Çevreciler, Efem Çukuru'ndan Kazdağları'na yürüyüş başlattı. 13 Ekim'de sona erecek yürüyüş öncesinde yapılan basın açıklamasında, "Biz davayı kazanıyoruz Danıştay’dan bozulup geri geliyor ve davayı yeniden kaybediyoruz. Yargılama süreci kirletme faaliyetinin kılıfı durumunda" dendi...
Kaz Dağları’nda Kanadalı Alamos Gold Şirketi’nin yapmak istediği altın ve gümüş madenciliğine karşı tepkiler devam ediyor. Çevrecilerin başlattığı “Su ve Vicdan Nöbeti” her geçen gün büyürken, İzmirli çevreciler de 4 gün boyunca Efem Çukuru’ndan başlayıp Çiğli, Foça, Burhaniye, Edremit ve Kazdağları’na kadar 20 ayrı noktada kitlesel yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirecek. Ekolojik tahribata dur demek için yola çıkan çevreciler, eylemi 12 Ekim’deki büyük Çanakkale mitingiyle sonlandıracak.
“Efem Çukurundan Kazdağlarına Su, Vicdan ve Yaşam Yürüyüşü” olarak adlandırılan yürüyüşün amacı 13 Ekim 2019 tarihinde son bulacak olan maden şirketinin ruhsatının yenilenmesini önlemek. Bu amaçla 12 Ekim’de Çanakkale’de gerçekleştirilecek büyük buluşmaya Türkiye’nin her yerinden çevre aktivistleri ve yurttaşlar katılacak.
İzmir Düşünce Topluluğu’nun Ekoloji Forumu’na katılan, çevreye duyarlı kişi ve kurumların bir araya gelmesiyle Kazdağları’na planlanan yürüyüş, Efem Çukuru’nda yapılan basın açıklamasıyla başladı. Efem Çukuru’ndan başlayarak 20 noktada, ekolojik tahribatın olduğu yerlerde yürüyüş ve açıklamalar yapılacağı aktarılan açıklamada, 12 Ekim’de Çanakkale’de gerçekleştirilecek olan mitinge katılım için çağrı yapıldı.
KAZDAĞLARI BARDAĞI TAŞIRAN SON DAMLA
Kazdağları’nda Kanadalı altın şirketinin 200 bin civarında ağacı yok etmesinin bardağı taşıran son damla olduğunu belirten Alime Mitap “Bizler kentimizde ve bölgemizde yaşanan ekolojik yıkımlara karşı toprağımızın, suyumuzun, havamızın daha fazla kirlenmesini önlemek amacıyla, insanların ve bütün canlı yaşamın geleceğinin tehdit altında olduğunun bilinciyle sessiz kalmayacağımızı kamuoyuna duyurmak için yollara düştük. Bilindiği gibi doğaya en çok sera gazı salınımı yapan ilk 5 ülke içinde Türkiye’de yer almaktadır. Türkiye Kyoto protokolüne imza atmayan G20 ülkeleri içinde tek ülkedir. Doğaya yönelik saldırı son yıllarda giderek artmaktadır. Ege bölgesi ve İzmir ekolojik saldırının en yoğun olduğu yerlerin başında gelmektedir” dedi.
GÖSTERECEĞİNİZ DESTEK ÇOK ÖNEMLİ
Suyu kirleten, doğayı mahvedenlere karşı, Efem Çukuru’ndan Kazdağları’na, ekolojik yıkımların olduğu çeşitli noktalarda yürüyüşler yaparak seslerini duyurmaya çalışacaklarını belirten Mitap ” Bu süreçte ekolojik tahribatın olduğu 20 noktada yürüyüş ve basın açıklaması yaparak bütün yurttaşların havasına, suyuna, toprağına sahip çıkmaya davet edeceğiz. Ayrımsız bu ülkede yaşayan herkesin yaşamını ve geleceğini derinden etkileyen ekolojik krize karşı birlikteliğimiz, bizimle birlikte olamasanız bile bulunduğunuz yerden göstereceğiniz destekler, geleceğimiz için çok kıymetlidir” ifadelerini kullandı.
