Olaydan sonra, Olcay Kılavuz, Demirbaş'ın serbest bırakılması için İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile telefonda görüşmüş müdür?
Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in Ankara'da bir saldırı sonucu öldürülmesinin ardından başlayan sürecin medya ve sosyal medyadaki yansımalarını aşağıdaki metinde derlemeye çalıştık, ilginize sunuyoruz. (GAZETE DEMOKRAT)
İSİMLER:
Olcay Kılavuz: MHP Mersin milletvekili.
Ahmet Yiğit Yıldırım: Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Başkanı.
Tolgahan Demirbaş: Eski dönem Ülkü Ocakları Genel Merkez yöneticisi.
Eray Özyağcı: Kendisini motorsikletle olay yerinden kaçırdığı iddia edilen ve sonradan Darıca'da ele geçirilen Vedat Balkaya'nın ifadesine göre cinayeti işlediği iddia edilen kişi.
Doğukan Çep: 2013'te Gülsuyu'nda uyuşturucuya ve çetelere karşı yapılan bir yürüyüşe ateş açılması üzerine öldürülen Hasan Ferit Gedik cinayetiyle adını duyurdu. Çete kurma, fuhuşa zorlama, gasp ve uyuşturucu ticareti gibi suçlamalardan yargılanan Doğukan Çep toplam 35 yıl hapis cezası aldı. 2015'te tahliye edilen ve 2018'de hakkında yakalama kararı çıkartılan Çep, bu tarihten itibaren firariydi. Güvenlik güçleri, Gürcistan'a kaçtığı ve daha sonra Türkiye'ye döndüğü ileri sürülen Doğukan Çep'i bir türlü yakalayamamıştı.
Ufuk Köktürk: MHP İstanbul İl Yönetim Kurulu üyesi. Kendi ifadesiyle, Doğukan Çep'e para havalesi yapan kişi. Cinayetten sonra tutuklandı.
BAŞLANGIÇ:
Mersin'de 15 Mart günü Eski Mersin Ülkü Ocakları Başkanı Çağrı Ünel'e bir saldırı gerçekleşiyor.
Ünel, yumruklu ve bıçaklı saldırıyı yapanlara karşı kendisini korumak amacıyla yanında taşıdığı ruhsatsız tabancayı ateşliyor ve Adana Ülkü Ocakları başkan yardımcısı Emrullah Kaplan'ı öldürüyor.
Mersin Ülkü Ocakları Eski Başkanı Ünel öldürülen Sinan Ateş'in ekibinde yer alan isimlerden.
SÜREÇ:
Olcay Kılavuz ve Ahmet Yiğit Yıldırım, Büyük bir olasılıkla Mersin'deki cinayete misilleme olarak, Sinan Ateş'i ayaklarından vurdurma saldırısını (yakalanan tetikçi Doğukan Çep'in ifadesi böyle) MHP İstanbul Maltepe teşkilatından bazı kişilerin aracılığıyla yukarıda sözü edilen tetikçi Doğukan Çep ve Eray Özyağcı'ya havale ediyorlar. Bu aşamadan sonra saldırının organizasyonu gereği Ankara ayağı da başlamış oluyor.
Tetikçiler Ankara’yı iyi bilmediğinden, Olcay Kılavuz tarafından tetikçileri kaçırmak için eski dönem Ülkü Ocakları Genel Merkez yöneticisi Tolgahan Demirbaş’a görev veriliyor. Tolgahan Demirbaş saldırı gerçekleştikten sonra Citroen marka aracıyla tetikçilerden birini Gölbaşı’na bırakıyor.
Tolgahan Demirbaş daha sonra Olcay Kılavuz’un Ankara Bağlıca’daki evine gidiyor. Polis, kamera kayıtlarından Tolgahan Demirbaş'ın izini sürüp, kendisini Olcay Kılavuz'un evinde yakalıyor. Olcay Kılavuz; "Ben milletvekiliyim, benim ve konutumun dokunulmazlığım var" diyerek kimlik gösteriyor ama polisler Tolgahan Demirbaş'ı alıyorlar. Konutun daha sonra Olcay Kılavuz'a ait olmadığı ortaya çıkıyor. Yani polisler bu durumu bilselerdi Olcay Kılavuz'u da alma yetkileri vardı.
Olcay Kılavuz bu gelişmelere rağmen boş durmuyor ve ilgili savcıyı her yerden baskı altına aldırtarak Tolgahan Demirbaş'ın serbest bırakılmasını sağlıyor.
Buraya kadar anlatılan her şey, HTS kayıtları, tutanaklar ve baz bilgisi olan verilerden oluşuyor.
SONUÇ...
Olaya adı karışanlar Mersin'deki cinayetin misillemesi olarak, "basit, sıradan bir eylem, ayaktan vurdurup geçeceğiz, bir şey olmaz" mantığı ile mi yola çıktılar, yoksa kimsenin bilmediği başka derin ve karmaşık ilişkiler mi söz konusu orası henüz net değil ancak Sinan Ateş'in ölümünün ve ülkücü kesimde oluşan tepkinin hiç hesap edilmeyen, hesapta olmayan sonuçlar doğurmuş olması yadsınamaz bir gerçek.
Bu arada öldürülen Sinan Ateş'in Ülkü Ocakları genel başkanlığından alındıktan sonra İyi Parti'yle yakınlaştığı iddialarıyla, MHP genel başkanlığını hedefliyordu iddialarını da akıllarda tutmakta yarar olduğunu düşünüyoruz.
