Page Nav

HIDE

Grid

GRID_STYLE

Reviews

SHOW_BLOG

"Bilsinler ki bizim yaşadığımız hayat, bu meydanda katledilen 104 kardeşimizden kalan ömürdür"

Ankara'da IŞİD tarafından gerçekleştirilen Gar Katliamı'nda hayatını kaybeden 104 kişi, Ankara Garı önünde anıldı. KESK Yürütme Kuru...


Ankara'da IŞİD tarafından gerçekleştirilen Gar Katliamı'nda hayatını kaybeden 104 kişi, Ankara Garı önünde anıldı. KESK Yürütme Kurulu adına yapılan açıklamada katliamın ardından yargı sürecinde tek bir işlemin yapılmadığına dikkat çekildi. Açıklamada "IŞİD zihniyetine teslim olmayacağız" denildi. Anmada konuşan CHP Grup Başkanı Özgür Özel ise mahkeme sürecinde tek bir kamu görevlisinin yargılanmadığını hatırlattı.

KESK, DİSK, TMMOB ve TTB’nin ‘Emek, Barış ve Demokrasi’ mitingine IŞİD tarafından gerçekleştirilen, 104 kişinin yaşamını yitirdiği, 500’ün üzerinde insanın yaralandığı 10 Ekim Ankara Katliamı’nın sekizinci yılında hayatını kaybedenler Ankara’da anıldı.

Katliamın 8. yılında hayatını kaybedenler için patlamanın yaşandığı saat 10.04’te Ankara Tren Garı önünde anma töreni düzenlendi. Anmaya; 10 Ekim aileleri, 10 Ekim Derneği yöneticisi İshak Kocabıyık, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, CHP Grup Başkanı Özgür Özel, CHP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Efe Uyar, CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer, CHP Sivas Milletvekili Ulaş Karasu, CHP Balıkesir Milletvekili Ensar Aytekin. EMEP Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca Demir ve yurttaşlar katıldı.


Ankara Garı önünde yapılan basın açıklamasında aradan geçen sekiz yılda yargılama sürecinde yaşananlara dikkat çekildi.

10 Ekim Derneği yöneticilerinden İshak Kocabıyık, "Bu meydan ‘Barış Meydanı’ oluncaya, bu meydana bir katliamı hatırlatacak anıt yapılana kadar, adalet gerçek anlamda tesis edilene kadar buradayız" dedi. 

KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, "Bundan 8 yıl önce de Türkiye’nin içerisine sokulmak istendiği savaş ortamına, krize, kaosa; emekçiler ile emek meslek örgütleri, demokratik siyaset, toplumsal muhalif kesimler, sol sosyalist kesimler üzerinde artan baskı politikalarına karşı 8 yıl önce 10 Ekim’de emekten, demokrasiden, barıştan yana olan tüm Türkiye halklarıyla birlikte buradan güçlü bir barış sesini ortaya çıkarmak ve bu savaş politikalarına karşı tek adam rejiminin geliştirmiş olduğu açık faşizme karşı hep birlikte yan yana alanlardaydık" ifadesini kullandı.

"Acımız hiç dinmedi, unutmayacağız unutturmayacağız" diyen DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ise "İktidarlarını savaşlar, katliamlar, ölüm üzerine kuranlar kaybedecek, emek, barış, demokrasi kazanacak” ifadelerini kullandı.

Ankara Garı önünde gerçekleştirilen anmada konuşan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkanı Özgür Özel ise Gar Katliamı'nın dava sürecine dikkat çekti. Özel, "Biz her ay bu mahkemeyi takip ediyoruz. Mahkemede bir tane kamu görevlisi yargılanmıyor. O gün katliamın haberini aldığında sırıtan bakan, halen daha bürokrasinin en üst noktalarına kadar tırmandı, tırmandırılmaya devam ediyor" diye konuştu.

