi, bu yolsuzluk ve çıkar düzeninde devam ve ısrar anlamına da gelmektedir.
"Bu durum ülkenin tamamı için demokrasi ve hukuk devletinin yok edilmesi anlamına gelmektedir. Hukuk tanımayan, halkın iradesini yok sayan bu pervasızlık yarın ülkenin herhangi bir yerinde daha karşımıza çıkabilecektir.
TMMOB: Tek adam rejiminin siyasal ahlak düzeyinin göstergesidir
Belediye başkanları hakkında yürütülen adli-idari soruşturmalar bahane edilerek yapılan görevden almaların demokrasiyle ve hukukun üstünlüğü anlayışıyla bağdaşır hiçbir yanı bulunmadığını belirten Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), bu anlayışın benzerlerinin darbe dönemlerinde gördükleri faşizan yönetim zihniyetinin ürünü olduklarını söyledi:
“Kayyum rejiminde ısrar etmesi sadece halk iradesine değil, halkın demokrasiye ve seçimlere olan inancına da darbe vurmaktadır. Sandıkta kaybedileni demokrasi dışı yollarla gasp etmeye çalışmak, tek adam rejiminin siyasal ahlak düzeyinin de göstergesidir.
“Halkla hiçbir bağı olmayan, halka karşı hiçbir sorumluluk duygusu taşımayan kayyumlar sadece demokrasiye değil, atandıkları yerel yönetimlere de büyük ve kalıcı zararlar vermektedir.
"Yaşanan bu demokrasi ayıbından, halk iradesine vurulan bu darbeden derhal vazgeçilmelidir. Hukuk dışı yollarla, baskı ve zor yöntemleriyle muhalif siyasetçileri etkisizleştirme anlayışı terk edilmelidir."
Mülkiyeliler Birliği: Belediye başkanları hızla görevlerine iade edilmeli
Mülkiyeliler Birliği de görevden almalara tepki göstererek, yaptıkları açıklamada “İçişleri Bakanlığı’nın seçmen iradesini gasp eden bu kararının, siyasi iktidar tarafından makbul görülmeyen tüm muhalif belediyeler için ağır bir tehdit oluşturuyor” ifadelerini kullandı:
“Bugün kayyumlar aracılığıyla demokrasinin en temel ilkeleri bir kez daha ayaklar altına alınmıştır. Yerel yönetimler Türkiye’de demokrasinin ana damarlardır.
“Mülkiyeliler Birliği olarak belirtmek isteriz ki seçilmiş belediye başkanlarının hızla görevlerine iade edilmesi ve bu uygulamaya son verilmesi siyasal yaşamımız için hayati önem taşımaktadır.
“Unutulmamalıdır ki acil ihtiyacımız olan güçlü bir demokrasidir. Demokrasinin güçlenebilmesi ise eşitlikçi, özgürlükçü, adil ve barışçıl bir yaşamın var edilebilmesiyle mümkündür."
Çağdaş Hukukçular Derneği: Artık hiç de şaşırtıcı değil
Bugün yaşananları 'haydutluk' olarak nitelendiren Çağdaş Hukukçular Derneği ise belediyelere el konmasını siyasal iktidarın yeni hazırlıklar içerisinde olduğunun göstergesi olarak yorumladı:
"Seçimleri ve sandığı işine geldiğinde meşru görüp, kaybettiğinde 'yasa dışı' ilan eden AKP'nin bugün seçimler yoluyla halkın oyunu almış olan belediyelere el koyması gelinen noktada artık hiç de şaşırtıcı değildir.
"Siyasal iktidar açıkça Kürt coğrafyasına yönelik girişilmesi düşünülen operasyonlar öncesinde Kürt halkının tepkilerini de ortadan kaldırmak için halkın oylarıyla seçtiği temsilcilerine ve kurumlarına saldırı başlatmıştır.
"Kürt halkının kendi oyları ile seçtiği belediyelere el konması asla kabul edilemez. Kürt halkına yönelik imha politikalarına derhal son verilmelidir."
İmamoğlu: Milletin İradesini Yok Saymak Kabul Edilemez
HDP'nin üç büyükşehir belediyesine kayyum atanmasına İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da tepki gösterdi.
