Page Nav

HIDE

Grid

GRID_STYLE

Reviews

SHOW_BLOG

Almanya'daki Yahudi aydın ve sanatçılardan barış çağrısı: İsrail’i eleştirmek antisemitizm değildir!

Almanya'da yaşayan yüzden fazla Yahudi sanatçı, yazar ve bilim insanı bir açık mektup yayınladı: "Yahudiler olarak bu ırkçı şiddet ...

Almanya'da yaşayan yüzden fazla Yahudi sanatçı, yazar ve bilim insanı bir açık mektup yayınladı: "Yahudiler olarak bu ırkçı şiddet bahanesini reddediyor ve Arap, Müslüman ve özellikle Filistinli komşularımızla tam dayanışma içinde olduğumuzu ifade ediyoruz. Önyargılı bir korku içinde yaşamayı reddediyoruz. Bizi korkutan Almanya'da hâkim olan ırkçılık ve yabancı düşmanlığı atmosferidir; bu atmosfer saplantılı ve paternalist bir Yahudi düşmanlığı ile el ele gitmektedir. İsrail devletine yönelik her türlü eleştirinin antisemitizmle eş tutulmasını özellikle reddediyoruz."


Almanya'da yaşayan yüzden fazla Yahudi sanatçı, yazar ve bilim insanı bir açık mektup yayınladı. Yahudi entelektüeller barış ve ifade özgürlüğü için çağrıda bulunurken, “İsrail Devleti’ne yönelik her türlü eleştirinin antisemitizm olarak değerlendirilmesini reddediyoruz” dedi. 

Alman Tageszeitung (taz) gazetesinde yayımlanan ve 100'den fazla Yahudi sanatçı, yazar ve bilim insanının imzaladığı çağrı metni şöyle; 

BASKILARI KINIYORUZ 

Bizler, aşağıda imzası bulunan ve Almanya'da yaşayan Yahudi sanatçılar, yazarlar ve akademisyenler olarak, bu ay İsrail ve Filistin'de yaşanan korkunç şiddet olaylarının ardından demokratik kamuoyuna yönelik rahatsız edici baskıları kınamak üzere yazıyoruz.

Hamas tarafından sivillere yönelik kasıtlı saldırıların hiçbir haklı gerekçesi olamaz. İsrail'de sivillere yönelik terörist saldırıları ve Gazze'de sivillerin öldürülmesini kayıtsız şartsız kınıyoruz. Birçoğumuzun İsrail'de bu şiddetten doğrudan etkilenen aile ve arkadaşları var. Gazze'de sivillerin öldürülmesini de aynı güçle kınıyoruz. 

Geçtiğimiz haftalarda Almanya genelinde eyalet ve şehir yönetimleri Filistinlileri desteklendiğinden şüphelenilen halka açık toplantıları yasakladı. Bu baskılar aynı zamanda "Irkçılığa Karşı Gençlik" ve "Orta Doğu'da Şiddete Karşı Yahudi Berlinliler" gibi gösterileri de cezalandırmaktadır. Öyle ki bir vakada, İsrailli Yahudi bir kadın, ülkesinin yürüttüğü savaşı kınayan bir pankart taşıdığı için tutuklandı. 

Polis bu kararlar için inandırıcı bir savunma sunmamıştır. Yahudi gruplar tarafından düzenlenen toplantıların yasaklanması da dahil olmak üzere hemen hemen tüm iptal kararları, polis tarafından kısmen "Yahudi karşıtı sloganları kışkırtma" "yakın tehlikesi" temelinde gerekçelendirilmiştir. Kanaatimizce bu iddialar, İsrail'e yönelik eleştirileri de içerebilen meşru ve şiddet içermeyen siyasi ifadelerin bastırılmasına hizmet etmektedir. 

KEYFİ YASAKLAR UYGULANIYOR

Bu keyfi kısıtlamalara direnme girişimleri ayrım gözetmeyen bir şiddetle karşılanmaktadır. Yetkililer Almanya genelinde göçmen kökenli insanları hedef alarak, çoğu zaman en sudan bahanelerle sivilleri taciz ediyor, tutukluyor ve dövüyor.