10 Ekim Derneği yöneticilerinden İshak Kocabıyık şöyle konuştu:

“KATLİAM ADIM ADIM YANIMIZA KADAR GELMİŞ”

“Bugün pek çok şehirde 10 Ekim Gar Katliamı anması yapılıyor. Kaybettiğimiz kardeşlerimiz anılıyor. Adalet ve barış talebimiz bir kez daha tekrarlanıyor. Bilineni tekrarlamak istiyoruz. 8 sene önce IŞİD’li iki canlı bomba bütün kontrollerden ellerini kollarını sallayarak geçerek Başkent’in göbeğine, Ankara’ya kadar gelip burada kendilerini patlattılar. 104 canımız hayatını kaybetti. 500’den fazla arkadaşımız yaralandı. Yargılama sürecinde ortaya çıktı ki Marquez’in Kırmızı Pazartesi kitabında anlattığı gibi devletin güvenlikle ilgili bütün kurumlarının bilgisi olduğu bir katliam adım adım yanımıza kadar gelmiş. Bir devlet düşünün ki kendi insanına yapılan katliama sessiz kalsın. Sessiz kalmayı bırakın, katillere yol versin, sırtlarını sıvazlasın. Yargılama sürecinde hakikat ortaya çıksın, adalet gerçek anlamda tesis edilsin diye çaba gösterdik. Hala gösteriyoruz. Avukatlarımızın binbir zahmet ve emekle ortaya koyduğu deliller yok sayıldı. Katliamı aydınlatabilecek nitelik taşıyan devletin kendi soruşturmaları, istihbarat raporları görmezden gelindi. Emniyet Müdürlüğü, mahkemenin kendisinden istediği bilgiler için ‘yok’ demeye bile tenezzül etmedi, cevap vermedi. ‘Katliamın olduğu yere bir anıt yapılsın. Bu anıt bizim yasımız olsun. Toplumsal hafızamızda 10 Ekim Katliamı unutulmasın’ istedik. Bırakın anıt yapılmasını, meydan düzenlemesini ABB Meclisi’nin bu konuda almış olduğu karar bile saklandı, uygulanmadı. İşte, 8 yıl böyle geçti.

“BARIŞ DİYE HAYKIRMANIN NELERE MAL OLDUĞUNU BİLİYORUZ”

Bu 8 yıl devlet ve siyasi iktidar tarafından bizim taleplerimizi yok saymakla katliamın üstünü örtme gayretiyle geçti. Bizim açımızdan ise adalet arayışıyla, barış isteğiyle geçti. Türkiye’de adaletin tesisinin ne kadar zor olduğunu biliyoruz. Savaş çığlıklarının çoğaldığı dönemlerde ‘barış’ diye haykırmanın nelere mal olduğunu biliyoruz, yaşıyoruz. Sesimizi çoğaltmaktan, dayanışmayı örgütlemekten başka bir yolumuz yok. Şenyaşar ailesinin adalet haykırışı ile 10 Ekim ailelerinin haykırışı aynıdır, birdir.  Madımak aileleri ile Suruç ailelerinin sesi aynıdır, bizim sesimizdir. Roboski ailelerinin çığlığı bizim de çığlığımızdır. 5 Haziran 2013’te Diyarbakır’da biz de öldük. Gözaltına alınan, tutuklanan gazetecilerin devlet nezdindeki suçlarından biri de bizim yanımızda olmaları ve bize ses olmalarıdır. Muktedirlerin, demokratik siyasetin zeminini, yükselen baskıcı, otoriter, faşizan bir rejimle kaplama niyet ve düşünceleri bizim sesimizi boğmaya yöneliktir. Madımak Katliamı suçlularının türlü gerekçelerle affedilmeleri, davanın zaman aşımı gerekçesiyle düşürülmesi, aynı zamanda biz 10 Ekim ailelerine bir gözdağıdır, ihtardır. Soma’da madenci yakınına atılan tekme, aynı zamanda bize de atılmıştır. İş cinayetlerine dönüşen iş kazaları ‘Sesimiz çıkmasın, sesimiz kısılsın’ diyedir. Bu toprakların bütün zenginliğini yağmaya açanlar, bir avuç şirkete, sermaye grubuna peşkeş çekenler, talan edenler, ekokırım yapanlar, adalet arayışımıza, barış isteğimize kulak asmayan, gözlerini kapatanlardır.

