Harold Barclay, Efendisiz Halklar" kitabında; "Tarihteki isyan ve devrimler... ve sosyal sistemlerin dağılışı... şaşmaz bir şekilde bir tür despotizmin diğer bir tür despotizmle yer değiştirmesidir" derken aslında bize ne yapmalı sorusunun cevabını veriyor...


Önce bazı örneklerle başlayalım. Hepsini, hepimizin artık ezbere bildiğimiz örnekler bunlar. Medya ve sosyal medya taraması sonucunda çıkardığımız örnekler. Bizimkisi sadece bir hatırlatma. Böyle onlarca, yüzlerce örnek var 18 yıl boyunca gerçekleşmiş. Listemize aldıklarımız şunlar:

İKTİDAR SIFATLI EKİBİN SUÇ LİSTESİNDEN ÖRNEKLER

Lösemi Hastalarının ve ailelerinin sorunlarının tespiti için verilen araştırma önergesi AKP’li vekillerin oylarıyla reddedildi. 

İstanbul Eyüp'te İBB yönetimi tarafından yeni bir kreş planı hazırlandı. Ancak plan AKP'li üyeler tarafından reddedildi. 

Ensar vakfında 45 çocuğa tecavüz edilmesi olayı araştırılsın önergesi AKP'li milletvekillerince reddedildi. 

Cumhuriyet Halk Partili meclis üyelerinin İBB'de Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Şube Müdürlüğü kurulmasına ilişkin teklifi AKP'li meclis üyeleri tarafından reddedildi. 

Soma’da 301 madencinin hayatını kaybettiği faciadan hemen önce verilen ‘Maden Kazaları Araştırılsın’ önergesi AKP’li vekillerin oylarıyla reddedildi. 

Osman Öcalan'ın TRT'ye çıkarılmasına ilişkin verilen araştırma önergesi" AKP oylarıyla reddedildi. 

Rabia Naz Vatan'ın ölümünün araştırılması ile ilgili verilen önerge AKP'nin oylarıyla reddedildi.

15 Temmuz'un siyasi bağlantılarının araştırılması için muhalefet partileri son iki yılda mecliste en az 13 önerge verdi. Hepsi AKP engeline takıldı. 

Çorlu tren katliamının araştırılması Akp ve Mhp oylarıyla reddedildi. 

CHP'nin önerisi olarak meclise sunulan tarım ve hayvancılığın sorunlarına çözüm bulunmasına ilişkin önergesi AKP'nin oylarıyla reddedildi. 

İBB meclisinde cemevlerine ibadethane statüsü verilmesiyle ilgili getirilen teklif AKP'li meclis üyeleri tarafından reddedildi. 

Binlerce kişinin parasını çalan Çiftlik Bank’ın araştırması için verilen önerge AKP’li vekillerin oylarıyla reddedildi.

IŞİD’in Türkiye’deki faaliyetlerinin araştırılması önergesi AKP’li vekillerin oylarıyla reddedildi. 

CHP'nin çocuk istismarı vakalarının son 10 yılda yedi kat arttığını belirterek verdiği araştırma önergesi AKP oylarıyla reddedildi. 

AKP’li Serik Belediyesi’nde ki ‘’500 Bin Liralık Rüşvet’’ iddiasının araştırılması için verilen önerge AKP’li vekillerin oylarıyla reddedildi. 

Zincir marketlere karşı mahalle esnafının korunması ve desteklenmesi amacıyla hazırladığı araştırma önergesini AKP'nin verdiği oylar neticesinde reddedildi. 

CHP'nin Sakarya'daki patlamaya ilişkin araştırma önergesi reddedildi! 

Lösemi Hastalarının ve ailelerinin sorunlarının tespiti için verilen araştırma önergesi AKP’li vekillerin oylarıyla reddedildi.

Okulların depreme dayanıklı hale getirilmesi için MEB bütçesinin artırılması önergesi" AKP'nin oyları ile reddedildi. 