İçişleri Bakanlığı’nın Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı, Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk ve Van Büyükşehir Belediye Başkanı Bedia Özgökçe Ertan'ın görevden alınıp yerlerine kayyum atanmasına bir tepki de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’ndan geldi.
31 Mart Yerel Seçimlerinde milletin oylarıyla seçilmiş Diyarbakır, Van ve Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlarının görevlerinden alınarak yerlerine kayyum atanması demokrasiyle ve demokratik teamüllerle izah edilemez. Milletin iradesini yok saymak kabul edilemez.
“Demokratik teamüllerle izah edilemez”
İmamoğlu, twitter hesabından şu cümleleri paylaştı:
“31 Mart Yerel Seçimlerinde milletin oylarıyla seçilmiş Diyarbakır, Van ve Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlarının görevlerinden alınarak yerlerine kayyum atanması demokrasiyle ve demokratik teamüllerle izah edilemez. Milletin iradesini yok saymak kabul edilemez.”
28 Barodan Ortak Tepki: Türkiye Bir Kez Daha Hukuksuz Bir Sabaha Uyandı
28 baro Diyarbakır, Mardin ve Van'ın seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkan'larının görevden alınmasına ilişkin ortak yazılı basın açıklaması yaptı.
Diyarbakır, Mardin ve Van Büyükşehir Belediye Başkanlarının görevden alınıp yerlerine kayyum atanmasına 28 baro ortak açıklama yaparak tepki gösterdi.
"Bizler; barış içinde bir arada yaşama fikrini, demokratik hukuk devleti idealine olan inancı da tümden ortadan kaldıran bu hukuk dışı uygulamayı kabul etmiyoruz" denilen açıklamada görevden uzaklaştırılan belediye başkanlarının derhal görevlerine iadesi talep edildi.
"Bu utanca ikinci kez tanıklık ediyoruz"
28 baronun imzası bulunan açıklamada şu ifadeler yer aldı:
"Türkiye bir kez daha hukuksuz bir sabaha uyandı. Bu utanca ikinci kez tanıklık ediyoruz. 2016 yılında da yine çok sayıda belediye başkanı gözaltına alınmış, aynı şekilde seçilen 96 belediye başkanlarının yerine kayyum atanmıştı. OHAL’in hukuksuz uygulamaları, OHAL kalkmış olmasına rağmen hız kesmeden devam ediyor. Demokrasi, hukuk bir kez daha askıya alındı, yerle bir edildi.
“31 Mart 2019 seçimleri arifesinde, ‘seçilirlerse kayyum atarız’ tehdidi hayata geçirildi. YSK tarafından adaylıkları onaylanarak seçilen üç belediye başkanının, daha beş ay geçmeden devam eden ve henüz kesinleşmeyen soruşturma ve davalar gerekçe gösterilerek bir ‘idari karar’ ile görevlerinden uzaklaştırılmaları, idarenin yargı üzerindeki vesayetini bir kez daha ortaya koydu.
“Bu uygulama ile Türkiye’nin idari yapısının yanı sıra, yargısı da ağır bir darbe daha aldı.
"Türkiye'nin demokrasisine bir yarar sağlamayacak"
“Seçim ve onun tezahürü olan halk iradesinin, idari bir karar ile ortadan kaldırılması en hafif deyimiyle idari bir darbedir. Halk iradesine karşı gerçekleştirilen bu darbe, Türkiye’nin demokrasisine bir yarar sağlamayacaktır.
“Ayrıca daha önce İstanbul ve Ankara ve başka illerde AKP’li belediyelerde uygulandığı üzere; görevden alınan belediye başkanlarının yerine, belediye meclis üyelerinden birinin başkan vekili olarak seçimine olanak vermeden doğrudan kayyum atanması, açıkça bir çifte standarttır, bu hukuka aykırılığı daha da katmerleştirmiştir.
