Suriyeliler, Türkiye'de artan ırkçı saldırılar ve nefret söylemlerine rağmen iç savaşın büyük yıkıma yol açtığı, barışın tesis edilemediği Suriye'ye geri dönmek istemiyor. Nedenlerini zorla geri gönderilenler anlatıyor.
Türkiye'de son günlerde Suriyeli sığınmacıları hedef alan ırkçı saldırılar, nefret söylemleri tırmanıyor. Kayseri'de Suriyeli olduğu açıklanan bir kişinin küçük yaştaki bir çocuğa taciz iddiası ile patlak veren olaylar, Adana, Gaziantep ve Konya gibi pek çok kente sıçradı.
Bazı kentlerde Suriyelilerin iş yerleri ateşe verildi, evleri taşlandı. 2 Temmuz'da 15 yaşındaki Suriyeli Ahmet Handan El Naif'in Antalya'nın Serik ilçesinde bıçaklanarak öldürülmesi, sığınmacılar arasında infial yarattı.
Türkiye'de baskı artıyor
Suriyelilerin yaşanan gelişmelerden ötürü endişe içersinde oldukları, sokağa çıkmaktan korkar hale geldikleri ifade ediliyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Kayseri'de patlak veren gerilimden sonra "Kim olursa olsun insanların evlerini, akrabalarını yakmak, sokakları ateşe vermek kabul edilemez" açıklamasını yaptı, "ayrımcılık, ötekileştirme, nefret diliyle insanları düşmanlaştırmanın AKP'nin siyasetinde kendisine yer bulmadığını, asla ve asla yer bulamayacağını" sözlerine ekledi.
Ancak son olarak Türkiye'deki Suriyelilerin kimlik bilgilerinin ırkçı paylaşımlar eşliğinde kamuoyuna sızdırılarak hedef gösterilmeleri, endişeleri daha da artırdı.
İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı geniş çaplı soruşturma başlatıldığını duyururken Emniyet Genel Müdürlüğü ayaklanma çağrısı yapan ve geçici koruma altındaki Suriyelilerin kimlik bilgilerini yayınlayan "Ayaklanış#Türkiye" rumuzlu sosyal medya kullanıcısının 14 yaşında bir çocuk olduğu ve İstanbul Çocuk Şube Müdürlüğü tarafından gerekli işlemlerin yapıldığı bilgisini paylaştı.
Suriyelilerin çaresizliğinin nedenleri
Suriyeliler, iç savaştan kaçarak sığındıkları Türkiye'de toplumun bazı kesimleri tarafından istenmeseler de ırkçı şiddete hedef olmaları riski artmış olsa da, barışın tesis edilemediği Suriye'ye geri gönderilmek istemiyor.
Mart ayında İstanbul'da gözaltına alınarak Suriye'nin kuzeybatısındaki İdlib'e zorla geri gönderilen Abdul Kader Basmaji, ilk fırsatta, gerekli parayı biriktirdiği an, yeniden İstanbul'a gitmeye çalışacağını anlatıyor.
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'a karşı yapılan protestolara katılan Basmaji, yaklaşık 10 yıl önce memleketi Halep'ten kaçmak, Türkiye'ye sığınmak zorunda kalmış. Yeni bir hayat kurmaya çabalamış, çalışarak para kazanmış, dostlar edinmiş.
Basmaji, Türkiye'den sınır dışı edilirken kendisine çalışarak kazandığı birikimini bankamatikten çekmesine izin dahi verilmediğini, cebindeki bir kaç kuruş parayla kendisini birden İdlib'de bulduğunu söylüyor.
Uluslararası Kriz Grubu'nun (ICG) Suriye analisti Nanar Hawach, Suriyelilerin neden ülkelerine geri dönmek istemediklerini şu ifadelerle aktarıyor:
"Ağır ekonomik kriz, yaptırımlar, ülkenin yeniden imarı için gerekli kaynakların eksikliği ve temel hizmetlere, iş olanaklarına sınırlı erişim göz önüne alındığında, Suriye'ye dönmek pek çok sığınmacı için başlangıç noktasına dönmekle eşdeğer."
İşsizlik ve ölüm korkusu
Ocak 2023'ten bu yana 57 binden fazla Suriyeli İdlib'e sınır dışı edildi. Burası İslamcı milislerin ve diğer muhalif grupların Suriye'deki son kalesi olarak kabul ediliyor.
Bölgede ekonomik ve insani durum zaten kötüydü. Şubat 2023'teki yıkıcı depremlerden sonra daha da kötüleşti.
Basmaji, işsizliğin çok yüksek olduğu bölgede sabit bir iş bulamadığını anlatıyor. Şu sıralar bir inşaatta çalışıyor, "Kazancım geçinmeme yetmiyor" diyor. Halep'e ailesinin yanına da dönemiyor, çünkü Esad rejimi o bölgede kontrolü çoktan ele geçirdi. Basmaji, "Gittiğim takdirde en iyi ihtimalle zorunlu olarak askere alınırım, ya öldürülürüm ya da Suriyeli öldürmek zorunda kalırım. En kötü ihtimal ise geçmişte muhalif protestolara katıldığım için hapsedilirim, cezaevinde ölürüm" diyor.
Suriye'de 42 yaşından küçük erkekler, süre sınırlaması olmaksızın askere gitmek zorunda. ICG uzmanı Hawach, "Zorunlu askerlik erkekler için hayati tehlike demek. Ayrıca maddi açıdan da bir aile ferdinin asker olması aileleri sıkıntıya sokuyor" diyor.
Gerçi Şam'da ülkelerine geri dönenlere uygulanan askere gitme zorunluluğunun kaldırılması için müzakereler yürütülüyor. Hawach, "Bu görüşmeler sonuçlandığı takdirde geri dönüşler konusundaki kaygılar kısmen hafifleyebilir" görüşünü aktarıyor.
Ama Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'ne göre Suriye halen geri dönüşler için güvenli değil. Ayrıca insan hakları örgütleri de Türkiye ve Lübnan'dan ülkelerine geri dönen binlerce kişinin tutuklandığına işaret ediyor.
Lübnan'da durum farklı
Lübnan'ın Suriye ile 400 km'lik sınırı var. Suriye tarafındaki tüm bölgeler Esad'ın kontrolü altında. Lübnan, Esad rejimi ile geri gönderilecek sığınmacılar konusunda anlaştı, isim listeleri belirlendi. Geri dönüşlerin maliyetini Lübnan makamları karşılıyor ve bunların "gönüllü" olduğunu savunuyor.
Ancak Beyrut merkezli İnsan Hakları Erişim merkezi adlı sivil toplum kuruluşu, sadece bu yılın ilk beş ayında 433 zorla geri gönderme vakası tespit edildiğine dikkat çekiyor.
27 yaşındaki Trad da bunlar arasında yer alıyor. DW'ye konuşan Trad'ın babası Mamdouh, oğulundan haber alamadıklarını söylüyor.
"Resmi oturum izni olmadığı için tutuklanmıştı. Serbest bırakılması için resmi makamlar yaklaşık 7930 euro istediler" diyen Mamdouh, parayı ödediğini ancak oğlunu almaya gittiğinde kendisine onun Suriye'ye sınır dışı edildiği bilgisinin verildiğini aktardı, "O günden bu yana, geride hiç bir iz bırakmadan ortadan kayboldu" dedi. (DW TÜRKÇE)