“BİZİM YAŞADIĞIMIZ HAYAT, 104 KARDEŞİMİZDEN KALAN ÖMÜRDÜR”

Bütün bunlar bize gösteriyor ki 10 Ekim Gar Katliamı bitmedi. 10 Ekim Gar Katliamı yargılama süreciyle devam ediyor. Anıt projelerimize izin vermemekle devam ediyor. Her yıl dönümü anmasında bize çıkarılan zorluk ve engellerle devam ediyor. Bizi zulümle, baskıyla hatta ölümle korkutmak, terbiye etmek isteyenler bilsinler ki bizim yaşadığımız hayat Soma’da katledilen madenci kardeşlerimizden bize kalan ömürdür. Madımak’ta yakılan Koray Kaya’dan kalan ömürdür. Şenyaşar ailesinin katledilen fertlerinden kalan ömürdür. Suruç’ta katledilen 33 düş yolcusundan kalan ömürdür. Bu meydanda katledilen 104 kardeşimizden kalan ömürdür. Katledilen kardeşlerimiz, anne babalarımız, çocuklarımız, yoldaşlarımız, kalan ömürlerini bize borç olarak bıraktılar. Bu borç adalet, barış, eşitlik ve kardeşlik mücadelemizde ödenebilecek bir borçtur. Biz bu borcu ödemekte kararlıyız. Bundan kimsenin ama kimsenin şüphesi olmasın. Bu meydan ‘Barış Meydanı’ oluncaya, bu meydana bir katliamı hatırlatacak anıt yapılana kadar, adalet gerçek anlamda tesis edilene kadar buradayız.”

Anmaya katılan KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, şu açıklamayı yaptı:

"BİZ, SAVAŞ ORTAMINA KARŞI 8 YIL ÖNCE ALANLARDAYDIK”

“Türkiye’de, Ortadoğu’da yaşanan savaş süreci, bugün gelmiş olduğumuz noktada 8 yıl öncesinden çok farklı değil. Bugün emperyalistler, özellikle başlatmış oldukları ‘Üçüncü Dünya Savaşı’ ile birlikte Ortadoğu’yu ve dünyayı sermayenin çıkarları için bir kan gölüne çevirmeye devam ediyorlar. İşte Filistin-İsrail arasında yürütülen İsrail’in Filistin’i işgal etmesi ve hem Hamas’ın hem İsrail’in sivillere dönük saldırıları, yine kadınlara yönelik taciz, tecavüz uygulamaları hepsi savaşın bir sonucu olarak bugün yaşanıyor. Yine yanı başımızda, Suriye’de Kürt, Ermeni, Süryani, Arap, Türkmen halkına yönelik saldırılar, emekçiler açısından savaşın gelmiş olduğu boyutu bir kez daha ortaya koyuyor. İşte biz emek meslek örgütleri ve Türkiye’deki demokrasi güçleri, bundan 8 yıl önce de Türkiye’nin içerisine sokulmak istendiği savaş ortamına, krize, kaosa; emekçiler ile emek meslek örgütleri, demokratik siyaset, toplumsal muhalif kesimler, sol sosyalist kesimler üzerinde artan baskı politikalarına karşı 8 yıl önce 10 Ekim’de emekten, demokrasiden, barıştan yana olan tüm Türkiye halklarıyla birlikte buradan güçlü bir barış sesini ortaya çıkarmak ve bu savaş politikalarına karşı tek adam rejiminin geliştirmiş olduğu açık faşizme karşı hep birlikte yan yana alanlardaydık.

"TEK ADAM REJİMİ IŞİD ÇETELERİNE YOL VEREREK BU KATLİAMIN DOĞRUDAN ORTAĞIDIR”

