HIDE

GAZETE DEMOKRAT / EKONOMİ

GRID_STYLE

SON HAVADİS

SHOW_BLOG

Bu mektup doğru mu? Bu mektubu yazan Ökkeş Gök mü? Elim kaza aslında intihar mı?

Uzman Çavuş Ökkeş Gök ÖZÜR DİLERİM, YAŞAMAYI BECEREMEDİM Bu mektup doğru mu? Bu mektubu yazan Ökkeş Gök mü? Elim kaza aslında intihar mı? İn...

Uzman Çavuş Ökkeş Gök

ÖZÜR DİLERİM, YAŞAMAYI BECEREMEDİM

Bu mektup doğru mu? Bu mektubu yazan Ökkeş Gök mü? Elim kaza aslında intihar mı? İntiharsa sorumlusu kim? "Yaşamayı beceremeyen" Uzman Çavuş Ökkeş mi?

"Şehidin var Gaziantep."

Küçük haber, yerel yerel, bu başlıkla çıktı. "Şırnak'ta görev yapan Uzman Çavuş Ökkeş Gök, elim bir kaza sonucu şehit olmuş"tu.

Ailesine taziyeye gittiler, cenaze hemen kalktı zaten ve bayrağa sarılı tabut omuzlarda taşındı.

"Şehit" ama "elim bir kaza" ile!

Eskiden, belki biliyorsunuzdur, ordu içinde ezilenleri, hırpalananları, bazen kendi hırpalanırken bile başkasını hırpalayanı, hor görenleri, aşağılayanları, platinli gazi bacağına tekme atanları, zorla tavanda tamire çıkartıp ölüme gönderenleri, herkesin içinde tokatlayarak intihara itenleri sık yazardım.

Toplasam buradan oraya yol olur. Sonra benim üstüme de yürür.

Böyle epeyce davam da oldu. Sonra davacı efendilerin önemli kısmı "FETÖ darbecisi" de çıktı. Onları terfi ettirmiş, aynı dilekçeye, aynı adli müşavirle imza atıp beni dava etmiş paşaların kimisi genelkurmay başkanı, kimi bakan oldu.

Şimdi ben merak ettim "Şehidimiz Ökkeş"in başına gelen kazayı.

Ve bana tasvir edilen bazı fotoğraflardan anlatıyorum; tabii yüzde yüz emin olamadan, soru işaretlerimle de olsa.

Bir kare: Uzman erbaş koğuşunda bir yatak, yatakta yatan birisi, yanında bir telefon bir mektup. Uyuyor mu, ölü mü? Kazayla mı, intiharla mı? Söylendiği gibi oradaki kan lekesi mi? Yatan "Şehit Ökkeş" mi?

Bir kare daha: El yazısıyla bir başucu mektubu. Yazan, yatan mı? Yatan yani yazan "Şehit Uzman Çavuş Ökkeş Gök" mü?

Şu mektubu birlikte de okuyalım mı?

"16.12.2023 (bir karalama) Ökkeş Gök

Şırnak ilinde 2020 yılından beri çalışmaktayım. Geldiğim günden beri sürekli baskı ve insan vücuduna aykırı çalışmalara maruz kalıyorum, karşı çıktığımız zaman daha ileri sorunlar ortaya çıkıyor. Artık tahammül edemiyorum. Sürekli üstlerimden doğrudan veya dolaylı tehdit yaşamaktan bıktım. Tüm birikimlerimi anneme bırakıyorum.

Özür dilerim yaşamayı beceremedim."


Şimdi bu mektup doğru mu?

Bu mektubu yazan Ökkeş Gök mü?

Elim kaza aslında intihar mı?

İntiharsa sorumlusu kim?

"Yaşamayı beceremeyen" Uzman Çavuş Ökkeş mi?

Umarım öyle olmaz ama genellikle şöyle oluyor:

Bu yazıyı okuyan sıralı amirler mesela, olaya değil, bana veryansın ediyor. Hemen nasıl susturacaklarını düşünüyor. Daha beteri, olayın nasıl olduğu üzerine düşünmeye, araştırmaya değil, kimin sızdırdığını bulmaya koşturuyorlar.

Oysa her asker, bir üstüne emanet.

Oysa ne gariptir ki, sıralı amirlerdeki halkalara sorsan, onlar da bir üstlerinin kendilerine yaptıklarından şikayetçi!

Oysa her anne evladını asker diye öylesine ölüme (ve öldürmeye de) göndermiyor.

Oysa bu sıvasız hane çocukları bir yandan başkalarını ezen düzeni desteklerken bir yandan da her gün eziliyorlar.

Oysa "demokratik hukuk devleti" meselesi sadece ordunun sivil iktidara, sivil ya da militarist bir "başkomutan"a tabi olması değil; artık sivillerin de mumla aradığı insan haklarının ordu içinde de; altları, astları koruyacak, insan onuruna aykırı her şeyi önleyecek veya cezalandıracak şekilde tesisi.

Tamam, her yer bitti de ordu mu kaldı?

Doğru!

İnsan haysiyetine aykırı çalışma düzeni yüzünden parlak bir genç de cafcaflı bir plazada intihar etti.

Herkes Seçil ile paragöz cemaati değil; onuruyla çalışmak isteyen ama mobbinge uğrayan bankacı da intihar etti.

Atanamadıkları için, bu düzen onları ezip geçtiği için nice öğretmen canına son verdi.

Üç gün önce belki bir mitingde birisine hiddetle, şiddetle vuran bir polis, üç gün sora amirinin aşağılamasına dayanamayıp silahı kendine ateşledi.

Tacize uğramış bir çocuk minicik yaşında kendini asıverdi.

Bunların hepsi var; hiç az değil. Kırıp geçiriyor. Ve elbette intihar çıkış değil ama çoğu genç için çıkışların çoğu da kapalı; silindirler, çarklar, dozerler, amirler, patronlar, işler ve işsizlikler üzerlerine yürüyor durmadan.

Ökkeş Uzman Çavuş birikimlerini annesine bırakmış; o birikim herhalde "Seçil Paragöz Cemaati"nin veya başka arsızların dişinin kovuğuna bile gitmezdi.

Komutanlar da o anneye, bu birikmiş bunalımın sebeplerini bulup açıklamak ve sonsuz bir özür dilemekle borçlu.

Hakikatleri gizlemeye çalıştıkça, bir başkasının hayatına da kast ediyorsunuz demektir! Bakın hakikaten öyle. (UMUR TALU - T24)

Business News