Sosyolog Pınar Selek, tam 26 yıldır suçsuzluğunu kanıtlamak için adalet mücadelesi veriyor. 25 yıl içerisinde dört kez beraat eden, ifadelerinin işkenceyle alındığı kanıtlanan Selek, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun son kararına yerel mahkemenin uymasıyla nedeniyle ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanıyor. Davanın üçüncü duruşması bugün. Fransa’da yaşayan Selek için kırmızı bülten ve yakalama kararı çıkartılması gündemde. Selek ise tarihe geçen skandallarla dolu 26 yıldan sonra yeniden özgürlük ve adalet mücadelesini sürdürüyor.
30 soruda Selek dosyası ve bugün yapılacak duruşma ile ilgili bilgiler şöyle:
1. Mısır Çarşısı patlaması, ne zaman ve nasıl gerçekleşti?
9 Temmuz 1998 günü İstanbul’da, tarihi Mısır Çarşısı’nın girişindeki bir yiyecek büfesinde meydana gelen patlamada 7 kişi hayatını kaybetti 100’ü aşkın kişi yaralandı. Olayın ardından hemen terör soruşturması başlatıldı.
2. Tutanak ve raporlarda hangi bilgiler vardı?
Yaklaşık iki haftalık süreçte hazırlanan altı ayrı tutanak ve raporda, “bomba bulgusuna, buna ilişkin bir parça, madde veya malzemeye rastlanmamıştır” yorumu yapıldı.
3. Genel görüş neydi?
Uzmanlar, tüplerdeki gaz kaçağının tabana yayılmasından kaynaklı olarak patlamanın meydana gelmiş olabileceği görüşünü savcılığa iletti.
4. Pınar Selek neden gözaltına alındı?
Selek, patlamadan iki gün sonra, 11 Temmuz’da terörle mücadele şubesi ekipleri tarafından gözaltına alındı. Ancak gözaltının patlamayla ilgisi yoktu. PKK terör örgütüne üye olmakla suçlanıyordu. DGM Başsavcılığı talimatıyla yedi gün gözaltında tutulan Selek, bu süreçte avukatları ve yakınları ile görüştürülmedi. Adli tıp raporlarına göre Filistin askısı, elektrik gibi işkence yöntemleri ile ifadesi alındı. Kolunun çıkması nedeniyle emniyette düştüğü ve kolunun çıktığı yönünde tutanak düzenlendi. Yedi gün sonra savcılığa çıkartıldı. Savcılık ve hakimlik, işkence altında verdiği ifadeleri göz önüne alarak tutuklandı. Bütün bu süreçlerde avukat yardımı alamadı.
5. Selek, Mısır Çarşısı’ndaki patlamadan nasıl sorumlu tutuldu?
Emniyet, savcılık ve hakimlikte patlamayla ilgili hiçbir suçlama yöneltilmemesine, bu konuda hiçbir soru sorulmamasına, uzmanların da patlamanın bombayla ilgisi olmadığını belirtmesine rağmen bu suçlama ortaya atıldı.
28 Temmuz 1998’de, Selek hakkında DGM Savcısı iddianame hazırladı ve örgüt üyeliği suçundan 15 yıla kadar hapsini talep etti.
Bu dava açıldıktan 15 gün sonra Yunanistan’daki PKK kamplarına katılmak üzere sınırı geçmeye çalıştığı iddiasıyla gözaltına alınan Baran Öztürk sorgulandı. Öztürk’ün ifadeleri doğrultusunda 21 kişi hakkında yakalama kararı çıkartıldı. Yakalananlardan bazıları ifadelerinde karıştıkları eylemlerin talimatını Selek’ten aldıklarını öne sürdü. Yakalananlar arasında yer alan Abdülmecit Öztürk de Mısır Çarşısı’na bomba koyduklarını, bombalı eylemi Selek’le birlikte planladıklarını söyledi.
