Yalçın Küçük, Oda Tv'ye gönderdiği mektupta Doğu Perinçek'le ilgili tanıklıklarını ve siyasi geçmişini anlatırken ağır suçlamalarda bulundu. Küçük, "Hepimiz ve belki ben, Doğu ile bu gerçekleri bilerek zaman zaman işbirliği yaptık. Ama artık son, Tayyip Efendi'nin meddahı olabileceğini hiç düşünememiştik. En yüksek aşama işte budur" dedi. Küçük, Perinçek'in Türkiye Komünist Partisi'nin gizli bir çok üyesinin isimlerini ve adreslerini Aydınlık Gazetesi'nde ilan ettiğini belirterek "Çok açıkça ihbar ediyordu ve demek Perinçek aynı zamanda bir ihbarcıdır. Polise bildirdi, bilinmektedir" dedi.
Doğu Perinçek'in geçtiğimiz günlerde Soner Yalçın'ın bir yazısı üzerine Oda Tv'ye gönderdiği mektupta eleştirdiği Yalçın Küçük bugün Doğu Perinçek'e yanıt verdi. Yalçın Küçük’ün Odatv’ye gönderdiği uzun mektubunun bir kısmı şöyle:
“Doğu Perinçek benim arkadaşımdır ama pek tuhaf bir arkadaşlık olmalıdır, kavgalı gürültülü, kesintili ve yer yer düşmanlık doludur. Belki de ülkemizin özel şartlarından kaynaklanıyor. Doğu ile hapisliğimin baş başa en uzunu Haymana Cezaevi’ndeydi. O sırada, Ulucanlar'da koğuş kalabalık olduğu için nakil arıyordum, Haymana mümkündü, koğuştaki Kürt arkadaşlarım, "Haymana'ya gitme, orada Perinçek var" dediler, Doğu’yu sevmezler, ben gittim. Doğu özel hayatında çok yumuşak ve kibardır. Haymana'da, koğuşumuzun tam karşısında, yukarıda bir yerde, Nazlı Ilıcak kalıyordu. Bazen o zamanki eşi Emin Şirin geliyordu, koklaşırlardı, bana pek eğlenceli gelirdi. Emin sonra ayrıldı ve biz dost olduk, Nazlı'dan söz ettiğimizi hiç hatırlamıyorum. Nazlı, şimdi hapistedir. Çıkmasını diliyorum, hapsi hak etmemiştir.
Anneler hep güzeldir, çok güzeldirler; Lebibe Hanım, Doğu'nun annesi, her görüşe gelirdi ve çok hoş bir hanımefendiydi. Doğu, görüş yerinden koğuşa çay yapmaya giderdi. Lebibe Hanım bunu fırsat bilirdi; "iyi uyuyor mu", sorardı, “üzerini açmasın, gece ört, olur mu", anneler annedirler, Lebibe Hanım harikadır. Doğu bana "annem insandan çok iyi anlar" diyordu; “seni çok beğeniyor ve seviyor”, bunları da ekliyordu. Güzel ve sorunsuz bir hapislikti. Hapishaneler bunu sevmezler, herhalde kavga etmemizi bekliyorlardı. Sonra ayırdılar. Sonra Doğu erken tahliye oldu.
SOL BİRLİK
Doğu Perinçek, “ben” diyor, Şangay Beşlisi’ni ya da altılısını ya da benzerini “daha önce söyledim” diyor ki, çok "yalan" söyler, bunlardan birisidir. Bunu çok tekrarladım, Suphi Baykam, genç bir CHP milletvekilidir, Bedri Baykam'ın babası, yükselmişti; Parti adına bütçe görüşmeleri yapıyor, ben o sırada Planlama'daydım, Suphi ile Güneyliyiz, bir gün bana, "Yalçın, Parti adına konuşma yapacağım, bana bir konuşma hazırlar mısın ve sol bir konuşma olsun" dediler. Ben bunu çok anlattım, "Sol Birliği" ilk defa burada, bu konuşma için formüle ettim. 1961 ya da 1962, hem Başbakanlık Planlama'dayım, hem "çok popülerim" ve çok küçüğüm, ancak bu tür istekler çok oluyordu, iş sayıyordum. Suphi daha sonra Gruptaki konuşmasını bana aktardı, kayıtlı olması gerekiyor, tutanaklarda vardır.