5 Haziran’da başlayan, Suruç ile devam eden Ceylanpınarı ve 10 Ekim ile birlikte bir katliam silsilesiyle özellikle bu tek adam rejimi, kurmak istediği faşizmi tahkim etmeye yönelik IŞİD çetelerine yol vererek bu katliamın doğrudan ortağıdır. 8 yıldır yürütmüş olduğumuz hukuk mücadelesi, esasında hem bugün elini kolunu sallayarak dolaşan o dönem İçişleri Bakanlığı’nda, Emniyet Genel Müdürlüğü’nde, Gaziantep’te, Adıyaman’da görev yapan kamu görevlilerinin yargılanması için yürütmüş olduğumuz adalet mücadelesi açısından da değerlendirdiğimizde, bugün bu katliama yol veren bir tek kamu görevlisi, emniyet görevlisi, MİT görevlisi, İçişleri Bakanlığı görevlisi henüz yargı karşısına çıkartılamamıştır. O nedenle bizim esas adalet mücadelemiz, bu katliamlara yol verenlerin yargı önüne çıkartılması. Gerçek bir adaletin sağlanması için de bundan sonra mücadelemizi sonuçlanana kadar hep birlikte yürütmeye çalışacağımızı buradan ifade etmek istiyorum. Giderek artan yoksulluk, baskı politikaları işsizlik, antidemokratik uygulamalar, faşizan baskılara karşı tekrar hepimizin bir arada dayanışma içerisinde hem Ortadoğu’da hem ülkemizde geliştirilmek istenen bu savaş politikalarına ve yeniden bir tezkereyle askeri operasyonlara karşı hep birlikte sesimizi, gücümüz birleştirmemiz gerekiyor. Barışı, demokrasiyi, adaleti, hukuku daha fazla hep birlikte haykırmamız gerektiğini buradan ifade etmek istiyorum.”

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ise şöyle konuştu:

“EMEK, BARIŞ, DEMOKRASİ KAZANACAK”

“8 yıl önce bu meydanda yaşanan katliam bugün bize yaşatılmaya çalışılan, dayatılan Türkiye’ye giden yolun taşlarından bir tanesiydi. Bugün öyle bir ülkede yaşıyoruz ki düzenin bütün çarkları, zengini daha zengin yoksulu daha yoksul yapmak için dönüyor. Bu ülkede demokrasini bütün kırıntılarının ortadan kaldırıldığı, hukukun üstünlüğünün, evrensel insan haklarının dahi askıya alındığı bir Türkiye’yi yarattılar ve bizi böyle bir Türkiye’de yaşamaya mahkum ettiler. 8 yıldır yaşadıklarımızı da biliyoruz. Dava sürecinde yaşananlar, hiçbir gerçek sorumlunun yargılanmaması, 10 Ekim Katliamı ile hesaplaşılmaması, şu meydanın bile hala yasaklı olması bile sürecin ne olduğunu çok açık biçimde ortaya koyuyor. Ama biz buradan bir kez daha 8 yıl sonra hiç dinmeyen öfkemizle bir kez daha söylüyoruz; acımız hiç dinmedi, unutmayacağız unutturmayacağız. Bu ülkenin gelecek kuşaklarının belleğinde 10 Ekim Katliamı’nın yaşatılan bu sürecin nedeni olduğunu da çok açık biçimde ortaya koyacağız. Buradan yitirdiğimiz bütün yoldaşlarımıza sözümüz barıştır. Onlara sözümüz bu ülkeye demokrasiyi getirmektir. Ant olsun ki katiller kaybedecek, iktidarlarını savaşlar, katliamlar, ölüm üzerine kuranlar kaybedecek, emek, barış, demokrasi kazanacak.”

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, şunları söyledi:

"O GÜN ANKARA'NIN EN KARA GÜNÜYDÜ" 

“8 yıl önce, Türkiye’nin en büyük kitle kıyımlarından biri olan 10 Ekim Katliamı’nda burada kaybettiğimiz tüm dostlarımızı bir kez daha sevgiyle, özlemle anıyorum. Bundan 8 yıl önce Türkiye’nin içine sürüklendiği kaos ve şiddet ortamına, halkımız üzerinde ekilmeye çalışılan kin ve nefret tohumlarına karşı barışın, kardeşliğin sesini yükseltmek için dört örgüt olarak burada, bir miting kararı almıştık. Ne yazık ki barışa susayan bedenlerimizi, kana buladılar. Demir yolu çalışanı emekçilerimizi, ömrünün baharında gençlerimizi, ilkokul çağında çocuklarımızı aldılar elimizden. O gün Ankara’nın en kara günüydü. Ama o günü karartanlar, sadece üzerlerindeki iki bombayı patlatanlar değildi, biz o gün bombalar patladıktan sonra yaralılarımıza yardım etmek için seferber olurken o TOMA’ları, o biber gazlarını bizlerin üzerine salanlardı. O günü karartanlar, aradan 8 yıl geçmesine rağmen hâlâ katliamda sorumlulukları bulunan kamu görevlilerini, siyasileri yargılamayanlardır. O günü karartanlar, ‘Patlamadan sonra oylarımız arttı’ diyebilenlerdir. O günü karartanlar, katliamın arkasında kokteyl örgüt arayanlardır.