“Bizler; barış içinde bir arada yaşama fikrini, demokratik hukuk devleti idealine olan inancı da tümden ortadan kaldıran bu hukuk dışı uygulamayı kabul etmiyoruz. OHAL uygulamalarının devamı olan bu hukuksuz uygulamadan vazgeçilerek, görevden uzaklaştırılan belediye başkanlarının derhal görevlerine iadesini talep ediyoruz.
Açıklamada imzası bulunan barolar şöyle:
Adana, Adıyaman, Ağrı, Ankara, Antalya, Artvin, Batman, Bingöl, Bitlis, Bursa, Denizli, Diyarbakır, Düzce, Gaziantep, Hakkari, Hatay Barosu, İstanbul, İzmir, Kars-Ardahan, Mardin, Mersin, Muş, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak, Tunceli, Van, Yalova
Diyarbakır, Van, Muğla'da Kayyum Eylemine Müdahale
HDP’nin büyükşehir belediyelerine kayyum atanmasını protesto edenlere Diyarbakır, Van ve Muğla'da polis müdahale etti. İstanbul’da HDP İl binası önünde yapılan açıklamada, “Halkın iradesi gasp edilemez” mesajı verildi.
Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) üç büyükşehir belediyesi Mardin, Diyarbakır ve Van’a kayyum atanması Diyarbakır, van ve İstanbul'da protesto edildi.
Diyarbakır'da yurttaşlara tazyikli su sıkıldı
Diyarbakır’da yurttaşlar, belediye binasının bulunduğu Elazığ Caddesi üzerinde toplandı. Yürüyüşlerine izin verilmeyince grup ve polisler arasında tartışma çıktı. Polisler, tartışmanın ardından, yurttaşlara tazyikli su ile müdahale etti. Bazı yurttaşların yaralandığı öğrenildi.
Müdahale sırasında Diyarbakır Barosu eski Başkanı Ahmet Özmen ile polisler arasında da tartışma yaşandığı görülürken, müdahale ile birlikte yurttaşlar ara sokaklara dağıldı.
Milletvekillerine engelleme
Mezopotamya Ajansı'nda yer alan habere göre, HDP il binasından DBB binasına doğru yürüyüşe geçen HDP’li milletvekilleri, belediye eşbaşkanları, parti yöneticileri ve yurttaşlar ise Koşuyolu Parkı’nda polislerce engellendi.
Sloganlar eşliğinde yürüyen ve yurttaşların da destek verdiği yürüyüşte, HDP’liler alkışlı ve zılgıtlı protesto gerçekleştirdi. Ancak, polis, Koşuyolu Parkı'nda HDP’liler ve yurttaşların yürüyüşünü engelleyerek , ablukaya aldı.
Polis müdürü, DBB’ye kayyum olarak atanan Diyarbakır Valisi Hasan Basri Güzeloğlu’nun dün aldığı eylem ve etkinlik yasağını engellemeye gerekçe gösterdi.
Van'da da polis müdahalesi
Büyükşehir Belediye Başkanı HDP’li Bedia Özgökçe Ertan’ın İçişleri Bakanlığı’nca görevden alınmasının ardından yerine atanan kayyum Vali Mehmet Emin Bilmez görevine başladı.
Bu sırada belediye binasına yürümek isteyen HDP’lilere polis izin vermedi. Aralarında HDP Van Milletvekili Muazzez Orhan, görevden uzaklaştırılan Büyükşehir Belediye Başkanı Bedia Özgökçe Ertan ve Mustafa Avcı’nın da bulunduğu yaklaşık 30 HDP’li, Seyit Fehim Arvasi Mahallesi’ndeki belediye binasına yürümek istedi.
Grubun yolu, belediye binasına 30 metre kala polisler tarafından kesildi. Zırhlı araçlar ile barikatın bulunduğu noktada, HDP’li Vekil Orhan ile polis amiri arasında kısa süreli tartışma yaşandı.Polis grubun ilerlemesine izin vermedi, müdahale etti. Gruplar, ara sokaklara dağıldı.
İstanbul’da polis ablukasında açıklama
HDP İstanbul İl örgütü de Tarlabaşı’nda bulunan İstanbul İl binası önünde basın açıklaması düzenledi. İl binasının bulunduğu sokakta çok sayıda polisin bulunduğu görülürken açıklamada, “Halkın iradesi gasp edilemez” yazılı pankart açıldı.