Berlin'de, büyük Türk ve Arap topluluklarına ev sahipliği yapan Neukölln bölgesi artık polisin kontrolündeki bir mahalle. Zırhlı minibüsler ve silahlı çevik kuvvet polisleri sokaklarda devriye gezerek Filistinlilere yönelik spontane destek ifadeleri ya da Filistin kimliğinin sembollerini arıyor. Yayalar kaldırımlarda itilip kakılıyor ve biber gazı ile saldırıya uğruyor. Çocuklar acımasızca saldırıya uğruyor ve tutuklanıyor. Tutuklananlar arasında tanınmış Suriyeli ve Filistinli aktivistler de bulunmaktadır. 

Filistin bayrakları ve kefiye okullarda yasaklanmıştır. Bu eşyaların kamusal alanda bulundurulmasına kanunen izin verilmesine rağmen, bu durum polis şiddetine ve tutuklamalara yol açmaktadır. Bu yılın başlarında, Berlin polis memurları mahkemede, protestoların bastırılması sırasında "Filistin bayrağının renklerini ya da Filistin dayanışmasıyla ilişkili atkıları takarak dikkat çeken" sivilleri hedef aldıklarını itiraf etti. Çok sayıda film görüntüsü bu durumun hala devam ettiğini ve ırkçı önyargıların şüphelilerin hedef alınmasında önemli bir rol oynadığını göstermektedir. 

Yurttaşlık haklarına yönelik bu ihlaller Almanya'daki kültürel elitler arasında pek de tepki yaratmıyor. Büyük kültür kurumları, sanki senkronize bir şekilde, çatışmayla ilgili oyunları iptal ederek ve İsrail'in eylemlerini eleştirebilecek - ya da sadece Filistinli olan - kişilerden konuşma hakkını geri çekerek kendilerini susturdular. Bu gönüllü otosansür bir korku, öfke ve sessizlik ortamı yaratmıştır. Tüm bunlar Yahudileri korumak ve İsrail devletini desteklemek bahanesiyle yapılıyor. 

YAHUDİLER OLARAK BU ŞİDDETİ REDDEDİYORUZ 

Yahudiler olarak bu ırkçı şiddet bahanesini reddediyor ve Arap, Müslüman ve özellikle Filistinli komşularımızla tam dayanışma içinde olduğumuzu ifade ediyoruz. Önyargılı bir korku içinde yaşamayı reddediyoruz. Bizi korkutan Almanya'da hâkim olan ırkçılık ve yabancı düşmanlığı atmosferidir; bu atmosfer saplantılı ve paternalist bir Yahudi düşmanlığı ile el ele gitmektedir. İsrail devletine yönelik her türlü eleştirinin antisemitizmle eş tutulmasını özellikle reddediyoruz.

Gazze için şiddet içermeyen direniş biçimlerinin çoğunun bastırıldığı bir dönemde, şiddet ve gözdağı eylemleri de gerçekleşmektedir: bir sinagoga atılan Molotof kokteyli; Yahudi evlerinin kapılarına çizilen Davut Yıldızları. Bu haksız antisemit suçların nedenleri ve failleri bilinmemektedir. 

TARİHİN TEKERRÜR ETMESİ TEHLİKESİ SÖZ KONUSU

Ancak Almanya'nın Gazze'de hayatını kaybedenler için alenen yas tutma hakkını reddetmesinin Yahudileri daha güvenli kılmayacağı açıktır.

Yahudiler zaten savunmasız bir azınlık; bazı İsrailliler sokakta İbranice konuşmaktan korktuklarını bildiriyor. Gösteri yasakları ve bunların şiddetle uygulanması sadece şiddeti kışkırtır ve tırmandırır.

Bu tür gösterilerin tehdit olarak algılanmasının, Federal Polise göre Yahudi karşıtı suçların "ezici çoğunluğunun" (yaklaşık yüzde 84) Alman aşırı sağcılar tarafından işlendiği Almanya'daki Yahudi yaşamına yönelik gerçek tehdidi büyük ölçüde tersine çevirdiğini kınıyoruz. Toplantı yasaklarının Alman tarihiyle hesaplaşmaya yönelik bir girişim olması gerekirken, tam da bu şekilde tarihin tekerrür etmesi tehlikesi söz konusudur. 

İFADE VE TOPLANMA ÖZGÜRLÜĞÜNE SAYGI DUYULMALI 

Muhalefet, her özgür ve demokratik toplum için bir önkoşuldur. Özgürlük, diye yazmıştı Rosa Luxemburg, "her zaman muhalefet özgürlüğüdür". İfade özgürlüğünün baskı altına alınmasıyla birlikte Almanya'daki atmosferin hem Yahudiler hem de Müslümanlar için ülkenin yakın tarihinde hiç olmadığı kadar tehlikeli hale geldiğinden endişe ediyoruz. Bizim adımıza işlenen bu eylemleri kınıyoruz.