DOĞU’YLA NASIL TANIŞTIM
Biraz Doğu Perinçek'i anlatabilir miyim, adını hiç duymamıştık, 1960 başlarında, sağcı bir dernekleri vardı, Hukuk Fakültesi'nde okuyormuş; bizim tanışmamız ise 1964 yılındadır. Şimdi profesör, Taner Timur'un Kolej'in karşısında, caddedeki yerinde, bir apartmanın alt katında, "sol aydınlar” toplantısında tanıştık. Müthiş ve ilk toplantıdır, Fen Fakültesi'nden, Ziraat'tan, her yerden, en parlak ve en yetenekli, ismi olan, doçent ve profesörler vardı. Çoğu TİP'e yakındı, hepsi devrimciydi ancak Parti'den habersizdik. Kimler vardı, bir gün Taner ile bunları tespit etmeliyiz, tarihtir. Taner Timur'a ilaveten Korkut Boratav'ın adını veriyorum. Yeterlidir.
***
Alt katta, küçük bir asistan evidir, tekrarlıyorum, kapı çalındı, davetsiz, çağrılmamış birisi geldi, Doğu Perinçek ile işte böyle tanıştık. O sıralarda Süleyman Demirel'e yakın bir dernek üyesidir. Belleğim beni yanıltmıyorsa, Deniz Baykal’ın gönderdiğini ya da Korkut Boratav’ın çağırdığını sanıyorum. Güzel, gelmesine şaşırmıştık; parti toplantısı değildi ama disiplinliydik, sanki yarı-gizliydik, geldiler ve şüpheyle buyur ettik.
***
Doğu sonra solcu oldu, hocası Mihri Belli'dir. Doğu için "Mihri kadar yalancı derdik", Mihri çok değerlidir ancak fazla söyler ve söylediklerine de fazla inanırdı. Tabii Doğu’dan farklı olarak, söyledikleri de kendi de sol’du. Mihri’nin sol yalanlarını bilirdik, bunlardan hoşlanırdık. Ben çok severdim. Arkadaş toplantılarını büyük evlerde yapardı, bir odadan diğerine geçerdi, kulağımıza gene bir ihtilal fısıldardı. Bir süre sonra bunlara alıştık. Doğu'yu Mihri kadar yalancı bulurduk. Her an bir yalan çıkarırdı. Ve "yalanlarını" artık kötü saymazdık.
Yanlış anlaşılmak istemem, Mihri'yi çok severdim, bir büyük devrimci sayardım, "Laz İsmail" ile beraber olduğunu düşündüğü Leipzig TKP’ye çok karşıydı ve ajan işi sayardı, Doğu'yu böyle yetiştirdi. Doğu da hep ajanlar üzerinde konuşur, anlatımı ajancadır ve biz, Doğu için, "hık demiş, Mihri'nin burnundan…" derdik. Tabii, sonra yolları ayrıdır. Ve yalnız, eşi Sevim bilirler, Mihri de Sevim de benim pek değerli dostumdur. Doğu için bunları söylemiyorum.
DOĞU’NUN SİYASİ TARİHÇESİ
a, Doğu, TİP'e girdi, sonra yıkmaya çalıştı. Süleyman Demirel'in Moskova gezisinden sonra Sovyet Komünist Partisi'nin TİP'i yıkma girişimlerine denk geldi, çok aktif oldu. b, Sonra TKP ile başladı ve gizli TKP liderlerini tek tek ifşa etti, adreslerini yayınladı, ihbarcılık yaptı. c, Önce Kürtler'e yaklaştı ve şimdi nefret ve kin saçıyor, burada devam etmektedir.
Bunların çoğu tekrardır ve yazılıdır ve sanki bir özettir. Bu ise çok güzel bir hikayedir, ilk defa ben Bekaa Vadisi'ne gittim ve Öcalan ile ilk olarak, bir Türk devrimcisi olarak konuştum. Yayınladım.
