Çocuğunuz istismara uğrarsa ne yaparsınız? Çocuğunuzun saçının tek teli için dünyayı yakacak anne babalar sorum size. Küçücük çocuğunuz akrabalarınız gelince kendini odaya kilitlese, saatlerce banyodan çıkmasa, kendi saçlarını yine kendi elleriyle yolsa… Her gün psikolog görüşmesine gidip tek kelime etmese, intihara kalkışsa kısaca çocuğunuz günden güne sizin çocuğunuz olmaktan çıksa ne yaparsınız?
4 yaşından beri amcası tarafından cinsel istismara uğrayan 14 yaşındaki E.A’nın davası
E.A.’nın annesi gibi adalet savaşı mı verirsiniz yoksa baba gibi aile içi olaydır diye kapatmaya mı çalışırsınız ya da tüm bunlardan daha vahim bir şekilde dede gibi mahkeme salonunda “Ellediyse ne olmuş. Senin g..ün bizim aile şerefimizden daha mı önemli” diye haykıracak kadar şuurunuzu mu yitirirsiniz?
E.A., henüz 14 yaşında anne F.A. kızının davranışlarından şüphelenip kızını takibe başlıyor. Önceleri ergenlik dönemi diye çok üzerinde durmadığını söylese de, rehber öğretmenin anneye kızının erkek çocuklarının yanına oturmadığını, kimseye kendini dokundurtmadığını söylemesi üzerine takiplerini artırıyor ve psikologla görüşmeler başlıyor.
İntihar teşebbüsleri, saç yolmalar başlıyor ama E.A. psikologda da susuyor! Ta ki sinir krizi geçirip her şeyi anlatana kadar. Anlattıkları kan dondurucu cinsten.
4 yaşından beri amcası tarafından istismar edildiğinden bahsediyor. Anne önce herkes gibi inanmak istemiyor. Dededen, diğer amcalardan yardım istiyor ama bırakın yardımı tehdit ediliyor. Olayın peşini bırakmazsa bir başına yapamayacağına dair. Öğrenirse yer yerinden oynar diye çekindiği eşi de önce tepki veriyor sonra o da kapatalım diyenlerin tarafına geçiyor.
Anne, babaya boşanma davası açıyor ve dün bu korkunç durumun mahkeme kayıtları önce Habertürk TV yargı muhabiri Caner Aktan’ın Twitter hesabından yayınladığı o kan donduran beyanla başladı; ardı ardına yine aynı hızda gazetelere düşmeye başladı.
Muhabir Caner Aktan, olayı şu şekilde paylaşıyordu:
— Amcası tarafından istismara uğrayan E.A’nın dedesi ‘Ellediyse ne olmuş. Senin g..ün bizim aile şerefimizden daha mı önemli” dedi. Bunu mahkeme salonunda söyledi. Duruşmada, herkesin gözü önünde. Bu söylendi. Bugün hem de. Çok ciddiyim.
Bu sözleri torunu istismara uğrayan bir dede söylüyor!
Baba şikayetçi olmuyor amca sorgulanması gerekirken dönüp dolaşıp 14 yaşındaki kız çocuğu sorgulanıyor. Agresif yapısından tutun acaba yalan söylüyormuya kadar. Üstüne üstlük bu konuda ablanın “Amcam bizi sinemaya götürdüğünde, benimle yer değiştirmek istedi. Yüzü mutsuzdu. Amcam bizim odamıza girmezdi ama E.A.’nın odasına girerdi.” diye beyan vermesine karşılık.
Duruşma sonrası E.A.’nın avukatı Ceren Acer’in basına yansıyan açıklaması şu şekildeydi:
“Mağdurun babası ile sanığın akrabası olan tanığın ifadeleri, görgü ve bilgiye dayalı değil tamamen aile üyesi olan sanığı koruma ve suçu kapatma amaçlıdır. Bugün duruşmada sanık müdafilerince sanık kürsüsündeki şahıs yerine mağdur çocuk ve müşteki anne yargılanmaya çalışılmış, sanığın fiilleri yerine çocuğun özel hayatı sorgulanmıştır. Bunun adı mağdur suçlayıcılıktır. Toplum vicdanını sarsan ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasından uzak bir savunma yapılmıştır. Çocuğun yaşadığı travma dosyada bulunan adli tıp ve adli görüş raporu ile sabit olmasına rağmen, neden- sonuç ilişkisi çarpıtılarak sanık yakınlarının kişisel kanaatleri ile çocuğun psikolojisi değerlendirilmeye çalışılmıştır. Bununla birlikte mağdur çocuğun tanık olarak dinlenen ablası ve müşteki olan annesi, tüm tehdit ve baskılara, duruşma esnasındaki tahriklere karşı mahkeme huzurunda da cesaretle dik duruşlarını sürdürmüşlerdir. Bizler de avukatları olarak cinsel istismara maruz bırakılan çocuğun ve annesinin hukuk ve adalet mücadelelerinde yanlarında olmaya devam edeceğiz.”
