HIDE

GAZETE DEMOKRAT / EKONOMİ

GRID_STYLE

SON HAVADİS

SHOW_BLOG

"6-7 Eylül bir Özel Harp işidir ve iyi bir örgütlenmeydi. Amacına ulaştı. Sorarım size, muhteşem örgütlenme değil miydi?"

YASSIADA MAHKEMESİNDE ÖRTBAS 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra Demokrat Parti iktidarının Yassıada Yüksek Adalet Divanı tarafından yargılanmas...


YASSIADA MAHKEMESİNDE ÖRTBAS

27 Mayıs 1960 darbesinden sonra Demokrat Parti iktidarının Yassıada Yüksek Adalet Divanı tarafından yargılanması başlar. “6/7 Eylül Olayları” açılan davalar arasındadır. 21 Eylül 1960 ve 5 Ocak 1961 tarihleri arasında görülen davada Celal Bayar, Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu, Namık Gedik, Fahrettin Kerim Gökay ve Fuat Köprülü de yargılanır.

17 Aralık 1960’da yapılan duruşmada Adnan Menderes, bir yandan olaylardaki sorumluluklarını kabul etmezken bir yandan da sonuçları ile adeta övünür. İşte Menderes’in gururla söylediği sözler:

“6/7 Eylül gecesinde cana taarruz vaki olmamış, bu da bir tertip delili olarak gösteriliyor. Bunu bir tertip delili olarak telakki edilecek yerde, Türk vatanperverliğinin ve siyasî dehasının bir tecellisi olarak telakki etmek lâzım gelir. (…) Tertibin zerre kadar eseri mevcut değildir. Bu, millî bir heyecanın infilâkından ibarettir. Türk milleti küçük düşürülmemiştir. Türk milleti ondan sonra muvaffakiyetlere gitmiştir. İtibarı, şanı, şerefi hepsi yerindedir. Binaenaleyh kendimizi böyle bir düşkünlük psikozu altında görmemizin sebep ve saiki mevcut değildir.”

Olayları tertiplemekle suçlanan sanıklardan sadece Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve İzmir Valisi Kemal Hadımlı mahkûm olur. Davada olaylarda adı geçen Selanik Başkonsolosluğu çalışanları, Kıbrıs Türktür Cemiyeti yetkilileri, İstanbul ve İzmir emniyet müdürleri aklanır.

Peki, bu “tertip olaya” karıştığı iddia edilenler? Olayın ardından, “tesadüf” bu ya, hemen hepsi önemli konumlar elde ederler. Selanik’teki eve bomba atmakla suçlanan Oktay Engin, olaydan sonra Emniyet Teşkilatı’nda çalışmaya başlar ve yıllar sonra Nevşehir Valisi olarak emekli olur. Selanik Konsolosluğu görevlileri “büyükelçi” olarak emekli olurlar. İstanbul Ekspres’in sahibi Mithat Perin Demokrat Parti’den milletvekili, yazı işleri müdürü Gökşin Sipahioğlu ise Fransa’da uluslararası bir ajansın sahibi olacaktır.

6 Eylül gecesi çok sayıda kilise ve mezarlık tahrip edilir (Dimitrios Kalumenos’un Objektifinden 6/7 Eylül Olayları, İstos Yayınları)

Dr. Hulusi Dosdoğru, 6/7 Eylül Olayları isimli kitabında dava hakkında şu satırları yazar: “6/7 Eylül Olayları, Yassıada’da Yüksek Adalet Divanı’nda yargılanması, 24.10.1960’ta gerekçeli kararın verilmesiyle sona ermiştir. Ortaya salkım saçak dökülen, akla, izana sığmaz bu dev çaptaki suçların ardından, ne yazık ki, dağ fare bile doğuramamıştır. Bebek, köpek, metres davaları ile havanda su dövenler, asıl suç kovanını çomakladıkça, altından eski deyimle çapanoğlu yeni adıyla kontrgerilla çıktığından ve ucundan kulpundan karıştıranlara bulaştığından suçlar köpürtülüp kazınmadan, olduğu gibi bırakılmıştır.” 

O dönemde Özel Harp Birimi’nde görevli bir subay olan Orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu, 1991’de gazeteci Fatih Güllapoğlu’na verdiği mülakatta “6-7 Eylül de bir Özel Harp işidir ve iyi bir örgütlenmeydi. Amacına ulaştı. Sorarım size, muhteşem örgütlenme değil miydi?” diyerek karanlıkta kalan bir gerçeği ağzından kaçırır. Sonradan inkâr etse bile bu gerçek saldırıların kimler tarafından düzenlendiği hakkında makul bir “şüphe” oluşmasına yetip de artacaktı…

6-7 Eylül 1955’te yaşananlar hakkında çok sayıda soru ve açıklanması zor garip “tesadüfler”, hâlâ bilinmezliğini koruyor. 6-7 Eylül olaylarını tertipleyenleri, azmettirenleri, kışkırtanları, uygulayanları, aklayanları ortaya çıkarmadıkça, yani geçmişimizle yüzleşmedikçe ondan sonraki katliamlar da karanlıkta kalmaya mahkûm olacaktır.

Walter Benjamin’in Son Bakışta Aşk kitabındaki soruyla bitirelim: “Çözülen ne? Hayatımızın bütün soruları, biz yaşadıkça arkamızda bıraktıklarımızı görmemizi engelleyen bir çalı yığını gibi değil mi? Bu yığını kaldırmak bir yana, seyreltmek bile aklımıza gelmiyor. Onu arkada bırakıp ilerliyoruz. Gerçi belli bir uzaklıktan görülebiliyor, ama bir gölge, giderek iç içe geçen bir bilmece gibi, belli belirsiz.” (ORGANİZE GALEYAN başlıklı yazıdan / FEZA KÜRKÇÜOĞLU / birartbir.org)

Business News