EK BİLGİLER VE SORULAR:
Sinan Ateş cinayetiyle ilgili olarak tutuklananlar arasında bulunan MHP İstanbul İl Yönetim Kurulu üyesi Ufuk Köktürk'ün Doğukan Çep'e para gönderdiği artık biliniyor ve diğer ilişkileri araştırılıyor.
Cinayet zanlıları Eray Özyağcı ve Doğukan Çep'in geçmişleriyle ilgili de dikkat çekici bilgiler ortaya çıktı. Özyağcı ile Çep’in bir dönem Suriye’de Türkmen Dağı olarak bilinen bölgeye gönüllü giderek burada Suriye ordusu ve YPG’yle ‘savaştıkları’ iddia ediliyor.
Cinayet öncesinde tetikçileri evinde saklayan Hakan Saraç adlı kişi “Beni İstanbul’dan bir arkadaşım aradı. ‘İki arkadaş Ankara’ya gelecek, kalacak yerleri yok ilgilenir misin?’ dedi. Ben de o yüzden evime kabul ettim. Cinayetle ilgim yok” iddiasında bulundu.
Sinan Ateş’in öldürülmesinin ardından tetikçilere yardım ettiği öne sürülen Ülkü Ocakları Genel Merkez görevlisi Tolgahan Demirbaş, MHP Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un evinde yakalanarak gözaltına alınmış, ifadesinin ardından serbest bırakılmıştı. MHP’li vekil Olcay Kılavuz’un cinayetten 4 gün önce İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu ziyaret ettiği ortaya çıktı. Soylu ise konuyla ilgili sessiz kalmayı tercih ediyor. (Birgün - 04.01.2023)
Cinayeti işleyen ekibin İstanbul'dan Ankara'ya götürüldüğü transporter minibüsün sahibi tutuklu Mustafa Uzunlar, ifadesinde söz konusu aracı Ataşehir’deki otoparkta bu iki Özel Harekat polisinin aldığını söyledi. Söz konusu polisler tutuklandı. (Gazete Duvar -06.01.2023)
Sinan Ateş suikastından tutuklanan MHP İstanbul İl Yönetim Kurulu üyesi Ufuk Köktürk'ün, 2013'te bir öğrenciyi öldürmekten 20 yıl hapis cezası almasına rağmen bir yıl cezaevinde kaldığı ortaya çıktı. (GAZETE DUVAR)
Ahmet Şık'ın soruları:
Türkiye İşçi Partisi İstanbul milletvekili Ahmet Şık'ın cevaplanmaları için İçişleri Bakını Süleyman Soylu ile Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'a sorduğu sorular:
1) MHP Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz'un cinayete dair bilgilerine başvurulmuş mudur? MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’ın olayla alakası araştırılmış mıdır, bilgisine başvurulmuş mudur?
2) Anılan şüphelinin, Kılavuz'un evinden gözaltına alındığı iddiası doğru mudur? Doğruysa, şüpheli, doğruca Kılavuz'un evine gitmiş olmasını nasıl gerekçelendirmiştir?
3) Kılavuz tarafından gözaltını engellemek adına kolluk personeline 'siz gidin, sahibiniz gelsin' denildiği doğru mudur? Kılavuz'un gözaltı anında kolluğun ve savcılığın görevine ne biçimde müdahale etmiş olabileceğine dair, polis iletişim ve telsiz kayıtları veya ilgili tutanaklar incelenmiş, ilgili polislerin ifadesine başvurulmuş mudur?
4) Şahıs akabinde ifadesi alınmaksızın serbest bırakılmış mıdır? Şahsın derhal gözaltına alınmasına neden olan şüphe, ifadesi alınmaksızın nasıl giderilmiştir? 'Gecikmesinde sakınca bulunan hâl' kapsamında sözlü talimatla serbest bırakıldı ise, bu 'hâl' nedir? Kollukta veya savcılıkta, Demirbaş'ın cinayetin tetikçilerine Ankara’da yardım ettiğine dair deliller bulunmakta mıdır? Bulunuyorsa, şüphe giderilmeden 'serbest bırakılmamasında sakınca bulunan hâl', cinayetin siyasilerle ilişkisinin ortaya çıkması mıdır?
5) Şüphelinin gözaltı sonrasında serbest bırakılması anında, Kılavuz tarafından soruşturma mercilerine serbest bırakılması için baskı yapıldığına dair tahkikat yürütülmüş veya herhangi bir bulguya rastlanmış mıdır?
6) Yine, ifadesi alınmadan serbest bırakıldıysa, şüphelinin ifadesi ilerleyen günlerde alınmış mıdır? İlerleyen günlerde ifadesi alındıysa, o gün neden gerekli işlemler yapılmadan serbest kalmıştır?
7) Olcay Kılavuz'un, Sinan Ateş cinayetinden dört gün önce İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'yu ziyaret ettiği doğru mudur? 'Sinan Ateş'in saldırıya uğrayacağını bildiği ve ‘ölüm fermanımı çıkardılar’ dediği’ yönündeki haberler de göz önüne alındığında, bu potansiyel cinayetle ilgili olarak, aralarında herhangi bahis geçmiş midir?
8) Olaydan sonra, Olcay Kılavuz, Demirbaş'ın serbest bırakılması için İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile telefonda görüşmüş müdür? (CUMHURİYET-GAZETE DUVAR-BİRGÜN)