6. Uzman raporlarına rağmen olay nasıl terör eylemi sayıldı?
Öztürk’ün ifadelerinin ardından savcılık, Prof. Dr. Sevil Atasoy başkanlığında yeni bir bilirkişi heyeti kurdu. Önceki uzman raporlarına aykırı biçimde sonradan çok eleştirilen bir rapora imza attı ve olay yerinde bulunan nitroselüloz adlı maddenin, patlamanın bombadan kaynaklanmış olabileceği kuşkusunu yarattığını bildirdi.
7. Selek’in atölyesinde bulunduğu iddia edilen bomba malzemeleri gerçek miydi?
Hayır, bulunduğu iddia edilen materyallerin emniyetin elinde aramadan 22 saat önce hazır olduğu, bununla ilgili tutanak düzenlendiği ortaya çıktı.
8. Eylemi üstlenen Öztürk iddialarını sürdürdü mü?
Öztürk, ilk ifadesinde bombayı halasının evinde Selek’le birlikte yaptıklarını söylemiş, halası da aynı yönde ifade vermişti. Ancak savcılık aşamasında Öztürk, Mısır çarşısı olayını bilmediğini, Pınar Selek’i tanımadığını, bunların tümünün uydurmaca ve komplo olduğunu, işkence altında kendisine polis tarafından zorla ifade imzalattırıldığını söyledi.
9. Öztürk’ün savcılık ifadesine hangi ek yapıldı?
Öztürk, savcıya ifade verdikten sonra polisler tarafından bir başka odada bekletildi. Burada yaptığı görüşmeden sonra ek ifade vermek istediğini belirterek, bir dilekçe kaleme aldı. Buradaki ifadesinde emniyetteki ifadesini tekrarladı. Ancak savcı bu ifadeye imza koymadı. Aynı savcı, bu tutanağa 2,5 yıl sonra yargılama aşamasında imza attı.
10. Öztürk’ün halası ifadelerini tekrarladı mı?
Öztürk’ün halası, bombanın evinde imal edildiğini söylemiş, Selek’i de fotoğrafından teşhis etmişti. Mahkeme aşamasında ise Türkçe bilmediği, ifadesinin yazılı olduğu kağıda sadece parmak bastığını anlattı. Hala, duruşmada Selek’i tanımadığını da kaydetti. Aynı duruşmalarda, Öztürk de Selek’i tanımadığını ve Mısır Çarşısı olayını bilmediğini vurguladı.
İşkence altında alındığı ortaya çıkan bu ifadeler doğrultusunda Selek hakkında yeni bir dava açıldı. Mısır Çarşısı patlamasından sorumlu tutulan Selek hakkındaki iki dava 1999’da birleştirildi. Selek, Mısır Çarşısı patlaması nedeniyle yargılanacağını cezaevinde televizyondan öğrendi.
12. Yeni bilirkişi raporu alındı mı?
İstanbul Üniversitesi ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı’ndan gelen iki ayrı raporda, patlamanın bombadan kaynaklandığının söylenemeyeceği belirtildi. 2000 yılında bu raporlar dosyaya girdi.
13. Buna rağmen neden yeni inceleme yapıldı?
19 Nisan 2001’de İstanbul Emniyet Müdürlüğü savcılığa bir yazı göndererek yeni bir bilirkişi incelemesi yapılmasını talep etti. Yazının ekinde İçişleri Bakanlığı’nın hazırlattığı, tarihsiz ve imzasız, patlamanın bombadan kaynaklandığına dair rapora yer verildi. Bunun üzerine mahkeme, talep edilmeden gönderilen bu yazı ve raporu esas alarak yeni rapor istedi.
14. Yeni raporda ne yazıyordu?
İki ay sonra Adli Tıp Kurumu’ndan gelen raporda, patlamanın nedeninin tespit edilemediği belirtildi. Adli Tıp Genel Kurulu da altı ay sonra aynı yönde rapor hazırladı. Mahkemenin bunlara rağmen rapor istediği Jandarma Kriminal Laboratuvarı ise patlamanın bombadan meydana geldiği yönünde rapor hazırladı. Aynı heyette yer alan bir akademisyen rapora şerh koydu.
