Rektör Erkan İbiş yönetimindeki Ankara Üniversitesi (AÜ) Sayıştay’ın tespitlerini bir adım ileri götürerek bütün üniversite hastanelerinin iflasın eşiğinde olduğunu açıkladı...
Sağlık Bakanlığı hastanelerinin de aynı şekilde zarar içinde olduğunu belirten İbiş yönetimi, “Tüm üniversite hastanelerinin borçları sürekli artmakta. Gelir-gider dengesizliğinin yol açtığı ekonomik krizin ulaştığı boyut, tüm devlet üniversite hastanelerini çok güçlükle hizmeti sürdürebilir ya da bazı alanlarda hizmet veremeyecek hale getirdi” dedi.
AÜ yönetimi, gazetemizin kamuoyuna “Hastane iflas ediyor” başlığı ile duyurduğu haberin ardından Sayıştay’ın denetim raporunu ve sağlık sisteminin durumunu değerlendirdiği ortaya çıktı. Sayıştay’ın iflas tespitinin “bütün devlet üniversite hastaneleri için geçerli” olduğunu belirten AÜ’nün kendi akademik camiasına gönderdiği itiraf gibi açıklamasına Cumhuriyet ulaştı. AÜ yönetiminin değerlendirmeleri bütün sağlık sistemine yönelik eleştirileri ile dikkat çekti. AÜ, tüm devlet üniversite hastaneleri için “uzun yıllardır mali açıdan büyük bir çıkmaz içinde” değerlendirmesi yaptı.
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastaneleri Başhekimlikleri tarafından hazırlanan ve rektörlüğün akademisyenlerle paylaştığı bilgi notundan dikkat çeken başlıklar şöyle:
Masraflar yüzde 400 arttı:
Sayıştay raporu sadece bizim değil tüm devlet üniversite hastaneleri için de geçerli. Ülkemizde tüm devlet üniversite hastaneleri uzun yıllardır mali açıdan büyük bir çıkmaz içinde. Bu çıkmazın sebebi giderlerde yıllar içerisinde gerçekleşen büyük artışlara karşın gelir kalemlerinde aynı oranda artış olmaması. Son beş yıl içerisinde giderlerde yüzde 300 hatta 400’lere varan artışlar gerçekleşti.
SGK batırdı:
Üniversite hastanelerinin ana gelir kaynağını oluşturan, Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan (SGK) sağlık hizmeti karşılığında almış oldukları ödemeler, giderleri karşılamaktan giderek uzaklaştı. Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) fiyat tarifesinde sınırlı sayıdaki birkaç kalem işlem ve malzeme dışında neredeyse 14 yıldır artış yapılmadığından, SGK’nin hizmet başına yapmakta olduğu ödemeler hizmet maliyetlerinin çok altında kaldı. Sonuçta devlet üniversite hastaneleri çalıştıkça, hizmet ürettikçe daha fazla zarar eder bir duruma düştü.
Bakanlık hastaneleri de zararda:
Sağlık Bakanlığı Hastaneleri ile devlet üniversite hastaneleri de aynı şekilde zarar etmekte. Ancak Sağlık Bakanlığı’nda bu zararlar gider esaslı global bütçe ile kapatılırken, gelir esaslı global bütçe uygulanan devlet üniversite hastanelerinde böyle bir imkan bulunmamakta.
Borçlar sürekli artıyor:
Aynı SUT fiyatlarına tabi özel hastaneler ve vakıf üniversitelerinin hastaneleri ise hastalardan yüksek farklar alarak zarar etmekten kurtulabilirken devlet üniversite hastanelerine bu olanak da tanınmamakta. Bu nedenlerle sadece üniversitemizin tıp fakültesi hastaneleri değil, tüm üniversite hastanelerinin borçları sürekli artmakta.
Çözülemez boyutta:
Söz konusu mali dengesizlik nedeniyle ilaç ve tıbbi malzeme temininde yaşanan sıkıntı çözülemez boyuta ulaştı. Ödemelerin gecikmesi sebebiyle birçok tedarikçi firma artık üniversite hastanelerinin ihalelerine teklif vermemekte, katılanların önemli bir kısmının da gerçek fiyatın 5 ila 20 katına ulaşabilen fahiş fiyat teklifleri yaptıkları görülmekte.
