Yeniden Refah Partisi Gençlik Kolları Başkanı Melih Güner: "Müslüman bir ülkede milli takım forması giyen LGBT’li Ebrar Karakurt derhal ihraç edilerek ay yıldızlı forma üzerinden çıkarılmalıdır.” demiş.
Duramamış eklemiş: “Milli sporcularımızla gurur duymalıyız. Utanç değil!”
Gurur duyun işte Ebrar Karakurt ile neden utanç duyuyorsunuz?
Voleybola 12 yaşında VakıfBank Spor Kulübünde başlamış, VakıfBank formasıyla iki sene üst üste hem yıldızlar hem de gençler kategorisinde Türkiye şampiyonluğu kazanmış bir smaçör, U23 Milli Takımı'yla Dünya Şampiyonu olmuş. U18 Milli Takımı'yla mücadele ettiği Dünya Şampiyonası'nda 'En İyi Smaçör' ödülünün sahibi olduktan sonra, 2018 yılında VakıfBank A Takımı'na yükselmiş, 1 Kulüpler Dünya Şampiyonası Şampiyonluğu ve 1 Türkiye Ligi Şampiyonluğu'na layık görülmüş. Mayıs 2021'de İtalya Kadınlar Voleybol Ligi takımlarından Igor Gorgonzola Novara'ya transfer olmuş ve 2 yıllık sözleşme imzalamış.
2023 FIVB Voleybol Kadınlar Milletler Ligi'nde Türkiye ile şampiyonluğa ulaşmış. Çarpıcı performansının yanı sıra, ele avuca sığmayan da bir enerjisi var Karakurt’un.
Daha ne yapsın ki gurur duyasınız?
Size ne özel hayatından, size ne sevgililerinden, size ne formasını astıktan sonra ne yaptığından?
Güner’in bu saçma sapan sözlerini okurken hem sinirleniyor hem de bir taraftan oldukça eski bir “ötekileştirme hikayesi” hatırlıyorum…
Uzun süre olimpiyatlara davet edilmesine rağmen katılmayan Osmanlı, 1912 Stockholm Olimpiyatları’na gitme kararı alıyor.
Olimpiyatlara katılacak sporcular gazete ilanıyla belirleniyor: “İsveç payitahtındaki müsabakalara iştirak için sporcu aranmaktadır. İlgilenenlerin Selim Sırrı Bey’e (Osmanlı Olimpiyat Cemiyeti Başkanı) müracaatları rica olunur.”
Selim Sırrı’nın verdiği ilânı okuyan iki Ermeni genç Vahram Papazyan ile Mıgırdıç Mıgıryan başvuruyor. Ancak Selim Sırrı, sporcuların isimlerini duyduğunda katılacakların Stockholm’e kendi paralarıyla gidip gelmeleri gerektiği gibi ‘tuhaf’ bir cevap veriyor.
Ardavast Ermeni Spor Kulübü’nün yardımlarıyla yol paralarını denkleştirip bütün engelleri aşıp Stockholm’e varan iki atlet, organizasyon alanında Osmanlı Devleti’nin bayrağının olmadığını görünce, hemen Büyükelçi Ahmet Bey’e koşuyorlar.
Bayrak bir şekilde halledildikten sonra formaya sıra geliyor, büyükelçinin eşi sporcuların kırmızı atletlerinin üzerine kendi eliyle birer beyaz ay-yıldız işleyince bu sorun da aşılmış oluyor.
Ermeni katılımcılara yol parasını ceplerinden ödeten Selim Sırrı bununla da yetinmeyip, Stockholm’den İstanbul’a döndüğünde gazetecilere sonraki yıllarda Vahram Papazyan’ın Çanakkale Cephesi’nde Osmanlı Ordusu’nun telgrafçısı olarak çalışacağını tahmin edemeyerek “Gözlerim doldu. Olimpiyatlarda bütün milletler temsil edilirken Türkler yoktu” mealinde sözler sarf ediyor.
Osmanlı’nın ilk spor dergisi (1911) olan Ermenice yayımlanan ‘Marmnamarz’da (Atletizm) baş editör Krisyan, bu muameleden çok rahatsız olup, bir yazı kaleme alıyor. Ermenilerin Osmanlı’ya olan bağlılıklarını Balkanlar’daki vatan müdafaasına Ermenilerin katılım örnekleri ile anlattığı makalesinde şöyle yazıyor:
“Bu sporcular üzerlerinde Osmanlı hilali olan forma taşıdılar, Osmanlı’yı sporda temsil etmeye çalıştılar. Onları alkışlayanlar Ermeni oldukları için değil, Osmanlı oldukları için alkışladılar. Neden iki Osmanlı’nın adını anmıyorsunuz?”
Üzerinden 100 yıldan fazla zaman geçse de bazı şeyler hiç değişmiyor… Onurlanmamak, gururlanmamak için ne tuhaf bahaneler bulunuyor…
Not: Marmnamarz dergisinin Bahçekapı Yeni Volto Han 19’da bir de ofisi varmış. Gençler çoğu zaman bu ofiste toplanıp, spor sohbetleri yaparlarmış. Yıllık aboneliği 25 kuruş olan dergi, Avrupa’daki abonelere de 8 Franga ulaştırılmış. Ama bu durum sadece 3 yıl sürmüş. İttihatçılar tarafından 1915’te Ayaş’a sürülen ilk Ermeni grubundaki Krisyan Ayaş da öldürülünce, dergi yayın hayatına devam edememiş.
Alin Ozinian: Türkiye-Ermenistan İş Geliştirme Konseyi Basın Sözcüsü, International Alert Kafkas Bölgesi Koordinatörü, Civilitas Vakfı Türkiye Bölümü Genel Sorumlusu olarak çalıştı. Merkezi Washington DC’de bulunan Amerikan Ermeni Asamblesi’nin Doğu ve Kafkas Uzmanı olarak çalışmalarına devam etti. Siyaset Bilimleri Fakültesi’nde doktora çalışmasını sürdüren Ozinian, uzun yıllar Türkiye-Ermenistan ilişkileri, Türkiye-Ermeni halkları uzlaşması başta olmak üzere farklı projelerde görev aldı, bölge ile ilgili bir çok rapora imza attı. “Türkiye’deki Kaçak Çalışan Ermenistanlı Kadınlar” çalışması AB’nin “Göçmen Çalışmaları” ödülüne layık görüldü. 2021 yılından bu yana GercekNew Genel Yayın Yönetmeni ve Artı TV Program Koordinatörü olarak çalışmaktadır. (ALİN ÖZİNİAN - ARTI GERÇEK)