Sonra Emeğin Birliği’nden, Teslim Töre, bir arkadaşım, bana şunları aktardı; Hocam, Perinçek senden sonra, Apo'ya gidecek, görüşecek, Kürtçü olacak ve sonra... Ve tam söylediği gibi çıktığını biliyoruz. Belki tahmin ve belki istihbarattır. Bilemeyiz.
BİR BEHİCE BORAN ÖYKÜSÜ
Behice Hanım bana göre çok hoş ve zarif bir hanımefendidir. Bazen güler. Gülmek Behice Hanım'a yakışırdı. Ama az gülerdi, çok yakışırdı.
Bir gün tutuklu, Mamak'ta olabilir, bir davada sırasını bekliyor. Tutuklu gençlerden biri, sırada, bir soru sormak için yanıyor ve “Hocam”, diyor, “beni hatırlıyor musunuz?”. “Hayır, evladım" ve bunun üzerine genç, “nasıl hatırlamazsınız”, biraz şaşırıyor, “ben partinizi çok bastım”, diyor. Behice Hanım'ın hatırlaması gerekiyor. Cevabı şudur, "aman evladım o kadar çoktunuz ki, hangi birinizi hatırlayayım" ve bunları gülerek anlatıyor. Bana naklederken de gülüyordu. Gülmek Behice Hanım'a çok yakışıyor.
Bunun üzerine genç tutuklu rahatlıyor ve sorusunu açıklıyor. Önce Doğu’yu ve sonra herhalde hocasını kastederek soruyor, "ajan mı"; sorusu budur. Behice Hanım’ın cevabı ise şudur: “Evladım, bilemem. Ama ajan olup olmaması hiç önemli değildir. Sosyalizme zararını soruyorsan bütün ajanlardan daha çoktur.” Önemli olan işte budur. Doğu'nun, Türk soluna verdiği zararı hiçbir ajan vermemiştir.
“TAYYİP EFENDİ’NİN MEDDAHI”
Hepimiz ve belki ben, Doğu ile bu gerçekleri bilerek zaman zaman işbirliği yaptık. Ama artık son, Tayyip Efendi'nin meddahı olabileceğini hiç düşünememiştik. En yüksek aşama işte budur.
Bir daha mı tekrarlamam gerekiyor, ilk defa 1964 yılında tanıdım, sosyalistlerin toplantısına, toplantımıza, davetsiz misafir olarak gelmişti. Bundan sonra ne zaman olduğunu bilmiyoruz, solcu ve Türkiye İşçi Partisi üyesi oldu ve bu arada da sosyalist devletleri birleştirmekten hiç söz etmedi. Tabii, ben duymadım. Çok güzel, 1968 yılından itibaren Şangay'ı birleştirmekten de bahsetmesi mümkün değildir. Çünkü Doğu Perinçek, İşçi Partisi üyesi olduktan sonra hem İşçi Partisi düşmanı ve hem de anti-sovyet olmuştu ve böyle bir insanın Şangay'ı birleştirmek istemesi ve bundan söz etmesi mümkün değildir. Gülerler.
Bu dönemde Perinçek çok ateşli bir Maocudur. Yaptıkları ise şunlardır, Sovyetler'den aldığı işaretler üzerine Türkiye İşçi Partisi'ni yıkmaya kalktı ve mutlak anlamda yıkmasalar dahi, çok zayıflattılar. Daha sonra, gizli TKP'yi ortadan kaldırmaya çalıştı ve utanılacak işler yaptı. Gizli Türkiye Komünist Partisi'nin gizli bir çok üyesinin isimlerini ve adreslerini Aydınlık Gazetesi'nde ilan etti. Çok açıkça ihbar ediyordu ve demek Perinçek aynı zamanda bir ihbarcıdır. Polise bildirdi, bilinmektedir.