Bir dönem herkesin diline pelesenk olan ‘Faiz Lobisi’nin araştırılması için verilen önerge AKP’li vekillerin oylarıyla reddedildi.

İKTİDAR SIFATLI EKİBİN AÇMAZI YA DA ÇARESİZLİĞİ

Buraya kadar yirmi örnek sıraladık. Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi böyle onlarca, yüzlerce örnek var daha. Reddedilen bu önergelerin ortak noktaları tümünün de halkı ve emekçileri doğrudan etkilemesi. 

Şurası artık kesindir: Bu ortak nokta, o ekibin safının ve yerinin aslında neresi olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Yanisi şu ki, bu ekip halka ve emekçilere cepheden karşıdır.

Karşıdır, çünkü; artık "yönetemez" noktasına gelmiş olan iktidar sıfatlı ekip, içerisinde yukarıdaki örnekler ve yüzlerce benzerlerinin de olduğu, içerisinde 17-25 Aralık rezilliğinin olduğu, içerisinde çok ağır bir yerel seçim hezimetinin olduğu, içerisinde Gezi Direnişi yenilgisinin olduğu, içerisinde baskı, tehdit, şantaj, kirli siyaset yapma biçimi, iftira, yalan, saldırganlık, şiddet, pis işler, karanlık ittifaklar ve işbirliği gibi birçok berbat gelişmenin toplamının olduğu, kendisi açısından düşünüldüğünde; korkunç ve kaoslarla dolu, sonu belirsiz bir siyasi tabloyu daha fazla taşıyamayacağı için, elinde bulundurmaya devam ettiği iktidar gücünü artık doğrudan doğruya halka ve emekçilere ve kendisine muhalif olan her insana ve unsura karşı kaçınılmaz olarak ve cepheden kullanacaktır.

MUHALEFET DİYE NİTELENEN TOPLAMIN DURUMU

Peki iktidarın hali böyle iken muhalefet ne durumdadır?

Meclisteki muhalefetten meclis dışındaki muhalefete kadar uzanan o geniş toplam neler yapmaktadır?

İktidarın cepheden saldırı pozisyonuna karşılık bu toplam hangi pozisyonu korumaktadır?

Biz bu noktada "muhalefet" toplamını, yukarıdaki soruya cevap verebilmek adına düzen içi muhalefet ve düzen dışı muhalefet olarak ikiye ayırmanın doğru olacağını düşünüyoruz. 

DÜZEN İÇİ MUHALEFET

Düzen içi muhalefetin geldiği nokta üzerinde, "umut" anlamında aslında durmaya gerek görmüyoruz. Çünkü özellikle CHP ve İYİ PARTİ'nin, iktidarın son durumunun ve pozisyonunun gerçek anlamda farkında olmadıklarını attıkları ve atmadıkları adımlarla söylemlerine bakarak görüyor ve biliyoruz. 

Örneğin, Ziraat Bankası'nın 2014 yılında, bir "vergi cenneti" olarak anılan Virjin Adaları'na gönderdiği ama yaklaşık 7 yıldır geri ödenmeyen, faizi bile 800 milyon doları bulmuş 1,6 milyar dolarlık devasa bir kredi(?!)nin CHP ve İYİ PARTİ'yi bir tülü ilgilendirmediğini görüyoruz ama buna şaşırıyor muyuz? Elbette ki hayır!

Tek başına sadece bu korkunç para transferi bile düzen içi muhalefetin aslında ne olmadığı konusunda bize yeteri kadar fikir veriyor. Yanisi şu ki, bu muhalefet toplamıyla herhangi bir yere varılamayacağı açıktır. Açıktır, çünkü bu muhalefet bu haliyle, düzenin bir payandasıdır. 

