“HALKEĞİTİM MERKEZİNDE EĞİTİM GÖRDÜLER”

Bartın’daki maden ocağı nasıl çalışıyordu?

Patlamanın meydana geldiği madende uzun yıllar çalışmış ve emekli olan maden emekçisi Seyhan Bilgin, “Liyakatsizlik ve eğitimsizlikle insanlar göz göre ölüme gönderildi” diyor.

Panoayak (üretim) işçileri, nezaretçiler, şefler, vardiya amirleri…Bizim pek de alışık olmadığı bu kelimeler, maden ocaklarında çalışanların bölüm veya departmanların isimleri.

Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessesesi’ne 14 Ekim Cuma gecesi meydana gelen patlamada 41 işçinin hayatının kaybetmesinin ardından gözler bu maden ocağına çevrildi.

Bu madende uzun yıllar çalışmış ve emekli olan maden emekçisi Seyhan Bilgin, madenin çalışma koşullarını ve bir maden ocağının nasıl çalıştığını bianet’e anlattı.

Aynı zamanda CHP Amasra İlçe başkanı da olan Bilgin, “Liyakatsiz işe alımlar sonucunda iş bilen personelin madenden uzaklaştırıldığını kalan üç beş deneyimli personelin de sabote edildiğini” belirterek şu noktayı özellikle vurguladı:

“Eskiden madene alınacak olan işçiler Zonguldak’taki üniversitede günlerce eğitim görür, tecrübeli madencileri dinler, uygulama yapardı. Özel olarak eğitim birimi vardı, ne yazık ki bu son madene giren işçiler Halkeğitim’de uzman olmayan kişilerce göstermelik eğitimlere tabii tutuldu. Sadece altı günlük, birkaç saatlik eğitimle o madene insan göndermek, bile bile ölüme insan göndermektir.”

“Olayın faillerini bulmak yerine para teklif ediyorlar”

Siz de CHP heyeti ile birlikte madenci ailelerini ziyaret ettiniz, aileler ne söylüyor?

Yurttaşların talepleri şöyle sorumlular bulunsun istiyorlar. Yani burada daha henüz acılar taze, kimse daha işin maddi yönünde değil. Ama hemen hükümetten bazı yetkililer, onları arıyor, diyor ki “hesabınıza para yatırıldı. Gidin bankadan alınız”.

Buna çok büyük bir tepki var. Daha henüz cenazeler kaldırılmışken konunun maddiyata getirilmesi çok üzüntü verici. Çünkü insanlar, ilk önce bu olayın nasıl olduğunun açıklanmasını istiyorlar. Yani gerçekten burada ihmal olup olmadığını bulunmasını istiyorlar. Kimler hatalıdır? Bunlar ortaya çıksın. Gereken cezalar verilsin. Bunu istiyorlar.

“Mutlaka insan hatası var”

İhmal iddialarına ilişkin siz ne düşünüyorsunuz?

Bu maden ocağı Amasra’daki maden ocakları arasında en güvenlilerden. Burada izleme odası vardır. Sensörlerimiz var. Güvenlik için her türlü teknik donanımı olan bir maden burası. Demek ki bir hata var muhakkak. Bir insani hata var.

Ben burada son dönemlerde liyakatsiz bir şekilde insanların iş başında olmasından kaynaklandığını düşünüyorum. İşi bilmeyen insanlar. İktidar partisinden değilse başka yere veriliyor ve onun yerine getirilen yandaş çalışan işi bilmediği için böyle güvenlik aksamaları oluyor. Eğer onların kendi görüşünden değilse başka bir yere verip oraya liyakatsiz birisi getirilebiliyor.

"Ders almadık"

Mesela nezaretçi ne iş yapıyor?

Nezaretçi o vardiyada çalışanlara nezaret eden kişidir. Nezaretçiler şimdi maden ocağına girildiği zaman da bu üretim işçilerinin çalıştığı yerde ilk önce emniyet gelir oradaki ölçümlerini yapar. Gaz ölçümlerini yapar.

Eğer o gaz ölçümleri belli bir seviyenin üzerine çıkarsa orada çalışmayı başlatmaz.

Başka hangi çalışma grupları var?

Gaz grubu var. Herkesin ayrı görevi ve grubu var. Emniyet grubu gider kontroller yapar. O çalışılacak iş yerindeki oradaki gaz ölçümlerini yapar. Emniyetini alır ve çalışmaya bu şekilde başlanır.

Emniyet mensubu emniyet nezaretçileri, emniyet şefi vardır. Bunlar ölçümleri yapar. Bir de onun başındaki nezaretçide o alet cihaz var. O da ölçüm yapıyor.

Mesela bir gün nasıl başlıyor? Hangi bölümler var?

Burayı herkes bir fabrika gibi görüyor. Böyle değil. Bunu televizyonlarda da izledik, basında da izledik. Diyor ki “elli sekiz işçi kurtarıldı” deniliyor. Bu elli sekiz işçi kurtarılmadı. Onlar kendileri çıktılar. Çünkü onlar başka bir iş yerlerindeydiler. Onların çalıştığı alanda olmadı bu patlama. Patlama üç yüzle üç yüz elli arasında oluyor.

250’de de çalışan var. Onlar kendi olanakları ile çıkıyor. Zaten patlamadan hiç etkilenmemişler ki kurtarıldı diyorsun.

Nakliyeciler var. Sinyalizasyonda çalışanlar var. Mekanizasyonda çalışan var. Yani bunlar bir vardiyada yüz kişi civarında işçi varsa üretim katında olan en fazla 40-45 kişi olur.

Zaten orada baktığımız zaman cenaze çoğunluğu üretim işçisi. Yani olayın olduğu yerde bu üretim işçileri var.