15. Dava nasıl sonuçlandı?
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, 2006 yılında çelişkili bilirkişi raporları ve kuşkulu ifadeler nedeniyle iddiaların şüpheden arınmış olarak kanıtlanamadığını belirterek davada karar verilmesine yer olmadığına hükmetti.
16. Bu karar neden bozuldu?
Savcılık, dosyaya giren, patlamanın bombadan kaynaklandığını belirten raporların dikkate alınması, ifadelerle birlikte değerlendirilmesi gerektiği görüşüyle bu kararı temyiz etti. Yargıtay 9. Ceza Dairesi de mahkemenin davayı ya mahkumiyet ya da beraat şeklinde karara bağlaması gerektiğini belirterek, kararı bozdu.
17. Yeniden yargılama nasıl sonuçlandı?
Bunun üzerine mahkeme yeniden yargılama yaptı ve 2008’de beraat kararı verdi. Savcılık bu kararı da temyiz etti. Ancak savcı Abdülmecit Öztürk hakkındaki beraat kararına itiraz etmedi. Selek’i, Öztürk’ün ifadesine dayanarak suçlayan savcılık, bu ifadeyi veren Öztürk’ün beraatini ise normal karşıladığını belirtmiş oldu.
18. Yargıtay, bu kararı nasıl değerlendirdi?
Yargıtay da Öztürk’ün beraatinin kesinleşmiş olmasına ve dosyadaki farklı bilirkişi raporlarına rağmen, patlamanın bombadan kaynaklandığının kanıtlandığını, ifadelerle de desteklendiğini belirterek Selek hakkındaki beraat kararını bozdu. Yargıtay, Selek’in, Türk Ceza Kanunu’nun 125. Maddesi uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilmesi gerektiğini de belirtti.
19. Dosya nasıl Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na geldi?
Bu kararı çelişkili bulan Yargıtay Başsavcılığı, itiraz yetkisini kullanarak davayı Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na taşıdı.
20. Genel Kurul ne yönde karar verdi?
Genel Kurul, oy çokluğuyla başsavcılığın itirazını reddetti ve dairenin kararını yerinde buldu. Böylece Selek, ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanmaya başladı.
Genel Kurul kararında, başsavcılığın itirazında, “patlamanın bombadan kaynaklanıp kaynaklanmadığı belirsizdir” denilmesine rağmen, “Daire ve başsavcılık arasında patlamanın bombadan kaynaklandığı konusunda görüş ayrılığı yoktur” denildi.
Atasoy, Genel Kurul kararının tartışıldığı dönemde yaptığı açıklamada, “Bizim raporumuzda, patlamanın bombadan meydana geldiğine dair bir tespit yok, bu konuda söylenmiş tek bir cümle de yok, raporumuzda patlamanın nasıl ve neden meydana geldiğinin saptanabilmesi için bilimsel olarak izlenmesi gereken yol ve yönteme dair bilgiler var” dedi.
22. Yerel mahkeme, bu karara uydu mu?
Yargıtay kararı uyarınca yeniden yargılamaya başlayan mahkeme, 9 Şubat 2011’deki ilk duruşmada yeniden beraat kararı verdi. Mahkeme, dosyadaki farklı sanıklar yönünden ise Yargıtay kararına uydu ve davayı sürdürdü. Savcılık, bu kararı da temyiz etti.
23. Buna rağmen aynı dava nasıl mahkumiyetle sonuçlandı?
Haklarında beraat kararı verilen Selek ve Öztürk’ün dosyaları, yargılaması süren diğer sanıklarla ilgili karar verilmesi için beklemeye alındı. Tüm dosyanın birlikte Yargıtay’a gönderilmesi gerektiğinden bu yol izlendi. Ancak yaklaşık 1,5 yıl sonra ilk duruşmada beraat kararı veren mahkeme, bu görüşünü değiştirdi ve savcılığın bile “beklemiyorduk” yorumunu yapmasına neden olan bir karar verdi. Mahkeme, Yargıtay’ın “mahkumiyet” görüşüne uymayı kararlaştırdı. Bu karar mahkeme başkanının izinli olduğu, yerine başkasının geçici olarak baktığı duruşmada verildi. 15 yıl boyunca davaya bakan mahkemenin asıl başkanı yerine, geçici görevle davaya bakan başkanın baktığı duruşmada dosya hükme bağlandı.