“Demokrasiden yana olanları birleşik mücadeleye çağırıyoruz”
HDPliler adına HDP İstanbul İl Eş Başkanı Cengiz Çiçek konuştu. Çiçek şunları söyledi:
“Biz bu filmi ilk kez görmedik. Ne zamanki egemenlerin sermayeden yana olanların çıkarları söz konusu olduğunda bu halk iradesine yönelik gaspları dönüyoruz. Bu coğrafya aslında kayyum coğrafyası.
"Daha bugünlerde Kaz Dağları’nı peşkeş çekenler, daha bu son yıllarda emeğe karşı kayyum atayanlar, düşünceye kayyum atayanlar, doğaya kayyum atayanlar, kadın özgürlük mücadelesine kayyum atayanlar, bugün Mardin’de, Diyarbakır’da ve Van’da Kürt halkının demokratik iradesine kayyum atadılar.
“Bu kayyum politikasına karşı bütün ezilenlerin birleşik mücadelede yan ayna olmasını istiyoruz. Özellikle İstanbul seçimlerinde ortaya çıkan hazımsızlıktır. Bugün bu illerdeki hak gaspına sessiz kalanlar unutmamalıdır ki bu zihniyet İstanbul’da da etkin olmak isteyecektir. Herkesi bu talancı zihniyete karşı ortak mücadeleye çağırıyoruz. Bu talancı, gaspçı zihniyeti tanımıyoruz, tanımayacağız.”
Muğla'da 22 gözaltı
Muğla HDP il örgütü de il binası açıklama yapmak istedi. Açıklamaya müdahele eden polis 22 kişiyi gözaltına aldı.
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve yeni parti kurma hazırlığında olan eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, üç büyükşehir belediyesine kayyum atanmasıyla ilgili ardı ardına açıklamalar yaptı.
11'inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İçişleri Bakanlığı'nın Diyarbakır, Van ve Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlarını görevden almasına ilişkin Twitter hesabından bir açıklama yaptı.
Gül, attığı tweet'te "Daha yeni seçilmiş belediye başkanlarının "bu şekilde" görevden alınmaları demokrasimiz için doğru olmamıştır" ifadelerine yer verdi.
Daha yeni seçilmiş belediye başkanlarının "bu şekilde" görevden alınmaları demokrasimiz için doğru olmamıştır.
"Sistemin ruhuna aykırıdır"
Yeni parti kurma çalışmalarını sürdüren eski Başbakan ve eski Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise yine Twitter hesabından şunları kaydetti:
"Kısa süre önce gerçekleşen seçimlerle göreve gelen Mardin, Diyarbakır ve Van Belediye Başkanları'nın idari tasarrufla görevden alınması demokratik sistemin ruhuna aykırıdır.
Seçimle gelenlerin seçimle ayrılması milli irade ilkesinin gereğidir.
Adayların seçime girmesi kanuna aykırı ise Yüksek Seçim Kurulu bunu seçim öncesinde değerlendirmelidir. Elbette seçim sonrasında işlenen suçlara ilişkin de gerekli tedbirler alınabilir. Ancak bunun öncelikle yargı nezdinde hukuki şartları oluşmalıdır.
Esas olan seçme ve seçilme hakkıdır. Bu karar, toplumsal barışa katkı sunmayacağı gibi terörle mücadeleyi de zaafa uğratabilir. Terörle en etkili siyasi mücadele, demokratik temsili aşındırmakla değil milletin gönlüne girip seçim kazanmakla verilir."
Esas olan seçme ve seçilme hakkıdır. Bu karar, toplumsal barışa katkı sunmayacağı gibi terörle mücadeleyi de zaafa uğratabilir. Terörle en etkili siyasi mücadele, demokratik temsili aşındırmakla değil milletin gönlüne girip seçim kazanmakla verilir.
HDP'li Belediyelere Kayyuma Ortak Tepki: Halkın İradesine Darbe
İçişleri Bakanlığı'nın Diyarbakır, Mardin ve Van Büyükşehir Belediye Başkanlarını görevden alıp yerlerine kayyum atamasına sosyal medyadan tepki yağdı...