Şimdi en başa tekrar dönelim. Çocuğunuzu biri istismar etse, üstüne üstelik bu 10 sene sürse ne yaparsınız?
E. A. 14 yaşında ve 10 senedir bunları yaşadığından bahsediyor. Şimdi hangi ceza E.A’nın yaşadıklarını unutturacak? Unutmadıklarını cesaretini toplayıp paylaşanlardan biliyoruz. Caner Aktan’ın paylaşımının altına yağan yorumlardan birinde bir kadın yaşadıklarını şu şekilde dile getiriyor:
“Yedi yaşındayken babamın ikizi olan kız kardeşinin oğlu tarafından (15 yaşındaydı o zaman) cinsel istismara uğradım ve senelerce bunu unutamadım. Daha kötüsü o yaşta bunun ne demek olduğunu bilmiyordum bile ! Bana ne yaptı anlayamayacak bilinçteydim. Ve şuan ailemizde yüzlerine bile tükürmüyor, cenazelerimize dahi gelemiyorlar. Keşke yıllarca susmayıp anlatsaydım bu olay çok ağır psikolojik sorunlarla genç yaşta boğuşmama neden oldu. İnsanların hayatları bitiyor. Kadınların sessiz çığlıklarını kimse duymuyor. Bu haberleri okudukça kalbim parçalanıyor. Hayattan nefret ediyorum. Yaşamaktan nefret ediyorum adeta. Şuan bana taciz eden insan evli ve çocukları var inanabiliyor musunuz !? Hayatımda belki de ölmesini isteyeceğim tek insan bu insan. Ve bu insanların sosyal yaşamdan kadının tek sözüyle tek ifadesiyle koşulsuz şartsız yargılanmaları gerekiyor bu şart ! Ki toplumda bir daha bu acılar yaşanmasın. Bu olayların ört bas edilmeye çalışılması ne demek ! Bu kadınlar bizim kadınlarımız değil mi? Bu kadar mı sapık bir toplumda yaşadığıma inanmak istemiyorum artık…”
Küçücük bedenlerin, küçücük akılların yaşamak zorunda kaldığı acıların farkında mısınız? Yoksa hâlâ “Küçüğün rızası vardır.” diye raporlar tutup, mahkemeler mi göreceksiniz? Sapıklar serbest kalırken çocuklara bağırmasını mı öğreteceksiniz? Peki siz okuduğu her haberde yüreği parçalanan aklıselim kalabalık, çocukların bağıramadıklarını bağıracak mısınız yoksa “vah vah kötü olmuş” diyerek, köşenize mi çekileceksiniz? Herkes anlayana idrak edene kadar: ÇOCUKTUR RIZASI YOKTUR!
4 yaşından beri amcası tarafından cinsel istismara uğrayan 14 yaşındaki E.A’nın davası
E.A.’nın annesi gibi adalet savaşı mı verirsiniz yoksa baba gibi aile içi olaydır diye kapatmaya mı çalışırsınız ya da tüm bunlardan daha vahim bir şekilde dede gibi mahkeme salonunda “Ellediyse ne olmuş. Senin g..ün bizim aile şerefimizden daha mı önemli” diye haykıracak kadar şuurunuzu mu yitirirsiniz?
E.A., henüz 14 yaşında anne F.A. kızının davranışlarından şüphelenip kızını takibe başlıyor. Önceleri ergenlik dönemi diye çok üzerinde durmadığını söylese de, rehber öğretmenin anneye kızının erkek çocuklarının yanına oturmadığını, kimseye kendini dokundurtmadığını söylemesi üzerine takiplerini artırıyor ve psikologla görüşmeler başlıyor.
İntihar teşebbüsleri, saç yolmalar başlıyor ama E.A. psikologda da susuyor! Ta ki sinir krizi geçirip her şeyi anlatana kadar. Anlattıkları kan dondurucu cinsten.