Sağlık tehdit altında:
İlaç ve tıbbi malzeme temininde yaşanan ciddi sıkıntılar üniversite hastanelerinde sadece ileri düzey sağlık hizmetlerinin değil rutin hizmetlerin de yürütülmesini riske sokmuştur. Bu olumsuz tablo karşısında diğer devlet üniversite hastaneleri gibi hastanelerimizde de mali sürdürülebilirliği zora sokmuş; sorunların ulaştığı boyut, sağlık hizmetinin yanı sıra bu kurumların temel ve vazgeçilmez görevi olan tıp eğitimini ve araştırmayı tehdit eder bir seviyeye ulaşmıştır.
Kararlar hayata geçmedi:
Üniversite Hastaneleri Birliği Başkanı da olan rektörümüz, diğer devlet üniversitelerinin rektörleri ve hastane yöneticileriyle birlikte, giderek derinleşen mali sıkıntıların çözümü için yedi yıldır her seviyede pek çok ziyaret gerçekleştirmiştir. Yirmiyi aşkın rapor ve 80’i aşkın mektup hazırlayıp ilgililere sunmuş, konuyla ilgili bakanlıkların yetkilileri ile yüzü aşkın toplantı yapılmış, her platformda ve her fırsatta sorunlar ve çözüm önerileri dile getirilmiştir. Ancak ne yazık ki kurul kararlarının büyük çoğunluğu bugüne kadar hayata geçiril(e)memiştir. Devlet üniversite hastaneleri olarak bu konudaki sayısız girişimlerimize rağmen çözüm elde edilememiştir.
Krizin boyutu:
Sonuçta geldiğimiz noktada; gelir-gider dengesizliğinin yol açtığı ekonomik krizin ulaştığı boyut, tüm devlet üniversite hastanelerini çok güçlükle hizmeti sürdürebilir ya da bazı alanlarda hizmet veremeyecek hale getirmiştir. Bilmenizi isteriz ki; Devlet Üniversite Hastaneleri Yöneticileri olarak hastanelerin bu krizden çıkabilmesi ve uluslararası nitelikte sağlık hizmeti verebilen, geleceğin doktorlarını en yeni bilimsel bilgiler ışığında yetiştirebilen kurumlar olarak ülkemize hizmet edebilmeleri için gayretlerimiz her düzeyde, ısrarlı ve kararlı bir şekilde devam etmektedir.
İbiş, borcu katladı; Sayıştay’dan sert uyarı
Sayıştay raporları, Ankara Üniversitesi Hastanesi’nin borcunun katlandığını ve durumun sürdürülemez olduğunu ortaya koydu. Raporlarda Rektör Erkan İbiş’e sert uyarılar yapıldı...
Sayıştay, Rektör Erkan İbiş yönetimindeki Ankara Üniversitesi’ne sert uyarılarda bulundu. Ankara Üniversitesi’ne bağlı hastanelerin borçlarının son beş yıldaki artışına dikkat çeken Sayıştay, durumun “sürdürülemez” olduğu tespitini yaptı. Cumhuriyetin ilk üniversitesinde binlerce tarihi eserin de yıllardır kayıt altına alınmadığı Sayıştay incelemeleri ile ortaya çıktı.
Sayıştay’ın Ankara Üniversitesi’ne ilişkin raporunda çarpıcı ayrıntılar yer aldı. Rektör İbiş’in yönetimindeki 1 milyar TL’lik bütçesi ile dikkat çeken Ankara Üniversitesi’nde hesaplar tutmadı. Cumhuriyetin ilk üniversitesi olan Ankara Üniversitesi’ndeki nadide eslerlerin kayıt altına alınamamasından, rektör yardımcılarının sayısındaki fazlalığa, hastane borçlarından üniversitenin alacaklarına kadar birçok tespit yapan Sayıştay, yıllardır düzeltilemeyen hatalar için uyarılarda bulundu.
GELİRLER 5 YIL KESİLECEK
Sayıştay raporunun en dikkat çeken yanını Ankara Üniversitesi yönetimindeki hastanelerinin mali yapısına yönelik tespitler oluşturdu. Raporda, Tıp Fakültesi Hastanesi Döner Sermayesi’ne ilişkin “gelir-gider dengesizliği” ve “finansal kırılganlık” teşhisi konuldu. Üniversite hastanelerinin mali durumlarını düzeltmek için Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın yasal düzenlemesi de Sayıştay’ın değerlendirmesi kapsamında yer aldı. Sayıştay, düzenlemenin ardından ortaya çıkan tablo için “oluşmuş borç yükünün azaltılması yönünde bir katkı sağlamadığı, yıl sonu itibarıyla borç yükünün artarak, devam ettiği” tespitini yaptı. Yapılan düzenleme kapsamında Hazine tarafından ödenen tutarın geri ödemesinin 2020 yılında başlayacağı, 60 ay boyunca üniversitenin SGK alacaklarından kesintiyle tahsil edileceği de raporda yer aldı.