***
Perinçek, "Şangay Birliği" yapacakmış, önce kendi birliğini yapacaksın, sonra yaparsın. Benim bildiğim iki değerli Paşa vardı, Korgeneral İsmail Hakkı Paşa ve Tümgeneral Naci Beştepe, bu yaz bu iki paşamız da ayrıldılar. Ayrılmalar sessiz oluyor, hiç ses çıkarmıyorlar, bir tür bıkkınlık ya da büyük bir hayal kırıklığı, "biz bittik" diyorlar ve gidiyorlar.
Bir de Soner'in adaşı bir Soner Paşa var, sanıyorum tümgeneral emeklisi, sabrediyor, "partiyi bekliyor", tek başına "bir ordu" ve ordu'yu temsil ediyor. Bazen özellikle dış basında, “Perinçek orduda güçlüdür” haberleri çıkıyor, gücü işte budur.
TİP'i yıkamadıysa, çok önemli ölçüde zayıflattılar ve o sırada TİP'e karşı topyekun bir hücum vardı, çok aktif bir düşman oldular. TKP üyelerini, illegaldiler, gizliydiler, ihbar ettiler. Şimdi Kürtlere karşı büyük bir yayın düşmanlığı yapıyorlar ve herhangi bir etkileri yoktur.
Beni ise bir Kürt-sever olarak gösteriyorlar ve tek doğruları budur. Ben Kürtler'in bizden ayrışmamalarını istiyorum, beraberliğimize çok önem veriyorum. Mesele yüzlerini kime ve nereye döndükleridir. Hem Mezopotamya’da bir Kürt devleti olmasını her şartta kötü bulmuyorum ve hem de Türkiye Kürtleri'nin Barzani gericiliği ve yobazlarıyla savaşmasını doğru buluyorum. Bunu eskiden de yaptılar.
“GÜNAH SONER’İN ADINDADIR”
Peki, Doğu Şangay'da Türkleri birleştiriyorsa, iyi iş yapıyordur ve birlik hep iyidir. Yalnız, Doğu artık tam bir cahildir, Orta Asya'daki Türk Devletleri'nden ikisi, büyük devletler, Türkleri artık Yahudi olarak görüyorlar, İsrail’e yakın buluyorlar ve çoğu önem vermiyorlar. Kürt Devletleri birliği toplantılarını ise Rusça yapıyorlar. Büyük birlikçimiz işte budur.
Büyük birlikçimiz bir münafıktı. Fesatçı ve bozguncudur. Soner Yalçın'a neden kızıyor, anlayamadım. Belki soyadı Yalçın, buna kızıyordur ama yemin ederim ki bunda Soner'in bir günahı yoktur. Günah babasınındır.
Perinçek'in bu yazısı üzerine soyadını ve hatta adını değiştirmesini bekliyorum. Yakında ve mutlaka.
***
Uzun, sayılmayacak bir aradan sonra Oda TV’de ilk yazımdır. Soner Yalçın'a yazılan bir mektup üzerinedir. Öyle anlaşılıyor, Doğu Perinçek, Soner'i kıskanmış ve her zaman olduğu üzere ölçüyü de kaçırmış ve ölçüyü kaçırması çok üzücüdür. Doğrusu, Ekrem Tufan Aytav'ın, "Aydınlık'tan Kaçanlar" kitabına göre, Doğu'nun kaçırması daha ciddi ve sağlık sorunlarına da yayılabiliyor. Sanki akepe'den Bülent Arınç'ı hatırlatıyor ve sık sık ağlıyor. Yüce Gök'ten sağlıklar diliyorum.
***
* Beni yetiştiren Annem, bu sözcüğü , "münafık", çok kullanırdı. Akrabalarımızın bazıları için de kullanır mıydı, hatırlamıyorum. Annem ve babam, ben çocukken, ilkokul yıllarımdan, beni pek önemserlerdi. Bu tür sözleri bana kullanmazlardı. Hatırlamıyorum.
Üstat Ferit Devellioğlu'nun bulunmaz kitabı, Osmanlıca Türkçe Lügat'ta, birçok anlamı veriliyor. Ancak ben şunu anlıyorum, "kafirlikte devam ettiği halde kendisini, Müslüman gösteren" ve Doğu işte budur." (ARTI GERÇEK - 24.10.2017)