4 yaşından beri amcası tarafından istismar edildiğinden bahsediyor. Anne önce herkes gibi inanmak istemiyor. Dededen, diğer amcalardan yardım istiyor ama bırakın yardımı tehdit ediliyor. Olayın peşini bırakmazsa bir başına yapamayacağına dair. Öğrenirse yer yerinden oynar diye çekindiği eşi de önce tepki veriyor sonra o da kapatalım diyenlerin tarafına geçiyor.
Anne, babaya boşanma davası açıyor ve dün bu korkunç durumun mahkeme kayıtları önce Habertürk TV yargı muhabiri Caner Aktan’ın Twitter hesabından yayınladığı o kan donduran beyanla başladı; ardı ardına yine aynı hızda gazetelere düşmeye başladı.
Muhabir Caner Aktan, olayı şu şekilde paylaşıyordu:
— Amcası tarafından istismara uğrayan E.A’nın dedesi ‘Ellediyse ne olmuş. Senin g..ün bizim aile şerefimizden daha mı önemli” dedi. Bunu mahkeme salonunda söyledi. Duruşmada, herkesin gözü önünde. Bu söylendi. Bugün hem de. Çok ciddiyim.
Bu sözleri torunu istismara uğrayan bir dede söylüyor!
Baba şikayetçi olmuyor amca sorgulanması gerekirken dönüp dolaşıp 14 yaşındaki kız çocuğu sorgulanıyor. Agresif yapısından tutun acaba yalan söylüyormuya kadar. Üstüne üstlük bu konuda ablanın “Amcam bizi sinemaya götürdüğünde, benimle yer değiştirmek istedi. Yüzü mutsuzdu. Amcam bizim odamıza girmezdi ama E.A.’nın odasına girerdi.” diye beyan vermesine karşılık.
Duruşma sonrası E.A.’nın avukatı Ceren Acer’in basına yansıyan açıklaması şu şekildeydi:
“Mağdurun babası ile sanığın akrabası olan tanığın ifadeleri, görgü ve bilgiye dayalı değil tamamen aile üyesi olan sanığı koruma ve suçu kapatma amaçlıdır. Bugün duruşmada sanık müdafilerince sanık kürsüsündeki şahıs yerine mağdur çocuk ve müşteki anne yargılanmaya çalışılmış, sanığın fiilleri yerine çocuğun özel hayatı sorgulanmıştır. Bunun adı mağdur suçlayıcılıktır. Toplum vicdanını sarsan ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasından uzak bir savunma yapılmıştır. Çocuğun yaşadığı travma dosyada bulunan adli tıp ve adli görüş raporu ile sabit olmasına rağmen, neden- sonuç ilişkisi çarpıtılarak sanık yakınlarının kişisel kanaatleri ile çocuğun psikolojisi değerlendirilmeye çalışılmıştır. Bununla birlikte mağdur çocuğun tanık olarak dinlenen ablası ve müşteki olan annesi, tüm tehdit ve baskılara, duruşma esnasındaki tahriklere karşı mahkeme huzurunda da cesaretle dik duruşlarını sürdürmüşlerdir. Bizler de avukatları olarak cinsel istismara maruz bırakılan çocuğun ve annesinin hukuk ve adalet mücadelelerinde yanlarında olmaya devam edeceğiz.”
Şimdi en başa tekrar dönelim. Çocuğunuzu biri istismar etse, üstüne üstelik bu 10 sene sürse ne yaparsınız?
E. A. 14 yaşında ve 10 senedir bunları yaşadığından bahsediyor. Şimdi hangi ceza E.A’nın yaşadıklarını unutturacak? Unutmadıklarını cesaretini toplayıp paylaşanlardan biliyoruz. Caner Aktan’ın paylaşımının altına yağan yorumlardan birinde bir kadın yaşadıklarını şu şekilde dile getiriyor:
Küçücük bedenlerin, küçücük akılların yaşamak zorunda kaldığı acıların farkında mısınız? Yoksa hâlâ “Küçüğün rızası vardır.” diye raporlar tutup, mahkemeler mi göreceksiniz? Sapıklar serbest kalırken çocuklara bağırmasını mı öğreteceksiniz? Peki siz okuduğu her haberde yüreği parçalanan aklıselim kalabalık, çocukların bağıramadıklarını bağıracak mısınız yoksa “vah vah kötü olmuş” diyerek, köşenize mi çekileceksiniz? Herkes anlayana idrak edene kadar: ÇOCUKTUR RIZASI YOKTUR!