"ARKADAŞLARIMIZIN HAYATLARINI VERDİĞİ DEĞERLER İÇİN MÜCADELEYİ SÜRDÜRECEĞİZ”

Türkiye, bir katliamlar ülkesidir. Aynı katliamları 1 Mayıs’ta, Sivas’ta, Maraş’ta, Madımak’ta, Suruç’ta, Diyarbakır’da yaşadık. Hepimiz biliyoruz ki bu katliamların sorumlularının bugüne kadar ortaya çıkartılmamasının nedeni, onların devlet içinde yuvalanmış uzantılarıdır. Eğer bu yapıyı yok etmezsek hiçbir katliamla hesaplaşmamız mümkün değildir. Şunu ısrarla söylememiz gerekiyor: 10 Ekim Katliamı, insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Bu suçun gerçek sorumlularını yargılamayanlar, katliamın üzerini örtmek isteyenler en az bu katliamı yapanlar kadar suçludurlar. O gün, bu meydanda yaşamlarını veren arkadaşlarımız; barış için, emeğin hakları için, demokrasi için buradaydılar. Onların hayatlarını verdiği bu değerler için mücadeleyi ömrümüzün sonuna kadar sürdüreceğiz. Bu ülkeyi eşitliğin, özgürlüğün, barışın, adaletin egemen olduğu bir ülke haline mutlaka getireceğiz."

ÖZGÜR ÖZEL: BİR TANE KAMU GÖREVLİSİ YARGILANMIYOR 

Anmada konuşan CHP Grup Başkanı Özgür Özel,“Hepiniz duydunuz, arka tarafta bir anne ağlıyor. 8 yıldır bir anne durmadan ağlar mı? Bu meydanda hayatını kaybedenlerin aileleri 8 yıldır adalete ulaşamadıkları için haykırıyorlar. Gözlerinde yaş kalmadı, sesleri kısıldı. Halen ağlıyorlar ve onların seslerini duyan yok. Biz her ay bu mahkemeyi takip ediyoruz. Mahkemede bir tane kamu görevlisi yargılanmıyor. O gün katliamın haberini aldığında sırıtan bakan, halen daha bürokrasinin en üst noktalarına kadar tırmandı, tırmandırılmaya devam ediyor” dedi.

"GÖRÜNMEZ BİR EL ONLARI SIRTLARINDAN BURAYA KADAR İTTİ"

Özel, şunları söyledi:

“Buraya aileler ilk sene olduğu gibi 3 güvenlik çemberinden geçerek ulaştılar. Oysa 8 yıl önce o gün iki tane canlı bomba görünmez bir koridor açılarak buraya ulaştırılmıştı. Sınırdan buraya gelene kadar bir yerde durdurulmadılar, bir yerde aranmadılar. Bu eylemi yapmalarına engel olacak koruma mekanizmalarının hiçbir tanesi çalıştırılmadı. Görünmez bir el onları sırtlarından buraya kadar ittirdi ve burada kendilerini patlatmaları sağlandı. O süreci unutmayalım. O gün güya tarafsız olduğu söylenen cumhurbaşkanı, bugünkü partili cumhurbaşkanı, ülkenin tarafsız cumhurbaşkanıydı. Partisi ilk kez seçimleri kaybetmişti, başka bir iktidar mümkündü. İktidardan gidiyorlardı. Bugünkü ittifak ortakları sanki bir yerden düğmeye basılmışçasına o imkanın önünü kapattı. Sonra bu ülkeye yaşadığı en kanlı terör dönemi yaşattırıldı. Görünmez eller bu ülkeye korkuyu, cinayetleri yaşatırken, birileri de oylarının arttığını söylüyordu. Ve korkunç bir kaos ve korku dönemi 7 Haziran’da iktidarı kaybetmiş birilerinin arkasına korkan kalabalıkları yeniden toplandı. Halen kurtulamadığımız bu iktidarın taşları bu meydanlarda atıldı. Bugün halen daha o iktidar, ülkeyi AİHM kararlarına uymadan, anayasayı ihlal ederek, işine gelmeyen mahkeme kararlarını saymadan, baskıcı bir rejimi uygulayarak devam ediyor. Bu meydana gelmeyenler, burdaki anıtı yaptırmayanlar, bu acıyı unutanlar, mahkemede birilerini kollayanlar unutulmasın, görülsün. Buradaki insanların sesine ses olmadan, mahkeme salonlarını doldurmadan, bu iktidardan da bu yaşananlardan da bu acılardan da kurtulamayacağımızı, meydanları boş ve sahipsiz bırakırsak, ülkeye de sahip çıkamayacağımızı buradan Türkiye kamuoyuna hatırlatmak istiyoruz. Hatıralarının önünde saygıyla eğiliyoruz.”


