Anlaşılıyor ki Türkiye, bu testten bir kez daha geçecek. Son 20 yılda AKP’nin tam bir kandırma ustası olduğu defalarca kanıtlansa da birileri hâlâ kandırılmaya hazır. Herhalde kana kana kanmak istiyorlar! Artık kabak tadı veren bu durum, kendine özgü bir tekerleme yarattı: Kandırıldıklarını söyleyerek kandırmaya çalışanların kandıramadıklarından mısınız yoksa kana kana kandırılanlardan mısınız?


KANA KANA KANMAK

Tarikat ve cemaatlerin sivil toplum kuruluşu olduğuna inandınız mı?

AKP’nin Türkiye’de demokrasiyi güçlendireceğine inandınız mı?

BOP’un eşbaşkanı olarak görev alanların emperyalizme karşı olduğuna inandınız mı?

AKP tarafından kurulan Ergenekon ve Balyoz kumpaslarına inandınız mı? Yıllarca sahte planlarla AKP’nin “darbe mağduriyetine” destek çıkan “sol liberallere” inandınız mı?

Muvazzaf ve emekli asker, gazeteci, yazar, hukukçu, sivil toplum örgütü yöneticisi, birçok saygın kişinin “Ergenekon Terör Örgütü”ne üye olduğuna inandınız mı?

Taraf adlı yayının gazetecilik yaptığına inandınız mı? Manşetten verdiği “Fatih ve Beyazıt camilerine bombalı saldırı düzenlenecekti” iddiasına inandınız mı?

Bavul dolusu gelen belgelerin gerçeği yansıttığına inandınız mı?

***

İlhan Selçuk’un “kendi gazetesine bomba attıran örgüt başı” olduğuna inandınız mı?

Türkân Saylan’ın kurduğu Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin “burslu kız öğrencilerin denizci subay eğitimi alan askeri öğrencilerle birlikte kalmasını sağlamak yönünde çalıştığını” iddia eden Nazlı Ilıcak’a inandınız mı?

“Türkân Saylan’ın yönetimindeki kuruluş, çocukları fişliyor, üstelik darbeci kuruluşlarla da ciddi ilişkileri bulunuyor” diye yazan Ahmet Altan’a inandınız mı?

“Yetmez Ama Evet” kampanyasının adalet ve özgürlük için yapıldığına inandınız mı?

Kabataş yalanına inandınız mı? 

Gezi Parkı olaylarının iktidarın söylediği gibi “devleti, milleti hedef alan alçakça bir saldırı” olduğuna inandınız mı?

İktidarın gerçekten FETÖ ile mücadele ettiğine inandınız mı?

Yıllarca halkı kandıranların iş sarpa sarınca “kandırıldık” demesine inandınız mı?

Türkiye’yi rejim değişikliğine götüren 16 Nisan 2017’deki referandumunun, mühürsüz oy pusulaları yasanın açık hükmüne karşı son anda geçerli sayılsa da gerçek sonuçları yansıttığına inandınız mı?

***

Hepsinin yalan olduğu kanıtlanan bu iddiaların herhangi birine inandıysanız, emekli amirallerin yaptığı açıklamanın da “darbe girişimi” olduğuna inanabilirsiniz. 

2009’dan bu yana dijital ortamda üretilen sahte belgelerle, gizli “tanıklarla” kumpasların kurulduğu...

Medyadaki etik yoksunu yandaşların gayretiyle onurlu insanların, Atatürkçülerin, yurtseverlerin hayatlarının karartıldığı bu ülkede, artık sahte kanıt bile yokken suç yaratılıyor!

Ortada bir darbe teşebbüsü yok ama “darbe iması var” deniliyor. Çünkü o güne kadar yapmadıklarını yapmalarını kolaylaştıracak yeni bir “Allah’ın lütfu” aranıyor. 

Metne sonradan eklenen “Yüce Türk milleti” ifadesi ve duyuru saatinin değiştirilmesi üzerinden sanki bir darbe girişimi varmış havası yaratılıyor. Sanki bu ifade yer alırsa sorunmuş gibi, artık sivil olan insanların toplu görüş açıklaması suçmuş gibi, TV programlarında saatlerce havanda su dövülüyor. 

Bir kez daha, asıl tartışılması gereken konu yerine, iktidarın yönlendirmesiyle sahte “darbe mağduriyeti” konuşuluyor. İstanbul Kanalı yapılırsa, Montrö Boğazlar Sözleşmesi delinirse olabilecekleri konuşmak yerine, günlerdir basit bir duyuru üzerinden kumpas kurulmak isteniyor. Yandaş medya da muhalefet de buna ortam hazırlayan açıklamalar yapıyor. 

Gerçeklik sonrası dönemde kim, neye inandırabiliyor? Tüm mesele bu. 

Anlaşılıyor ki Türkiye, bu testten bir kez daha geçecek. Son 20 yılda AKP’nin tam bir kandırma ustası olduğu defalarca kanıtlansa da birileri hâlâ kandırılmaya hazır. 

Herhalde kana kana kanmak istiyorlar!

Artık kabak tadı veren bu durum, kendine özgü bir tekerleme yarattı:

Kandırıldıklarını söyleyerek kandırmaya çalışanların kandıramadıklarından mısınız yoksa kana kana kandırılanlardan mısınız? (ZÜLAL KALKANDELEN - CUMHURİYET)

Daha yeni Daha eski