Mersin'deki saldırı eylemine ilişkin GAZETE DEMOKRAT'ın kimi tespit ve düşüncelerini aşağıda ilginize sunuyoruz. 1) MİT var, Emniye...
Mersin'deki saldırı eylemine ilişkin GAZETE DEMOKRAT'ın kimi tespit ve düşüncelerini aşağıda ilginize sunuyoruz.
1) MİT var, Emniyet İstihbarat var, Jandarma İstihbarat var... Ama Soylu'nun, saldırıyı gerçekleştirdiğini iddia ettiği Dilşah Ercan'ı "bir taksicinin teşhis ettiğini" söylüyor ki burası epey ilginç... "Ayakkabı numaralarına" kadar bilindikleri söylenen unsurlar ve "bir taksicinin teşhisi"... Soylu'nun aslında yapması gereken tek şey Kılıçdaroğlu'nun sözünü ettiği o DNA raporlarını açıklamak. O raporlar açıklanınca asıl gerçek ortaya çıkacaktır diye düşünüyoruz. Ve ancak o zaman kim yalancı kim değil net bir biçimde görülecektir.
2) Aslında bütün gelişmeler noktasında çok ufuk açıcı bir köşe yazısı da var. Tolga Şardan'ın T24'teki köşesinde yayınlanan "Mersin Polisevi'ne saldırı düzenleyen kadın teröristin parmak izi doğrulandı mı?" başlıklı yazı. Bu yazısının girişinde süreci özetleyen Şardan daha sonra şunları ekliyor:
"Şimdi gelelim işin en önemli boyutuna. Saldırının ardından başlatılan soruşturmanın en önemli boyutu adli delillerin incelenmesidir. Evet, kadın terörist hakkında istihbarat bilgilerin mevcut olduğu İçişleri Bakanlığı'nın salı günkü açıklamasında aktarıldı. Ama asıl önemli olan kriminal incelemelerdir. Olay yerinden elde edilen deliller, GSM sistemleri üzerinden yapılan teknik incelemeler, hedef kişi / kişilere yönelik MOBESE ve olay yeri çevresindeki kameralardan elde edilen kayıtlar adli dosyanın esasını oluşturur. Terör eyleminden hemen sonra eylemci kadın teröristin kimliğinin, olay yerinde elde edilen bir kimlikteki Dilşah Ercan adından yola çıkılarak tespit edildiği anlaşıldı. Soruşturmanın sıcaklığı esnasında alelacele yapılan bu açıklamada adı geçen teröristin, kadın eylemciler arasında olmadığı gün ışığına iki gün sonra çıkıverdi! Nasıl oldu bu yanlışlık?"
3) Tolga Şardan'ın, "Nasıl oldu bu yanlışlık" sorusuna verdiği cevabı da şöyle:
"Böylesi olaylarda; olay yerinden elde edilen bütünlüğü bozulmuş diğer deyişle parçalanmış cesetlerden elde edilen parmak izleri, DNA artıkları, patlayıcı madde kalıntıları, savcılık soruşturmalarını doğrudan yönlendirir. Mersin Polisevi'ne yönelik terör eylemi sonrasında kriminal uzman polisler, olay yerinden topladıkları delilleri laboratuvar ortamında incelemeye tabi tuttular. İşlem sonrasında ortaya çıkan tablo, İçişleri Bakanlığı'nı pek de mutlu edecek durumda değildi maalesef. Çünkü, Dilşah Ercan'a ait olan parmak izleri, olay yerinden elde edilen iki kadın teröristin parmak izleriyle örtüşmedi! Ercan'ın parmak izi, tutuklandığı süreçte gözaltına alındığı sırada Emniyet Genel Müdürlüğü Parmak İzi Arşivi'ne girmişti. İki kadın PKK'lıya ait parmak izleri ise, arşivde çıkmadı. Böylelikle İçişleri Bakanlığı'nca yapılan açıklama adı duyurulan kadın PKK'lının aslında eylemde yer almadığı anlaşıldı. Zaten, pazartesi gecesinden bu yana PKK'ya yakın sosyal medya hesaplarından Mersin eyleminin üstlenilmesine dair bir açıklama da gelmedi. Fakat dün sabah yine PKK'ya ait bir sosyal medya hesabı, eylemi örgüt adına