5 YILDA KATLANDI
Raporda, üniversite hastanesinin 2014 yılında 241 milyon TL olan borcunun 2018’de katlanarak 461 milyon 908 bin TL’ye ulaştığına dikkat çekildi. Sayıştay, “Ankara Üniversitesi 2016 ve 2017 denetim raporlarında da belirtildiği üzere hastanenin ödeme güçlüğünün yapısal problemlerden kaynaklandığı ve çözülemeyen bu problemlerin kümülatif olarak yıllar içerisinde mali yapıyı ve finansal bütünlüğünü bozduğu tespit edilmiştir. Üniversitenin gelir-gider kalemlerindeki son 5 yıllık değişim ve finansal kırılganlıkla beraber bu mali yapı ile sürdürülemezliğin devam ettiği değerlendirilmektedir” dedi. “Üniversitenin borç/alacak dengesizliğindeki makasın da yeniden açılmakta olduğu” tespitini de yapan Sayıştay, “Kurumun SGK’den Global Bütçe kapsamındaki alacaklarında, 2020 yılında kesintilerin artmasıyla beraber mali durumda finansal kırılganlığın daha da artacağı öngörülmektedir” dedi.
FAZLADAN YARDIMCI
Raporda, İbiş yönetiminin mevzuata aykırı olarak fazla sayıda rektör yardımcısının görev yaptığı tespiti de yer aldı. Sayıştay, “Yapılan incelemeler sonucunda, Ankara Üniversitesi’nde rektör tarafından üç öğretim üyesinin rektör yardımcısı kadrolarına asaleten atandığı ve daha sonra iki öğretim üyesinin de tedviren rektör yardımcısı olarak görevlendirildiği tespit edilmiştir. Bu görevi tedviren yürüten rektör yardımcıları, diğer rektör yardımcıları gibi üniversite yönetiminde icraatta bulunmakta ve yetkili olarak imza atmaktadırlar. Kurumun internet sayfasında da rektör yardımcıları beş kişi olarak gösterilmektedir. Üniversitede kanuni sınırları aşarak yapılan bu görevlendirmeler, ileride kamu zararına da neden olabilecek ve telafisi imkânsız yetki aşımını doğurmaktadır” dedi. Ayrıca idari teşkilat şemasında, rektöre bağlı olarak genel sekreter ve daire başkanlıklarının üzerinde, daire başkanlıkları tarafından yürütülmesi esas olan idari görevleri gerçekleştirmek üzere, koordinatörlük birimlerinin oluşturulduğu ve toplam 26 öğretim üyesinin görevlendirildiği de rapora yansıdı. Bu tespite ilişkin de “Kanuni bir statüsü olmayan koordinatörlerin yalnızca maddi ve gayri maddi kazanımları değil, yetki ve sorumluluk alanlarının muğlaklığı nedeniyle idari eylem ve işlemlerde doğan sorunlar” vurgulandı.
ESERLERİN KAYDI YOK
Sayıştay denetiminde Cumhuriyet tarihine eş olan üniversitenin Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’ndeki nadir eserler ve diğer kıymetli taşınırların da kayıt altına alınmadığı ortaya çıktı. Bu kapsamda 15 bin yazma ve nadir eser ile ilgili yazışmaların son 3 yıldır devam ettiğini belirten Sayıştay, “Bu eserlerin yüzde 0.01’inin dahi sisteme girişinin sağlanmamış olması, eserlerin fiziki muhafazası, sayımı ve kaydıyla ilgili süreçlerin 3 yıldır gelişme göstermediğini bir başka açıdan ortaya koymaktadır” tespiti yaptı. Çalışmaların hızlandırılmasını isteyen Sayıştay, “Tarihi açıdan son derece kıymetli olan mevcut eserlerde meydana gelmiş olması muhtemel kayıpların da idare tarafından tespiti gerekmektedir” dedi. Veterinerlik Fakültesi’ndeki tarihi nitelik taşıyan veya nadir eserlerin de mevzuata uygun biçimde kayıt işlemlerinin yapılmadığı tespit edildi. Sayıştay ayrıca, üniversiteye ait arazi ve arsaların üzerine yapılan binaların tapu kayıtlarında cins tashihlerinin yapılmadığı konusunda da uyardı. (CUMHURİYET)
Sağlık Bakanlığı hastanelerinin de aynı şekilde zarar içinde olduğunu belirten İbiş yönetimi, “Tüm üniversite hastanelerinin borçları sürekli artmakta. Gelir-gider dengesizliğinin yol açtığı ekonomik krizin ulaştığı boyut, tüm devlet üniversite hastanelerini çok güçlükle hizmeti sürdürebilir ya da bazı alanlarda hizmet veremeyecek hale getirdi” dedi.
