9. Yargı Paketi'nde kadının kendi soyadını kullanma hakkının kaldırılmasına kadın örgütleri sert tepki gösterdi. Gözde Bedeloğlu, AYM kararını hatırlattı "Paket eşitlik ilkesini yok saydı" diye yazdı.
Birgün yazarı Gözde Bedeloğlu, 9.Yargı Paketi'nde yer alan aile hukukuna ilişkin düzenlemeleri eleştirdi, iktidarın kadına yönelik bakışının, kadına yönelik şiddeti arttırdığını belirtti. Evli kadınların kendi soyadını kullanmasına ilişkin düzenlemenin kaldırılmasının, kadını birey olarak kabul etmeyen zihniyetin bir yansıması olduğunu ifade eden Bedeloğlu, "Kadınların soyadı mücadelesi" başlıklı yazısında AYM kararını hatırlattı:
"İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının, kadına karşı şiddetin önlenmesine dair 6284 sayılı kanunun seçim pazarlığına konu edilmesinin yanında Medeni Kanun da bugün, iktidar öncülüğünde, bir tartışma konusu. EMEP Milletvekili Sevda Karaca’nın hatırlattığı üzere, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç göreve gelir gelmez katıldığı bir yayında aile hukukunu sil baştan ele alacaklarını söylemişti. Karaca, kadınların eşit yurttaşlığının en temel güvencesi olan Medeni Kanun’un kadınlara sorulmadan, kadın örgütleriyle istişare edilmeden, üstelik ‘sil baştan’ bir şekilde değiştirilmesine hangi grupların hangi ihtiyaçlarına cevap verme motivasyonunun eşlik ettiği hususunun kaygı verici olduğunun altını çiziyor.
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’nda konuşan İçişleri Bakanı Yerlikaya, kültürümüzde toplumumuzun yapı taşının aile olduğunu söyledi ve 'aile varsa devlet vardır' dedi. 2011’de, dönemin Başbakanı Erdoğan 'Biz muhafazakar demokrat bir partiyiz. Bizim için aile önemli' demiş ve Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı’nın yerine, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı kurulacağını açıklamıştı. Kadın ve ailenin eşdeğer görülmesi zaten bir eleştiri konusu iken bu kez kadının adı hepten dışarıda bırakılmıştı.
Kadının tek başına özgür bir birey olduğu gerçeğinin ısrarla göz ardı edildiği örneklerden biri de soyadı meselesi. İktidarın meclisten geçirmeye çalıştığı 9.Yargı Paketi Düzenlemesi’nde, Anayasa Mahkemesi kararına rağmen, kadınların evlendikten sonra sadece bekarlık soyadlarını kullanmaya devam etme hakkı engelleniyor. AYM, erkeklerin ömür boyu kendi soyadlarını kullanabilmesine karşın kadınların evlendikten sonra bekarlık soyadını tek başına kullanamamasının eşitlik ilkesinin ihlali olduğuna karar vermişti.
AYM’nin iptal kararından sonra kadınlar, başvuruda bulunarak sadece kendi soyadlarını kullanabilcekken, iktidar sanki böyle bir karar hiç verilmemiş gibi davranarak bir kez daha AYM’yi yok sayıyor. Oysa yasama yeni bir düzenlemeyle ya da buna gerek duyulmadan AYM kararının uygulanmasını sağlamakla görevli. Bunun yerine iktidarı sürekli, kadınların kazanılmış haklarını tırpanlayan, geriye götüren bir hazırlık içinde görüyoruz.
***
Türk Medeni Kanunu hazırlanırken örnek alınan İsviçre Medeni Kanunu’nda, zamanın ilerleyişi ve eşitlik ilkesi dikkate alınarak, 2013 yılında ilgili maddede değişiklik yapıldı. Bu düzenlemeye göre İsviçre’de 'Eşler kendi adlarını koruyabilirler. Eşler nüfus memurluğuna erkeğin ya da kadının bekarlık soyadını ailenin ortak soyadı olarak kullanmak istediklerini beyan edebilirler. Eşler kendi adlarını korudukları takdirde, doğan çocuklarına verecekleri soyadını kendileri kararlaştırabilirler.' Boşanma halinde ise 'Evlenmekle soyadını değiştiren eş, boşanmadan sonra bunu korumaya devam eder, fakat dilerse nüfus memurluğuna başvurmak suretiyle bekarlık soyadını alabilir.' İşte bu kadar basit! Mesele, ülkenin insan haklarına saygılı, demokratik bir hukuk devleti olup olmayacağına karar vermekten ibaret." (BİRGÜN - DUVAR)