Suriye’deki çatışmalar 11’inci yılında. Ülkedeki iç savaşta yüz binlerce sivil hayatını kaybetti, milyonlarcası mülteci konumuna düştü. Binlerce Suriyeli mülteci, kara veya deniz yolculuğundan sağ çıkamadı. Savaşta ailelerini yitirmiş veya göç sırasında aileleriyle irtibatları kesilmiş “refakatsiz çocuklar” ise mültecilik koşullarının en ağırını yaşadı ve halen yaşıyor. Avrupa’ya gitmek üzere kaçak yollardan yola çıkan kayıt altına alınmadıkları için de görünür olmayan refakatsiz çocukların halen hayatta olup olmadıklarına ilişkin resmi bilgi yok. Uzmanlara göre kayıp çocuklar, cinsel istismar ve pazarlanması tehlikesi ile karşı karşıya.
Türkiye’de kaç mülteci olduğu bilinmiyor
2011’de Suriye iç savaşı milyonlarca insanı göçe zorladı. Göç İdaresi Başkanlığı’nın 22 Haziran tarihli son verilerine göre göçün 11’inci yılında Türkiye’de bulunan mülteci sayısı 3 milyon 684 bin. Ankara Üniversitesi SBF Mülkiye Göç Araştırma Merkezi Direktörü Prof. Dr. Murat Erdoğan Türkiye’ye kaç mültecinin geçiş yaptığına ilişkin verilerin bilinmediğine dikkat çekti.
Kayıp çocuklar nerede?
Prof. Dr. Erdoğan, Türkiye’ye refakatsiz girdikten sonra kaybolan çocukların sayısına ilişkin bir verinin de bulunmadığını belirtirken, kayıp çocukları bekleyen tehlikelere dikkat çekti. Erdoğan, “Kayıp çocuklar konusu, çocuk istismarı ve pazarlanması konusunda da bir alan yaratmış oluyor. Kayıp çocuklar sadece Türkiye’de değil, Avrupa’da da mevcut. Avrupa Polis Teşkilatı Europol’un en son 10 bin civarında çocuğun Avrupa’da kayıp olduğunu açıklamıştı. Ne yazık ki böyle süreçlerde fırsat kollayanlar için fırsat alanı ortaya çıkmış oluyor” bilgisini aktardı.
Kayıp çocuklar sorunu nasıl çözülür?
Erdoğan, “Özellikle refakatsiz ve kayıp çocuklar sorunun çözümü için nasıl bir yol izlenmeli?” sorusuna “Sorun daha çok kayıtlama yapmakla giderilebilir” yanıtını verdi. Sınırlardan geçişkenliğin yoğun olması nedeniyle hükümetin politika üretmesinin zorlaştığını ifade eden Erdoğan şöyle konuştu:
“Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı özellikle 2012 ile 2017 arasındaki süreç olağanüstü yüksek sayılarda insan girişinin olduğu dönemlerdi ve bu dönemlerde devletin çabasının yeterli olması da mümkün değildi Göç İdaresi Başkanlığı, Türkiye’de 2014’te aktive oldu. Aktif olarak çalışmalarına başladığında Türkiye’de 1 buçuk milyon mülteci vardı. Onların teşkilatlanması, yasaları, tüzüklerinin çıkarılması, yönetmeliklerinin çıkarılması falan gibi bir sürü süreçle zaten onların asıl olarak işe sarılması 2016 yılındadır. Peki bu kadar süreçte kim ilgilendi bunlarla diye sorduğunuzda hakikaten çok ciddi bir dağınıklık süreci var. Bu konudaki kayıplar, kaçaklar üç aşağı beş yukarı tahmin edilebilir ama netice itibariyle bu konu bir güvenlik alanı ve polisin yapması gereken bir alan ve o alan öyle kolay bir alan değil, bunun da altını çizmek gerekli.”
“Açık veri olmadığı için yaş tespiti yapılamıyor”
Mülteci-Der Genel Koordinatörü Pırıl Erçoban da, devletin verileri paylaşmadığını vurgularken sayıları basına verilen demeçlerden takip etmek zorunda olduklarını belirtti.