AÜ yönetimi, gazetemizin kamuoyuna “Hastane iflas ediyor” başlığı ile duyurduğu haberin ardından Sayıştay’ın denetim raporunu ve sağlık sisteminin durumunu değerlendirdiği ortaya çıktı. Sayıştay’ın iflas tespitinin “bütün devlet üniversite hastaneleri için geçerli” olduğunu belirten AÜ’nün kendi akademik camiasına gönderdiği itiraf gibi açıklamasına Cumhuriyet ulaştı. AÜ yönetiminin değerlendirmeleri bütün sağlık sistemine yönelik eleştirileri ile dikkat çekti. AÜ, tüm devlet üniversite hastaneleri için “uzun yıllardır mali açıdan büyük bir çıkmaz içinde” değerlendirmesi yaptı.
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastaneleri Başhekimlikleri tarafından hazırlanan ve rektörlüğün akademisyenlerle paylaştığı bilgi notundan dikkat çeken başlıklar şöyle:
Masraflar yüzde 400 arttı:
Sayıştay raporu sadece bizim değil tüm devlet üniversite hastaneleri için de geçerli. Ülkemizde tüm devlet üniversite hastaneleri uzun yıllardır mali açıdan büyük bir çıkmaz içinde. Bu çıkmazın sebebi giderlerde yıllar içerisinde gerçekleşen büyük artışlara karşın gelir kalemlerinde aynı oranda artış olmaması. Son beş yıl içerisinde giderlerde yüzde 300 hatta 400’lere varan artışlar gerçekleşti.
SGK batırdı:
Üniversite hastanelerinin ana gelir kaynağını oluşturan, Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan (SGK) sağlık hizmeti karşılığında almış oldukları ödemeler, giderleri karşılamaktan giderek uzaklaştı. Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) fiyat tarifesinde sınırlı sayıdaki birkaç kalem işlem ve malzeme dışında neredeyse 14 yıldır artış yapılmadığından, SGK’nin hizmet başına yapmakta olduğu ödemeler hizmet maliyetlerinin çok altında kaldı. Sonuçta devlet üniversite hastaneleri çalıştıkça, hizmet ürettikçe daha fazla zarar eder bir duruma düştü.
Bakanlık hastaneleri de zararda:
Sağlık Bakanlığı Hastaneleri ile devlet üniversite hastaneleri de aynı şekilde zarar etmekte. Ancak Sağlık Bakanlığı’nda bu zararlar gider esaslı global bütçe ile kapatılırken, gelir esaslı global bütçe uygulanan devlet üniversite hastanelerinde böyle bir imkan bulunmamakta.
Borçlar sürekli artıyor:
Aynı SUT fiyatlarına tabi özel hastaneler ve vakıf üniversitelerinin hastaneleri ise hastalardan yüksek farklar alarak zarar etmekten kurtulabilirken devlet üniversite hastanelerine bu olanak da tanınmamakta. Bu nedenlerle sadece üniversitemizin tıp fakültesi hastaneleri değil, tüm üniversite hastanelerinin borçları sürekli artmakta.
Çözülemez boyutta:
Söz konusu mali dengesizlik nedeniyle ilaç ve tıbbi malzeme temininde yaşanan sıkıntı çözülemez boyuta ulaştı. Ödemelerin gecikmesi sebebiyle birçok tedarikçi firma artık üniversite hastanelerinin ihalelerine teklif vermemekte, katılanların önemli bir kısmının da gerçek fiyatın 5 ila 20 katına ulaşabilen fahiş fiyat teklifleri yaptıkları görülmekte.
