CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun 21 Nisan’da yaşadığı linç girişimi 279 sayfalık rapor haline getirildi...


CHP; Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik Çubuk’ta gerçekleştirilen linç girişimine ilişkin hazırladığı raporda olayla ilgili elde edilen bilgiler yer alırken, linç girişimiyle ilgili karanlık noktalar da tek tek sıralandı. Raporda olayın “planlı bir linç girişimi” olduğuna ve linç girişimiyle ilgili tek bir kişinin bile tutuklu olmadığına dikkat çekildi.

CHP; Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik Çubuk’ta gerçekleştirilen linç girişimine ilişkin hazırladığı raporda olayla ilgili elde edilen bilgiler yer alırken, linç girişimiyle ilgili karanlık noktalar da tek tek sıralandı. Raporda olayın “planlı bir linç girişimi” olduğuna ve linç girişimiyle ilgili tek bir kişinin bile tutuklu olmadığına dikkat çekildi.

CHP; Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun 21 Nisan 2019 tarihinde Çubuk’ta şehit cenazesinde yaşadığı linç girişimini ayrıntılı bir şekilde raporlaştırdı. Çubuk Linç Girişimi adlı rapor toplam 279 sayfadan oluşurken, raporda CHP bünyesinde oluşturulan komisyonun elde ettiği bilgiler, olay yeri inceleme raporu, şüpheliler ve ifade tutanakları, adli bilirkişi raporu ve sosyal medya raporuna yer verildi. Parti bünyesinde oluşturulan komisyonun başkanı CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç da konuyla ilgili TBMM’de yaptığı basın toplantısında komisyonun olay yerindeki bütün görüntü kayıtları, fotoğraf ve tanık ifadelerini incelediğini ifade etti. CHP’li Özkoç, ayrıca devlet töreni yönetmelik, yönerge, teamüllerinin de araştırıldığını, mevcut tablo ile olması gereken tablonun karşılaştırıldığını söyledi.

‘Planlı bir linç girişimi’

Süreçteki tutarsızlıklar, aksaklıklar, yanlışlar ve kast taşıyan noktaların ortaya konulduğunu söyleyen CHP’li Özkoç, “Rapor çalışmamıza paralel olarak Genel Başkanımızın tören alanına girdiği andan, evden çıkarıldığı dakikaya kadar her adımını kesit analizleriyle ortaya koyan bir belgesel hazırladık. Rapordaki somut delil ve tespitler ile belgeseldeki açık görüntüler Genel Başkanımıza yönelik planlı bir linç girişiminin gerçekleştirildiğini ortaya koymaktadır” görüşünü ifade etti.

Ankara’dan taşıma yapıldı’

Şehit Yener Kırıkçı için cenaze namazının 20 Nisan Cumartesi ikindi namazına müteakip Çubuk Merkez Cami’nde kılınmasının kararlaştırıldığını kaydeden CHP’li Özkoç, daha sonra valilik tarafından cenaze namazının garip bir tesadüf oluşturulacak şekilde İstanbul Maltepe’deki halk buluşmasıyla aynı gün ve saatte 21 Nisan günü öğle namazına çekildiğini ve yerinin de Akkuzulu Köyü’ne alındığını kaydetti. CHP’li Özkoç, 10 binden fazla insanın katıldığı cenaze töreni için Ankara’nın çeşitli merkezlerinden taşıma yapıldığını belirterek, “Gözaltına alınan şüphelilerden 15 tanesi’nin Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde şoför olarak görev yapıyor olması, taşımayı kimlerin, ne şekilde organize ettiğini göstermektedir” dedi.

‘Güvenlik koridoru oluşturulmadı’

CHP’li Özkoç, Kılıçdaroğlu ile birlikte Milli Savunma Bakanı, Milli Eğitim Bakanı, Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları, Emniyet Genel Müdürü ve çok sayıda milletvekilinin katılacağı bilinen bir cenaze töreni için yönergelerde bulunan güvenlik koridorlarının oluşturulmadığını, güzergah ve yolun trafiğe açık tutulmadığına dikkat çekerek, “Cenaze namazının ardından da devlet töreni yönetmelik ve yönergelerine göre, şehidinin naaşının konulduğu top arabasını takip etmesi ve son kez selamlaması gereken protokol, tam ters istikamette güvenlik şeridi içinde tören alanını terk etmiştir. Genel Başkanımız, koruma ekibine çizilen güzergahı takip etmiş ve açık bir şekilde kontrolsüz kalabalığın içine sürüklenmiştir. Genel Başkanımızın yönlendirildiği güzergahta ve top arabasının arkasında hiçbir güvenlik koridoru yer almamıştır” diye konuştu.
‘700 güvenlik görevlisi müdahale etmedi’

Linç girişimi sırasında güvenlik güçlerinin müdahalede bulunmamasına dikkat çeken Özkoç, şunları dile getirdi:

“Genel Başkanımız kalabalığın içine itildikten sonra aynı yüzler, belli bir organizasyon içinde; kortejin önünde kolkola girerek basınç yaratmak, işaretle birbirlerine genel başkanın yerini göstermek, duvar üzerinde birbirlerini yönlendirmek yoluyla linci gerçekleştirmeye çalışmışlardır. Taş ve sopalar da görüntülerde açıktır. Genel Başkanımız ve beraberindekilerın sığındıkları eve; savcılık kayıtlarına göre bölgede bulunan 700’den fazla güvenlik görevlisinin, 1,5 saat müdahalede bulunmaması, evin etrafında güvenlik çemberinin dahi oluşturulamaması, hiçbir şekilde açıklanabilir bir tablo değildir.”