Milyonların hür iradesi ile kazanılan belediyeler, kayyım eliyle gasp ediliyor.#AmedMardinVanGaspEdildi
Son yol ayrımındaki AKP iktidarı yine demokrasiyi değil faşizmi seçti.
Büyük çoğunlukla halkın tercih ettiği belediye başkanlarını görevden almak iktidarın kendi varlığını tartışmaya açmasıdır.
Seçimle gelen artık seçimle gitmiyorsa iktidarı elinde tutan darbecidir faşisttir! twitter.com/bbcturkce/stat …
Büyük çoğunlukla halkın tercih ettiği belediye başkanlarını görevden almak iktidarın kendi varlığını tartışmaya açmasıdır.
Seçimle gelen artık seçimle gitmiyorsa iktidarı elinde tutan darbecidir faşisttir! twitter.com/bbcturkce/stat …
#Darbe sadece tankla, topla ve tüfekle yapılmaz.#Diyarbakır, #Mardin ve #Van Büyükşehir Belediyelerinin seçilmiş başkanlarının 4. ayda görevden alınarak yerlerine #kayyum atanması hukuka aykırı, halkın seçimle siyasal tercihlerine darbedir.
Halkın iradesini gasp edenler darbecidirler.
Susma sustukça sıra sana gelecek. #AmedMardinVanGaspEdildi
Susma sustukça sıra sana gelecek. #AmedMardinVanGaspEdildi
Hükumet, Diyarbakır, Van ve Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlarını görevden alıp yerlerine valileri kayyım olarak atadı. Aynı şeyi tekrar tekrar yaparak farklı sonuç beklemek ahmaklıktır. Halkın iradesini gasp etmek demek olan bu siyasi kararların ülkemize hiçbir yararı yok.
Diyarbakır, Van ve Mardin’de 4,5 ay önce seçilen belediye başkanları görevden alınarak yerlerine Valiler atandı. Gerekçe terör örgütlerine destek vermek.
Bunun anlamı sadece demokrasinin iptal eğilmesi değil, aynı zamanda halkın meşru siyasetten umudu kesmesinin istenmesidir.
Bunun anlamı sadece demokrasinin iptal eğilmesi değil, aynı zamanda halkın meşru siyasetten umudu kesmesinin istenmesidir.
Dört ay önce halkın ezici çoğunluğuyla geri aldığımız; Diyarbakır, Van, Mardin belediyelerine yine kayyım atadılar.
Halkın iradesine yapılan bu alçakça darbeye karşı bütün siyasi partiler ve toplum tepki vermelidir.
Sustukça sıra Ankara’ya da, İstanbul’a da gelir...
Halkın iradesine yapılan bu alçakça darbeye karşı bütün siyasi partiler ve toplum tepki vermelidir.
Sustukça sıra Ankara’ya da, İstanbul’a da gelir...
Tek bir oy almadan atanan İçişleri Bakanı, %63 oy almış Diyarbakır Belediye Başkanını görevden alıp tek bir oy almamış Diyarbakır Valisini o göreve atıyor. Bunun adı da demokrasi oluyor öyle mi?
HDP'li Belediyelere Kayyuma Ortak Tepki: Halkın İradesine Darbe
Birileri ileri demokrasi demişti değil mi?
Halk iradesine bir darbe daha:#Diyarbakır, #Mardin ve #Van Büyükşehir Belediyelerinin seçilmiş başkanlarının görevden alınarak yerlerine #kayyum atanması hukuka aykırı, halkın seçimle siyasal tercihlerine darbedir.
Halk iradesine bir darbe daha:#Diyarbakır, #Mardin ve #Van Büyükşehir Belediyelerinin seçilmiş başkanlarının görevden alınarak yerlerine #kayyum atanması hukuka aykırı, halkın seçimle siyasal tercihlerine darbedir.
İçişleri Bakanlığı'nın Diyarbakır, Mardin ve Van Büyükşehir Belediye Başkanlarını görevden alıp yerlerine kayyum atamasına sosyal medyadan tepki yağdı.