DÜZEN DIŞI MUHALEFET

Düzen içi mıhalefetin durumu böyleyken düzen dışı muhalefetin durumu çok mu iç açıcıdır? Bu soruya da cevabımız hayır olacaktır. Çünkü her şey bir yana bu muhalefet çok parçalıdır ve parçaların bir araya gelmeleri kimi seçim dönemleri hariç pek mümkün görünmemektedir. Bu toplam içerisindeki her parçanın hepsinin de tek tek ve artık nasıl oluyorsa, bir programı(?!), bir stratejisi(?!), bir eylem türü(?!) ve bir çigisi(?!) vardır. Hiç kuşkusuz bu kadar çoktan bir bütün çıkmaz, çıkmayacaktır. 

Öte yandan bu parçaların (çoğu zaman da ve maalesef parçacıkların) stratejileri, eylem türleri ve çizgileri, hepsinin tek tek öve öve bitiremedikleri kendi tuhaf programları nedeniyle aslında evet düpedüz yok hükmündedir. Öncesi ve sonrasıyla her birinin programı -bunu yıllardır net olarak gördük ve görmeye de devam edeceğiz- ölü doğmuş bir bebektir.

DÜZEN İÇİ VE DÜZEN DIŞI MUHALEFETİN ORTAK NOKTASI

Nasıl ki düzen içi muhalefet için Ziraat Bankası üzerinden Virjin Adaları'na kredi adı altında yapılan o devasa para transferi -acilen hem de-, gündeme alınacak bir gelişme gibi durmuyorsa, düzen dışı muhalefet için de örneğin HDP'ye yönelik iktidar kaynaklı gerici-faşist saldırı gereken önemi -acilen hem de- görmemektedir. 

Yanisi şu ki, Virjin Adaları'na yapılan para transferinin karşılaştığı muamele ile HDP'nin karşılaştığı muamele düzen içi ve düzen dışı muhalefetin birleştiği en önemli nokta olmuştur ki bu durum ülkedeki muhalefet toplamı için korkunç bir dram olsa gerektir.

PEKİ NE YAPMALI?

İktidar sıfatlı ekibin ve onun karşısındaki muhalefet toplamının durumları ortadayken, halk ve emekçiler noktasında "Ne Yapmalı" sorusu gerçekten büyük önem taşımaktadır ve hepimizin peşindedir. 

Harold Barclay, Efendisiz Halklar" kitabında; "Tarihteki isyan ve devrimler... ve sosyal sistemlerin dağılışı... şaşmaz bir şekilde bir tür despotizmin diğer bir tür despotizmle yer değiştirmesidir" derken aslında bize ne yapmalı sorusunun cevabını veriyor. Yani halkın, emekçilerin ve onların güçlerinin  tumturaklı cümleler üzerine oturtulmuş devrimci(?!) programlara ya da "somut durumların somut tahlillerine" değil, kendilerini kuşatan gerici-faşist-sömürgen ve buyurgan düzenden olduğu kadar, aslında bir otorite olan "merkez komite"lerden de kurtulmaya ihtiyacı var. 

Errico Malatesta ise yolu gösteriyor: "(...) biz insanları özgürlüğe kavuşturmak istemiyoruz; insanların kendilerini özgürlüklerine kavuşturmalarını istiyoruz. Yukarıdan gelen ve zorbalıkla kabul ettirilen hiçbir şeyin iyi olduğuna inanmıyoruz; halk topluluklarından doğan, halkın gelişme evresine denk düşen ve halk ilerledikçe ilerleyen yeni bir yaşam tarzı istiyoruz. Bu nedenle tüm ilgi ve düşüncelerin bilinçli bir örgütlenmeyle ifade bulmasını ve sahip olduğu önem oranında KOMÜNAL yaşam -üzerinde bir etkisinin olması gerektiğini düşünüyoruz."

DİPNOT: Unutmayın: Otoritenin olduğu yerde özgürlük yoktur!

Sevgiyle, dirençli ve uyanık kalın! (HAYRİ GÜNEL) 

Daha yeni Daha eski