‘Uzunkaya müdahale edilmediğini söyledi’

CHP’li Özkoç, dönemin Emniyet Genel Müdürü Celal Uzunkaya’nın olaydan bir gün sonra jandarmanın evin önündeki kalabalığa müdahale etmediğini ve kendisinin devreye girmek zorunda kaldığını belirttiğini ifade ederek, “Uzunkaya’nın ardından, 1 saat 15 dakika Köy Konağı’nda bekledikleri anlaşılan, Savunma Bakanı Hulusi Akar, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ve AKP Genel Sekreteri Fatih Şahin, Genel Başkanımızın bulunduğu evin önüne gelerek süreci noktaladı” diye konuştu.

‘Tek bir tutuklu bile yok’

CHP’li Özkoç, ortaya konulan deliller üzerinden hukuki olarak 21 Nisan’da Çubuk’un Akkuzulu Köyü’nde öldürmeye tam teşebbüs; halkı kin ve düşmanlığa tahrik; kasten yaralama; hakaret; mala zarar verme; kişiyi hürriyetinden yoksun kılma; siyasi hakların kullanılmasının engellenmesi, inanç, düşence ve kanaat hürriyetinin kullanılmasının engellenmesi; memure etkin direnme; görevi kötüye kullanma; suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve örgüte üye olma suçlarının işlendiğini kaydetti. Özkoç, “Bu açık tabloya rağmen bugün Genel Başkanımıza yönelik linç girişimiyle ilgili yargılama sürecinde, tutuklu tek bir sanık yoktur. Yumruk atan Osman Sarıgün dahil” dedi.

‘Yargı kışkırtmayı Soylu’nun görevi saydı’

Tüm şüphelilerin tutuklanması talebiyle yapılan başvurudan sonuç alamadıklarını söyleyen Özkoç, “Sorunun, toplumsal gerilimin zeminini yaratan söylemleri nedeniyle İçişleri Bakanı Süleyman Soylu için suç duyurusunda bulunduk. CHP’li il başkanlarını şehit cenazesine almayın talimatından başlayarak tehdit ve hakaretlerini sıraladık ve bakanın yargılanmasını istedik.

Halkı kin ve nefrete alenen tahrik gerekçesiyle yaptığımız suç duyurusuna, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan verdiği yanıt, ülkemizin içinde bulunuğu tablonun özeti niteliğinde.
Başsavcılık, “Müracaata konu olayın, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bakanlık göreviyle ilgili işlerden kaynaklandığı, Bakanlar hakkında görevlerinden kaynaklanan isnatlara ilişkin soruşturma yetkisinin TBMM’de olduğu” gerekçesiyle soruşturma ve kovuşturmaya yetkim yok dedi. Yani, yargı, Soylu’nun “çirkef”, “düzenbaz”, “boğazına ne takacağız o görecek” sözlerini, şehitlerimizin cenazesine siyaset sokmasını, İçişleri Bakanı’nın görevi saydı” görüşünü dile getirdi.

‘Bütün muhalefet ve STÖ’lere dağıtılacak’

Olayın sorumluları, azmettiricileri ve tetikçilerinin hukuk önünde cezalandırılıncaya kadar olayın peşini bırakmayacaklarını belirterek, raporda altı çizilen karanlık noktaların aydınlığa kavuşturulana kadar Türkiye’de kimsenin kendini güvende hissedemeyeceğini ifade etti. CHP’li Özkoç, raporun 25 bin adet olarak basıldığını, bütün muhalefet, sivil toplum örgütlerine dağıtılacağını kaydetti. Özkoç, raporun hem İngilizce hem de Fransızca olarak çevirileceğini de kaydetti.


Karanlık noktalar

Rapora göre karanlıkta kalan noktalar şöyle sıralandı:

1. Şehit cenazesinin yeri ve zamanı neden değiştirildi?

2. Savcılık kayıtlarına göre bölgede görevli olduğunu bildiğimiz Jandarma İstihbaratın, Akkuzulu köyündeki gerilim ve hazırlığa yönelik bir duyumu, tespiti olmadı mı? Neden soruşturma dosyasında İstihbarat Tespit Tutanaklarına yer vrelmedi?

3. Şehit cenazesine kimlerin katılacağı bilindiği ve protokol düzeni buna göre oluşturulduğu halde, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu neden Kemal Kılıçdaroğlu’nun cenazeye katılacağının bilinmediğini söyledi?