10 Ekim Katliamı'nda hayatını kaybedenler İzmir’de anıldı... İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, 10 Ekim Ankara Gar Katliamı'nda yaşamını yitirenler için anma düzenledi. Yapılan açıklamada, “Yitirdiğimiz arkadaşlarımızın bizlere bıraktığı en değerli miras olan emek, barış, demokrasi mücadelesini hep beraber, kol kola omuz omuza büyütmeye kararlıyız” denildi

İzmir’de 10 Ekim Ankara Gar Katliamı’nın 8’inci  yıl dönümü kapsamında anma düzenlendi.

İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri tarafından Konak Alsancak Hayat Çemberi Anıtı önünde gerçekleşen anmaya; KESK, DİSK, TMMOB ve TTB’nin yanı sıra siyasi parti temsilcileri, katliamda yaşamını yitirenlerin aileleri ve çok sayıda yurttaş katıldı.

İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri adına basın açıklamasını okuyan KESK İzmir Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Mustafa Güven, “Cumhuriyetin 100 yıllık tarihinin en büyük katliamı olan 10 Ekim Ankara Gar Katliamı üzerinden koca 8 yıl geçti. 8 yıl herkesi aynı şekilde etkilemedi elbette. Yüreğimiz kan ağlarken birileri statlarda barış karanfillerimizi yuhalattı, insanlık suçları işleyen cani bir örgüte selam yolladı! Bizler ülkemizin geleceğine kara bir leke olarak düşen katliamda yitirdiklerimizi birer birer toprağa defnettiğimiz sıralarda katliamı önlemek bir yana adeta yol veren iktidar anketlerle oy hesabı derdine düştü. Katliam milyonların ruhunda, yüreğinde derin yaralar açarken, acının bir nebze olsun hafiflemesi için katliamın gerçek sorumlularının yakalanmasını beklerken yetkililer ‘kokteyl örgüt’ diyerek ilk karartmayı yaptılar. Barış karanfillerimizin aileleri, yakınları, avukatları ve biz mücadele arkadaşları katliamın gerçek suçlularının açığa çıkması için kılı kırk yararak belge ve delil ararken idareciler delilleri ‘dolaplarda unuttular’, kimisini de imha ettiler” diye konuştu.

