O kadar çoklar ki...
Dergi çevreleri,
bazı semtlere hakim gruplar,
"komünist" veya "sosyalist" ön adlı particikler,
"örgütlenmeler",
bir sürü tekke...
Ve elbette ki;
bir sürü sosyalizm,
bir sürü program,
bir sürü slogan,
bir sürü strateji,
bir sürü taktik,
bir sürü afiş,
bir sürü pankart,
bir sürü bildiri...
Ve elbette ki;
harcanan onca zaman,
harcanan onca enerji...
Birkaç gün önce okuduğum uzunca bir yazıda,
yazarın ettiği kocaman kocaman o kadar kelamın sonuna yerleştirdiği;
"gerçek devrimci bir programa ihtiyaç var" cümlesini görünce,
bu ülkenin sosyalizminin temel sorununun
yukarıda sözünü ettiğim o dergi çevreleri,
gruplar
ve particikler olduğu ayan beyan kendisini göstermişti...
Çünkü "gerçek devrimci bir programa ihtiyaç var" cümlesini,
42 yıldan bu yana sürekli duydum, gördüm, okudum
ama kendisini hala göremedim...
Onca grup ve particik ve onların hepsinin de kendi sosyalizmleri ve programları varken
görmem de pek olanaklı değil...
Yazımın en başında "o kadar çoklar ki" demiştim...
Evet çoklar...
Ama hepsine ve her şeye rağmen,
sosyalizmin bu sosyalizmlerden ve sosyalistlerden kurtulması gerekiyor...
Gerçekçi olup imkansızı istemek tam da budur işte! (HAYRİ GÜNEL)