Sağlık tehdit altında:
İlaç ve tıbbi malzeme temininde yaşanan ciddi sıkıntılar üniversite hastanelerinde sadece ileri düzey sağlık hizmetlerinin değil rutin hizmetlerin de yürütülmesini riske sokmuştur. Bu olumsuz tablo karşısında diğer devlet üniversite hastaneleri gibi hastanelerimizde de mali sürdürülebilirliği zora sokmuş; sorunların ulaştığı boyut, sağlık hizmetinin yanı sıra bu kurumların temel ve vazgeçilmez görevi olan tıp eğitimini ve araştırmayı tehdit eder bir seviyeye ulaşmıştır.
Kararlar hayata geçmedi:
Üniversite Hastaneleri Birliği Başkanı da olan rektörümüz, diğer devlet üniversitelerinin rektörleri ve hastane yöneticileriyle birlikte, giderek derinleşen mali sıkıntıların çözümü için yedi yıldır her seviyede pek çok ziyaret gerçekleştirmiştir. Yirmiyi aşkın rapor ve 80’i aşkın mektup hazırlayıp ilgililere sunmuş, konuyla ilgili bakanlıkların yetkilileri ile yüzü aşkın toplantı yapılmış, her platformda ve her fırsatta sorunlar ve çözüm önerileri dile getirilmiştir. Ancak ne yazık ki kurul kararlarının büyük çoğunluğu bugüne kadar hayata geçiril(e)memiştir. Devlet üniversite hastaneleri olarak bu konudaki sayısız girişimlerimize rağmen çözüm elde edilememiştir.
Krizin boyutu:
Sonuçta geldiğimiz noktada; gelir-gider dengesizliğinin yol açtığı ekonomik krizin ulaştığı boyut, tüm devlet üniversite hastanelerini çok güçlükle hizmeti sürdürebilir ya da bazı alanlarda hizmet veremeyecek hale getirmiştir. Bilmenizi isteriz ki; Devlet Üniversite Hastaneleri Yöneticileri olarak hastanelerin bu krizden çıkabilmesi ve uluslararası nitelikte sağlık hizmeti verebilen, geleceğin doktorlarını en yeni bilimsel bilgiler ışığında yetiştirebilen kurumlar olarak ülkemize hizmet edebilmeleri için gayretlerimiz her düzeyde, ısrarlı ve kararlı bir şekilde devam etmektedir.
İbiş, borcu katladı; Sayıştay’dan sert uyarı
Sayıştay raporları, Ankara Üniversitesi Hastanesi’nin borcunun katlandığını ve durumun sürdürülemez olduğunu ortaya koydu. Raporlarda Rektör Erkan İbiş’e sert uyarılar yapıldı...
Sayıştay, Rektör Erkan İbiş yönetimindeki Ankara Üniversitesi’ne sert uyarılarda bulundu. Ankara Üniversitesi’ne bağlı hastanelerin borçlarının son beş yıldaki artışına dikkat çeken Sayıştay, durumun “sürdürülemez” olduğu tespitini yaptı. Cumhuriyetin ilk üniversitesinde binlerce tarihi eserin de yıllardır kayıt altına alınmadığı Sayıştay incelemeleri ile ortaya çıktı.
Sayıştay’ın Ankara Üniversitesi’ne ilişkin raporunda çarpıcı ayrıntılar yer aldı. Rektör İbiş’in yönetimindeki 1 milyar TL’lik bütçesi ile dikkat çeken Ankara Üniversitesi’nde hesaplar tutmadı. Cumhuriyetin ilk üniversitesi olan Ankara Üniversitesi’ndeki nadide eslerlerin kayıt altına alınamamasından, rektör yardımcılarının sayısındaki fazlalığa, hastane borçlarından üniversitenin alacaklarına kadar birçok tespit yapan Sayıştay, yıllardır düzeltilemeyen hatalar için uyarılarda bulundu.
GELİRLER 5 YIL KESİLECEK
Sayıştay raporunun en dikkat çeken yanını Ankara Üniversitesi yönetimindeki hastanelerinin mali yapısına yönelik tespitler oluşturdu. Raporda, Tıp Fakültesi Hastanesi Döner Sermayesi’ne ilişkin “gelir-gider dengesizliği” ve “finansal kırılganlık” teşhisi konuldu. Üniversite hastanelerinin mali durumlarını düzeltmek için Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın yasal düzenlemesi de Sayıştay’ın değerlendirmesi kapsamında yer aldı. Sayıştay, düzenlemenin ardından ortaya çıkan tablo için “oluşmuş borç yükünün azaltılması yönünde bir katkı sağlamadığı, yıl sonu itibarıyla borç yükünün artarak, devam ettiği” tespitini yaptı. Yapılan düzenleme kapsamında Hazine tarafından ödenen tutarın geri ödemesinin 2020 yılında başlayacağı, 60 ay boyunca üniversitenin SGK alacaklarından kesintiyle tahsil edileceği de raporda yer aldı.