üstlendi. Sosyal medya paylaşımda eylemi gerçekleştiren örgüt mensuplarının kimlikleri ve fotoğrafları duyuruldu. Aynı paylaşımda adı gündeme gelen ancak kriminal incelemede eyleme katılmadığı anlaşılan Dilşah Ercan'ın ise halen "örgütteki görevine devam ettiği" kaydedildi. Gelinen noktada, henüz olay yerinden elde edilen delillerin ortaya koyacağı sonuç beklenmeksizin yapılan resmi açıklamaların yanlış olduğu görüldü. İşin vahim yanı, Cumhurbaşkanı Erdoğan çarşamba akşamı katıldığı televizyon programında yanlış bilgi üzerinden olayın değerlendirmesini yaptı"
4) Şardan yazısının bir yerinde şu cümleleri de okuyoruz:
"Mersin uzun yıllardır PKK'nın eylem yapmadığı bir bölge. Belki son 30 yılda PKK'nın böylesi bir eylemi yok kentte. Çevre kentlerde eylem olmasına rağmen Mersin bu bakımdan sessizliğini korudu. İki kadın teröristin eylemiyle Mersin'de sessizlik bozuldu. Bu olayla beraber "Amanosların temizlendiği" yönünde sosyal medya paylaşımının yanı sıra "teröristlerin ayakkabı numaralarının bile bilindiği" veya "uçan kuştan haberinin olduğu" gibi açıklamalarıyla siyaset yapan İçişleri Bakanı Soylu'nun son dönemde ülkede yaşanan kimi olaylardan haberdar olmadığı / olamadığı görülüyor."
Tam da bu noktada, Şardan'ın kurduğu; "İçişleri Bakanı Soylu'nun son dönemde ülkede yaşanan kimi olaylardan haberdar olmadığı / olamadığı görülüyor" cümlesine kayıtsız şartsız katılmak pek mümkün görünmüyor. Böyle düşünmemizi sağlayan geçtiğimiz günlere ait bir gelişme var çünkü. O da şu: Bundan yaklaşık 20 gün önce CHP Malatya milletvekili Veli Ağbaba bir kamu görevlisinin kendisini, 'CHP'yi PKK ile ilişkilendirme hazırlığı yapıyorlar' diyerek uyardığını medya ve kamuoyuyla paylaşmıştı. Şardan'ın Soylu'yu kastederek, olan bitenlerden habersiz olduğu/bırakıldığı cümlesine işte bu yüzden "kayıtsız, şartsız" katılamıyoruz. Kılıçdaroğlu'nun Halk Tv'den Fikret Bila'ya yaptığı açıklamada; "Şehit kanı üzerinden kumpas kuran bir Saray ve onun fotoromancısı var. Kumpas kurulan ben utanıyorum, bunlar utanmıyor. Şehidi bile kendilerine rant malzemesi yapmaktan çekinmiyorlar. CHP ve bana kumpas kurmayı, yandaş gazetelere, televizyonlara manşet atmayı şehitten daha çok önemsiyorlar. Bu utanmazlık, vicdansızlık, akılsızlıktır. DNA raporları ellerindeyken yalan söyleyip kumpas kuruyorlar. Taksiciyi şahit gösteriyorlar. Peki devlet nerede? Devlet ne yapıyor? Gerçekten ben utanıyorum, bunlar utanmıyorlar" demesi hiç kuşkusuz boşuna değil.
5) Bu yazının başında söylediklerimizi bir kez daha tekrarlayalım: Soylu'nun aslında yapması gereken tek şey Kılıçdaroğlu'nun sözünü ettiği o DNA raporlarını açıklamak. O raporlar açıklanınca asıl gerçek ortaya çıkacaktır diye düşünüyoruz. Ve ancak o zaman kim yalancı kim değil net bir biçimde görülecektir. Evet aynen öyle, kim yalancı, kim değil bunu net olarak görecek ve anlayacağız. Ve işte o zaman, sürekli oy kaybeden bir iktidarın ve iktidar partisinin, bu kaybetmeyi durdurabilmek için her yolu nasıl da gözünü bile kırpmadan ve büyük bir acımasızlıkla denediğine ilişkin yeni cümleler kurabilme imkanını yakalayacağız. (GAZETE DEMOKRAT) (Görsel Cumhuriyet gazetesi web sitesinden alınmıştır)
Hiç yorum yok