Ocakta herkesin çalışma yerleri bellidir. Herkes nerede çalışacağını bilir. Ocak yer altına indiğiniz zaman da bu kuyu dibinden başlar. Ana yollardan başlar.

Şimdi orada nakliyatçısı vardır. Mekanizasyonda çalışan vardır.

İşte bizim asıl işi yapan dediğimiz kesim üretim işçileridir. Asıl kömürü çıkaranlar o işçilerdir. Kafes gibi işte maden direkleri vardır. Onların şeylerini yaparlar.

Mesela her vardiyaya böyle gruplar girer. Her an ayrı bir sanat vardır orada. Herkesin görev alanı değişik yerlerde. Herkesin bir alanı var. Sorumluluk alanı var.

Üç vardiya var. Üç vardiyada da saydığımızbu  dört beş grup içeri giriyor. Madende sistemli bir yapı var. O sistem çalışır aslında. Fakat işte bu sistemi yönetebilmek için de liyakatli insanların olması gerekiyor. Çünkü burada en ufak bir hata tekrarı bir daha olmayan hata oluyor.

“Üretim zorlaması yapılmıştır”

Birileri sorumluluklarını yerine getirmedi mi?

Zaten bu kazaların olma nedeni de işçi noksanlığından kaynaklanıyor. Çünkü burada muhakkak bir üretim zorlaması yapılmıştır.

Özellikle kış geliyor yardım kömürleri vakıflar vasıtasıyla yardım kömürleri dağıtılıyor. Onun için tabii yeterli sayıda yeterli miktarda kömür de çıkmıyor. Onun için bir üretim zorlaması yapılmıştır.

Madencilere eğitim verilmiyor mu?

Önceden her köyden madenci ocakta çalışırdı. Hatta her köyün madene dair başka sanatı vardı. Şimdi KPSS ile madenci alıyorlar. Bu şekilde madenci olmaz.

Eline bir direkt veriyorlar, balta veriyorlar, şunu kes diyorlar. Veyahut da bunu dik diyorlar. Al sana madenci. Böyle madenci olunmaz. Madenciliği bilen köyler var. Çünkü atalarından beri madencilik yapıyorlar.

O köylerde konuşulan zaten hep madendir. Madenden başka bir şey konuşulmaz. Doğalında öğreniyor. Orayı bilerek gidiyor. Bunlara bir intibak kursları oluyor. Bir eğitimden geçiyorlar. Ama şimdi bakıyoruz ki halk eğitim veriyor madencilik eğitimlerini. Yani son zamanlarda halk eğitimin hazırlamış olduğu kurslarda öğreniyorlar.

Biz de soruyoruz. Nasıl oluyor bu diye? Olmamalı çünkü.

Bizim mesela Zonguldak'ta Türkiye Taş Kömürleri kurumunun bünyesinde İnsan Gücü Eğitim Müdürlüğü vardır. Onun maden ocakları vardır. Bu işçiler ilk önce orada kurs görürler. İntibak kursu görürler, sınavdan geçerler.

Birtakım şeyler onlara anlatılır, yer altından orada tatbiki olarak onlara gösterirler. Ama son yıllarda maalesef bunlar kalktı.

Bundan sonraki süreç sizi nasıl işleyecek?

Şuanda ocak kapalı. Yeniden açılması altı ay veya 2 yıl arasında değişebilir. Sadece bakım onarım işçileri orada çalışan ekipler, tahliye yapan ekipler gider görev yapar. Diğerleri de izindedir.

Şimdi bu madendeki ocağa bakınca sendikanın da en ufak sorunlardan haberdar olması tutanak tutması gerekiyor.

Mesela bu gaz olayına dair bu sendikaya da bildirilmiştir. Oradaki bu iş yerindeki en ufak bir olumsuzlukta sendika yönetimini bilgilendirir.

Sendika yönetimi bunu genel merkeze bildirir. Oradan uzmanlar sendikanın kendi uzmanları vardır. Onlar çağrılır. Olay yerinde inceleme yaptırılır. Tutanak tutulur.

Gerekirse eğer tehlike arz ediyorsa işçi ocağa girmesi tehlikeli ise ocağa işçi sokulmaz. Sendika başkanı çıkar. Işçiye konuşmasını yapar. “Buradaki tehlike kalkıncaya kadar ocaklara kimse girmeyecek” diye söyler. Ve işçiyi ocağa sokmaz. Ta ki o oradaki sorun gidinceye kadar. Ama burada öyle bir şey olmuyor. Bazı duyumlarımız var.

Vardiya üç saat gibi bir erken çıkartılmış. Bu kararı kim verdi? Bu işçi erken çıkartma emrini kim verdi? Ve bundan sonraki 4*12 vardiyasını ocağa kim soktu? Bunların araştırılması lazım.

Şu anda bağımsız kuruluşların orada araştırma yapması lazım. En azından buradaki sorumlu kişilerin hepsinin istifa edilmesi lazımdı. Veyahut da açığa alınması lazım. Fakat onlar hep şu anda görevdeler.

Son olarak ne söylemek istersiniz?

Eğer biz Kozlu'daki olan kazada gerekli önlemler alınıp gerekli sorumlular cezalandırılmış olsalar da Soma olmayacaktı. Soma'daki kazada gerçek sorumlular cezalandırılmış olsaydı Amasra olmayacaktı.

E biz de diyoruz ki burada gerçek olaylar ortaya çıksın, gerçek sorumlular bulunsun. Ve bir daha da bu kazalar olmasın. Çünkü sonuçta bir insan hatası. Birilerinin ihmali, bilinçsizliği, yetersizliği, liyakatsizliği... (EVRİM KEPENEK - BİANET)

Daha yeni Daha eski