4. Kılıçdaroğlu’nun tören alanına girişinde başlayan ve cenaze namazının kılınmasına dahi engel oluşturan gerilimin, neden ilk safhada önüne geçilmedi? Durum tespiti yapıldıktan sonra neden güvenlik tedbirleri artırılmadı?

5. Şehit cenazeleri için devlet töreni yönetmelik, yönergeleri ve teamüllere göre top arabası arkasında yürüyüp şehidi son kez selamlaması gereken protokol, neden erkenden, tam ters istikamette tören alanından ayrıldı?

6. Kılıçdaroğlu ve kurmayları, neden top arabası arkasına yönlendirildi? Yalnız bırakılan Kılıçdaroğlu ve kurmayları neden neden hiçbir güvenlik önleminin bulunmadığı bir kalabalığın içine itildi?

7. Yönetmelik ve yönergelere göre top arabası arkasında, yol güzergahında ve makam araçları çevresinde bulunması gereken güvenlik koridoru neden oluşturulmadı?

8. Kılıçdaroğlu’na yönelik linç girişimi başlatıldığında hemen yanında yer alan İl Jandarma Komutanı, neden bölgede görevli bulunan yüzlerce jandarmayı harekete geçirmedi?

9. Linç girişimine müdahale eden ve Kılıçdaroğlu’nun köyden çıkarılması sürecini yöneten Emniyet Genel Müdürü Celal Uzunkaya, 17 Temmuz 2019 tarihinde neden, hangi gerekçeyle görevden alındı, Bakanlık müşavirliğine çekildi?

10. Kılıçdaroğlu’nun evde mahsur kaldığı 1,5 saat boyunca camların kırılması, çatıdan, pencereden ve arka kapıdan eve girmeye çalışanların bulunması, kalabalık içinden “evi yakın” feryatları yükselmesine rağmen neden bölgede bulunan 700’den fazla güvenlik gücü saldırganlara müdahale etmedi, bölgede güvenlik çemberi yaratılmadı?

11. Tören alanından ayrılan Milli Savunma Bakanı Hulise Akar, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, AKP Genel Sekreteri Fatih Şahin ve diğerleri neden köy konağına gitti? Neden ana muhalefet liderine yönelik linç girişimini ateşlendiği ilk andan, evden çıkışına kadar geçen 2 saat boyunca köy konağından izledi?

12. Bakanlar, AKP Genel Sekreteri ve diğerleri neden Kılıçdaroğlu’nun bulunduğu evin önüne gelmek için 1 saat 15 dakika bekledi?

13. Kılıçdaroğlu ve beraberindekiler, gittikleri evden neden yaklaşık 1,5 saat sonra çıkarıldı? Evin önündeki kalabalık neden dağıtılmadı?

14. Kılıçdaroğlu’nun evde bulunduğu sırada, tüm tehditlere rağmen saldırganlara yönelik hiçbir müdahalede bulunmayan güvenlik güçleri, neden Kılıçdaroğlu bölgeden ayrılırken bibergazıyla müdahale başlattı? 1,5 saat boyunca dağıtılmamış olan kalabalık nasıl oluda 5 dakika içinde dağıtılabildi.

15. Neden olaya ilişkin Çubuk Cumhuriyet Başsavcılığı ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından iki ayrı soruşturma başlatıldı? Çubuk’taki soruşturma hangi gerekçeyle devredilmedi?

16. Soruşturma dosyasında köy dışından gelen saldırganları kimlerin örgütlediği ve bu şahışların kendi aralarındaki ilişkilerin boyutu neden araştırılmadı?

17. Soruşturma dosyasında yer alan 15 şüphelinin Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde şoför olarak çalışıyor olması neden mercek altına alınmadı?

18. Keser, demir, çubuk, taş gibi silahların bir cenaze tören alanına nereden sağlandığı, nasıl taşındığı neden incelenmedi?

19. Olaylar sırasında birçok şüphelinin el kol işaretleriyle aralarında bağlantı kurduğu, kimi şüphelilerin kalabalıkta diğerlerine Kılıçdaroğlu’nun yerini göstermeleri, birbirlerine talimat vermeleri, organize hareket etmeleri olgusu savcılık tarafından neden dikkate alınmadı? Örgüt bağı neden araştırılmadı?

20. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100. maddesindeki tutuklama sebeplerinin varlığı açıkken neden linç girişiminde bulunan faillerin hiçbiri tutuklanmadı?

21. Onlarca şüphelinin ifadesinde birebir aynı cümleler nasıl yer aldı?

22. Çubuk Cumhuriyet Başsavcısı bu süreçte neden Yargıtay Cumhuriyet Savcılığı’na atandı?

23. Herkesin, bütün Türkiye’nin gözü önünde, kurallar, teamüller, vicdanlar çiğnenerek böyle bir saldırı neden tezgahlandı?
Daha yeni Daha eski