BARIŞ KARANFİLLERİMİZ HERKESİN YÜREĞİNDEDİR

Güven, “Barış karanfillerimiz bu ülkenin eşitlikçi, laik, insan haklarına dayalı, demokratik bir hukuk devleti olması için mücadele eden herkesin yüreğindedir” dedi ve ekledi: "Hiçbir canımızın hatırasına gölge düşürülmesine, anma etkinliklerimizin engellenerek, müdahale edilerek 10 Ekim Katliamı’nın unutturulmak istenmesine izin vermeyeceğiz. Adalet mücadelemiz bu katliamda katillere yol verenler ve katliamın asıl sorumluları yargı önüne çıkarılıncaya ve cezalandırılıncaya kadar devam edecektir. Bugün; 42 ilde defnettiğimiz canlarımızın, yüzlerce yaralımızın ve on binlerce yoldaşımızın sözü işçilerin, kamu emekçilerinin eylemlerinde ve grevlerinde, kadınların özgürlük mücadelesinde, ekoloji savunusunda yaşıyor.  Bizler IŞİD’e ve IŞİD zihniyetine, gericiliğe, laiklik karşıtı faaliyetlere, halklarımızın düşmanlaştırılmasına teslim olmadık, olmayacağız. Bir kez daha savaş rüzgârlarının estirildiği bu dönemde ülkemizde, bölgemizde ve dünyada bedeli ne olursa olsun barış politikasını savunacak, emek ve demokrasi mücadelesini yükselteceğiz. Yitirdiğimiz arkadaşlarımızın bizlere bıraktığı en değerli miras olan emek, barış, demokrasi mücadelesini hep beraber, kol kola omuz omuza büyütmeye kararlıyız.  Er ya da geç, sorumlular cezalandırılacak; emek kazanacak, demokrasi kazanacak, barış kazanacak.”


10 Ekim Katliamı'nda hayatını kaybedenler Adana'da anıldı... 10 Ekim Gar Katliamı'nda hayatını kaybedenler Adana'da anıldı. Adana Garı önünde yapılan basın açıklamasında "Mücadelemiz katillere yol verenler ve katliamın asıl sorumluları yargı önüne çıkarılıncaya ve cezalandırılıncaya kadar devam edecektir" denildi.

Adana Emek ve Demokrasi Güçleri, 10 Ekim Ankara Gar Katliamı’nda hayatını kaybedenleri anmak için Adana Garı önünde, patlamanın yaşandığı saat 9:45’te bir araya geldi. Açıklamaya ölenlerin aileleri, siyasi partiler, demokratik kitle örgütleri, sendika temsilcileri ve halk destek verdi.

Basın açıklamasını Adana Emek ve Demokrasi Güçleri adına amu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Dönem Sözcüsü M. Eser Demirçin okudu.

Cumhuriyetin 100 yıllık tarihinin en büyük katliamı olan 10 Ekim Ankara Gar Katliamı üzerinden 8 yıl geçtiğini söyleyen Demirçin “10 Ekim 2015’te düzenlediğimiz Emek, Barış Ve Demokrasi Mitingi’ne yapılan saldırıda 104 arkadaşımızı yitirdik, 500’e yakın arkadaşımız ise yaralandı. Aradan geçen 8 yılda patlamadan kaynaklı çok sayıda arkadaşımız farklı organ kayıplarıyla hayatlarını devam ettirmeye çalışmaktadır” dedi.

Katliamın göz göre göre geldiğine dikkat çeken Demircin, “10 Ekim Katliamı’ndan önce aynı merkezden planlandığı düşünülen 5 Haziran 2015 Diyarbakır ve 20 Temmuz 2015 Suruç Katliamları yaşandı. Her üç katliamın sadece planlaması değil sözümüz ona ‘ihmaller zinciri’ de büyük benzerlikler taşıyor” ifadelerini kullandı.

"UNUTULMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ"

Demirçin şunları söyledi:

“Her ne hikmetse her üç katliamın öncesinde güvenlik güçleri ortadan kaybolmuş, arama noktaları kaldırılmıştır! Her üç katliamın dava süreci de birkaç maşaya ceza verilerek kapatılmak istenmektedir. Katliamlar zincirinin iktidarı sarsılan AKP’nin yeniden çoğunluğu sağlamasıyla bıçakla kesilir gibi kesilmesi sürecin politik arka planı için kafalardaki en önemli soru olarak varlığını korumaktadır”

Demirçin sözlerini “Hiçbir canımızın hatırasına gölge düşürülmesine, 10 Ekim Katliamı’nın unutulmasına izin vermeyeceğiz. Adalet mücadelemiz bu katliamda katillere yol verenler ve katliamın asıl sorumluları yargı önüne çıkarılıncaya ve cezalandırılıncaya kadar devam edecektir” diyerek tamamladı. (BİRGÜN)

Hiç yorum yok

EKONOMİ/PARA/PİYASA