YARGILAMA SÜRECİ KİRLETME FAALİYETİNİN KILIFI DURUMUNDA
Ardından Efem Çukuru’ndaki tahribatı anlatan EGEÇEP Avukatı Arif Ali Cangı altın madeninin atıklarının depolandığı alanı gösterdi. Arif Ali Cangı verdiği bilgilerde hem altın madeninin hem de Çamlı Barajı’nın yapılmasının çelişkili olduğunu belirterek merkezi hükümetin Çamlı Barajı’na altın madeninin işlemesi için izin vererek İzmir’in Gördes Barajı’na muhtaç bırakıldığını belirtti. Cangı şöyle devam etti:
“Çamlı Barajı yarımadası 200-300 bin kişinin su ihtiyacını karşılamaktadır. Yaklaşık 18-19 yıllık süreç içinde Efem Çukuru’na karşı yürütülecek toplumsal mücadele içinde çok sayıda bilim insanın verdiği raporla burada kirlenmenin öngörüsünde bulunularak uyarılar yapıldı. Belediyenin elindeki tonlarca rapor mahkeme dosyalarında da var. Ancak buna rağmen bu alanı bilmeyen Ankara’dan bilim insanlarından rapor alındı. En son yapılan keşifte arıtılmış suyun olduğu alan tekrar kullanılıyor. İzsu’dan gelenlere buradan örnek aldırmadılar. İzsu’yu buraya getiremedik. Mahkemeye bunu gerçekleştiremedik. Burada düzenlenmiş raporla dava reddedilmiş durumda. Biz davayı kazanıyoruz Danıştay’dan bozulup geri geliyor ve davayı yeniden kaybediyoruz. Yargılama süreci kirletme faaliyetinin kılıfı durumunda.”
Efem Çukuru’nda yapılan basın açıklamasının ardından yürüyüşün ikinci noktası olan Gaziemir Nükleer Atık Alanı’na doğru hareket edildi. Konakta yapılan basın açıklamasından sonra Cumhuriyet meydanında bulunan otobüslere binmek üzere yürüyüşe geçildi. Ancak polis yürüyüşe engel oldu. Düzenleme komitesinin 2 ser kisi yürüme teklifine karşılık polis ‘ 2 ser kisi dersiniz sonra ileride birleşirsiniz” diyerek olumsuz yanıt verdi. Çevre aktivistleri yürüyüşün engellenmesini alkışlarla protesto etti. (NURAY PEHLİVAN - GAZETE DUVAR)
Kaz Dağları’nda Kanadalı Alamos Gold Şirketi’nin yapmak istediği altın ve gümüş madenciliğine karşı tepkiler devam ediyor. Çevrecilerin başlattığı “Su ve Vicdan Nöbeti” her geçen gün büyürken, İzmirli çevreciler de 4 gün boyunca Efem Çukuru’ndan başlayıp Çiğli, Foça, Burhaniye, Edremit ve Kazdağları’na kadar 20 ayrı noktada kitlesel yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirecek. Ekolojik tahribata dur demek için yola çıkan çevreciler, eylemi 12 Ekim’deki büyük Çanakkale mitingiyle sonlandıracak.
“Efem Çukurundan Kazdağlarına Su, Vicdan ve Yaşam Yürüyüşü” olarak adlandırılan yürüyüşün amacı 13 Ekim 2019 tarihinde son bulacak olan maden şirketinin ruhsatının yenilenmesini önlemek. Bu amaçla 12 Ekim’de Çanakkale’de gerçekleştirilecek büyük buluşmaya Türkiye’nin her yerinden çevre aktivistleri ve yurttaşlar katılacak.
İzmir Düşünce Topluluğu’nun Ekoloji Forumu’na katılan, çevreye duyarlı kişi ve kurumların bir araya gelmesiyle Kazdağları’na planlanan yürüyüş, Efem Çukuru’nda yapılan basın açıklamasıyla başladı. Efem Çukuru’ndan başlayarak 20 noktada, ekolojik tahribatın olduğu yerlerde yürüyüş ve açıklamalar yapılacağı aktarılan açıklamada, 12 Ekim’de Çanakkale’de gerçekleştirilecek olan mitinge katılım için çağrı yapıldı.
KAZDAĞLARI BARDAĞI TAŞIRAN SON DAMLA
Kazdağları’nda Kanadalı altın şirketinin 200 bin civarında ağacı yok etmesinin bardağı taşıran son damla olduğunu belirten Alime Mitap “Bizler kentimizde ve bölgemizde yaşanan ekolojik yıkımlara karşı toprağımızın, suyumuzun, havamızın daha fazla kirlenmesini önlemek amacıyla, insanların ve bütün canlı yaşamın geleceğinin tehdit altında olduğunun bilinciyle sessiz kalmayacağımızı kamuoyuna duyurmak için yollara düştük. Bilindiği gibi doğaya en çok sera gazı salınımı yapan ilk 5 ülke içinde Türkiye’de yer almaktadır. Türkiye Kyoto protokolüne imza atmayan G20 ülkeleri içinde tek ülkedir. Doğaya yönelik saldırı son yıllarda giderek artmaktadır. Ege bölgesi ve İzmir ekolojik saldırının en yoğun olduğu yerlerin başında gelmektedir” dedi.