Pırıl Erçoban, Göç İdaresi Başkanlığı’nın sadece toplam mülteci sayısını verdiğine dikkat çekerek, açık veriler paylaşılmadığı için yaş tespiti yapabilmenin de zor olduğunu ifade etti. Erçoban, “Elimizde kayıp mülteci çocuklara dair veri yok. Dernek olarak yapılan başvurulardan tuttuğumuz bir sayı var ama geneli yansıtacak nitelikte değil. Veri olmayınca yaş tespiti de çok zor oluyor. Dolayısıyla yaşı çok net olmayan, belgeleyemeyenlere kemik testi yapılıyor. Kişi 18 yaşından küçüğüm dese de düzensiz durumdayken tespit edilenlerin çoğu çocuk olarak kayda girmiyor, yetişkin kaydı alınıyor. Dolayısıyla çocuk koruma haklarından yararlanmaları da mümkün olmuyor” diye konuştu.
“Vaka düzeyinde olunca ilgilenebiliyoruz”
Kayıp çocuklarla ilgili birçok derneğin vaka özelinde çalışmak zorunda olduğunu belirten Erçoban, tespit edilen kayıp çocukların da geri gönderme merkezlerinde sınır dışı edilmek için tutulduğunu söyledi. Erçoban, “Çocuk tespit edildiğinde, bir geri gönderme merkezinde sınır dışı edilmek için bekliyor, ki Göç İdaresi’nin genel söylemi ve uygulaması aslında refakatsiz çocukların geri gönderme merkezlerine alınmadığı yönünde, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na sevk ediliyor. Ama orada o iki kurum arasındaki paslaşma sağlıklı yürümüyor. Aile ve Sosyal Hizmetler diyor ki, önce bunun sağlık kontrolünü yapın, yaş tespitini yapın, ondan sonra bize yollayın. O bir süreç alıyor ve o süreçte Göç İdaresi’nin o çocukların barınmasını sağlayabileceği bir imkânı, tesisi yok. Bazı illerde daha iyi yürüyor bunlar ama bazı illerde de çok sıkıntılı” ifadelerini kullandı.
“Çocuklara hizmet götüremiyoruz”
Geçici koruma kaydının 81 ilde kapandığına değinen Erçoban, sadece kamplarda kayıt alındığını hatırlattı. Erçoban, “Yıllardır pek çok ilde kayıt alınmıyor, geçici koruma da aynı şekilde. Burada aslında kişinin yaş ya da beyanın 18 yaş altındaysa kişinin görüntüsü de bunu çok net göstermiyorsa kişi lehine kullanılmıyor bu. Kemik testlerine gönderiliyorlardı ama şimdilerde insanlar Göç İdarelerine yaklaşamıyor bile” dedi.
Verileri bilmenin mülteci çocuklara hizmet götürmeyi kolaylaştıracağını söyleyen Pırıl Erçoban, çocukların korunması gerektiğini belirtti. Erçoban, ellerinde veri olmayan derneklerin etkin bir hizmet ve sağlıklı bir planlamayı yapmasının oldukça zor olduğunu ifade etti.
Avrupa’daki kayıp mülteci çocuklar
Suriye’de 11 yıldır devam eden insani krizde, milyonlarca insan yerinden edildi, birçoğu mülteci konumuna düştü. Türkiye’de yasal haklara sahip olamayan, ekonomik zorluk çeken, sayıları net olarak bilinmeyen mülteciler kara ve deniz yolu üzerinden Avrupa’ya ulaşmaya çalıştı. Göç yolunda kaçakçılar tarafından ekonomik ve fiziksel istismara uğrarken, binlercesi de kara ve deniz yolunda hayatlarını kaybetti. Göç yoluna refakatsiz olarak çıkan çocukların sayısı ve akıbetlerine ilişkin de ulusal ve uluslararası net bir veriye ulaşmak mümkün değil.
Lost In Europe isimli gazeteci kolektifi tarafından gerçekleştirilen, 2021’de duyurulan araştırmacı gazetecilik dosyasındaki verilere göre 2018-2020 arasında yaklaşık 18 bin çocuk Avrupa’ya göç yolunda ve Avrupa’ya adım attıktan sonra kayboldu.
Kayıp Göçmen Projesi’nin (Missing Migrants Project) verilerine göre de 2020’den günümüze dek 111 göçmen Ege Denizi’nden Avrupa’ya ulaşma yolunda hayatını kaybetti, bunlardan 34’ünü kadın ve çocuklar oluşturuyor. (MELEK AVCI - ATÖLYEBİA)