24. Yargıtay, bu kararı onadı mı?
Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 2014 yılında verdiği kararla bu hükmü usul yönünden bozdu ve davanın yeniden görülmesini kararlaştırdı.
25. Bozma kararından sonra süreç nasıl gelişti?
Davaya kapatılan İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi yerine İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi baktı. Mahkeme, Selek ve Öztürk hakkında yeterli kanıt olmadığını belirterek beraat kararı verdi.
26. Yargıtay bu kararla ilgili hüküm kurdu mu?
Evet. Yargıtay, 19 Aralık 2014’te verilen beraat kararlarını 2022’de bozdu. İlk kararını tekrarlayan Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Selek’in devletin birliğine karşı suç işlediği gerekçesiyle ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasına karar verdi.
27. Yerel mahkeme bozma kararına uydu mu?
Mahkeme, geçtiğimiz ocak ayında bu karar doğrultusunda Selek hakkında kırmızı bülten çıkartılmasını kararlaştırdı. Ancak bu karar henüz yerine getirilmedi.
28. Genel Kurul’un verdiği kararın değişme ihtimali var mı, duruşma ne zaman görülecek?
Davanın ilk iki duruşması geçen yıl yapıldı. Üçüncü duruşma bugün görülecek. Mahkeme, beraat kararını tekrarlayabilir ancak ceza yargılamasının en üst organı olan Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararı nedeniyle bu ihtimalin zayıf olduğu yorumu yapılıyor. Beraat kararının tekrarlanması durumunda dosya yeniden Yargıtay’ın önüne gidecek. İlk iki duruşmada, yakalama kararının infazının beklenmesine karar verildi. Avukatların bugün yapılacak duruşmada da savunmalarını sürdürmeleri ve mahkemeye dosyayla ilgili yeni bilgiler vermeleri bekleniyor.
29. Mahkeme beraat kararını tekrarlamaz ya da Yargıtay görüşünü değiştirmezse süreç bitecek mi?
Selek’in cezası bu durumda kesinleşecek. Ancak kararların bu yönde çıkması durumunda Selek’in Anayasa Mahkemesi’ne başvurma hakkı bulunuyor. Anayasa Mahkemesi, davaları esas yönünden inceleyemiyor ancak hak ihlali olup olmadığını değerlendirerek yeniden yargılama kararları verebiliyor. Selek davasında açığa çıkan skandallar nedeniyle bu ihtimal güçlü biçimde tartışılıyor.
30. Pınar Selek nasıl hedef haline geldi, nerede, ne yapıyor?
Sosyolog Pınar Selek, sokak çocukları, trans kadınlarla ilgili 1997’de başladığı araştırmalarla dikkati çekti. Atölyesinde çocuklarla çalıştaylar düzenledi. Aynı yıl Kürt sorunu üzerine çalışmaya başladı ve bu durum Selek’i hedef haline getirdi. Mülakatlar yapan Selek, gözaltına alındığında görüşme yaptığı isimleri vermedi. Selek’in çalışmasına ise el konuldu. Hakkında PKK üyesi olduğuna dair çok sayıda iddia ortaya atıldı ancak bu iddialar kanıtlanamadı. 2000 yılında tahliye edilen Selek, 2009’da Türkiye’den ayrıldı ve halen Fransa’da Cote d'Azur Universitesi Sosyoloji Bölümü Ögretim Üyesi olarak çalışıyor. Italya-Fransa Güney Sınırları Göç Gözlemevi'nin eş koordinatörü olarak görev yapıyor. çalışmalarını sürdürüyor. (GÖKÇER TAHİNCİOĞLU - T24)