Almanya'yı Anayasa'da yer alan ifade özgürlüğü ve toplanma hakkına ilişkin yükümlülüklerine uymaya çağırıyoruz: "İnsan onuru dokunulmazdır. Ona saygı göstermek ve onu korumak tüm devlet otoritelerinin görevidir."

İMZACILAR

Yoav Admoni, sanatçı

Abigail Akavia

Hila Amit, yazar, öğretmen

Maja Avnat, bilim insanı

Lyu Azbel, profesör

Gilad Baram, film yapımcısı, fotoğrafçı

Yossi Bartal

Alice Bayandin, fotografçı, film yapımcısı

Eliana Ben-David

Anna Berlin, sanatçı

Sanders Isaac Bernstein, yazar

Adam Berry, fotoğrafçı, TV yapımcısı

Jackson Beyda, sanatçı

Julia Bosson, yazar

Ethan Braun, bestekar

Candice Breitz, sanatçı

Adam Broomberg, sanatçı

Jeffrey Arlo Braun

Noam Brusilovsky, tiyatro ve radyo yapımcısı

Cristina Burack

Dalia Castel, film yapımcısı

Alexander Theodore Moshe Cocotas, yazar, fotoğrafçı

Eli Cohen, dansçıZoe Cooper, yazarMiriam Maimouni yazar, sanatçı

Dana Dimant, film yapımcısı

Emily Dische-Becker

Esther Dischereit, yazar

Tomer Dotan-Dreyfus, yazar

Shelley Etkin, sanatçı

Emet Ezell

Deborah Feldman, yazar

Sylvia Finzi

Erica Fischer, yazar

Nimrod Flaschenberg

Ruth Fruchtman, yazar

Olivia Giovetti, yazar ve kültür eleştirmeni

Harry Glass, kurator

William Noah Glucroft

A.J. Goldmann, yazar ve fotoğrafçı

Jason Goldmann

Noam Gorbat, film yapımcısı

Avery Gosfield

Max Haiven, profesör

Yara Haskiel, sanatçı

Iris Hefets, psikoanaliz uzmanı, yazar

Marc Herbst

Wieland Hoban, besteci, çevirmen

SaSchriftsteller, rejisör

Eliana Pliskin Jacobs

Eugene Jarecki

Roni Katz, koreograf ve dansçı

Marett Katalin Klahn

Michaela Kobsa-Mark, belgeselci

David Krippendorff, sanatçı

Quill R. Kukla, filozof

Sara Krumminga

Jenna Krumminga, yazar ve tarihçi

Matt Lambert, sanatçı

Na’ama Landau, film yapımcısı

Elad Lapidot, profesör

Danny Lash, müzisyen

Shai Levy, film yapımcısı ve fotografçı

Elizabeth, yazar gazeteci

Rapha Linden, yazar

Adi Liraz, sanatçı

Anna LublinaSasha Lurje

Roni Mann, profesörBen Mauk, yazar

Lee Méir, koreograf

Dovrat Meron

Aaron Miller, bilim insanı ve sanatçı

Ben Miller

Carolyn Mimran

Shana Minkin, bilim insanı

Susan Neiman, filozof

Gilad Nir, filozof

Ben Osborn, müzisyen ve yazar

Rachel Pafe, yazar, araltırmacı

Peaches, müzisyen

Siena sanatçı, yazar

Udi Raz

Aurelie Richards, sanat danışmanı

Kari Leigh Rosenfeld

Liz Rosenfeld

Ryan Ruby, yazar

Rebecca Rukeyser, yazar

Alon Sahar

Tamara Saphir

Eran Schaerf

Anne Schechner

Oded Schechter, bilim insanı

Jake Schneider

Ali Schwartz

Cari Sekendur, tasarımcı

Yael Sela (Teichler), tarihçi

Mati Shemoelof, şair, yazar

Maya Steinberg, film yapımcısı

Robert Yerachmiel Sniderman, şair, sanatçı

Avinoam J. StillmanVirgil B/G Taylor

Tanya Ury, sanatçı, yazarIan

Waelder, sanatçı, yayıncı

Rachel Wells

Sarah Woolf

Yehudit Yinhar

Sivan Ben Yishai, yazar

Dafna Zalonis, sanatçı (BİRGÜN)

Hiç yorum yok

EKONOMİ/PARA/PİYASA