5 YILDA KATLANDI
Raporda, üniversite hastanesinin 2014 yılında 241 milyon TL olan borcunun 2018’de katlanarak 461 milyon 908 bin TL’ye ulaştığına dikkat çekildi. Sayıştay, “Ankara Üniversitesi 2016 ve 2017 denetim raporlarında da belirtildiği üzere hastanenin ödeme güçlüğünün yapısal problemlerden kaynaklandığı ve çözülemeyen bu problemlerin kümülatif olarak yıllar içerisinde mali yapıyı ve finansal bütünlüğünü bozduğu tespit edilmiştir. Üniversitenin gelir-gider kalemlerindeki son 5 yıllık değişim ve finansal kırılganlıkla beraber bu mali yapı ile sürdürülemezliğin devam ettiği değerlendirilmektedir” dedi. “Üniversitenin borç/alacak dengesizliğindeki makasın da yeniden açılmakta olduğu” tespitini de yapan Sayıştay, “Kurumun SGK’den Global Bütçe kapsamındaki alacaklarında, 2020 yılında kesintilerin artmasıyla beraber mali durumda finansal kırılganlığın daha da artacağı öngörülmektedir” dedi.
FAZLADAN YARDIMCI
Raporda, İbiş yönetiminin mevzuata aykırı olarak fazla sayıda rektör yardımcısının görev yaptığı tespiti de yer aldı. Sayıştay, “Yapılan incelemeler sonucunda, Ankara Üniversitesi’nde rektör tarafından üç öğretim üyesinin rektör yardımcısı kadrolarına asaleten atandığı ve daha sonra iki öğretim üyesinin de tedviren rektör yardımcısı olarak görevlendirildiği tespit edilmiştir. Bu görevi tedviren yürüten rektör yardımcıları, diğer rektör yardımcıları gibi üniversite yönetiminde icraatta bulunmakta ve yetkili olarak imza atmaktadırlar. Kurumun internet sayfasında da rektör yardımcıları beş kişi olarak gösterilmektedir. Üniversitede kanuni sınırları aşarak yapılan bu görevlendirmeler, ileride kamu zararına da neden olabilecek ve telafisi imkânsız yetki aşımını doğurmaktadır” dedi. Ayrıca idari teşkilat şemasında, rektöre bağlı olarak genel sekreter ve daire başkanlıklarının üzerinde, daire başkanlıkları tarafından yürütülmesi esas olan idari görevleri gerçekleştirmek üzere, koordinatörlük birimlerinin oluşturulduğu ve toplam 26 öğretim üyesinin görevlendirildiği de rapora yansıdı. Bu tespite ilişkin de “Kanuni bir statüsü olmayan koordinatörlerin yalnızca maddi ve gayri maddi kazanımları değil, yetki ve sorumluluk alanlarının muğlaklığı nedeniyle idari eylem ve işlemlerde doğan sorunlar” vurgulandı.
ESERLERİN KAYDI YOK
Sayıştay denetiminde Cumhuriyet tarihine eş olan üniversitenin Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’ndeki nadir eserler ve diğer kıymetli taşınırların da kayıt altına alınmadığı ortaya çıktı. Bu kapsamda 15 bin yazma ve nadir eser ile ilgili yazışmaların son 3 yıldır devam ettiğini belirten Sayıştay, “Bu eserlerin yüzde 0.01’inin dahi sisteme girişinin sağlanmamış olması, eserlerin fiziki muhafazası, sayımı ve kaydıyla ilgili süreçlerin 3 yıldır gelişme göstermediğini bir başka açıdan ortaya koymaktadır” tespiti yaptı. Çalışmaların hızlandırılmasını isteyen Sayıştay, “Tarihi açıdan son derece kıymetli olan mevcut eserlerde meydana gelmiş olması muhtemel kayıpların da idare tarafından tespiti gerekmektedir” dedi. Veterinerlik Fakültesi’ndeki tarihi nitelik taşıyan veya nadir eserlerin de mevzuata uygun biçimde kayıt işlemlerinin yapılmadığı tespit edildi. Sayıştay ayrıca, üniversiteye ait arazi ve arsaların üzerine yapılan binaların tapu kayıtlarında cins tashihlerinin yapılmadığı konusunda da uyardı. (CUMHURİYET)