GÖSTERECEĞİNİZ DESTEK ÇOK ÖNEMLİ
Suyu kirleten, doğayı mahvedenlere karşı, Efem Çukuru’ndan Kazdağları’na, ekolojik yıkımların olduğu çeşitli noktalarda yürüyüşler yaparak seslerini duyurmaya çalışacaklarını belirten Mitap ” Bu süreçte ekolojik tahribatın olduğu 20 noktada yürüyüş ve basın açıklaması yaparak bütün yurttaşların havasına, suyuna, toprağına sahip çıkmaya davet edeceğiz. Ayrımsız bu ülkede yaşayan herkesin yaşamını ve geleceğini derinden etkileyen ekolojik krize karşı birlikteliğimiz, bizimle birlikte olamasanız bile bulunduğunuz yerden göstereceğiniz destekler, geleceğimiz için çok kıymetlidir” ifadelerini kullandı.
YARGILAMA SÜRECİ KİRLETME FAALİYETİNİN KILIFI DURUMUNDA
Ardından Efem Çukuru’ndaki tahribatı anlatan EGEÇEP Avukatı Arif Ali Cangı altın madeninin atıklarının depolandığı alanı gösterdi. Arif Ali Cangı verdiği bilgilerde hem altın madeninin hem de Çamlı Barajı’nın yapılmasının çelişkili olduğunu belirterek merkezi hükümetin Çamlı Barajı’na altın madeninin işlemesi için izin vererek İzmir’in Gördes Barajı’na muhtaç bırakıldığını belirtti. Cangı şöyle devam etti:
“Çamlı Barajı yarımadası 200-300 bin kişinin su ihtiyacını karşılamaktadır. Yaklaşık 18-19 yıllık süreç içinde Efem Çukuru’na karşı yürütülecek toplumsal mücadele içinde çok sayıda bilim insanın verdiği raporla burada kirlenmenin öngörüsünde bulunularak uyarılar yapıldı. Belediyenin elindeki tonlarca rapor mahkeme dosyalarında da var. Ancak buna rağmen bu alanı bilmeyen Ankara’dan bilim insanlarından rapor alındı. En son yapılan keşifte arıtılmış suyun olduğu alan tekrar kullanılıyor. İzsu’dan gelenlere buradan örnek aldırmadılar. İzsu’yu buraya getiremedik. Mahkemeye bunu gerçekleştiremedik. Burada düzenlenmiş raporla dava reddedilmiş durumda. Biz davayı kazanıyoruz Danıştay’dan bozulup geri geliyor ve davayı yeniden kaybediyoruz. Yargılama süreci kirletme faaliyetinin kılıfı durumunda.”
İzmir'de yürümek yasak(mış)!
Konak Meydanı'ndaki basın açıklamasından sonra, otobüslerin park ettiği Cumhuriyet Meydanı'na trafik akışı olmayan kordondan yürüyüşe izin verilmedi.Polis Amirine soruyoruz; "@IzmirValiligi 'nin yasaklama kararı mı var?" Yanıt;"hayır,ben yasaklıyorum" twitter.com/kazdaglarina/s …
Konak Meydanı'ndaki basın açıklamasından sonra, otobüslerin park ettiği Cumhuriyet Meydanı'na trafik akışı olmayan kordondan yürüyüşe izin verilmedi.Polis Amirine soruyoruz; "@IzmirValiligi 'nin yasaklama kararı mı var?" Yanıt;"hayır,ben yasaklıyorum" twitter.com/kazdaglarina/s …
Efem Çukuru’nda yapılan basın açıklamasının ardından yürüyüşün ikinci noktası olan Gaziemir Nükleer Atık Alanı’na doğru hareket edildi. Konakta yapılan basın açıklamasından sonra Cumhuriyet meydanında bulunan otobüslere binmek üzere yürüyüşe geçildi. Ancak polis yürüyüşe engel oldu. Düzenleme komitesinin 2 ser kisi yürüme teklifine karşılık polis ‘ 2 ser kisi dersiniz sonra ileride birleşirsiniz” diyerek olumsuz yanıt verdi. Çevre aktivistleri yürüyüşün engellenmesini alkışlarla protesto etti. (NURAY PEHLİVAN - GAZETE DUVAR)